Geçtiğimz sezonun yenilerinden Fact Tiyatro, Wish List/Sipariş Listesi ile sahnelere “merhaba” dedi, biz de o gün bugündür tanıştığımıza memnun oluyoruz. Katherine Soper’in eseri, genç oyuncu kadrosuyla iki perde boyunca hayat bulurken, iyi oyunculuk ve fonksiyonel sahne düzeniyle beğenimizi sonuna kadar hak ediyor.
Fact Tiyatro, geçen yıl biz tiyatroseverlere hayata bir sıfır yenik başlayan abla kardeşin mücadelesinden kesit sonduğu Wish List/Sipariş Listesi’ni armağan etti ve bizler de bu armağanı alkışlarımızla kabul ettik. Oyunun yazarı Katherine Soper, OKB ile savaşan bir kardeş ile tek başına evin reisi, annesi olmaya ve bir yandan da kapitalist düzenin sömürüsünden sağ çıkmaya çalışan ablanın hikayesini anlatıyor. Abla, işten kovulmamak için var gücüyle çalışıp amirlerinin istediği hedefi tutturmaya çabalarken aynı zamanda OKB’li kardeşinin en azından günlük yaşamda temel ihtiyaçlarını normal insanlar gibi karşılaması ve dış dünyada var olması için de elinden geleni yapıyor. Bu süreçte az yıpranmıyormuş gibi, çevresinden ve sistemden aldığı darbeler de cabası. Her cefanın sonu sefa olmadığı gibi, kötü insanların cezalandırıldığı bir dünya da her zaman mümkün olmuyor. Ancak aşk varsa, sevgi varsa, umut da zaten hep var oluyor.
Oyun, izleyenleri düşüncelere, içten içe isyanlara, ah keşke temennilerine, neden olmasın cesaretlendirmelerine sürüklüyor ve üstüne kendi değer ve kavramlarımızı sorgulatıyor. Elimizden geleni yaptığımızda, çok çalıştığımızda ödüllendirileceğimizi düşünürken, kurallara göre hareket ettiğimizde kazanacağımıza inanırken, oyunu izledikçe tüm bu gerçeklerimiz de yerle yeksan oluyor. Oyun bitiyor ve içimiz parçalanmış olarak bir süre daha oturup düşünmeye devam ediyoruz. Şahsen hala bu abla kardeşin ne yaptığını düşünmekteyim.
Bir de, kapitalist sistemin içindeki halimizi düşünüyorum. Bu düzenin içinde yaşamaktan başka bir seçeneğimiz yok. Sistemin çarklarında dönmeye, payımıza düşen kırıntılarla yetinmeye devam ediyoruz. Bu gerçek dünyanın değişmez bir kuralı artık ve maalesef zaman ve mekan tanımıyor, her yerde geçerli. Ancak oyunu iç karartıcı olarak düşünmeyin. Güzel bir sevgiye, dayanışmaya, filiz vermeye başlayan aşka ve umudun yeşermesine de şahit oluyoruz. İyi ki bu güzel duygular var, ve elbette bunların da bir karşılığı var. Buna inancımız ve güvenimiz hep baki kalacak.
Böyle yoğun duyguları yaşamamız böylesi başarılı bir oyuncu kadrosuyla mümkün oluyor. Dilara Vural, Ali Haydar Çataltepe, Veysel Fezail, Eren Uğurhan’u ilk kez sahnede izledim ve böyle bir ekibin darısı her oyunun başına dileklerimi de yanına ekledim. Her biri canlandırdığı karakteri yaşayarak ve bize de yaşatarak oynuyor, heyecanları da gözlerinden okunuyor. Sonuç, yeni oyunlar için hemen planlarımız yapılmaya başlanıyor. Ali Haydar Çataltepe aynı zamanda iyi bir rejiyle yönetmenlik koltuğunun hakkını veriyor. Hasret Güneş’in temiz çevirisini de belirtmek gerek.
Dekorun anlam ve önemini de hemen belirtelim. Karşılıklı oturma düzeninin olduğu sahnenin ortasına kurulu paketleme bantlarıyla birden fabrikaya ışınlanıyor, sağ ve sol köşelere taşınan ev düzeniyle de mutfak, banyo ve oturma odasına konuk oluyoruz. Dilara Vural ve Veysel Fezail’in oyunculuklarının yanı sıra, sahne ve dekor tasarımı, oyuna bir artı puan daha vermemizi sağlıyor.
Merkezinde abla-kardeş dayanışmasını alan, dünyanın her yerinde hakim düzenin içinde aşka inancımızla umut tohumlarını damla damla sulayan Wish List/Sipariş Listesi henüz izlemediyseniz “mutlaka”nız olmalı. Yönetmeninden, oyuncusuna, ışık tasarımcılarına kadar tüm emekçilerini alkışlayacağınız oyunun etkisi bir süre daha devam edebilir, beğeniniz, çevrenizdekilere önerileriniz ve alkışınız da. Şimdiden iyi seyirler!
EDA GEVEN
Wish List/Sipariş Listesi Oyun Takvimi
23.03.2024 Cumartesi / 20:30
Hann Sahne / İstanbul
