Belki Yaşamak Yalnızlıktı Gülsün Hanım!

Pınar Çekirge

Suzan, Dilara, Tahsin Ertuğrul, Agah, Osman Hamdi, Cahide, İbrahim Edhem hepsi yetim kaldılar…

Birkaç saat önce Can Murat Yaşar Şengel‘in sosyal medya paylaşımıyla donakaldım:

Gülsün Siren Kınal aramızdan ayrılmıştı…

İlk aklıma gelen “Gönlümdeki Osman Hamdi”, “Dinmeyen Alkışlar”, “Pembe Konağın Gelinleri” oldu…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Tiyatro Caniko, Tiyatrokare’de sahnelenen oyunları ile tanımıştım Gülsün Siren Kınal’ı. Hatta, yine Can Murat Yaşar Şengel sayesinde Gülsün Siren Kınal, Argun Kınal çifti ile konuşma, onlarla bir ödül töreni, birkaç oyun galasında görüşme imkanım da olmuştu.

Son derece zarif bir hanım efendiydi. Artık muadili olmayan o soylu, nezahat dolu güzelliği, ses tonundaki o incelik kalmış aklımda.

7 Ekim 2015 tarihinde Argun Kınal‘ın vefatı ardından Gülsün Siren Kınal‘ın sağlık problemleri yaşadığı söylentileri çıkmıştı.

Hayat hepimiz için kendi süfli senaryosunu çekmeye devam ediyordu.

Dört yıl kadar önce Tiyatro Dergisi’nde yer alan bir haber dikkatimi çekmişti :

“Tiyatro yazarı Gülsün Siren Kınal, dolandırıcıların hedefi oldu. 86 yaşındaki alzheimer hastası Kınal hakkında “akıl sağlığı yerinde raporu” çıkartan dolandırıcılar, yazarın Şişli’deki bir dairesini sattı. “

Evet, bunu da yapmıştık. Çoktan ebedi hayatla ödüllendirilmiş o eserlerin yazarına bunu da yapabilmiştik. Nankörlük mezarlığında unutmuştuk tüm güzel duygularımızı çünkü. Sevgisiz, çorak yüreklerde çiçek açabilir miydi? Dahası insan denen garip hayvan artık hiç şaşırtmıyor beni.

“Üç Yılbaşı” piyesinde şunları söylemişti Gülsün Siren Kınal:

“Başkalarının beni hayal kırıklığına uğratması önemli değil ki. Önemli olan insanın kendini hayal kırıklığına uğratmamasıdır….”

Nedim Saban ne güzel anlatmış:

“Gülsün Siren Kınal’ı kaybetmişiz. Oyunları Şehir Tiyatrosunda oynanmıştı, ‘Profesör Enişte’ komedisi tiyatromuzda da çok tutmuştu. Dost sohbetlerimizde kendisine demodeliğin simgesisiniz derdim. Zira balkona çıkmak için bile ceket giyerdi. Ancak ne yazık ki, ne önlem alırsak alalım hayat bizi istediği yere çekiyor. Gülsün Hanım uzun süre Alzheimer ile boğuştu, çeteler tarafından dolandırıldı, malı mülkü elinden alındı. Bence daha da önemlisi, hayat boyu yalnızlıkla boğuştu, kendince çözümler aradı. Yazmak da bu yollardan biriydi! Oyunları çok sıcak, iyicil ve benim övgüyle kullandığım sözcükle  demodedir! Keşke yine oynansa, ‘Tolstoy ve Karısı’nı yazdığı ve repertuar kurullarından geçmediği için çok üzüldüğü o güzel oyunu da sahnede hayat bulsa!” 

Üsküdar Amerikan Lisesini bitirdi. İki yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne, bir yıl da aynı fakültenin Psikoloji bölümüne devam etti.

1986 yılında çevirilerle yazarlığa başladıktan sonra kendi oyunlarını yazdı. “Aile Şerefi” adlı oyunuyla 1991 – 1992 Avni Dilligil En İyi Yerli Yazar Ödülü’nü kazandı. “Dinmeyen Alkışlar” ile 2008 – 2009 İsmet Küntay En İyi Oyun Yazarı Ödülü’ne sahip oldu. 2010’da oynanmaya başlanan “Gönlümdeki Osman Hamdi Bey” adlı oyunu ile 2011 – 2012 İsmet Küntay En İyi Oyun Yazarı Ödülü’ne layık görüldü. Rotary Tiyatro Ödülleri 2014 Yılın Yazarı ödülü. 

Tiyatro edebiyatımıza katkı sağlayan nice oyunlara imza attı Gülsün Siren Kınal. Tiyatromuza yeni, bambaşka duyarlıklar armağan etti. Klişe değil, karakter yarattı her defasında.

Tolstoy ve Anna

Üç Yılbaşı

Gönlümdeki Osman Hamdi Bey

Pembe Konağın Gelinleri

Farklı Bir Kadın

Dinmeyen Alkışlar (Cahide) kaldı geriye. Değerli hatırasına saygıyla…

PINAR ÇEKİRGE

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku