Belkıs Dilligil’e Özlem ve Saygıyla…

Pınar Çekirge

Çividi ortancaları aydınlatan ikindi güneşi, içimde mühürlenmiş hüzünleri de açığa çıkartıyor tek tek.

Bugün 14 Mayıs. Yirmi yedi sene önce, tarihler 14 Mayıs’ı gösterdiğinde, tiyatromuzun çok önemli, kuşağının en özel oyuncularından birini, Belkıs Fırat Dilligil‘i kaybetmiştik…

Hatırlıyorum; 1970’lerin hemen başında, siyah beyaz televizyon ekranında “Bizim Sokak”ın Arap Bacısı olarak tanımıştım Belkıs Dilligil‘i ilk kez. Tatlı tatlı masallar anlatır, öğütler verirdi. Sesindeki o şefkati hissederdim. O sıcaklığı… Hem, Uğurlugiller’in Nurcihan Kalfa’sı gibi, körüklü radyonun içinde de yaşamıyordu, karşımızdaydı. Kanlı, canlıydı. Göz gözeydik. Gönül gönüleydik. O söylüyordu, biz dinliyorduk.

Adile Naşit, Asuman Arsan, Ayten Erman, Belkıs Dilligil. Hisseli Harikalar Kumpanyası, 1980.

Belkıs Dilligil ile sonraki karşılaşmam ise, 1980 yılında “Hisseli Harikalar Kumpanyası” ile olmuştu.

“Varyete dünyasının tombul, tombul kızları”ndan biriydi. Neredeyse taa “Evropalarda bile yoktu bir eşleri”.

Tombul Kız Şebnem (Belkıs Dilligil) ve diğer Tombul Kız Fidan’ı (Ayten Erman) ne çok sevmiştik.

Ahh, ya o “Kuğu Gölü” Balesi’nin unutulmaz balerinleri, Fidan, Şebnem, Niça ( Asuman Arsan ), Adalet ( Adile Naşit )?

Belkıs Dilligil “Geceye Selam” müzikalinde “Hasta kocam ölüyor, sağlığı için…” sözleriyle, eşlik ettiği “Bizi Bırakamazsın” şarkısında adeta yüreklere dokunuyordu. Derken “Şen Sazın Bülbülleri”nin fasıl heyetindeydi ve “Mis gibi kokuyor adanın mor sümbülleri…” diyordu.

1989’da televizyon için hazırlanan “Hisseli Harikalar Kumpanyası” bayram özel dizisinde, yaşlanmış, geçim sıkıntısı çeken, evin kirasını ödemekte zorlanan eski bir oyuncu rolünde yine dorukta bir performans sergilemişti Belkıs Dilligil.

“Bit Yeniği Mi ?”, “Nalınlar” ve en son, Nisa Serezli anısına sahneye yeniden konulan “Canım”da izlemiştim Belkıs Dilligil’i. Unutulmazlarımdan biri olmuştu hep.

Fatih Halkevi, Şaheste Ayanoğlu Tiyatrosu, Ses Tiyatrosu, Avni Dilligil Tiyatrosu, İzmir Şehir Tiyatrosu, Nejat Uygur Tiyatrosu, Ankara Sanat Tiyatrosu, Halk Tiyatrosu, Enis Fosforoğlu Tiyatrosu, Erol Günaydın ve Altan Erbulak Tiyatrosu, Kastelli Kültür Sanat Vakfı Venüs Tiyatrosu, Uluslararası Sanat Gösterileri AŞ/Şan Tiyatrosu, Nisa Serezli Tolga Aşkıner Tiyatrosu….turneler, provalar, film çalışmaları, hep o onurlu mücadele. Hep o sanat için çarpan sevgi, iyilik dolu kalp…

“Elektra”, “Macbeth”, “Lilion”, “Teneke”, “Sam Rüzgarları” ve diğer oyunlar…

Tiyatroyla sınanmış, tiyatroya adanmış bir hayat.

Nedret Güvenç anlatmıştı:

“İzmir’de ‘Macbeth’i oynuyoruz. Bilirsiniz, ‘Macbeth’ uğursuz sayılır hep. Oyun sonrası bir arkadaşımızın kızgın ampule değen pelerini için için yanmaya başlamış ve mutlak bir yangın son anda fark edilip önlenmişti. İki hafta geçmiş olmalı ki, sahnede Belkıs Dilligil’in kenevirden yapılmış peruğu, aniden parlayan barut parçası nedeniyle alev aldı.Ve bir gece tiyatro binamız yandı. Kimi elektrik kontağı dedi, kimi zaten her taraf yağlı boya, bir kıvılcım yeterliydi, dedi. Koca tiyatro yerle bir olmuştu… Avni Hoca, biz oyuncular, Belkıs, ben çok çok üzgündük.”

Adnan Doğan Dileroğlu‘ndan dinlemiştim :

“Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde Pazartesi hariç, her gün oyun vardı. Çarşamba saat 15.30 da matine, Cumartesi-Pazar yine matine/suare devam eden bir tempoydu bu. Düşünün, cumartesi ve pazar günleri Suna Keskin, Belkıs Dilligil ve tüm kadro, önce Aksaray Yıldız Sineması’nda saat 11:00’de Ziraat Bankası Çocuk Tiyatrosu, saat 13:00’de Çevre Tiyatrosu’nda Halkbank Çocuk Tiyatrosu olarak, iki ayrı oyun oynar ve hızla Kadıköy Halk Eğitim’e geçip saat 15:30 ve 21:00’ de sahne alırdık. Belkıs Dilligil bir gün olsun, bize taksi parası ödetmezdi.Hepimiz onun evlatları gibiydik. Öyle davranırdı bize.”

Ve Çiçek Dilligil’de söz:

“Şu an ilk aklıma gelen, Taksim Venüs Tiyatrosu’nda iki ayrı tiyatro grubunda (Nisa Serezli – Tolga Aşkıner, Erol Günaydın – Altan Erbulak) ‘Nalınlar’ ve ‘Bit Yeniği Mi?’ adlı oyunlarda rol alışı…

Bir defasında Enis Fosforlu Tiyatrosu İzmir Fuarı’nda turnedeydi.Bir oyuncu kadrodan ayrılınca, annem apar topar role hazırlanıp, repliklerini deftere yazarak ezberlerdi hep, sahneye çıkmıştı.

Ankara Sanat Tiyatrosu’nda ‘Teneke’de rol almış mesela. Sonra Nejat Uygur Tiyatrosu’nun pek çok oyununda.

Annem son derece çalışkan, saygılı ve disiplinliydi. Kulisi, kulis adabını önemserdi. Herkese, özellikle genç oyunculara o anaç tavrıyla gözkulak olur, onlara her konuda destek çıkardı.” 

Moda’da Belkıs Dilligil Sokağı’nın tabelasını her gördüğümde o yeşili bol, gri gözleri gelir aklıma. Ve yüzündeki o uçsuz bucaksız şefkat ifadesi. Bir damla yaş usulca yanaklarımın üstüne yuvarlanır o an…

PINAR ÇEKİRGE
1

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku