Koma Sahnesi’nin Yeni Yapımı “Merhamet”i Oyuncuları Anlatıyor…

editor

“Merhamet”, Strinberg’in Miss Julie’si üstüne kurulmuş duygusal bir gerilim. Miss Julie’yi okumuş olanlar hikayenin bir aşk üçgeni ekseninde geçtiğine aşinadırlar. Bu tiyatro filminde de iki kadın ve bir erkek üstünden aşk, çocukluk ve sınıf farkı sorgulanıyor. Pervin Bağdat, Burcu Halaçoğlu ve Ferhat Polat‘ın göz dolduran performansları ile çocukluklarına ve çocuklukta yaşadıklarının onlarda kalıcı olarak bıraktığı izlere tanık oluyoruz. Oyunun tasarımcısı ve yönetmeni Ilgın Sönmez‘in şahsına münhasır sanatsal kimliğiyle sahneyi dolduran dekoru ve dekorun bana yer yer cenini anımsatan çağrışımları üzerinden oyunun içinde hissetmemek mümkün değil. Oyuncular kendilerine sığınmak istediklerinde, sahnede ceninin darlığını yansıtan sallanan yarım toplara oturuyorlar. Koma Sahnesi müdavimlerinin bildiği gibi, sahne büyük değil ama küçük bir sahne ancak bu kadar işlevsel kullanılabilirdi ve oyunda alan derinliği yaratılabilirdi. Tüm çalışanları ve fikir sahiplerini içtenlikle tebrik etmek istiyorum. “Merhamet”, pandemi koşullarında dijital ortama uygun olarak da tasarlanmış olduğundan, Koma Sahnesi’ni sosyal medyadan takip ederek, üretimlerini evlerinizden izleyebilirsiniz. Biletler ise jetgişe ve biletix üstünden alınabiliyor. Son olarak, oyunu lütfen kaçırmayın diyerek, oyunculara kulak verelim…

Günsu Özkarar: Proje size geldiğinde ilk ne düşündünüz?

Ferhat Polat: Benim için çok büyük bir projeydi. Başlarda çok çekindim. Kendime güvenmem zaman aldı. Çevremdeki herkes beni yüreklendirdi bu süreçte. Yönetmenimiz Ilgın Sönmez’in de inancı ve güveni sayesinde çabuk toparlayıp adapte oldum. 

Pervin Bağdat: Miss Julie, Strindberg’in en çok bilinen, pek çok kez sahnelenmiş, sinemaya da uyarlanmış bir metni ama anlattıkları asla eskimiyor ve oyuncuları her zaman cezbeden bir metin. Böyle bir fırsatı yakalamak ve Ilgın Sönmez’in dünyasında Julie’yi yaratmak için çok heyecanlandım. 

Burcu Halaçoğlu: Ilgın bana projeden bahsettiğinde çok sevindim çünkü hem Ilgın’la çalışmayı çok istiyordum hem de Matmazel Julie oyununu hep çok sevmişimdir. Ama bu oyunu olduğu gibi sahnelemek ve oynamak çok da ilgimi çekmezdi sanırım. O yüzden, Ilgın bu metinden yola çıkarak yeni bir metin yazacağını ve yeni bir yorum olacağını söylediğinde daha da heyecanlandım.  

Günsu Özkarar: Her birinizin karakterinizle nasıl bir bağ kurduğunu öğrenebilir miyiz?

Ferhat Polat: Öncelikle şunu söylemeliyim ki, Ilgın Sönmez yazdığı karakterleri adeta biz oyuncuların üstüne dikti. Bu nedenle bağ kurmakta çok çaba sarfetmedim. Canlandırdığım karakter hayatın kendisine dayattığı rolü reddeden, daha fazlasını isteyen ve bunun için de pek hudut tanımayan karanlık bir karakter. Her ruh kendi karanlığını içinde barındırır bence. Kimi yüzeyde, kimiyse derinlerde. Bendekini arayıp bulmak zor olmadı.

Pervin Bağdat: Julie, cinsiyet rollerine sıkışmış, kimlik arayışında olan bozuk bir ailenin bozuk çocuğu (kendini böyle tarif ediyor oyunda). Oynadığımız her şey bize aittir; karakter tasarımını yaparken kendi dünyamızı katarız hep. Oynadığım her karakterle farklı bir hikayem olur, Julie’yi sarıp sarmalamak istiyorum, masum geliyor bana. Ben ona sevgiyi, yaşamsal gücünü göstermek istedim oynarken.

Burcu Halaçoğlu: Ben iki ayrı karakteri canlandırıyorum. İkincisi biraz sürpriz gibi. O yüzden canlandırdığım ana karakterden bahsetmek isterim. Karakterimin adı da metinde doğrudan “kadın” olarak geçiyordu. Bu oyunda, kadın kabaca ait olduğu sınıfın ve gereklerinin farkında, ne istediğini bilen ancak doğru seçimler yapamamış ve gerçeklik ile hayalleri arasında sıkışmış durumda. Yalnız hissediyor, yalnızlıktan kurtulmak istiyor, ama bunun için yapabileceklerinin sınırlarıyla yüzleşmek zorunda kalıyor. Ilgın karakterleri yazarken hem güncel örneklerden hem de bizim deneyimlerimizden ya da yaklaşımlarımızdan ilham aldığı için, karakterin kadın olma, erkeklerle ve diğer kadınlarla ilişki kurma ve var olma biçimleri bana çok tanıdık geldi. Benim ya da pek çok kadın arkadaşımın yaşadığı bir çok deneyimle rahatlıkla ilişkilendirebildim ve nedenlerini kolayca anlayabildim diye düşünüyorum.   

Günsu Özkarar: Çalışma ve çekim süreci nasıl geçti?

Ferhat Polat: Bu, toplamda 20 gün süren bir mucize projeydi. Yazımı, provaları, ezber süreci, çekimi… Her şey 20 gün içinde bitti. Hepimiz çok zorlandık, burası kesin. Fakat başından sonuna kadar herkes son derece yapıcı davrandı. Yönetmenim, benden isteklerini anlatmanın hep doğru bir yolunu buldu. Bu şekilde çok kaybolmadım süreçte. Benim için okul gibiydi tabii. Böylesine iyi iki oyuncuyla çalışmak ise son derece öğreticiydi. 

Pervin Bağdat: Çalışma süreci tam bir laboratuvar çalışması gibiydi. Ilgın’ın kaleminden dökülen sözcüklerle Miss Julie oyunu yeniden keşfedilmesi gereken bir metin oldu. Detaylar, katmanlar, gerçekliği, yıkımı, neşesi, karanlığı üzerine bir dil yarattık birlikte, ki çok öğreticiydi bu. Çekim süreciyse adeta bir sinema filmi çeker gibiydik. Gerçekten sinema ile tiyatro arasında melez bir tür oldu. Şahane insanlarla çalışınca, yarattığınız her şey kat kat büyüyor; dolayısıyla yorgun ama çok şanslı hissettiğim bir çekim süreci oldu. Oyun arkadaşlarım bir parçam oldular bile. Ilgın gezegeninde yaşamak da çok özel. Projeye emek veren herkese binlerce kez teşekkür ederim.

Burcu Halaçoğlu: Çok klişe olacak belki ama, doğru, çok keyifliydi, çok özledim. Sıkışık bir çalışma dönemimiz oldu, çekimler de biraz hızlı olmak durumundaydı. Ama bu süreçte hiç sıkıntı çekmeden, sorunsuz çalıştık. Ilgın yönetmen olarak oyuncusunun konforunu ve tatmin olmasını önemseyen bir yönetmen. Dolayısıyla oyuncu olarak değerli hissediyorsunuz ve orada olmak istiyorsunuz. Pervin zaten muhteşem bir oyuncu, onunla oynamak ve oyun arkadaşı olmak size de ilham veriyor, besliyor. Ferhat da aynı şekilde, alışverişe ve birlikte olmaya, birlikte çalışmaya son derece açık bir oyuncu. Böyle bir rolde ilk deneyimi olmasına rağmen harikalar yarattı. Bu üçlüyle ilk defa çalışmama rağmen, çalışma arkadaşından daha çok ömürlük arkadaşlıklar edindim diye düşünüyorum. Koma Sahnesi çalışanları ve başta görüntü yönetmenimiz Hurşit Koçak olmak üzere çekim ekibimiz de projeye çok sahip çıktılar. Herkes canla başla tutundu bu işe ve iyi olması için çok koşturdu. Böyle olunca, ister istemez birlikte iyi bir şey yapıyoruz hissine kapılıyorsunuz ve siz de elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz, şevkle ve keyifle. 

Günsu Özkarar: Tiyatrocu olarak dijital ortamda oynamak, bir tiyatro filminde yer almak nasıl bir duyguydu?

Ferhat Polat: Ben tiyatroya dijital bir oyunla başlamış oldum aslında. Filmle oyun arasında bir yerde konumlandırabileceğimiz bu işi çok sevdim. İnsanların, evlerinin rahatlığında bu film oyunu izleyecek olmaları fikri beni heyecanlandırıyor.

Pervin Bağdat: Oynamak oynamaktır bana göre, bir dünya yaratıp onun içinde her şeyinizi gerçek kılma çabasıdır. Digital işleri seviyorum, sahnede de sinema dilini seviyorum. Bizim denemiş olduğumuz bu tiyatro filmi, tuhaf bir etki bırakıyor seyredende. Oynarken kamerayı hissedip, tiyatro salonunda bir tiyatro metni üzerinden çektim yaptığımızı unutmadan oynamaya çalıştım ve bu bana inanılmaz keyifli geliyor. 

Burcu Halaçoğlu: Aslında pandemi sürecinde oyunların dijital olarak yayınlanması kafamda bir sürü soru işareti yaratmıştı ve bu fikre çok ısınamadım. Çok da izlemedim o yüzden. Bu konuda biraz çekincelerim vardı. Ama Merhamet yalnızca dijital için yapılmış bir iş. Bir tiyatro oyunu kaydı değil. Özellikle tiyatro filmi olarak tasarlandı. Bu yüzden bütün sorularım ve kafa karışıklığım süreç içinde çözülmüş oldu. Bence sinemaya daha yakın bir yerde duruyor ve Ilgın’ın harika görsel tasarımıyla ve dünyası ile birleşince yepyeni bir dil ve anlatım biçimine dönüşüyor. Dolayısıyla iyi ki yapmışım dediğim bir dijital proje oldu benim için. 

Günsu Özkarar: Gelecekteki projelerinizi de öğrenebilir miyiz?

Ferhat Polat: Ben profesyonel bir şarkıcıyım. Önümüzdeki günlerde sırasıyla 3 tekli şarkı çıkaracağım. Bunların kliplerini çekeceğiz tabii. Ayrıca bu sene yine Koma bünyesinde, içinde benim de yer alacağım yeni bir uyarlama dijital projemiz olacak. Bu kez yola bir Türk yazarla çıkacağız.

Pervin Bağdat: Tiyatro sonsuza kadar devam edecek; sürekli yeni oyunlar geliyor ama zaten üç oyunda oynadığım için bu sezon yeni bir oyuna başlamadım, önümüzdeki sezon için birikiyorum diyebilirim; ama TV ve sinema projelerinde olacağım bu sürede, oralarda da  buluşmaya devam edeceğiz.

Burcu Halaçoğlu: Benim ayrıca TiyatroPOL adında kendi tiyatro ekibim var. Yazdığım, yönettiğim ve oyuncusu da olduğum yeni oyunumuz “Çok Uzak Çok Yakın” 16 Şubat’ta prömiyer yapıyor. Şu anda hayatımın büyük bir bölümünü bu oyun kaplıyor, çok heyecanlıyım. Bundan sonra da Ilgın’la birlikte yeni projelerimiz var. Birisi üzerine çalışmaya başladık bile, ismi Project Dickinson. Amerikan şair Emily Dickinson’ın hayatı ve şiirlerinden yola çıkarak tasarlanan bir oyun olacak. Yine Ilgın yazıp yönetecek. Umarım en kısa zamanda provalara da başlarız, dört gözle bekliyorum. 

GÜNSU ÖZKARAR

 

Oyunun Künyesi: 

proje ve metin tasarımı, yönetmen

ILGIN SÖNMEZ

oyuncular

PERVİN BAĞDAT, BURCU HALAÇOĞLU, FERHAT POLAT

sahne tasarımı ve küratör

ILGIN SÖNMEZ

kostüm tasarımı 

ILGIN SÖNMEZ & ÇİĞDEM KARAVİT

kostüm

ÇİĞDEM KARAVİT

saç ve makyaj

ZEYNEP YEŞİLDAĞ

yardımcı yönetmen & içyapımlar koordinatörü

BÜŞRA TUNA

orijinal müzik ve ses tasarımı

FERHAT POLAT

tema şarkısı “sadece”

ERSİN GÜRLER AKAN 

tema şarkısı prodüktörü

BURAK BEDİRLi

tema şarkısı kayıt

BURAK BEDİRLİ STÜDYO

oyun ve filming fotoğrafları

MURAT DÜRÜM, VOLKAN ERKAN

provalar editörü

NURAY CİNER

mekan sorumlusu

UMUT SÖNMEZ

görüntü & set yönetmeni 

HURŞİT KOÇAK

filming ışık tasarımı

HURŞİT KOÇAK

filming ışık uygulama

BATUHAN SEZER

kameralar

HURŞİT KOÇAK, ERSİN GÜRLER AKAN, SERGEN İÇÖZLÜ

dijital tasarım

ILGIN SÖNMEZ

yaratıcı kurgu

ERSİN GÜRLER AKAN

koma teknik

BATUHAN SEZER

kurgu asistanı

SERGEN İÇÖZLÜ

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku