“Özen Tutucu’ya Mektup”

Pınar Çekirge

29 Ocak 2010’da aramızdan ayrılan Özen Tutucu’yu, dergimiz yazarı Pınar Çekirge’nin kendisine yazdığı mektupla anıyoruz…

*****

29 Ocak 2021

Sayın Özen Tutucu, 

Hayır, hiç karşılaşmadık. Sadece sahnede izledim sizi. Biliyor musunuz, özellikle “Besleme” ve “Fermanlı Deli Hazretleri”ni hiç unutmadım.

Fotoğraflar, program dergileri, sizden özlemle, saygıyla söz edenler  kaldı geriye.Sahi, “Farklı Bir Kadın” oyunundaki üstün başarınız, bugün bile  dillerde.

Ödülleriniz vardı değil mi? Doğru hatırlıyorsam, “Farklı Bir Kadın”daki yorumunuzla ‘Türkiye Yazarlar Birliği’ ve “Fermanlı Deli Hazretleri“ndeki performansınızla  da  ‘Avni Dilligil Ödülü’ne değer bulunmuştunuz. Bir kaç sinema filminde de rol almıştınız.

Filiz Akın “altın kalpli arkadaşım” diye bahsetmişti sizden “Türkan Şoray ve benim en yakın arkadaşımızdı” diye eklemişti.

Selma Kutluğ, Vildan Gürelman, Nilgün Kasapbaşoğlu, Ersan Uysal, Engin Alkan ve Metin Çoban‘dan dinlemiştim sizi.

Oya Palay’a olan tutku dolu sevginizi dile getirmişti bir meslektaşınız, bir diğeri iyiliğinizden, insanlığınızdan, nezaketinizden, yardımseverliğinizden söz açmıştı.

“Uzun yıllar ara verdikten sonra yeniden sahneye benim koyduğum oyunda çıkmıştı. Sözü yoktu. Ama ben ona söz yazdım, bayılacak sandım. Bayıldı ama sahneyle, alkışla kavuşmanın tadından” demişti Ersan Uysal.

“Sular Aydınlanıyordu” oyunundan

Yaşar İlksavaş şöyle demişti bana sizin için:

 “Tanısaydın kesin aşık olurdun. Çok özel bir kadındı…

“”O’nu tanımış olmak, aynı masada oturmak aynı sahnede oynamak ve ve ve… Nurlarda uyusun…” diye eklemişti Can Doğan.

29 Ocak 2010’da ayrılmıştınız aramızdan. On bir  sene olmuş.

 

Her biten akşamda, her başlayan günde, size olan sevgimiz, saygımız,  hasretimiz çoğaldı ve çoğalacak, biliyorum. Sahi ne çok izlemek istemişsiniz Oya Palay’ı “Düşüş” oyununda. İzzet Hanım’ı size adayarak yorumladı, biliyorum. Ve her perde finalinde aldığı alkışları hep sizinle paylaştı. “Perşembenin Hanımları”, “Arka Bahçe”, “Çürük Temel” de de değişmedi bu kural.

Bir tiyatro oyunu, bir replik, bir oyuncu performansı, bir afiş, program dergisinde yer alan bir yazı, kenarları yıpranmış bir fotoğraf, yukarıda da belirttiğim gibi, yepyeni duygular, hayatlar biçiyor bize. Üstelik hiç hazırlıksızken. Öyle birden bire. Hatta farkına bile varmadan.

Bazen olur, gözlerimin önünden bir şerit gibi, akıp geçen tüm o sahneleri, oyunları yeniden, tek tek yaşamaya başlarım.

Dört yıl kadar  önce, Yavuz Pak ile ‘Dionysos’un Çocukları – Nilgün Kasapbaşoğlu‘ söyleşimiz esnasında, Ülker Köksal‘ın yazdığı “Besleme” oyununa gelmişti söz: “Beslemelik zor. Çok zor. Besleme kendi başına sevinemez. Evdekiler sevinirse o da sevinir. Besleme acıktığı zaman yiyemez. Sevdiği yemek yoktur beslemenin. Sahiplerinin sevdiği yemekleri yer hep. Uykusu sahiplerinin uykusu geldiği zaman gelecek. Selim Abi… İnsan bir kere besleme oldu mu hiç bitmiyor. Hiç geçmiyor beslemelik…”   

İnanması zor bir rastlantı ama, eve döndüğümde, Can Doğan‘ın facebook paylaşımı gözüme çarpmıştı bir an : “Besleme”nin rol dağılımı! Nasıl heyecanlandığımı, anlatamam şimdi.

1974 yılı olmalıydı. Ortaokul öğrencisiydim. Anneannemle izlemiştim “Besleme”yi.

Bugün için bile, unutamadığım oyunculuklar vardı piyeste. Nilgün Özhan ( Kasapbaşoğlu ), Özen Tutucu, Jeyan M.Ayral, Nezahat Tanyeri, Erhan Dilligil, Cengiz Keskinkılıç ve Suphi Tekniker ustalık katındaki oyunculuklarıyla harikalar yaratmışlardı sahnede.

Hayat kıvrımlarında dolaşmaktan yorulduğum zamanların birinde “Besleme”yi yeniden karşımda buluvermişliğin sevincini hissettim içimde. Eski bir dostla karşılaşmanın erinci, diyebilirim aslında. Tekrar teşekkür ediyorum Can Doğan‘a.

Hatırlıyorum; Özen Tutucu ‘Kapıcı Hüseyin’in karısı Bedriye‘ rolünde öylesine sahiciydi ki. O an sahnede yaşanıyor olanların gerçek olduğuna inanmamak olasızdı zaten.

İçinizdeki “ben”i başka, bambaşka “ben”lerle çoğalttınız bütün o piyeslerde. Gerçek bir aktrisin bu dünyadan geçtiğine tanıklık eden tüm o yorumlarda… Alkışlarda.

Cahit Külebi‘nin sesini duyar gibi oldum az önce: ” Bir rüzgar geçti buradan / Koştum, ama yetişemedim…”

Ben de öyle, Özen Hanım.

Şöyle bir hesaplıyorum da, kırk küsur yıl geçmiş aradan. Ne dersiniz,  “tiyatro oyuncusu asla ve kesinlikle buza yazı yazmıyor”, bunun tersini iddia edenler yanılıyor. Öyle olsa, Bedriye, Besleme Sultan ve diğerleri, belleğimde nasıl bu kadar taze kalabilirdi?  Sahi nasıl?

Oya Palay, annesi Özen Tutucu‘nun o oyunda yorumladığı türküyü hatırlatmıştı bana:

“Elmalı’dan çıktım yayan… Dayan ey dizlerim dayan.. Emmim atlı… Kendim yayan… Nenni, nenni…”

Evet, oluyor bazen, nasıl anlatsam, sahnede izlediğimiz ile kendi gerçeğimiz üst üste biniyor ve yepyeni bir gerçeğin işaret fişeğine dönüşüyor ister istemez. Kimi oyunculuklar, kimi benzersiz yorumlar yankısız kalmıyor, hep yaşıyor bizde. Eskimeden, yıpranmadan, fire vermeden yaşayıp duruyor.

Dediğim gibi, bende derin, silinmez izler bırakmış oyunlardan biridir “Besleme”.

Özen Tutucu olarak ruh üflediğiniz o repliği buldum demin:

“Biliyordum. Allah benim canımı alsa da, kurtulsam. Sultan’ı severdim ben. Acırdım ona. O da beni severdi. Kuma gelince üstüme. Gözümün önünde her gece. Çocuğa kaldığını öğrenince, kudurdum öfkemden. Şimdi pişmanım. Köpekler gibi. Her bir kötülüğün başı sizin sokağa atmanızdan oldu. Şuncacık çocuğu atıverdiniz sokağa. Ne yapar, ne eder diye düşünmediniz hiç…””   

Tiyatronun büyüsü bu, işte. Varsın elenen elenecek olsun. Safkan oyunculuklar, safkan tiyatro insanları çoktan geleceğe taşıdılar kendilerini. Yaşarken… Hep var olarak, sonsuza dek. Tıpkı sizin gibi.

“Özenim, pırıl pırıl  tertemiz bir insandı, üstün sanatıyla tiyatro tarihimize geçti. Hem bu denli nadir rastlanan bir sanatçı olmak, hem de bu denli altın kalbe sahip olmak…” demişti Ani İpekkaya.

Hep aklımdaydı Özen Hanım, ama araya engeller girdi, günlük uğraşılar, telaşlar, yazılar, seyahatler… Ama ilk fırsatta sizi anlatacağız Yavuz ile. Oya’yı dinleyeceğiz öncelikle. Rol aldığınız oyunlar, canlandırdığınız karakterlere değinmeye çalışacağız erişebildiğimiz oranda. Sizi anlatmaya çalışacağız.

Saygılarımla,

PINAR ÇEKİRGE

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku