Zamlanan Zam: “Ödenmeyecek, Ödemiyoruz!”

Şirin İnci

“Kim bu emekçiler? Bu işçi sınıfı da kim? Biziz, biliyor musun? Yoksulluğumuzla, evlerinden atılan tüm bu insanların ortak umutsuzluklarıyla biziz. Gel de bak aşağıya! Gerçekleri görmek istemiyor gibi gözünü bantlamışsın sen!” (1)

Eserleri birçok dile çevrilip hem yurt dışında hem Türkiye’de oyunları sahnelenen; 1981’de Sonning, 1986’da Obie, 1997’de Nobel Edebiyat, 1997’de İtalya Kültür ve Sanat Altın Madalyası ödüllerini alan; karısı Franca Rame ile yaşamını üretmeye adayan; mizah ve ironiyi iç içe kullanarak geleneksel halk tiyatrosunun ögelerini yaşadığı dönemin günlük sorunlarıyla buluşturan; “tiyatro karikatürcüsü”, “toplumsal ajitatör” ve “radikal palyaço” olarak adlandırılan Dario Fo, içinde bulunduğumuz sistemi ürettikleriyle sorgulamaya devam ediyor, yanında Franca Rame ile yine halk arasında gezinerek…

Arzu Gamze Kılınç ile Muhammet Uzuner’in 2017 yılında kurdukları Cihangir Atölye Sahnesi (CAS) hem sahneledikleri oyunlarla hem verdikleri oyunculuk eğitimiyle tiyatro severlerden yoğun ilgi gören bir sahne.

Oyunculuğun sadece akademik eğitim yoluyla değil, oyun oynama deneyimiyle de meslek edinilebileceğine inanan CAS kurucuları, özel yetenek sınavıyla seçilen öğrencilere ücretsiz konservatuvar imkânı sunmakla kalmıyor; yetiştirdikleri oyunculara sahneledikleri oyunlarla deneyim de kazandırıyor. Bizler de bu anlayışın tadını çıkarıyoruz. 

Sermet Çağan’ın yazdığı, 1963’te Türkiye’de sahnelenen ilk epik oyunu olma özelliği taşıyan Ayak Bacak Fabrikası, CAS konservatuvar öğrencileri tarafından oynanıyor. Muhammet Uzuner’in rejisiyle sahnelenen oyun, günümüz toplumsal/politik gündemini düşündürürken izleyicilere seyir keyfi yaşatan ekip, ince mizah anlayışını oyun boyunca hissettiriyor.

Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, Yaşar Kemal’in 1977’de yayımlanan çocuk romanı. Yıllar önce bu romanı okuduğumda ne güzel oyun olur diye düşündüğümü hatırladım oyun afişini gördüğümde. Filler ve Karıncalar adıyla Arzu Gamze Kılınç’ın uyarladığı oyuna bu nedenle daha da merak ve heyecanla gittim. Yazılan edebi eserin hem sinemada hem tiyatroda uyarlanması güç bir iştir ama Arzu Gamze Kılınç romanı öyle güzel işlemiş ki… CAS öğrencilerinin beden ve ses kullanımlarını, oyundaki kostümlerin işlevselliğini ve ekibin dinamiğini çok beğendim.

Kıvanç Kılınç’ın İki Efendinin Uşağı Alaturka adıyla Carlo Goldoni’nin İki Efendinin Uşağı metnini uyarladığı oyun ise bol kahkahalı, seyirciyle iç içe geçiyor. Edirne’de başlayan hikâye, 19. yüzyıl İstanbul’una uzanıyor. Rejide orta oyun özelliklerini sahneye yansıtan Muhammet Uzuner var. Sahne üstünde bir halka olan oyuncular ise yine oynadıkları için çok mutlu ve biz bu mutluluğun samimiyetine oyun boyunca ortağız. Bu ortaklık ülke sınırlarını da aşıyor ve İki Efendinin Uşağı Alaturka ekibi Romanya-Sibiu’da yapılan FITS Festivali’nden davet alıyor; oyun ekibini yürekten tebrik ediyorum.

Geçtiğimiz sezondan bu sezona kısa kısa bahsini yaptığım oyunlardan sonra Arzu Gamze Kılınç rejisiyle 2019 yılından bu yana sahnelenen Ödenmeyecek, Ödemiyoruz! oyununu bu sezon CAS’ın Cihangir’deki sahnesinde izleme fırsatı buluyorum.

“Yağ, makarna, pirinç, şeker ne kadar oldu, haberin var mı?” (2)

Bu diyalog size de çok tanıdık gelmedi mi? Selamlaşma ve hatır sormalardan sonra gündemimiz pazar fiyatı, alışveriş poşeti, kira, faturalar, maaş olmuyor mu? Benim çevremde maalesef durum tam da bu gibi konuşmalar…

1970’li yıllarda Halk Tiyatrosu Topluluğu ile halkın toplu olarak bulunduğu yerleri dolaşmaya başlayan Dario Fo tarafından 1974’te kaleme alınan bu oyun, İtalya’da bir işçi mahallesinde iki yoksul ailenin içinde bulunduğu durum üzerinden sınıf mücadelesi, yaşam hakkı gibi konulara eleştirel bir yaklaşım getiriyor.

Politik, komik ve oldukça hareketli olan oyun, eski fiyatlar üzerinden alışveriş yapmaya karar veren bir grup kadının arasına Antonia’nın da katılmasıyla ve süpermarketteki yiyeceklere el koymalarıyla başlıyor. Kocası Giovanni, düzenin kural ve yasalarına bağlı bir işçi olduğundan Antonia gıdaları saklamak için oyun boyunca çabalıyor ve işler de tam da bu noktada karmaşıklaşıyor.

Oyun her ne kadar İtalya’da geçse ve bundan tam 50 yıl önce yazılsa da ülkemizin, şehrimizin, mahallemizin, evimizin yaşadıklarıyla bire bir. Her günün bir önceki günü arattığı, ihtiyacımız olsun olmasın tıpkı bir yatırım gibi zamlanmadan alalım diye bakındığımız tüketim günlerinde bu oyunun güncelliğini yitirme durumu da maalesef yok gibi görünüyor!

Dönemi yansıtan bir ev içi ve sokağı-duvarı-dışarıyı resmeden bir perdeyle tasarlanan oyunda dekor tasarımı Osman Özcan’a ait. Evin içindeki her şey kullanılıyor. Giriş çıkış dinamiği de kurulan bu dekorda ivme kazanıyor. Dışarıyı resmeden perde, üzerine yazılan oyunun başlığı ile keskinleşiyor. Işık tasarımının Onur Alagöz’e ait olduğu; Alper İrvan, Berfin Karatay, Kıvanç Kılınç, Osman Onur Can, Serpil Göral’ın oynadığı oyun, Arzu Gamze Kılınç’ın rejisiyle tek perde olarak tasarlanmış.

Metnin Antonia karakteri üzerine kurulan çatısı ile enerjisi, o evin kadını oluşuyla Serpil Göral’ı izlemek; Giovanni’nin düzenin sesini duyuran cümleleriyle Kıvanç Kılınç ile hemhal olmak; polisin iki yönüyle karşılaştığımız Osman Onur Can ile rolden role girmek; Alper İrvan ile Berfin Karatay gibi komşularımızdan durumu kurtarmak için yardım istediğimiz zamanların komedi unsurları içinde gülmek… 

Dekorundan kostümüne, ekip birlikteliğinden metnin günümüze dokunan çokça yanına Ödenmeyecek, Ödemiyoruz! oyununu izlemenizi öneririm. İyi seyirler…

ŞİRİN İNCİ

 

Kaynakça:

(1) Dario Fo, Ödenmeyecek, Ödemiyoruz!

(2) a.g.e.

 

Oyunun Künyesi:

Yazan: Dario Fo

Çeviren: Füsun Demirel

Yöneten: Arzu Gamze Kılınç

Dekor Tasarımı: Osman Özcan

Işık Tasarımı: Onur Alagöz

Oyuncular:

Alper İrvan

Berfin Karatay

Kıvanç Kılınç

Osman Onur Can

Serpil Göral

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku