Kültürel Kuraklık Politikalara Bağlı

editor
Ekonomik kriz ve yasaklar toplumun sanata erişimini güçleştiriyor. Sosyolog Erkan Saka, “Zaten ülkede alım gücü sınırlıydı. Olanlar da engellemelerle karşılaşıyor. Devlet, politikalarla kültürel kuraklığı hızlandırıyor” diyor.

Işıl Çalışkan’ın Birgün’de yayımlanan haberini aktarıyoruz:

Ekonomik kriz hayatın birçok alanında olduğu gibi sanat yaşamını da doğrudan etkiliyor. Krizin etkisiyle sanatçılar yaşamını idame ettirmekte zorlanırken sanatseverlerin de sanat kanallarına ulaşması günden güne zorlaşıyor. Tiyatroya-sinemaya gitmek, konser izlemek ve hatta bir kitap edinmek bile günümüzde lüks haline geldi. Ekonomik krizin yanı sıra sanatçılara uygulanan yasaklar da cabası. Sanatseverler son dönemde sıkça gündem olan konser ve tiyatro yasaklarına maruz bırakılıyor. Sanat aktivitelerine erişimin güçleşmesi akıllara sanatsız kalan toplumun psikolojik ve toplumsal sonuçlarını getiriyor. Sosyolog Erkan Saka, psikolog Cansu Sevinç ve sosyolog Itır Erhart’a sorduk. Ortaya oldukça vahim bir tablo çıktı.

Sıkıntılı bir döneme doğru gidildiğini ifade eden Sosyolog Erkan Saka, sanatsız kalan toplumun nasıl sonuçlara yol açabileceğini sorduğumuzda “Kültürel seviyede düşüklük diyeceğim ama bu zaten uzun bir süredir var. Bu derinleşiyor, fırsatlar azalıyor, daha kurak ve berbat bir entelektüel duruma doğru ilerliyoruz. Bunun üniversite tercihlerine bile yansımaları var. Entelektüel yönü güçlü olan bölümler tercih edilmiyor. Tüketim yüzünden yaşanan bu entelektüel gerilemenin sonuçlarını hayatın her alanında göreceğiz” yanıtını veriyor.

Erkan Saka, Sosyolog

Erkan Saka, Sosyolog

Konser yasakları ve engellemelere de değinen Saka, “Zaten ülkede satın alım gücü sınırlıydı. Olanlar da engellemelerle karşılaşıyor. Bu da genel kültürel kuraklığa katkı sağlıyor. Bir de sansür tarafı var. Zaten yasaklar olmasa bile ekonomik kriz yüzünden bir düşüş başlayacaktı, devlet de bunu hızlandırıyor bu politikalarla” şeklinde konuşuyor.

Yasakların bazen tepki de doğurduğuna değinen Saka, düşüncelerini şöyle aktarıyor: “Genel olarak satın alma gücü; kültür sanata yatırım azalsa da bu tamamen tek yönlü olmayabilir. Sanatçıların yasaklanmasına ve sansürlenmesine karşı yeni formasyonlar da doğurabilir. Yeni dayanışma hatları… Yani kültür-sanat için ya da kitaplar için. Örneğin kitap hediyeleşmeleri artabilir ya da kütüphane kullanımı artabilir. Bütçede ilk kesintiye uğrayan kültür sanat oluyor. Ama belki başka akışlar sayesinde; medya, internet vs. sayesinde insanlar kültür-sanata veya entelektüel içeriğe ulaşabilir”

SANATÇI ADAYLARI ENDİŞELİ

Ekonomik krizin kültür ve sanat bakımından toplumsal yansımasının dijitalleşmeyi getirdiğini ifade eden sosyolog Itır Erhart, “Ama bu herkes için mümkün olmayabilir tabii. Özellikle belli yaşın üzerindeki insanlar için” diyor. Bağımsız kurumlar için izleyici desteğini önemsediğini belirten Erhart, sanatın iyi olma halimize katkısı çok büyük. Hatta kriz dönemlerinde, zor dönemlerde onunla baş etmemizde faydası çok büyük. Finansal ve politik olarak hem de sanata erişiminiz yoksa tabii toplumun genel iyi olma halini azaltacağını düşünüyorum” açıklamasını yapıyor.

Itır Erhart, Sosyolog

Itır Erhart, Sosyolog

Sanatın hiçbir türünün yasaklanmaması gerektiğini ve sanatın her türünün ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Erhart, “Hem seyirci erişemiyor hem de sanatçılar –ki Türkiye’de özellikle bağımsız sanatçılar çok zor sürdürebilirken sanatını- konser iptalleri ile çok ciddi finansal kayba uğruyor. Sanatçılar da organizatörler de aynı şekilde. Onların sürdürebilirliğini olumsuz anlamda etkiliyor. O yüzden kesinlikle tasvip etmediğim bir şey. Bu şekilde çok çorak bir ortama doğru gideriz” ifadelerini kullanıyor. Ve konserlerin kutuplaşmayı azaltan ve iyi olma haline katkı sağlayan etkinlikler olduğunu hatırlatıyor.

Yasakların ve ekonomik krizin sanat üretmek isteyenleri de negatif etkilediğine değinen Erhart, “Misal yeni yola çıkmış bir sanatçı olarak, “Ben bu ülkede sanat yaparak nasıl geçineceğim?” diye düşünüyorsunuz. Kitleniz olsa bile sansür endişesi ile karşılaşıyorsunuz. Önünüzdeki engeller sürekli artmış oluyor. Yasakların sanatçı olmak isteyenleri de etkiliyor” diye konuşuyor.

ÖZERKLİK DUYGUSU ELİNDEN ALINIYOR

Hem sanatçıları hem de sanatseverleri olumsuz etkilediğini belirten Klinik psikolog Cansu Sevinç de, sanata erişimin lüks tüketim haline geldiğini belirtiyor. Öte yandan sanatın insanların duygusal gelişimini desteklediğini ifade eden Sevinç, “Sanatçı açısından düşündüğümüzde sanatı yaratma süreçleri, sanatçının duygularını somut bir şekilde ortaya koyarak iç dünyasını görünür kılmak, tanımak, işlemek açısından çok kıymetli. Sanatseverler açısından ele aldığımızda ise sanatı okumak, izlemek, dinlemek, ortak duyguları deneyimlemek, tanıklık etmek açısından çok kıymetli. Sanat, insanları birbirine bağlar, sosyalleştirir, özgürleştirir” diye konuşuyor.

Cansu Sevinç, Klinik Psikolog

Cansu Sevinç, Klinik Psikolog

Tüm bunlardan mahrum bırakılmanın hem bireyin hem toplumun duygusal gelişimini olumsuz etkileyeceğini söyleyen Sevinç, “Bunların yanı sıra, sanat kişilerin kendini gerçekleştirme ihtiyacını doyurur. Sanattan, yaratıcılıktan, içtenlikten uzak kalarak toplumdaki bireylerin temel ihtiyaçlarını bile zar zor karşılayacakları bir tarafa itilmesi demek, kişilik gelişimleri ve tatmin duyguları önünde büyük bir engel oluşturmak demektir” ifadelerini kullanıyor. Sevinç, “Sanatın insana kattıklarının yanı sıra, bunlardan zorunlu olarak mahrum kalmak insanların özerklik duygusunu da bir düzeyde elinden almak demektir” diyerek sonlandırıyor.

Kaynak:https://www.birgun.net/haber/kulturel-kuraklik-politikalara-bagli-398339

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku