Arter’e Giriş Neden Paralı?

İsmail Cem Özkan

Geçtiğimiz günlerde, Arter adı verilen bir sergi binasına gittim. Genellikle çağdaş sanat olarak tanımlanan eserler sergileniyor… Bu mekân bir müze değil, çeşitli sergiler yer alıyor ve farklı sanatsal etkinlikler düzenleniyor. 

Zaman zaman basın gösterimleri için bana da davetiye geliyor. Bu defa gitmeye karar verdim. Mekâna gidene kadar sergi salonlarına girmenin “paralı” olduğunu bilmiyordum, burada gördüm! 

Arter’e giriş neden paralı?

Aralarında sevdiğim eserler olsa da, genel olarak ben çağdaş sanatı pek sevmem, çoğu eseri de anlamam bana seslenmiyor… Belki de eğitimden kaynaklanan bir durum söz konusu. Çağdaş sanatın hayal dünyasında yarattığı imgelere çok uzak olduğumdan kaynaklanıyor da olabilir. Bana seslenmeyen eserlerin olmamasın asla itiraz edemem, aksine olmalıdır, çünkü beğeneni çok, alıcısı da var…

Sanayi merkezlerinin dönüşüm süreçlerinde, modern sanat binaları, ortadan kaldırılan sanayi binalarının yerini alıyorlar yavaş yavaş. Sanayiden zaman içinde orada hiç iz kalmayacak gibi, çünkü bu türden modern dokunuşlar, bir şehrin onlarca yılına, yaşanmışlığına tanıklık eden sanayi bölgelerinin imhasını ve kentsel dönüşümün bir başka boyutunu imliyorlar.

Arter de eskiden küçük sanayinin olduğu bir bölgeye kurulmuş. Taksim’in altında Kasımpaşa ile Kurtuluş arasında yer alan Dolapdere’de, eskiden küçük sanayinin, araba tamircilerilerinin bulunduğu bir caddede, küçük sanayi dükkanların yıkılıp yerine kondurulmuş büyük, çağdaş, modern adı verilen beton bir bina.

Arter’e giriş neden paralı?

Koç Grubu, daha önce İstiklal Caddesi’nde başlattığı girişimi bu yeni binaya taşımış… Kendince iyi de yapmış, çünkü daha geniş bir alanda, daha fazla sanatçı eserlerini görücüye, “satılığa” çıkarabilecek… Gelecekte olup olmayacağını bilemeyeceğim bu binada, bazı çağdaş sanatçılar bugünün piyasasına seslenen eserlerini satacak. Ekmek kapısı yani!..

Binanın içinde Koç Grubu’na ait Divan Pastanesi varlıklı müşterilerini bekliyor… Bu da çevre ile başka bir zıtlık oluşturuyor; etrafta arabaları tamir eden ve en iyi ihtimalle asgari ücrete tabi olan işçiler için Divan Pastanesi’nde çay içmek bile hayal… Ayak takımının, komşularının değil parası olanların, elitlerin gezmesi için oluşturulmuş ve adeta kondurulduğu mahalleye tepeden bakan bir sanat kurumu! Parası olan gelsin, olmayanın burada işi ne?!

Bir sanatçının başarılı olabilmesi için sanat piyasasında ürünlerinin sergilenmesi, bir sanat eserinin estetik değer kazanabilmesi için iyi paraya satılması gerek. Değilse o sanatçı sanatçı değildir; eserleri da sanat eseri değildir ve ancak sahaflarda layığını bulur!

Arter’e giriş neden paralı?

Cevabını aslında verdim; çünkü yoksul emekçilerin yaşadığı bir yerde açılan çağdaş sanat merkezlerinin müşterisi rahatsız edilmemeli. Yoksulların satın alma gücünü aşan bir giriş ücreti koyarak onların bırakın içeri girmeleri, mekânın kapısına dahi yaklaştırılmaması hedefleniyor. Çünkü çağdaş sanat herkes için değildir, parası olan içindir. 

Arter çevresine, yoksula kapalı ama parası olana açık bir mekân.

Arter, burjuvazi, işçi sınıfı semtinde kendi zevkine göre açtığı, etrafını görünmez duvarlarla ördüğü, tercihini ve sınıfını belirlemiş bir mekan!

İSMAİL CEM ÖZKAN

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku