Gülin Dede Tekin yazdı: “Bir Yıldız Kenter Kolay Olunmuyor”

editor

Hayranı olduğumuz, dünyaya yön vermiş birçok insanın bulundukları yerlere kolay gelmediklerini, arkalarında büyük hikayeler bıraktıklarını, zorlu yollardan geçtiklerini bir şekilde biliyor olsak da bu hikayelerle yüzleşmek her zaman çarpıcı oluyor. Haziran sonu Enka Açıkhava sahnesinde izleme şansı bulduğum Yıldız Kenter’in yaşamını anlatan ‘Caniko’ belgeseli de bu çarpışmanın yaşandığı işlerden biri oldu benim için. Belgesel büyük ustanın, onu Türkiye’nin kutup yıldızı olarak anılmaya götüren yollarını aktarırken gücünü ve mücadeleci ruhunu gösterdiği gibi en samimi insani yanlarını, zayıflıklarını, takıntılarını, inişlerini ve çıkışlarını da apaçık şekilde ortaya koyuyor. 

Yokluktan gelen hayatı, dominant annesinin ‘hayır’ına rağmen gizli gizli babasının elinden tutarak girdiği konservatuarla kökten değişen Yıldız Kenter’in çocukluğu, anneliği ya da aile hayatı bu belgeselin odak noktası değil ama. Belgesel çoğunlukla onun tiyatro kariyerine, eğitimci yanına ve büyük borçlarla yoktan var ettiği Kenter Tiyatrosu’nu ayakta tutma mücadelesine odaklanıyor. Çok sayıda öğrencisinin anlattığı anılarıyla çizilmiş bir Yıldız Kenter’le tanışıyoruz. Kızgın, mutlu, endişeli, birçok tonlamayla seslendiği ‘Caniko’ları onun temizlik konusundaki takıntısından, sağlıklı beslenmesine, çalışma disiplininden ani sürprizleriyle onları şaşırtmasına çok sayıda anısıyla hatırlıyorlar onu. 

Kenter Tiyatrosu’na ilk tuğlayı koydukları andan itibaren ömrünü ona adayışının aslında onu ne denli zorladığından bahsederken bir dönem sahneye gelen icrayı durdurmak için Süleyman Demirel’le görüşmeye gittiğini ve başardığını öğreniyoruz mesela. Sık sık elektrik kesintilerinin yaşandığı dönemlerden birinde dönemin enerji bakanına giderek oyunun oynandığı saatlerde kesinti yapılmamasını rica ettiğini ve gerçekten de oyun sırasında açılıp biter bitmez kesildiğini de…  

Oynadığı oyunlarda perde aralarında başka oyunların metinlerini ezberlemesi, çıktıkları turne yollarında bir saniye mola vermeden çalışmaya devam etmesi… Böylesi bir çalışma disiplinini dinlerken “bir Yıldız Kenter kolay olunmuyor” demeden edemiyor insan.

Hayat arkadaşı Şükran Güngör ile birbirlerinin ellerini hiç bırakmayışları, kardeşi, sahnedeki partneri Müşfik Kenter ile olan inişli çıkışlı yol arkadaşlıkları da Caniko’nun önemli bir kısmını oluşturuyor. 

ENKA Sanat’ın sponsorluğunda çekilen, danışmanlığını Prof. Dr. Dikmen Gürün’ün yaptığı belgeselin yönetmenliğini Metin Akpınar ve Genco Erkal için hazırladığı belgesellerle de tanıdığımız Selçuk Metin yapıyor. Konudan konuya geçişlerde, konukların, hikayelerin bağlantılarında su gibi akan senaryosu ise Zeynep Miraç’a ait. Müzikleri Murat Evgin, seslendirmesini ise Kenter’in öğrencisi Ayça Bingöl yapıyor. Vaktiyle Kenter’in öğrencisi olmuş bugün Türkiye’nin önde gelen birçok oyuncusu yer alıyor belgeselde. Kenter’i, çatışmalarını, hayranlıklarını anlatırken zamanla Yıldız Kenter’in onlar için bir aile, Kenter Tiyatrosu’nun da nasıl bir ‘yuva’ya dönüştüğünü de öğreniyoruz.  

2019’da 91 yaşında kaybettiğimiz büyük ustanın, arkasında çok büyük bir miras bıraktığı ve bu mirasın parayla satın alınamayacak kadar büyük bir sevgi ve öncülük edilmiş bir tiyatro tarihi olduğunu gördüğümüz “Caniko” insanın ölümden sonra da hayat olduğuna bir daha inanmasını sağlıyor. 

GÜLİN DEDE TEKİN

 

Kaynak: https://gazeteoksijen.com/o2/bir-yildiz-kenter-kolay-olunmuyor-157774

 

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku