Ozan Utku Akgün, İhraçlarının 3. Yıldönümünde DTCF Tiyatro Hocaları İçin Yazdı…

editor

Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü araştırma görevlisi Ozan Utku Akgün’ün, ihraç edilişilerinin üçüncü yıldönümünde DTCF Tiyatro Bölümü’ndeki hocaları için kaleme aldığı yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz:

Hocalarımızın ve arkadaşlarımızın ihracının üstünden üç yıl geçti. Lisanüstü eğitimim boyunca aslında ne öğrendiğimi şöyle bir özetlemek istiyorum.

Süreyya Karacabey‘in bize verdiği en güzel ders, Brecht kitabının sonunda yer verdiği Augustinus’a ait şu taleple ilgiliydi: “Eğer gerçekten gelecek şeyler ile geçmiş şeyler varsa nerede olduklarını bilmek istiyorum.” Bilmenin akıl cambazlığı değil, düşüncenin aksiyonlarını organize etmekle ilgili olduğunu ondan öğrendik.

Selda Öndül‘ün derslerinde bilme dediğimiz o şey kişisel bir serüven olarak tarif edilirdi. Selda Hoca aslında neyi bilmeye istek duyduğumuzu keşfetmemizi istiyordu. İlgilerin yönünü tayin etmeye yönelik bu derslerde akademik somurtkanlığı mağlup etmenin yollarını öğrenmiş olduk. Akademinin görüp görebileceği en yenilikçi ve deneyci hocalardan biriydi.

Tülin Sağlam‘ın derslerinde bir şey üzerinde çalışmanın ne demek olduğunu öğrendik. Bir akıl yürütmeyi ikna edici biçimde gerekçelendirmeden ve savunulabilir hale getirmeden üstünde çalıştığınız şeyi terk etmenize izin vermezdi. O ikna olduğunda elinizdeki sayfalara güvenirdiniz. Asiste ettiğim ilk derste beraber sınıfa girdik, heyecandan bayılmak üzereyken sahiden ilgilenen sorularla güvenimi inşa etti ve sınıftan çıktı. Anladınız.

Beliz Güçbilmez’in derslerinde tam anlamıyla beraber “uçtuk.” Heyecanı o kadar bulaşıcıydı ki o meşhur felsefi ilke gözünüzün önünde cisimleşirdi: Merak. Beraber onca şey taradık, sinemadan tarihe girip çıkmadığımız delik kalmadı, beraber kavramlar ortaya attık, sınadık. “Yaratmak” dediğimiz, nedense karşısında hepimizin boynunun birazcık bükük olduğu o mastardan çok da korkmamamız gerektiğini o öğretti.

Elif Çongur olmasa Türk otağlarında geçen testosteron bombası maceralara katlanamazdım. Türk kahvesi ve Türk popuyla geliştirdiğimiz panzehirleri özlüyorum.

Arkadaşlarıma gelince; kulağında kulaklıklarıyla karşımda tıkır tıkır yazan ve arada bir “Gerçekten!” diyerek ortada bir problem olduğunu ilan eden Şâmil‘i ve elinde bitki çayı bardağıyla kırmızı laptopını açan Ceren‘i sabahın köründe karşımda görmeyi çok özledim. Dışarıda severek görüşmek başka, sabahın köründe her şeyden ve herkesten nefret ederek karşı karşıya oturmak başkaydı. e-beyas’ın ve bologna’nın allah bin kere belasını versin!

OZAN UTKU AKGÜN

 

Ne Olmuştu ?

6 Ocak 2017 tarihinde yayınlanan 679 sayılı KHK ile Doç.Dr. Süreyya Karacabey ve 7 Şubat 2017 tarihinde yayınlanan 686 sayılı KHK ile Prof. Dr. Beliz Güçbilmez, Prof.Dr. Tülin Sağlam, Prof.Dr. Selda Öndül, Dr. Elif Çongur, araştırma görevlileri Ceren Özcan ve Şamil Yılmaz; kamu görevinden çıkarılarak görevlerinden uzaklaştırılmış ve bu coğrafyada “tiyatronun beyni” sayılan Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde sadece 4 akademisyen kalmıştı.

“Barış Akademisyenleri” davasında, AYM Genel Kurulu 26 Temmuz 2019’da “hak ihlali” kararı vermiş ve 6 Eylül 2019 tarihinden itibaren yargılanan akademisyenler için beraat kararları gelmeye başlamıştı. Ancak, beraat etmelerine rağmen, akademisyenler hala görevlerine dönebilmiş değiller.

Tiyatro…Tiyatro…Dergisi ailesi olarak, ihraçlarının üçüncü yıldönümünde DTCF Tiyatro Bölümü akademisyenlerine sevgilerimizi sunuyor, bir an evvel tüm barış akademisyenlerinin görevlerine iade edilmelerini bekliyoruz!…

 

1

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku