Kemal Aydoğan: “Özel Tiyatro Tanımından Bir An Önce Kurtulmak Gerek”

editor
Kemal Aydoğan, Moda Sahnesi’nin yeni oyunu ‘Eve Dönüşler’i, Gazete Duvar’dan Okan Çil ile konuştu. Aydoğan, “Bazen bir oyuna hemen bağlanırsınız, ‘Eve Dönüşler’ öyle oldu” dedi.

Norveçli yazar Fredrik Brattberg’in kaleme aldığı ‘Eve Dönüşler’, çekirdek bir ailede yaşanan sıra dışı birtakım olayları konu edinir. Evin tek oğlu Gustav’ın kaybolmasıyla onun öldüğünü düşünen anne ve baba, Gustav’ın günler sonra çıkıp gelmesiyle yeniden huzura kavuşur ancak bu huzur sanıldığı kadar uzun ömürlü olmaz.

Sarsıcı bir komedi oyunu olan ‘Eve Dönüşler’ iyi eleştirilerle yoluna devam ederken biz de oyunun yönetmeni Kemal Aydoğan’la oyunun sahnelenme sürecini, gerçekle gerçeküstünün ilişkisini ve yeni çalışmalarını konuştuk.

Eve Dönüşler nasıl ortaya çıktı? Oyunu sahnelemeye nasıl karar verdiniz?

Oyundan haberim Habitus Kitap tarafından yayınlanan Ferdi Çetin’in çevirisiyle oldu. Meğer 2019’da Yeni Metin Yeni Tiyatro projesi kapsamında okuma tiyatrosu da yapılmış. Bundan haberim olmamıştı. Oyunu bu kitaptan okudum. Bazen bir oyuna hemen bağlanırsınız, ‘Eve Dönüşler’ öyle oldu. Teması, önerdiği oyun oynama biçimi Moda Sahnesi repertuarına çok uygundu. Çekirdek ailenin “can yıkıcılığı” büyük bir çoğunluğun deneyimi dahilinde olması gerekir. Evlerimizi küçük birer morg gibi algıladığımız zamanlarımız olmuştur. Zamanla buna alışır ve artık üşümemeye ya da çürük kokusunu almamaya başlarız. Bu, işin tematik tarafı. Bu temayı anlatmak için önerdiği “oynama” üslubu da en az tema kadar ilgi çekiciydi. Trajik, gerçekçilik, fars, epik ne ararsak vardı oyunun içinde. Bu “curcunaya” dahil olmak ve bu fantastik dünyayı hareket ettirmek çok cezbediciydi.

‘Eve Dönüşler’, konusuyla olduğu kadar oyuncularıyla da dikkat çekiyor. Nalan Kuruçim, Caner Cindoruk ve Alper Şimşek gösterdikleri performansla seyirciden iyi eleştiriler alıyorlar. Bu isimleri nasıl bir araya getirdiniz?

Caner Cindoruk Moda Sahnesi’nin değişmez oyuncularından. Daha önce beş oyunda birlikte çalışmıştık. ‘Eve Dönüşler’ altıncı oyun oldu. İyi, disiplinli bir oyunculuğunun yanı sıra dostluğu da hem bir oyunu hem de kendimizi koşulsuz teslim etmemizin koşulunu yaratır. Caner’le çalışmak her zaman çok arzuladığım bir durumdur. Nalan Kuruçim ile 2002 yılında bir çocuk oyununda çalışmıştık. Benim yönettiğim ikinci oyundu. Yıllar içinde başka yolculuklarımız oldu ama birbirimizden hep haberdardık da. Oyunun üslubunun gerektirdiği oyunculuk özelliklerine sahip diye düşünüyorum. Alper Şimşek ile bu rol bağlamında tanıştık. Bir audition yapmıştık, orada 5-6 oyuncuyu seyretmiştim. Bu role en uygun oyuncunun o olduğunu düşündüm. Yetenekli bir genç oyuncu Alper. İleride kendinden söz ettireceğini düşünüyorum.

‘GERÇEKÜSTÜ ‘NORMAL’ OLANIN İÇİNDE GERÇEKLEŞİYOR’

Oyun aslında çok büyük bir dramı, çocuklarını yitiren bir anne babayı işliyor. Ancak bu dram kısa sürede gerçeküstü bir yere evriliyor. ‘Eve Dönüşler’deki gerçekle gerçeküstü ilişkisine dair neler söylemek istersiniz?

Gerçeküstü gibi görünen şey aslında “normal” olanın içinde gerçekleşiyor. Fantastik olan tam da bu “normalin” içinde vuku buluyor. Oyunun bence en önemli özelliği bu. Normalin gözlerden uzak tuttuğu, göstermediği çürümüşlüğü gözler önüne seriyor. Oyundaki tüm duyguları ve durumları hepimiz yakından tanıyoruz. Oyunu seyircinin tanımasını sağlayan şey bu “vasat”. Büyük bir insanlık acısı. Ancak bu muhatapları tarafından tanınmayınca trajik olan komedileşiyor.

.

Anne ve babanın acıyla ilişkileri de oldukça farklı. Baba hayatına sağlıklı şekilde devam edemez bir hale gelirken anne daha soğukkanlı davranıyor ancak ikisi de rutini, normali arzuluyorlar. Oyunun devamında yaşananlar da bunu destekliyor. Rutinin huzur ve mutluluk getirdiğini söyleyebilir miyiz?

Rutin ne huzur getirir ne de mutluluk. Onun sağlayacağı tek şey farkındalık kaybıdır, insanca olanın donmasıdır. Bu oyundaki baba ve anne, “dirimselliğini” kaybetmiş, evin içine hapsolmuştur. His kaybı içindedirler. Anne babanın evlerinin altından foseptik geçiyor, kapitalizmin foseptiği. Bu oyuna göre huzur, cinayetin işlenmesine bağlıdır. Yaşama karşı sevincini, ilgisini yitirmiş ebeveynler, bunun suçunu çocuğa yükleyip onu ortadan kaldırıyorlar. Çocuk bu tür ebeveynler için yaşamanın önünde bir engel. Rutinlerine kavuşmak için katil olurlar ama çocuklarıyla birlikte bir yaşamayı beceremezler. Huzur, sonsuza kadar artık onlara uğramayacaktır.

‘ÖZEL TİYATRO DENEN TANIMDAN BİR AN ÖNCE KURTULMAK GEREK’

Siz aynı zamanda Moda Sahnesi’nin kurucularındansınız. Moda Sahnesi geçtiğimiz aylarda zorlu günlerden geçti. Sezonun yeni yeni açıldığı şu günlerde bize neler söylemek istersiniz?

Özel tiyatro denen tanımdan bir an önce kurtulmak gerek. Bunun için yeni bir tanıma gerek var. Bu tanım, yeni bir destekleme modelinin de tiyatrolar için hayata geçirilmesinin imkânlarını içermelidir. Ödenekli-özel tiyatro ayrımı ortadan kalkmalıdır. Belirli koşullarda tiyatro üreten tüm topluluk ve kişiler kamusal bütçeden desteklenmelidir.

Son zamanlarda neler yapıyorsunuz? Bize hazırladığınız başka oyunlar var mı?

Shakespeare’in ‘Şirreti Evcilleştirmek’ (Taming Of The Shrew) oyununun provalarına Kasım ayında başlayacağız. Ocak ayının başında da prömiyer yapacağız. Bunun için çalışıyorum.

Buradan oyuncu olmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Edebiyatla, sosyal bilimlerle, diğer sanatlarla yoğun ve yakından ilgilensinler. Politikayı ihmal etmesinler. Dünyayı yakından tanımaya çalışsınlar. Ayrıca insanı ve kendilerini bu tanıma faaliyetinin alanına soksunlar.

Eve Dönüşler’in gösterim tarihlerini bizimle paylaşır mısınız?

26 Kasım Cumartesi Moda Sahnesi, 27 Kasım Pazar Moda Sahnesi, 28 Kasım Pazartesi Moda Sahnesi.

Kaynak: https://www.gazeteduvar.com.tr/kemal-aydogan-ozel-tiyatro-denen-tanimdan-bir-an-once-kurtulmak-gerek-haber-1589799

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku