Levent Üzümcü: “Dönen Dönsün, Ben Dönmem Yolumdan!”

Ayçe Özyiğit

Şehir Tiyatrolarından ihracıyla gündeme gelen ve son dönemde de birçok salonda oyun gösterimlerinin iptali ile karşılaşan Levent Üzümcü, 18 Ocak Cuma günü TAKSAV Kadıköy Şubesi’nde ‘Tiyatro ve Sansür’ konulu söyleşiye konuk oldu.

Moderatörlüğünü oyuncu Canberk Gültekin’in yaptığı söyleşide, Levent Üzümcü’nün konuşmasından ve seyircilerin sorularına verdiği yanıtlardan öne çıkan bölümler şöyle:

 “Hep soruyorum: Nedir bu insanların sıkıntısı, neden aklı, fikri, vicdanı hür bireylerin üzerine bu kadar fazla geliyorlar?  Çünkü ‘aydınlanma’ dediğimiz kavram, aydınlanmamış bireylerin zihinlerinde bir korku temasıdır. Işıktan korkan yarasalar gibidirler onlar. Yaşadıkları dünyanın  aydınlanmasını istemezler. Kendi karanlıklarında,  kendi dar dünyaları içine gömülüp, kendilerinden olmayan herkesi de o dünyanın içine hapsetmek isterler. Kendileri düşünememektedir ve etrafındakiler de düşünemesin isterler. Peki, neden bu kadar çok korkuyorlar tiyatrodan? Çünkü tiyatro; müzik, resim, heykel, fotoğraf, sinema dâhil bütün sanat dallarını kullanabileceğiniz bir yerdir. Tiyatro sahnesinden söz söyleyen insanların, etkileşim yoluyla seyirci üzerinde yarattığı etki çok farklıdır. Bir sinema filminden etkilendiğinizden çok daha fazla etkilenirsiniz bir tiyatro oyunundan. Çünkü karşılıklı bir etkileşim vardır ve çok daha başka, çok daha derin düşüncelere sevk eder sizi.”

Üzümcü, tiyatronun ortaya çıkış nedenine ve tiyatronun tarihsel gelişimine değinerek sürdürdüğü konuşmasınında, son dönemde karşılaştığı baskılarla ilgili şunları söyledi:

“Canberk biraz önce benim oyunumu yasakladıklarını söyledi. Hayır, benim oyunumu yasaklamıyorlar. Bunu bilmenizi isterim. Benim, oyunumu sahnelemek için bulduğum sahnelerde o yöneticilerin sahiplerine tehditte bulunarak sahnenin benden alınmasını sağlıyorlar. Ve bunu yapanlar kimler biliyor musunuz? Bunu yapanlar kamu görevlileri. Yani, işi kamuya hizmet etmek olan kişiler! Bana sahne vermiş özgür kurumların sahiplerini, ruhsatla, canıyla, malıyla vb. üzerinde tehdit ederek, korkutarak yapıyorlar bunu. Uğraştıkları şey bir tiyatro oyunu değil, uğraştıkları şey o tiyatro oyununda oynayan insan. O oyun orada oynamasın istiyorlar. Bunu hiç utanmadan, sıkılmadan, gayet pervasızca yapıyorlar. Neden yapabiliyorlar biliyor musunuz? Biz sustuğumuz için. Farkındaysanız ben hiçbir şekilde susmuyorum. Her nerede olursa olsun, derdim, sıkıntım neyse her zaman dile getiriyorum. Çünkü inanın bana, insanı bundan daha özgür, daha huzurlu kılan başka bir şey yoktur. Akşam yattığınız zaman keyifle uyursunuz böyle yaptığınızda. Yastığa başınızı koyarsınız, muhasebenin alemi yoktur, siz zaten muhasebenizi çoktan yapmışsınızdır, rahatça uyursunuz. İnandığı şeyi söyleyebilmek ve onun peşinden koşmak insanın en büyük özgürlüğüdür. Aydınlık bir yarını istemek, aydınlık bir yarın istemeyi dile getirmek bir suç olamaz. Bunun için çaba sarf etmek de suç olamaz.”

Bu sözlerle konuşmasını bitiren Levent Üzümcü, ardından seyircilerden gelen soruları yanıtladı.

Bir katılımcının, “Oyununuzu engellemeye çalışanlar sizin oyununuzu hiç izlediler mi ya da oturup sizinle hiç konuştular mı?” sorusu üzerine Üzümcü şunları söyledi:

“Böyle bir şey yok arkadaşlar. Bu sizin anlattığınız şey aklı, fikri, vicdanı hür insanlar arasında olur. Birini uzaktan sevmemek, birine uzaktan bilenmek, biri hakkında önyargı sahibi olmak ve bu önyargılarla ona kötü davranmak, zaten kötü insanların yapacağı bir şeydir. Siz o insanlarla ne konuşursanız konuşun, onların hiçbir şekilde ayılma ihtimali yoktur. Çünkü pazarda limon dahi satamayacak insanların bu kadar önemli mevkilere gelmelerinin tek bir nedeni vardır: İtaat etmek.” 

Başka bir katılımcı, “Şehir tiyatrolarından koparıldığınız günden bu yana birçok olay oldu. Üstüne oyunlarınız engelleniyor, yolunuz sürekli kesiliyor. Ne yapacaksınız? Devam mı edeceksiniz?”  sorusunu yöneltti. Levent Üzümcü bu soruyu şu şekilde yanıtladı:

“Dönen dönsün ben dönmem yolumdan! Yaptığım şeyi yapmaya devam edeceğim elbette. Ben siyasi bir partinin çığırtkanlığını yapmıyorum. Ben bir insanım, iki tane çocuğum var. Onlara güzel bir yarın armağan etmek istiyorum. Ben kaygılanmıyorum ‘nasıl olacak’ diye. Birileri de bana kaygıyla gelince çok sinirleniyorum. Lütfen ‘nasıl olacak, ne yapacağız?’ demeyin. Şunu ısrarla vurguluyorum: Korkarak,  ‘aman onu söylemeyeyim, bunu konuşmayayım başıma bir şey gelir’ diyerek yaşanmaz. Biz halkız. Bizim için var bu devlet. Bize hizmet etmek için var. Ben durduğum yerde durmaya devam edeceğim. Ben söylemek istediklerimi söylemeye devam edeceğim. Bütün bunlara rağmen, hala  bazı yerlerde tiyatro salonu bulup, oyunlarımı oynayarak hayatımı idame ettirebiliyorum. Ben bilmez miydim sessiz kalıp da televizyon dizilerinden 250-300 bin TL kazanmayı. Ama biliyorum ki o para beni rahat uyutmazdı.”

Son olarak, İBB Şehir Tiyatroları’ndan atılması ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı Levent Üzümcü:

“Şehir Tiyatroları’ndan atılmamla ilgili dava sürüyor. Biliyorsunuz,  Sosyalist Enternasyonal’de yaptığım bir konuşma nedeniyle, beni tiyatromdan illegal bir şekilde attılar. İdare Mahkemesi ‘atılması doğrudur’ dedi. Oyuncular Sendikası da dahil olmak üzere, kimsenin bize sahip çıktığı yok. Zannediyorlar ki, hiçbir siyasi açıklama yapmadan, sessiz kalırlarsa o derece kurtulacaklar. Öyle bir dünya yok. Konuşun. Eşinize, dostunuza anlatın, söyleyin, durmayın! Hakkınıza sahip çıkın. Halkı kin ve nefrete tahrikten her ay bir mahkemede ifade veriyorum ben. Benim neye gücüm yeter? Ne yapmışım ben? Kürsülere çıkmış da insanlara kötü laflar mı etmişim? İnsanları Kürt, Türk, Çerkez diye mi ayırmışım? Bir tane türban takmış insan benden kötü bir tavır görmüş mü bu zamana kadar? Bunların hepsi mesnetsiz davalar.”

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku