En Son Ne Zaman Mutlu Olmuştunuz?

Ayçe Özyiğit

“Kahkahasız geçen bir gün boşa harcanmıştır” der, ünlü oyuncu ve yönetmen Charlie Chaplin.

Günümüz koşullarını göz önünde bulundurarak söylüyorum, birçoğumuz özellikle tek bir şeye açlık hissediyoruz; o da doyasıya gülebilmek. Biraz düşünün bakalım. En son ne zaman düşünmeden, umarsızca, coşkulu kahkahalarınızla etrafı inlettiniz? En son ne zamankorkmadan mutlu olduğunuza inandınız? Bazı durumlarda boş boş gülümsemenin bile insanı doyurduğuna inanıyorum. Bu yüzden size bir tavsiyem olacak. Bu oyunu mutlaka izleyin. Bu ekibi mutlaka tanıyın…

Bilinenin üzerine Ray Cooney fars türünün önde gelen isimlerinden. Ve fars türü de tiplemelerden çok, durumlar üzerinde duran bir komedya türüdür.  Kaba bir mizah anlayışıyla bezeli olan türde, kalıplaşmış karakterler ve biraz da abartı görmek kaçınılmaz. Ama öyle bir büyüsü vardır ki farsın, konu ne kadar abartı olursa olsun, oyunda asla gerçekleşmeyecek durumlarla karşılaşsak bile yine de durumun absürtlüğü bize tuhaf gelmez. “Hadi oradan, yok artık…” demek yerine yerimizden bir saniye bile kıpırdamadan “Acaba ne olacak?” derken buluruz kendimizi. Tabii ki bu da işin ehli kişilerin bize sunumuyla gerçekleşecek bir iştir. Ülkemizde şu aralar fars oyununu hakkıyla yapan en önemli isimlerden birisidir Tiyatro Dünyası Oyuncuları da. Tüm ekibin birbiriyle uyumu izlenmeye değer. Özellikle Can Törtop fars türü için yaratılmış dersek abartmış sayılmayız. Zira ben kendisini başka bir türde hayal edemiyorum.

Ray Cooney’in kaleme aldığı “Hangisi Karısı” isimli oyun Can Törtop çevirisiyle 4 sezondur Tiyatro Dünyası Oyuncuları ekibinin sunumuyla bizlerle buluşuyor. Oyununun konusu kısaca şöyle: John Smith, Londra’da bir taksi şoförüdür. John’un birbirinden farklı iki hayatı, Londra’nın farklı bölgelerinde iki evi vardır ve resmi olarak evli olduğu iki eşi, Mary ve Barbara. Çok sıkı bir zaman programı yaparak iki evliliğini de hiç şüphe çekmeden devam ettiren John, bir akşam yaşlı bir kadını hırsızlardan kurtarmak isterken gözünü hastanede açar. John’un üst kat komşusu Stenley’inde olaylara dahil olmasıyla birlikteo saatten sonra John’un evlilikleri de, işi de, hayatı da içinden çıkılmayacak olay örgüleriyle bezeli hale gelecektir. 

Tiyatro Dünyası Oyuncuları bizlere diyor ki: “Komedi tiyatroda izlenir.” Ve bizlere kahkahalarla geçireceğimiz bir gece ve izlerken gözümüzden yaşlar geleceği oyunlar vaat ediyor. Size “bu oyuna girince başka biri olarak çıkacaksınız”,Bu oyun sizi değiştirecek” gibi beylik lafları sıralamayacağım. Zaten oyunda sizi öyle bir düşünceye sevk etmeyecek. Siz de bu beklentilerle gitmeyin oyuna. Ama gülmemeye endeksli insanları bile kendisine çekip saatlerce güldürecek bir komedi olduğunu söyleyebilirim. Ne kadar somurtkan, mutsuz, aksi olursanız olun elbet bir yerden sizi de yakalayacak bir komedi oyunu bu.  Bazı filmlerin bazı oyunların şöyle bir sihri vardır: Anlatıldığında değil de, sadece izlenildiği zaman kişilerde o etkiyi yaratır. Size tavsiyem sizin gibi düşünen, hisseden, gülen birisi ile gidin oyuna; çünkü oyundan çıktığınızda bu oyunu, oyundaki nükteleri birilerine anlatamayacağınız türde bir komedi oyunu izleyeceksiniz.

Oyunun yönetmenliğini de üstlenen Can Törtop‘ü uzun süredir tanıyorum. Gerçekte de sahnede izlediğiniz o eğlenceli, neşeli ve samimi adamdan hiç farkı yok. İşte bu yüzden oyundan çıktığınızda aldatıldığınızı düşünmüyor, oyuna iki saatlik bir eğlence olarak bakmıyorsunuz.  Kendisinin samimi bir ikna kabiliyeti var. Şunu da söyleyeyim, bu oyunu tekrar tekrar izlediğinizde dahi vaktinizi boşa harcadığınızı düşünmeyeceksiniz. “Hangisi Karısı”…başrollerini şu isimlerin paylaştığı…’ denilebilecek bir oyun değil. Oyunda herkes kendi çapında bir başrol üstlenmiş. En komik karakter Can Törtop gibi dursa bile oyun sadece O’nun üzerinden yürümüyor. Her bir oyuncunun ayrı bir emeği var. Her bir oyuncunun bir başrolü var. Ümmühan Kıldiş kadar Berke Hürcan ve Ece Gürsel’in, Celal Belgil kadar Ferhat Balaban ve Can Mutluca’nın takdir edilesi emeği, çabası ve seyirciyi boş çevirmeyen alın terleri var. 

Ama yine de bazı tanıtımlara göz gezdirdiğimizde şu can acıtıcı gerçekle de karşılaşmıyor değiliz: oyun tanıtımının yapıldığı görsellerde Berke Hürcan ve Ece Gürsel isimlerinin vurgulanması. Her şeyden önce, insanları tiyatroya çekmek için kullanılan böylesi popülist bir yaklaşımı çok bayağı bulmaktayım. Benim kadar oyun ekibinin de rahatsız olduğu kanaatindeyim. Ece Gürsel‘in ilk oyunundan bu yana giderek sahnelerde daha başarılı bir isim olduğunu düşünüyorum. Keza, Berke Hürcan’ın da iyi oyunculuğunun yanı sıra, ilk oyunlarından bu yana Can Törtop ile sahne uyumu oturmuş vaziyette. Bu yüzden tiyatro sevenlerin yüzeysel insanlar olmadığını düşünerek, iki oyuncunun da görselliklerini allayıp pullayarak dikkatinizi harcamayacağım. Çünkü o nedenle gitmiş olsanız dahi, bir süre sonra oyundaki tüm kişilerin yetenekleriyle büyüleneceksiniz.

Hazır baharın kapılarının aralandığı günler de başlamışken, sizlerin keyfini biraz daha yerine getirecek bir oyun “Hangisi Karısı”. Chaplin’in öğüdünü de kulak ardı yapmamak gerek: “Boşa geçen bir gün, ister miyiz?”

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku