Anadolu’da Şehir Tiyatrosu Kurmak: Bursa Şehir Tiyatrosu Örneği

Uğur Ozan Özen
104 Okunma

Bursa’nın tiyatro tarihi Anadolu’daki birçok şehrin önündedir. Kendine özgü yol çizmiştir. Bursa Şehir Tiyatrosu’nun kuruluş hikâyesi çok farklıdır. Uzun yıllar hayal kurulmuş, hakkında yazılar yazılmış, ne yazık ki sonuç alınması uzun sürmüştür. 

Kuruluş Hayali Tarihinden Büyük

Mevzuyu anlatmaya 1941 yılından başlamak istiyorum.  Türk Tiyatrosu’nun öncü isimlerinden Muhsin Ertuğrul, Ankara, İzmir ve Adana belediye başkanlarına Açık Mektup yayımlar. Belediye başkanlarından Şehir Tiyatrosu kurmalarını ister ancak bu mektuba yanıt verilmemiştir. Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa Valiliği sırasında (1879-1882) açtığı tiyatroyu örnek gösterir:

“Tarihte ‘Vefik Paşa’ bize misâldir. Tarih onu yalnız iki defa sadrazamlık ettiği için hayırla anmıyor. Bursa’da kurduğu tiyatroyla, o tiyatroda oynanan eserlerile bugün bile ölmeden aramızda yaşıyor. Bir milletin kültür hayatında mezbahaların, yolların, parkların tarihi yoktur. Fakat tiyatrosunun tarihi vardır. O tarihte kendilerine bir sahife ayırabilenler mesut insanlardır. Rahat rahat ölebilirler. Çünkü isimleri unutulmayacaktır. Bugünün tiyatro mensupları; sizi edebîleştirecek bu ilk adımı atmanızı bekliyorlar. Başınızı ağrıttım. Afedersiniz. Saygılarımla.” (Perde ve Sahne, Temmuz 1941, Sayı: 4’den aktaran Gökhan Akçura, İzmir Şehir Tiyatrosu, 1. Cilt, Ankara: Devlet Tiyatroları İç Eğitim Dizisi, 1985 ve 2. Cilt, 1986.)

Tayyare Sineması

Bursa’nın tiyatro geçmişi diğer şehirlere örnek olacak niteliktedir. 

1942-1946 yılları arasında Bursa Belediye Başkanı olarak görev yapan Edip Rüştü Akyürek (1903-1974), Bursa Devlet Tiyatrosu’nun açıldığı gün kaleme aldığı “Ahmet Vefik Paşa Açılırken” yazısında on dört yıl öncesinden bahseder. Edip Rüştü Akyürek Muhsin Ertuğrul’a 1943 yılında, “Küçük şehirlerimizde birer şehir tiyatrosu kurulması benim yıllardan beri özlediğim bir ülküdür” diyerek mektup yazar. O sırada Muhsin Ertuğrul, İstanbul Şehir Tiyatroları’nın sanat yönetmenidir. Akyürek, tiyatronun kuruluşu için yardım ister. Ertuğrul, cevap olarak bazı sorular yöneltir. Akyürek, soruların cevaplarını yazıp mektubu göndermesine rağmen karşı taraftan cevap mektubu gelmemiştir. Akyürek mektupta şunları yazmıştır: “Eğer kurulursa Bursa şehri tiyatrosuna bu hakikati en evvel en iyi anlayan büyük adamın Ahmet Vefik Paşa’nın ismini vermek düşüncesindeyiz demiştim”. Yani Bursa Devlet Tiyatrosu’ndan önce Ahmet Vefik Paşa adı Bursa Şehir Tiyatrosu’na verilmek istenmiş ancak bu düşünce gerçekleşmemiştir. 

Yazısında oyunların sinemada sahneleneceğinden bahseder, ne yazık ki hangi sinema olduğu belirtmemiştir. O yıllarda oyun sahnelenebilen iki sinema vardır. İlki Halkevi Temsil Kolunun oyun sahnelediği Zevk Sineması. İkincisi ise Tayyare Sineması’dır. Eğer Bursa Şehir Tiyatrosu kurulsaydı Tayyare Sineması’nda oyun sahneleyip, burayı müdürlük haline getirmesi akla daha yakın geliyor. Çünkü Akyürek’in belediye başkanlığı zamanında Tayyare Sineması’nın satın alınması girişimde bulunulur. Belediye başkan Akyürek ve Türk Hava Kurumu Bursa şubesi başkanı Selim Süter arasında 15 Nisan 1945’te yapılan anlaşma ile 600 bin liraya on yılda taksitler halinde (yıllık 60 bin) ödenmesi kararlaştırılmıştır (Bursa, 17 Nisan 1945).  

Akyürek cevap alamadığı mektupta, Muhsin Ertuğrul’a şu soruyu da yöneltmiştir: “Tasavvurumuz önümüzdeki mali yılda tatbik edilebilir. Noktai nazarınızı, bir rejisör ve esas kadronun bize yükleyeceği mali külfeti öğrenmek istiyorum. İşe bir namzet kadro ve buna ait mecburi hizmeti sağlayabilir miyiz.” Tiyatronun kurulması için en önemli problem bütçedir. Akyürek, belediye meclisine başvurur, ancak olumlu sonuç alınamaz. 1957 yılında kaleme aldığı yazısında şöyle der: “Sonradan teklif ettiğim bütçeyi Belediye meclisinden de geçirmek nasip olmadı.” (Yeni Ant, 28 Eylül 1957).

1943 yılındaki atılan ilk adım başarısız olunca kimse hayalinden vazgeçecek değildir. Bursa Belediyesi’nin Tayyare Sineması’nı satın aldığını açıklanmadan birkaç gün önce Şehir Tiyatrosu yeniden gündem olur:  

Bursa, 13 Nisan 1945

 “Şehir Tiyatrosu Kurulacak

Bir şehir Tiyatrosu kurulması işi üzerinde İl ve İlçeler Belediyeleri, Vilâyetin direktifi üzerine bir birlik kurmaya istekli olduklarını bildirmişlerdir. Bunun üzerine şimdi bir şehir Tiyatrosu kurulmak üzere merkezde hazırlıklara başlamıştır.” (Bursa, 13 Nisan 1945).

Bir yıl sonra, 1946’nın Temmuz ayında, İzmir Şehir Tiyatrosu Bursa’ya turne yapmış, sonrasını birlikte okuyalım:   

Şehir Tiyatrosu kurma temayülü kuvvetleniyor

İzmir Şehir Tiyatrosu’nun şehrimizde verdiği olgun ve muvaffakiyetli temsiller şehrimizde de bir Şehir Tiyatrosu kurulması hakkında eskidenberi zaman zaman kendisini hissettiren temayülü yeniden canlandırmıştır.

Belediyenin malı olan Tayyare Sineması’nın bu maksada hasredilmesi hakkındaki cereyan yerine şimdi daha ziyade yeniden yapılmakta olan Halkevi salonunun bu hizmete tahsis edilmesi ön plânda mütalea edilmektedir. Belediyenin bu işi yakında ehemmiyetle ele alacağı söylenmektedir.” (Doğru, 2 Ağustos 1946).

Bizim İzmir’den ne eksiğimiz var!

1953 ve sonrasında Anadolu’nun birçok şehrinde devlet tiyatrolarının turne sahnelerinin açılması gündemdedir: Bursa, İzmir, Eskişehir, Konya, Çorum… 

Genel müdür Muhsin Ertuğrul’un en büyük sıkıntısı sahne bulmaktır. Bir ara Tayyare Sineması’nın kullanılması gündeme gelir. Aslında burası 1932’de Tayyare Cemiyeti Tiyatrosu olarak açılmış, bir yıl sonra sinemaya dönüştürülmüş, o günden sonra da tiyatro ve sinema olarak kullanılmıştır. 

Bursa, 17 Nisan 1945

Bursa Belediyesi sinemadan elde ettiği geliri kaybedeceğinden Tayyare Sineması’nın yerine tiyatro açılması fikrine uzak durur. Nazım Yücelt’in kaleme aldığı “Bursa ve Tiyatro” başlıklı yazı şöyledir:

 Belediyenin buna yanaşmamasının sebepleri aşikârdır. Bir defa; Tayyare sinemasını tiyatro olarak işletilirse sinema binasından aldığı kirayı kaybedecek. Sonra da sinemadan aldığı yüzde 25 ilâ 70 geliri elinden kaçıracak. Tiyatro olunca bu vergi yüzde on olarak tahsil edilecek. Tiyatro kurmak için bir sermaye tahsis edecek. İşte bu külfetlerden dolayı biz Bursalılar tiyatrodan mahrum kalıyoruz.” (Hüseyin Nâzım Yücelt, “Bursa ve Tiyatro”, Hakimiyet Milletindir, 30 Mart 1953 ve bkz. Sadrettin Çanga, “Bursa’da Tiyatro”, Yeni Ant, 12 Ağustos 1955).

Belediye yıllık bütçesini düzenlerken on yıl önce yaptığı gibi Bursa Şehir Tiyatrosu için kaynak ayırmamıştır. Çalakalem takma adıyla yazı kaleme alan Fahir Komman’ın “Şehir Tiyatrosu” başlıklı yazısından bir bölüm aktarıyorum:

“Bursa gibi tarih boyunca sanatın her şubesinde eşsiz kıymetler yetiştirmiş bir şehirde bugüne kadar bir tiyatro kurulamayışı sadece hazindir. Bu kuraklığa bakarak ben bir gün toplanıp, bir gün dağılan Halkevlerinin o eski amatör temsil kollarını bile arıyorum. Bu vazife herkesten evvel belediyeye düşen bir hizmettir, belediye meclisinin yeni sene bütçesini yaparken bu noksanı düşünmesi ve ‘Bursa Şehir Tiyatrosu’ için bir tahsisat kabul etmesini temenni ederim. Eğer bana, vaktiyle Bursa Konservatuarının bir çekirdeği olarak kurulan eski Müzik evi için bazı ‘ukalayı zamane’ efendilerimizin dedikleri gibi ‘lağım yapılmadan konservatuar ve şehir tiyatrosu yapılamaz’, diyecekler bulunuyorsa işte o zaman bu memleketin münevverlerine meydanlarda toplanıp hüngür hüngür ağlamak düşer.” (Çalakalem, “Şehir Tiyatrosu”, Hakimiyet Milletindir, 11 Ekim 1953).

Temaşai Ramazan. İlk ortaoyunu. Çocuk Sanatevi, 1998.

Şehir Tiyatrosu Kurmak

Bursa Devlet Tiyatrosu’nun 1971 yılında yerleşik kadroya geçmesiyle birlikte uzun bir zaman Bursa Şehir Tiyatrosu kurulması düşüncesi dillendirilmemiş, belediyenin gündeminden çıkmış, kamuoyu mevzuyu unutmuştur. Çünkü Tayyare Sineması’nda değil ama eski Halkevi binasının önüne “Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu” yazılmıştır. 

Şehrin tiyatro hayatı uzun yıllar boyunca devlet tiyatrosu merkezli olmuş, amatör tiyatrolar kurulmuş, okullarda eğitin gören gençler tiyatroyla ilgilenmiş, ancak ekonomik hayatın işçi ve köylü sınıfı merkezli olması, dahası sanata vakit ayıracak, kitap koleksiyonu yapacak kişilerin, kısacası orta sınıfın birkaç mahalleden ibaret olması tiyatronun gelişmesini engellemiştir. 

TOBAV’ın (Devlet Tiyatrosu, Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı) 1992 yılında Devlet Tiyatroları’nda genel müdür ve müdürlerin seçimle belirlenmesi için başlattığı demokrasi mücadelesi asıl kavgasını Ankara’da verirken, Bursa’yı da etkilemiş, işin şirazesi kopmuştu. O sırada Bursa Devlet Tiyatrosu müdürü Feyha Çelenk’ti (1987-1994). Devlet Tiyatroları’nda 1963’te çalışmaya başlamış, 1971’de yerleşik kadroya geçilince Bursa’ya gelmiş, yerleşik kadronun kurucu müdürü eşi Âli Cengiz Çelenk’in (1934-1978) vefatından sonra Bursa’da ayrılmamıştı. 

1994 yılına gelindiğinde Devlet Tiyatroları’nda genel müdür ve müdürlerin seçimle yönetime gelmesi kararı alınmış, adına da ‘eğilim yoklaması’ denilmişti. Bu tarihten sonra tiyatronun içinde sol-sağ kavgası başlamış, Feyha Çelenk seçim yapılmasına karşı çıkarak, eğilim yoklamasında müdür adayı olmamıştı. 

Nihal Türksever, Müge Açıkdüşünenler, Nilgün Türksever, Ebru Ergüç

Feyha Çelenk, 1988 yılından beri şehrin kültür sanat hayatına yön veren BKSTV’nin (Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı) kurucuları arasındadır. Feyha Çelenk’e o yılları sorduğumda şunları anlatmıştı:  

  “Ahmet Erdönmez Vakıf Başkanıydı. 1989 yılında Teoman Özalp Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olunca başkan danışmanı olmamı istedi. Kabul ettim. 1994 yılında Erdem Saker Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştu.  Danışmanlığım devam etti. Sonrasında 1999 yılında Erdoğan Bilenser’in başkanlığı döneminde devam etti. 2004 yılında Hikmet Şahin’in başkanlığında sona erdi. 1995 yılında Vakıf Tiyatrosu olarak başlayan süreç, 2006 yılında Şehir Tiyatrosu olarak sonuçlandı. Uzun yolun sonunda tiyatroyu bir noktaya getirdim.

1995 yılında bir gün, Çetin Azer Aras, ‘Feyha Abla çocuk tiyatrosu kursanız ne güzel olur’ dedi. Olabilir diye düşündüm. Erdem Saker müthiş bir belediye başkanıydı. Tiyatroya çok destek verdi. Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu’nu kurduk. Sanat yönetmenliğini üstlendim.”

BKSTV’nin işe Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu kurarak başlaması önemlidir. Çünkü Bursa’da düzenli olarak (1974’ten beri, haftada iki gün) çocuk oyunu sahneleyen tek kurum devlet tiyatrosudur. Vakfın kullanabileceği tek salon, büyükşehir belediyesinin restore ederek açtığı Tayyare Kültür Merkezi’dir. Oyuncuların birçoğu devlet tiyatrosunun kursunda tiyatro eğitimi almış, ilk profesyonel oyunlarına yine aynı sahnede çıkmıştı. 

Birçok oyun sahnelenmiştir: Balon ya da Sevgi Kurtaracak Dünyayı, Ormanı Sevgi Bekler, Yedi Köyün Yargıcı, Temaşai Ramazan (İlk ortaoyunu), Kulaktan Kulağa (ilk gençlik oyunu), Islıkçı, Androkles ile Aslan (İlk yurtdışı turnesi, Tunus, 1. Akdeniz Çocuk ve Gençlik Festivali, 1999), Midas’ın Kulakları, Oyunun Adı Külkedisi, Kralın Diş Ağrısı (300 temsil, 35 bin seyirci), Arslan Bey’in Kerimesi, At Doğuran Savaş Troya (İlk ödül, İsmet Küntay En İyi Reji Ödülü, 2003), Rumuz Goncagül. 

Sanat yönetmeni Feyha Çelenk’in dışında birçok kişi oyun yönetmişti: Kubilay Karslıoğlu, Özer Tunca, Cüneyt Mete, Ertan Akman… 

Osmanlı döneminde Pınarbaşı semtinde yapılan Ramazan eğlenceleri 1960’lı yıllarda sona ermişti. Sanat yönetmeni Feyha Çelenk’in önderliğinde, Ramazan ayı vesilesiyle (Aralık 1998-Ocak 1999), Sönmez Atasoy’un yazıp yönettiği Temaşai Ramazan’ın Çocuk Sanat Evi’nde sahnelenmesiyle başlayan ‘yeni ortaoyunu’na ise ara verilmeden devam edilmektedir.

Tayyare Kültür Merkezi’nin arka tarafındaki Sosyal Hizmetler Müdürlüğü eskiden Zabıta Müdürlüğü’ydü. Binanın en alt katını 100 kişilik Çocuk Sanat Evi’ne dönüştürülerek 18 Aralık 1998’de Temaşai Ramazan ortaoyunu ile açılmıştı. Burada uzun yıllar Vakıf ve Bursa Şehir Tiyatrosu oyun sahnelemişti. 2012’de bir derneğe verilmişti. On yıl sonra büyükşehir belediyesi, mekânı yeniden elden geçirerek Bursa Şehir Tiyatrosu’nun 8 Ekim 2023’de sahnelediği Kırmızı Duvar ile Oda Tiyatrosu adıyla yeniden açılmıştır. Dilerim bu mekânı tiyatro haline getiren Feyha Çelenk’in adı verilir.  

Feyha Çelenk, 2006 yılında Vakıf Tiyatrosu’nu Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’na dönüşmesi ve yeniden yapılandırılmasında pay sahibidir. O günleri şöyle anlatmıştı: 

Vakıf Tiyatrosu’ndan Şehir Tiyatrosu’na geçme sürecini ben başlattım. Hikmet Şahin 2004 yılında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra, bütün oyuncularla yanına gidip Şehir Tiyatrosu’nun kurulmasını rica ettim. Hikmet Bey, ‘Sanatçılar kaprisli olur.’ dedi. ‘Yok. Bizim çocuklar kapris yapmaz. Kefilim.’ diye cevap verdim. 1995 yılında Vakıf Tiyatrosu olarak başlayan süreç 2006 yılında Şehir Tiyatrosu ile sonuçlandı.

Sersem Kocanın Kurnaz Karısı

Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi 31 Aralık 1997 tarih, 1997/205 esas, 357 numaralı karar gereğince Şehir Tiyatrosu kurulması kararı almış, ancak tiyatronun idari yapılanması 2006 yılında tamamlanmıştır.

  Feyha Çelenk, 2006 yılında Haldun Taner’in yazdığı Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’nı yönettikten sonra sanat yönetmenliğinden ayrılmış, yerine Vakıf Tiyatrosu yıllarından beri yanında olan Ertan Akman geçmiş, o da 2018 yılında emekli olana kadar görevine devam etmişti. 

2007 yılında eğitime başlayan Uludağ Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü, 2011’de ilk mezunlarını vermişti. Mezun olan birçok genç, Şehir Tiyatrosu ve Devlet Tiyatrosu’nda çalışmaya başlamıştır. 2022 yılında Şehir Tiyatrosu sanat yönetmeni olan Mehmet Ali Açıl ve tiyatroda çalışan birçok oyuncu aynı okul mezunudur.

2006’dan sonra sahnelenen oyunlardan bazıları: Rumuz Goncagül, Çocuğum, Hastalık Hastası, Sevdalı Bulut, Kuş Bakışı, Macbeth, Reis Bey, Kamyon, Kaynanam Nasıl Kudurdu, Osmancık, Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe, Troyalı Kadınlar, Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını, Boyacı, Venedik Taciri, Misafir, Kafkas Tebeşir Dairesi, Üç Kız Kardeş.     

İleri görüşlü belediye başkanı Edip Rüştü Akyürek, amacına ulaşmış olsaydı, şehrin tiyatro hayatı başka olabilirdi. Şehir Tiyatrosu kurulma fikri iki kere gündeme gelmiş, ancak bir türlü belediye meclisi engeli aşılamamıştı. Belki bu yazıyı Şehir Tiyatrosu’nun kuruluşunun 80. yılı için yazıyor olabilirdim.

Midasın Kulakları oyunu, 2001

Şehir Tiyatrosu’nun ana sahnesi 1932’de açılan Tayyare Kültür Merkezi’dir. Şehrin hafızasına kazınmış, adres tarifinin dahi yapılmasına gerek olmayan, sergiler, konferans, tiyatro oyunları ile şehrin en önemli sanat mekânıdır. Ancak burasının kuruluşundan beri gelen mevcut olan akustik, sahnenin küçük olması, özellikle ikinci balkondan sahnenin görülememesi gibi problemleri vardır. Tarihi kültür mekânı olduğu için problemlerin çözümüne ne yazık ki imkân yok. Burasını olduğu gibi kabul edilerek yeni salonların açılması gerekiyor. Şehrin doğusuna ve batısına tiyatroya uygun sahnesi (500 kişilik), kütüphanesi, sergi salonu, kafesi olan ‘yaşayan kültür merkezleri’ne ihtiyaç var. Böylece Şehir Tiyatrosu’nun şehre yayılması, yeni seyirciye ulaşması kolaylaşacaktır.      

Bursa Şehir Tiyatrosu, 2023 yılı itibariyle, Oda Tiyatrosu’nda Salı günleri yetişkin oyunu, Pazar günleri çocuk oyunu, Tayyare Kültür Merkezi’nde ise Çarşamba günleri çocuk oyunu, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri ise yetişkin oyunu sahnelemektedir. Haftada altı gün seyircinin karşısına çıkılması önemli bir başarıdır.    

Son olarak dikkat çekmek istediğim bir nokta var. Tiyatronun 2024 yılında yeniden yapılanması gerekiyor. Nasıl, Kütüphaneler Şube Müdürlüğü, Müzeler Şube Müdürlüğü, Orkestra Şube Müdürlüğü varsa, Şehir Tiyatrosu Şube Müdürlüğü olmalı, kurulmalı. Böylece kendisine ait bütçesi olacak. Sınavla yeni çalışanlar işe alacak, yeni bir idari örgütlenmeye gidilecektir. Çünkü sanat kurumunda sadece oyuncu, teknik alanda çalışanlar değil, idari alanda çalışanların da tiyatroyu bilmesi, bu işe vâkıf olması gerekiyor. 

UĞUR OZAN ÖZEN

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku