“Yeni Yılın Perdelerini Tiyatroyla Açın!”

Eda Geven

Yeni yıl demek yeni umutlar, yeni planlar, yeni kararlar ve yeni listeler demek. Benim için de odağımda tiyatro ve birbirinden keyifli oyunlarla yeni yılı karşılamak demek. İzlenecek oyunlar listem artık şekillenmeye başladı ve sizlerin de kararlarınızda tiyatro varsa, gelin hep birlikte listemize son şeklini verelim. 

Yeni bir yıla artık sayılı günler kaldı. Geçtiğimiz senenin muhakemesini yapmanın ve yeni kararlar vermenin zamanı geldi. Kararlarımın merkezinde tiyatro vardı, güzel oyunlarla bir yıl geçirdim. Beni yine besledi, farklı hikayelerle tanıştırdı, geliştirdi ve her zamanki gibi iyileştirdi. Bu yıl da odağım değişmeyecek. Sizler de benim gibi yeni yaşantılara ortak olmak, ders almak, büyümek ve sanatı tüm damarlarınızda hissetmek isterseniz, vakit yabetmeden oyun önerilerimle yeni bir yılın perdelerini tiyatroyla açalım: 

Fosforlu Cevriye, Şehir Tiyatroları

Sadece geçmiş ve bu yıl değil tüm sezonların yıldızı Fosforlu Cevriye, yanına kalplerle tam not etmelik ve tekrar tekrar izlemelik. İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sahneye adımını atar atmaz kendinden bahsettirdi ve hala da kapalı gişe oynamaya devam ediyor. Suat Derviş’in bu ölümsüz eserinde, takdirle takip ettiğim Yelda Baskın yönetmen koltuğuna oturuyor, Irmak Örnek, muhteşem oyunculuğuyla Fosforlu Cevriye’ye hayat veriyor. Başta 25. Afife Tiyatro Ödüllerinde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülünün haklı sahibi Binnur Şerbetçioğlu, 27. Bedia Muvahhid Ödülünü Irmak Örnek’le paylaşan Yağmur Damcıoğlu ve daha ismini sayamadığım güçlü oyuncu kadrosu, bitmeyen enerjisi, döner sahne düzeniyle, Suat Derviş’in eseri bir kez daha ölümsüzleşiyor. Bu başarıyla en az beş sezon daha kapalı gişe oynayacağı şimdiden belli ve bizim de bilet almak için bol şansa ihtiyaç duyacağımız da.      

Güzel Son, Semaver Kumpanya

Yeni bir yıla çok özel bir başlangıç yapmak isterseniz, istikametiniz Güzel Son olmalı. Hikaye bu ya, Orhan Veli, Melih Cevdet, Sait Faik ve Nurullah Ataç, uğrak mekanları olan Mösyö Lambo’nun Meyhanesi’ne Halim Şefik tarafından davetlidir. Suat Derviş de şans eseri meyhaneye uğrar. Tek eksik vardır: geceye sürprizli bir “Güzel Son”. Edebiyatın duayenleriyle birlikte tatlı atışmalı bu sohbete, şiirler, şarkılar eşlik ediyor ve ortaya da tadına doyulmaz bir oyun çıkıyor. Keşke gerçek olsaydı dediğim, onlarla bir tek atmak istediğim ve gözlerim dolarak izlediğim bu oyuna mutlaka siz de seyirci kalın. Bir de, yönetmen Volkan Sarıöz ile Afife Tiyatro Ödülleri 2023’te Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülünün hak edilmiş sahibi, bizi kalemiyle bu özel oyunla tanıştıran yazar Hakan Tabakan’ı da en az oyuncular kadar çok alkışlayın.  

84 90 62 74 / Old Fools, Craft Tiyatro

Craft Tiyatro her yıl en az bir oyunla kendinden bahsettirmeyi ve alkışlarımızın müsebibi olmayı başarıyor. Geçen sezonun benim için en’lerinden 85 90 62 74/Old Fools, her koşulda sevebilmenin ne derece mümkün olduğunu içtenlikle gösteriyor. Önce diskoda başlayan bir aşk, kariyer seçimlerine maruz bırakılan örnek bir evlilik, bu evliliğin meyvesi çocukla anne-baba olmanın sorumluluğu, kısaca bir çiftin yaşayacağı her şeyi görüp geçiriyorlar ve hep merkezlerinde, kıskandığımız karşılıklı sevgileri var. Kesitler halinde sundukları bu ilişki, iyi günde olduğu kadar kötü günde de sınavdan geçer mi izleyince siz karar vereceksiniz ancak tek bir konuda hemfikir olacağız. Çağ Çalışkur’un yönetmenliğinde İdil Sivritepe ve Olgu Baran Kubilay’ın oyunculuklarındaki uyumu ve saniyeler içindeki duygu geçişleri ve her birinde bizi de o duygulara çekmeleri, fazlasıyla takdire şayan. Sizin de takdirlerinizi hak edecektir.           

Canavar, İki Tiyatro 

Sezonu açtığım, beğeni listemin başına büyük harflerle yazdığım ve düşündükçe hala etkisinde olduğum bir oyun olarak tanımlayabilirim ilk başta. Her ailenin sırları, halı altına süpürdüğü gerçekleri, travmaları vardır. Ancak hepsi bir yere kadar oradadır. Gün gelir, bir şey olur, konuşulur, anlatılır ve  artık saklandığı için değil ortaya çıktığı için acıtmaya başlar. Oyunun sonuna kadar tüyleriniz diken diken, boğazınızda bir düğümle koltuğunuzda öylece kalırsınız. Canavar, kalemiyle tanışıp memnuniyetimi ilettiğim ve yönetmenliğindeki başarısını da ayrıca not ettiğim Tunç Şahin tarafından sahneye konuluyor ve izleme nedenimin temelini oluşturan uyumlu oyuncu kadrosyla sahnede yerini sağlamlaştırıyor. Tülin Özen ve Gülçin Kültür Şahin, gerçek bir  abla kardeşi bize gösterirken bu kez bambaşka bir rolde izlediğim Hakan Emre Ünal’a da tekrar hayran oldum. Sarsıcı bir oyun olduğunun yine altını çiziyor ve Canavar’la sizin de yeni yılın açılışını yapmanızı dilyorum. 

Bir Terennüm, Orchestra Theater

Çamlıca’da bir eve konuğuz. Nostalji rüzgarları içerisinde alzheimerın yarattığı gelgitlerle iki farklı zaman içinde yolculuğa çıkıyoruz. Eski şarkılar kulaklaımızın pasını siliyor, anılar canlanıyor, geçmişe özlem artıyor, aşklar gelip geçiyor ve tüm izlediklerimiz içimizi ısıtıyor; evet itiraf ediyorum biraz da  acıtıyor.  Firuze Engin’in kalemine hep çok hayrandım ve bu oyunda temize çektim. Gülhan Kadım’a yönetmenliğin de çok yakıştığını ayrıca belirtmeliyim. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin En İyi Yönetmen Ödülü de başarısını bir kez daha kanıtlamış oldu.  Sizler de benim gibi, çok sevdiğim İpek Türktan ve Tolga İskit’e, uyumlarına, seslerine ve sanatlarını icra etmelerine hayranlığınız doruklarda, hoş bir sadayla oyundan ayrılacaksınız.  

İki Efendinin Uşağı Alaturka, Cihangir Atölye Sahnesi

Yıllar önce Mahallenin Gençleri’nden izlediğim İki Efendinin Uşağı Alaturka, yine Muhammet Uzuner’in rejisiyle eğlencesi garantili bir oyun olmuş. Carlo Goldini’nin eserine Türk karakterlerle, müzikler, çalgılar, danslarla alaturka bir uyarlama var sahnede. Kıvanç Kılınç uyarlamayla, Muhammet Uzuner de yönetmenliğiyle yine alkışlarımızı kazanıyor. Bundan daha önemlisi ise gencecik, heyecanla, canla başla oynayan ve aslında bizden daha çok eğlenen bir oyuncu kadrosunun olması. Birbirleriyle paslaşmaları, seyircilerle iletişimi, dinamik hareket düzeniyle harikalar yaratıyorlar. İzledikten sonra yine aynı enerjiyi almak ve dört köşe keyifle izlemek için tekrar Cihangir Atölye Sahnesi’nin yolunu tutacağınıza hiç şüphem yok. 

On İkinci Ev, Melek Ceylan ve Ekibi

Bugüne kadar izlediklerinizden bambaşka bir deneyim yaşamaya hazır olun. Moda Sahnesi’nin fuaye alanında bir camın ardında esas kızımız beliriyor. Kendini anlatmaya çalışıyor, sesleniyor ama duyabildiğimizden emin değiliz. Çocukluğundan başlayarak okul çağlarını, gençliğini, üniversite yaşamını, büyüdüğü evi ve mahallesini… hepsini büyük bir azimle paylaşıyor. Tek bir amacı var: sesini bulmak. Oyunu bildiğimiz bir sahne düzeniyle izlemiyoruz. “Performatif bir alanda gerçekleşen bir kadın anlatısı” olarak tanımladıkları On İkinci Ev, sesin, bedenselliğin, anlatının tamamen oyuncunun varlığından yola çıkarak kurgulandığı bir anlatı olma özelliği taşıyor. Salih Usta’nın yönetmen koltuğunda oturduğu ve Melek Ceylan’ın da kalemini, oyunculuğunu ve bulmaya çalıştığı sesini konuşturduğu deneyime siz de ortak olmalısınız.  

Tartuffe, İstanbul Şehir Tiyatroları

İstanbul Şehir Tiyatroları’nın renkli, eğlenceli, arada biraz hicivli, kısacası “ilk fırsatta izlenmeli” bir oyunu. Hikayeyi hepimiz biliriz, Tartuffe, zengin bir ailenin evine danışman olarak yerleşerek türlü oyunlarla evin yönetimini yavaş yavaş ele geçirmeye çalışan bir sahtekardır. Yaptıklarıyla başkalarının başına çorap örmeye çalışır ancak sonunda doğanın yasası değişmez, herkes hak ettiğini bulur ve iyiler kazanır. Yine Yiğit Sertdemir’in imzasını taşıyan oyunun kalabalık oyuncu kadrosu, dinmeyen enerjisi, çok katlı dekoru ve Afife Tiyatro Ödüllerine layık görülen birbirinden renkli kostümleriyle, yıla adımınızı da böylece keyifle atmış olacaksınız. 

Sıradan Karşılaşmalar, Tiyatro Watt

İki sıradan insan sıradan bir karşılaşma yaşarsa ve tanışırsa sonrası ne olur, ortaya sıradan bir ilişki mi doğar veya sıradışı bir birliktelik mi yaşanır? Tiyatro Watt’ın üçlemesinin bu ilk oyununda, iki sıradan karakter Ayfer ve Sinan, küçük şehrin insanları ama tutkuları, planları, hayalleri de bir o kadar büyük. Sahnenin bir tarafı Ayfer’e, diğer tarafı Sinan’a ait. Kendilerini anlatma, birbirlerine kendilerini tanıtma ve tutkularının temelini oluşturduğu ilişkilerini de devam ettirme çabası içindeler. Acaba ilişkinin gidişatı, bildiğimiz sıradanlıkta mı olacak yoksa sıradışı bir sona mı ulaşacak? İlişkinin mimarları Elif Arman ve Onur Gürçay, karakterleri o kadar başarıyla taşıyorlar ki, bu ikiliyi en yakışan çift ilan ediyoruz. Oyunun yazarı ve yönetmeni Yusuf Onur Aydın’a bizi onlarla ve hikayeleriyle tanıştırdığı için müteşekkir oluyoruz. Greenbox teknolojisi de oyuna hareket, izleyicilere de farklı bakış açısı kazandırıyor. Hal böyle olunca, üçlemenin ikinci oyunu Gölge Otabanı için planlarımı şimdiden hazır ediyorum. 

Cadı Kazanı, İstanbul Şehir Tiyatroları 

Bu yıl en çok İstanbul Şehir Tiyatrolarının kapısını çaldım ve ilk olarak da Cadı Kazanı ile başladım. Arthur Miller’ın en sevdiklerimden, en az iki kere okuduğum Cadı Kazanı, Yiğit Sertdemir’in imzasını hissettiğim yönetmenliğiyle beğenilerimin ilk sıralarına yerleşti. Üstlendikleri karakterlerin hakkını veren her yaştan oyuncularla ve ortaçağ havasını soluduğum dekoruyla karşımızda o karanlık dönemin bir fotoğrafı duruyor. Bağnazlığın, suistimal edilen inançların, doğru söyleyen için onuncu köyün olup olmadığının sorgulandığı bu oyunu, iki perde boyunca pür dikkat izledim. Uzun ve ağır bir konuya sahip olması açısından biraz tereddür ettirse de, izleyenlerin bazılarıyla fikier ayrılıkları yaşatsa da; Harbiye’de gündüz matinede izlenildiğinde sizin de beğeninizi kazanacağına inanıyorum.  

Gördüğünüz gibi listemiz uzun. Bunlarla sınırlı kalmayıp yenilerin eklemek isterseniz Tek Kullanımlık Hikaye, Herkes Kocama Benziyor, N’olcak Bu Yusuf Umut’un Hali?,  Harika Şeyler Listesi, Bernarda, Yıllar Sonra #tbt, Sınırlar da listenizde olması gereken diğer oyunlar. O zaman oyunları keyifli, gişesi bereketli ve alkışı bol bir yıl olması dileğiyle!    

EDA GEVEN 

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku