Odunpazarı’ndan Tiyatro İzlenimleri

editor

Ülkemizde 1950’li yıllarla beraber başlayan kentleşme kültürü bugün artık çok daha yüksek bir aşamaya ulaştı. Köyden kente göçün başladığı bu yıllarda kentlerde açılan yeni fabrikalar, girişimci sektörlerin yeni yeni ortaya çıkması ve artan nüfusla birlikte başlayan yeni rant alanları insanları bu büyük şehirlere doğru çekiyordu. Okumaya diye gelen gençler şehirlerde kalıyor, tarlası olmayan köylü hiç değilse kapıcılık yaparım diye düşünüp taşı toprağı altındır diye yeni gelir kaynakları yaratmak için İstanbul’a, Ankara’ya doğru akın ediyordu. Böyle olunca kültürel anlamda büyükşehirlerin etrafında yeni varoş alanları açılıyor ve köy-kent çatışması yepyeni sosyolojik sonuçlar doğuruyordu.

Edebiyatımızda ve tiyatroda uzun yıllar farklı yönleriyle işlenen bu konu giderek etkisini yitirip biçim değiştirmeye başladı. Çünkü 2000’li yıllara gelindiğinde artık “kentli” kavramı değişmeye olgunluk dönemine geçmeye başlamıştı. Yani kentli insan artık tiyatro, sinema, opera gibi sanatsal etkinliklerle daha çok buluşabiliyor; hatta büyük alışveriş merkezlerinin yürüyen merdivenlerini garipsemiyordu.

Avrupa’da kentlilik deyince büyük kütüphaneler, opera binaları, devasa sergi salonları ve uluslar arası festivallerin yapıldığı merkezler anlaşılırken bizde bu süreç biraz daha geriden ve bir takım eksikliklerle olgunlaşıyordu. 

Ancak; bu gelişime biraz daha hızlı ayak uyduran kentlerimiz de yok değildi. Eskişehir bunun en güzel örneklerinden biridir. Yılmaz Büyükerşen, Kazım Kurt gibi Belediye Başkanları bu Anadolu’nun tam da ortasındaki küçük kentten bir Avrupa şehri ve dokusu yaratmayı başardılar. Bu yazının konusu gereği özellikle Odunpazarı Belediyesi ve onun kültür sanat faaliyetleri ile ilgili yaklaşımları değerlendireceğiz.

  Bizleri makamında ağırlayan Odunpazarı Belediye Başkanı Sayın Av. Kazım Kurt; samimi, babacan yaklaşımı ve Anadoluluğunu gizlemeyen doğal tutumu ile bütün yaptıklarının sırrını ortaya koyuyor gibiydi. Aslında Eskişehir’in daha az gelişmiş ve oldukça sorunlu olan bu bölgesinin halkla işbirliği kurarak bugün nasıl bir turizm bölgesi haline gelecek kadar geliştiğini anlatıyor. Ama daha önemlisi sanatsal  faaliyetlerle ilgili samimi desteğini konuşurken başından geçen bir hikâyeyi paylaşıyor ki; hepimiz gülümsüyor ve umutlanıyoruz. Seçim çalışması için Oto Sanayi’de gezerken çalışan bir işçi önünü kesiyor. Bir sıkıntısını söyleyeceğini ve bir şeyler talep edeceğini sanırken işçinin talebi onu şaşırtıyor. “Tiyatroya bilet bulamıyoruz başkanım bize yardım edin” diyor. Bu isteğe şaşıran ve çok sevinen Başkan hemen oradaki bütün çalışanları tiyatroya davet ediyor. Birkaç gün sonra sanayide çalışan beş yüz işçi ile birlikte Odunpazarı Belediye Tiyatrosu’nun oyununda buluşuyorlar. Yine bir gün yaşlı bir teyze “Biz daha çok Kültür Merkezi istiyoruz. Benim torunum bale kursuna gidiyor. Komşularımız da istiyor” diye yakasına yapışıyor başkanın. Memnuniyetle teyzeyi sakinleştiren Başkan Kazım Kurt, yeni ve daha güzel Kültür Merkezi sözü veriyor.

Sohbet sonrası Odunpazarı Belediye Tiyatrosu’nun salonlarını geziyoruz. Adeta bir konservatuar gibi çalışan kurs merkezinde Genel Sanat Yönetmeni Elçin Elmalıoğlu Karaahmet bize kendi yetiştirdikleri öğrencileri daha sonra sahnede nasıl değerlendirdiklerini ve içlerinde çok yetenekli gençler olduğunu anlatıyor. Genel Sanat Yönetmeni Yardımcıları Ömer Burak Ünal ve Kıvanç Pehlivaoğlu ile kurdukları işbirliği ve dostluğun üretime nasıl bir motivasyon kattığı hemen anlaşılıyor.

Daha önce Ankara Tiyatro Festivali’nde izleme olanağı bulduğum “İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı” adlı oyunla ilgili Burak’la düşüncelerimi paylaşıyorum.

İşsizlik sorunu üzerinden bir gencin yaşadığı dramı gözler önüne seren bu oyunda tek kişilik performansıyla Burak seyircilerden bolca alkış almıştı. Ankara’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin Tiyatro Salonu’nda oynanan, Ali Cüneyd Kılcıoğlu’nun yazdığı Ömer Burak Ünal’ın oynadığı “İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı” iş arama sürecinde bir gencin başından geçenleri hicvederek anlatan bir karakomedi.

Başlı başına bir “iş”e dönüşen iş arama macerası boyunca karşısına çıkan patronların, sekreterlerin karşısında gençlerin yaşadıkları trajikomik durumları ve hayata bir iş bularak tutunma gayretkeşliklerinin onların dünyalarında yarattığı tahribatı gözler önüne seriyordu. Eğitimi ile biriktirdiği deneyimini sahnede kullanan Ünal; oyunda gösterdiği çabanın aynısını belli ki; gelişmesi ve büyümesi için arkadaşlarıyla birlikte Odunpazarı Belediye Tiyatrosu’nda da gösteriyor.

Gençlerin eğitimine ağırlık vererek bir taraftan oyunlar hazırlayıp seyirciyle buluşmak, diğer taraftan kendi kadrosunu yaratmanın sevdasına düşmüş bu inançlı kadro, Eskişehir Şehir Tiyatrosu’nun gölgesinden kurtulmayı da bu sayede başarmış görünüyor. Uyguladıkları yöntemin doğruluğu en çok Eskişehirli yurttaşların yaşamını zenginleştiriyor doğrusu.  Çünkü hem şehirde profesyonel bir şehir tiyatrosu, hem de altyapıya önem veren eğitimci bir belediye tiyatrosu anlayışı Eskişehir dışında pek az kentte görülebilir bir zenginlik kaynağı. Tiyatro eğitiminin kuliste başladığına olan inanç, gençlere usta ağabeyleri ve ablalarıyla birlikte üretme şansını sunuyor. Onlara bu kutsal yolda başarılar diliyor, geleceğin sanatçılarını yetiştiren bu kadroyu kutluyoruz.

Kaynakça: Sahne Dergisi Mayıs/Haziran 2019 sayısı

Yazar: T. Murat DEMİRBAŞ

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku