Namuslu Olmak Ne Zor Şeymiş Be Kardeşim!

Şirin İnci

“…Maksadımız, sadece gülmek için gülmek değildir. Gülerek düşünmek ve faydalı olmaktır.” (1)

Romanları, öyküleri, oyunları, şiirleri ile üç isim: Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz… Karikatürleriyle Mustafa Mim Uykusuz… Dört ismin yazıp çizdikleriyle adliyelerle soruşturmalarla hapishanelerle iç içe geçen yaşamları… Dört ismin basın tarihinde gülmece gazetelerini yaşatmak için matbaadan satışa; sansürden dağıtımın çıkışsızlığına; yüksek tirajlardan ismi her baskında değişen Markopaşa’ya! Sadece gülmek için değil, tarafsız haykırmak için geri adım atılmayan mücadele dolu yıllara; ölüme, sürgüne, yoksulluğa. Gülmecenin tarih yazdığı Markopaşa okuyuculuğuna!

“Bu işleri bırakıp nakliyeciliğe başlayacağım. Edirne’ye peynir götüreceğim,” diyen Sabahattin Ali, cezaevi ile ilk kez 23 yaşında tanışır. Öldürülene kadar yakasını bırakmayan ceza davaları dolayısıyla da 41 yaşında ülkeyi terk etmeye karar verir ve bir kamyon alır. Cezaevinden tanıştığı Berber Hasan, Sabahattin Ali‘yi insan kaçakçısı Ali Ertekin’e yönlendirir. Kırklareli’nde bir çoban, 16 Haziran 1948 günü Bulgaristan sınırına yakın bir noktada bir erkek cesedi bulup durumu jandarmaya bildirir. Kafasına sopa vurularak öldürülen cesedin kimliği ilk aşamada tespit edilemez. Aynı günlerde İstanbul’dan Bulgaristan’a insan kaçıran bir çete yakalanır. Bu çetenin üyelerinden Ali Ertekin, bulunan cesedin Sabahattin Ali olduğunu ve onu 2 Nisan’da komünist olduğunu yolda anladığında öldürdüğünü itiraf eder. İdam cezasıyla yargılandığı halde 4 yıl hapis cezası verilen, bu cezanın da sadece iki yılını hapishanede geçiren Ali Ertekin afla serbest bırakılır. Sabahattin Ali’nin ise öldürüldüğünde çantasından çıkan şahsi eşyaları “üzerlerinde haciz bulunduğu” gerekçesiyle ailesine dahi verilmez!

“Ey Cılız Bir Kalemden Dile Gelen Hakikat!”

Fatih Koyunoğlu, Markopaşa gazetesini henüz oyun yazılmadan iki yıl önce hayal edip oyunun da yönetmeni olan Emrah Eren ile konuştuklarını anlatır ekibin röportajlarında. Bu fikirle çalarlar oyunun yazarı Ahmet Sami Özbudak’ın kapısını. Özbudak’ın işi zordur; ancak Sabahattin Ali’nin sözü gibi cılız bir kalemden dile gelir hakikat; ki Ahmet Sami Özbudak’ın hakikat dile gelirken daha da güçlenir kalemi. Aslında Markopaşa’daki yazarların yazıları nasıl imzasızsa bu oyun da gazete gibi bir yönüyle imzasız özelliği taşır. Oyuncular, yönetmen ve yazar bir atölye çalışması içinde aylar süren araştırmalar, kaynak taramaları, provalar, silinen-yazılan-bir daha başlanan bir süreçten sonra çıkarlar seyirci karşısına. Ben de seyretmekte geç kaldığım Tiyatro Hayali’nin Meçhul Paşa oyununu nihayet Fişekhane Sahnesi’nde izledim. 

II. Dünya Savaşı, çok partili sisteme geçmeye çalışan Cumhuriyet, dönemin iktidarı CHP, CHP’nin yeni başbakanı otoriter eğilimleriyle bilinen Recep Peker, yeni kurulan Demokrat Parti, ABD’nin Truman Doktrini, Köy Enstitüleri’nin kurucularından Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in üstündeki baskı ve sonrasında istifaya zorlanması gibi birçok iktidar oyununun yaşandığı yıllarda siyasi mizah türünde yayımlanan ilk gazete olan Markopaşa’nın yayın hayatına başlamasında Tan’ın baskına uğraması ve gazetenin kapatılması etkili olmuştur denilebilir. Çünkü Hasan Âli Yücel, kapatılan gazetelerde yazan ve “komünist” olarak işaretlenen Sabahattin Ali’nin memuriyetine bakanlık emriyle son verir. Rıfat Ilgaz, 1944’te yayımlanan Sınıf kitabıyla hem adliyelerle hem de hapishane ile tanışmış, hapishanede geçen süreçte sağlığı bozulmuş ve Heybeliada Sanatoryumu’nda yatmaktadır. Aziz Nesin ile beraber o da Tan gazetesi baskınının ardından işsiz kalır.  

İşte o günlerde Aziz Nesin’in –Rıfat Ilgaz ile de konuştuğu- bir gülmece gazetesi çıkarma fikrini duyan Sabahattin Ali, Beyoğlu Balık Pazarı Cumhuriyet Lokantası’nda Nesin’le buluştuğunda Markopaşa için sermaye verebileceğini söyler ve Aziz Nesin, Sabahattin Ali ve Rıfat Ilgaz’dan oluşan üçlü yazar kadrosu ve karikatürleriyle Mustafa Mim Uykusuz o günden bugüne hakkında çok şey söylenebilecek Markopaşa için kadeh kaldırırlar.

“Toplatılmadığı Zamanlarda Çıkan Türkiye’nin İlk Siyasi Mizah Gazetesi”

Toplam 7 isim, 8 sahip, 10 yazı işleri müdürü, 9 matbaa, 10 adres değiştirerek dönemin çetin koşullarında ‘devleri bile korkutan’ ve ‘fırsat bulabildiği zamanlarda’ her şeye rağmen çıkan 77 sayı… Bu sayılar aleyhine açılan 16 dava sonucu yatılan toplam 8 yıl, 2,5 aylık mahpusluk da cabası…

Böyle yazıyor Markopaşa’nın Meçhul Paşa’ya doğru giden serüvenindeki oyun broşüründe. 

Ahmet Sami Özbudak, tek parti yönetimine ilk karşı duruşun da simgesi olan Markopaşa’yı üç periyle başlatıyor. 

Perilerle gazetenin kuruluş aşamasından, geçtiği zamandan, yazarlığın ilhamından, oyuncuların kimi canlandırdığından bahsederken Çaycı Seyfi ile de gazete dışındaki insanların dönemin içindeki tavırları hakkında bilgiler veriyor; tarafın diğer tarafı nasıl gördüğünü bizlere anlatarak metnini “tarafın içinde tarafsızlığıyla” zenginleştiriyor. 

Perilerden polise; martı seslerinden meyhanedeki soliste; gardiyandan evinin bir odasında oturan Rum okuyuculara,… Saniyeler içinde birçok farklı karakteri canlandıran üç oyuncudan Bülent Çolak, Rıfat Ilgaz ve Mahir Usta; Erdem Akakçe, Hamza Usta, Aziz Nesin ve Mustafa Mim Uykusuz; Fatih Koyunoğlu, Çaycı Seyfi ve Sabahattin Ali’yi canlandırıyor. Oyuncular oynadıkları kişileri o kadar içselleştirerek sahneliyor ki samimiyetleriyle anlattıklarının peşine düşmekten başka bir seçenek ne güzel ki bırakmıyorlar. Onların serüveninde zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. 

Barış Dinçel ismini nerede görsem sahne tasarımının çok iyi olduğunu düşünürüm; bu oyunda da imzasını attığını söylemem gerek. Oyunun yönetmeni Emrah Eren ile öyle güzel hemfikirleşmiş olacaklar ki özellikle hapishane sahnesi, gazetelerin yırtılması, oyuncuların küçük aksesuarlarla karakterden karaktere geçişi; mektupların gönderilme detayı, ismi değişen gazetenin çerçeveleri… Sahne tasarımı ile yönetmenin rejisinin birlikteliği iki perdelik oyunu iki perde daha izleme hissi uyandırdı bende. Ezcümle ortaya koyduğu işe inanan dev kişilik bir ekip Meçhul Paşa. 

“Derdini Marko Paşa’ya Anlat!”

“Git derdini Marko Paşa’ya anlat” cümlesi II. Abdülhamit döneminde asıl adı Marko Apostolidis olan Marko Paşa’nın Osmanlı ordusunda korgeneral olan ilk hekim olmasına dayanır. Dr. Marko Paşa’nın şöhreti de hastalarını sabırla dinlemesindedir; ölümünden sonra bir metafor olarak “derdini ve şikâyetini dinleyecek, ilgilenecek hiç kimse yok” anlamında “Sen derdini Marko Paşa’ya anlat!” söylemine dönüşür. Aziz Nesin, bu metaforu mizah gazetesine Markopaşa ismini vererek ölümsüzleştirir. Gazete 7. sayısından itibaren halkın dertlerini dinleyen ve onlardan yana taraf olan yanına vurgu yapılarak yayımlanır. Okuyucu mektupları, güncel siyasi sorunlar ve halktan gelen gündelik şikâyetlere kadar birçok konu “Marko Paşa’ya anlat” köşesinde işlenir. 

Oyun boyunca seyirci de işte bu köşededir. Gazetenin şiarı gibi oyun metni de gülerken düşündürme niteliğiyle seyircisinin kalbini hedefinden vurur. Dakikalarca ayakta alkışlanan oyun ile Markopaşa, Tiyatro Hayali ile okunmaya devam eder.

Oyun bitiminde Sabahattin Ali’nin ardında kalan gözlüğüne Fatih Koyunoğlu gibi ağladım da ağladım. Aklıma Ali’nin Ayran öyküsü geldi. Küçük Hasan’ın soğuktan titreyen bedeni ile ayran satmak için tren istasyonunda yaşadıkları…

Hemen ardından daha on yaşındayken Aziz Nesin’in Madımak Oteli’nin yangın merdiveninde uğradığı şiddeti TV ekranında izleyişim…

Sonra Rıfat Ilgaz’ın yakın arkadaşı Asım Bezirci yakıldıktan beş gün sonra evinde ölü bulunduğunu öğrenmem.

Oyundan çıkarken okuduğum kitaplar, makaleler, izlediğim belgeseller, tanış olmayı dilediğim birçok isimle oyunun amaçladığı şeyin bende tamamlandığını hissettim. 

İyi ki tiyatro var, dedim; iyi ki uzun uzun…

ŞİRİN İNCİ

 

Oyunun Künyesi:

Yazan: Ahmet Sami Özbudak

Yöneten: Emrah Eren

Sahne ve Kostüm Tasarımı: Barış Dinçel 

Işık Tasarımı: Yakup Çartık

Müzik: Deniz Bayrak

Yönetmen Yardımcısı: Güney Zeki Göker

Oynayanlar: Erdem Akakçe, Bülent Çolak, Fatih Koyunoğlu

Fotoğraf: Mehmet Turgut, Emre Mollaoğlu

Reji Asistanları: İrem Güner, Sinan Çelik

Afiş Tasarım: Ethem Onur Bilgiç

Yararlanılan Kaynaklar:

(1)  25 Kasım 1946 tarihli ilk sayısında çıkış amacını bu sözle açıklıyor gazete. 

https://journo.com.tr/sabahattin-ali-markopasa

https://www.cnnturk.com/kultur-sanat/bir-hinzir-nesriyat-mechul-pasa

https://www.milliyetsanat.com/yazar-detay/seckin-selvi/bir-kadirsinaslik-ornegi-mechul-pasa/10910

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/marko-pasa/

https://haber.sol.org.tr/haber/boyun-egmeyen-bir-karikaturist-mim-uykusuz-335472

https://web.archive.org/web/20070430162341/http://www.nesinvakfi.org/aziz%20nesin%20-%20marko_pasa_meselesi.html

*Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi (Cilt 6) “Türk Mizah ve Karikatürü” İletişim Yayınları

https://www.youtube.com/watch?v=3dvzCwtbROU

https://www.youtube.com/watch?v=-hfU_Uwe_ig

Markopaşa Yazıları ve Ötekiler / Sabahattin Ali / Yayına Hazırlayan: Haz. Hikmet Altınkaynak / Yapı Kredi Yayınları / 152 s. / (1. Baskı: Cem Yayınları / Ekim 1998).

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/markopasa-yazilari-ve-otekiler-1852543

3

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku