Bugünden Geçmişe Bakış ya da Geçmişin Bugünle Yüzleşmesi: “Sen Hamlet Değilsin”

İsmail Cem Özkan

Seyirciler yavaş yavaş salona giriyor. Karanlığın içinden süzülen ışığın altında gelecek repliklere, eylemlere dikkat kesilmek, belki de sadece eğlenmek, belki kendi durumlarına uygun bir şeyler duymak için oradalar. Sahnede üç oyuncu, salonda onlarca insan… Sahnede bulunanlar sanki seyirci yokmuş gibi kendi rollerine hazırlanıyorlar, seyirciler de seyretmeye hazırlanıyor…

Oyun başlama saati geldi. Sessizce söylenenler artık yüksek sesle söylenmeye başlar. Kostüm, dekor, müzik; harekete ve sese dönüşüyor…

Bir karavan kampında hayatını devam ettirmeye çalışan bir seramik ustası. Dinlediği müzik, giydiği kıyafet, karavan yaşamı bize  68 kuşağından olduğunu hissettiriyor. Sahnenin bir yanında kahvesini yudumlayan saçı sakalı birbirine karışmış bir genç ve sahnenin orta kısmında önünde kitaplar ve yazı masası olan bir kadın…

Çocuklar, seçemedikleri ebeveynleri, terk edilmişlikleri, yalnızlık içinde ama hep bir aradaymış gibi büyümeleri… Oyunun kırılma noktasında, özgüven eksikliği, seçim yapmanın güçlüğü, batıl inançların hayatı nasıl biçimlendirdiği, trajedinin komediye dönüşümüne ve sorgulayarak yaşayanlar için drama dönüşen kara mizaha tanıklık ediyoruz… Gündelik sorunlarıyla uğraşan ama değiştirmek yerine olanla idare eden, sorunları zamana yayan bir anne… Hayatına biçim veren yıllara duyduğu özlemle yaşayarak, sanki yıllar geçmemiş gibi hippi hayatının saflığını arayan bir annenin iki farklı babadan olan çocuklarıyla yüzleşmesi… Kırılma noktası; çünkü yüzleşme bir anlamda parçalanma demektir…

Leyla’ya Taylan’ın amcası, yani kocasının kardeşi yıllar sonra evlilik teklif etmiştir ve kabul görmüştür. Fakat geçmişin kötü anları Taylan’ı etkisi altına alır, çünkü amcası kardeşini solcu diye ihbar etmiş, Metris cezaevinde ölümüne giden yolu açmıştır. Leyla bu arada başka biriyle evlenmiş ve Lerzan dünyaya gelmiştir. Taylan, annesinin amcasıyla evlenme kararına şiddetle itiraz eder, çünkü amcasının babasını öldürdüğünü bilmektedir. 

Yavaş yavaş, Shakespeare’in Hamlet’i Taylan’da vücut bulmaktadır!…

Taylan, Türkiye 68 kuşağı tarihinin önde gelen, sembolik bir isimdir. O yıllarda, pek çok anne ve baba çocuğuna Taylan ismini vermiştir. 68 ruhunu taşıyan bir devrimcinin ismini taşıyan Taylan ise,  kendisini bir oyun kahramanıyla özdeşleştirir; hem yaşamdan kopuk hem de yaşamın içindedir…

Nesrin Kazankaya, Leyla karakterine o kadar başarılı bir şekilde hayat veriyor ki, adeta Leyla üzerinden bütün bir 68 kuşağını izliyoruz sahnede. 68 kuşağının isyankar, barış, sevgi dolu, ve “çakarları” kıran, saf ruh hali adeta Kazankaya’da vücut buluyor. Kimi ritüellere bağlı ve bu ritüellerden beslenen bir karakterdir Leyla. O’nun çocuklarıyla ilişkisi, hayata bakışı, yaşam tarzı, danslarıyla ve dinlediği müziklerle bütünleşmesini sahnede hen an büyük bir başarıyla yansıtıyor Nesrin Kazankaya.

Barış Yalçınsoy, başarılı tonlamaları ve  jest ve mimikleriyle oyuna büyük katkı sunuyor. Aynı anda hem Hamlet’i canlandırır, hem de Taylan’ı yaşar kılıyor sahnede. Annesiyle arasındaki sevgi- nefret ilişkisini, bu uzlaşmaz çelişkiyi kusursuz biçimde seyirciye yansıtıyor ve annesiyle yüzleşme sahnesinde oyunculuk üzeri zirveye çıkıyor… İşte tam da bu sahnede, Leyla oğluna kendi gerçekliğini, oğlunun gerçekliği içinde açıklıyor: “Sen Hamlet değilsin!”.

Lerzan karakterine can veren Liona Süzme, seyirciyle etkileşimi ve diyalogları çok iyi yakalayan ve oyun boyunca bu etkileşimi koruyabilen bir oyuncu. Adeta sahnede oyunun ana hatlarını sessizce ve inceden inceye çiziyor. Çatışmalardan sakınmak, aracı olmak isteyen, farkındalığı yüksek ama güçsüz ruh halini ve anne sevgisini kuşanmaktadır bedenine. Masumiyeti, mimikleri ve tonlamalarıyla yakalarken rolünün hakkını başarıyla veriyor.

Başarılı oyuncular, oyun boyunca birbirlerinin başarısını daha görür kılıyor.  Oyunu bir bütün olarak görmeleri, her sahnesini ortak bir duygu üzerine inşa etmeleri, sahnede dayanışmayı da estetik zevki yükseltiyor. Müzik, dekor, kostüm, konu, ışık öyle birbirinin besliyor ki, seyirci olay örgüsü bilinçaltına ilmek ilmek işliyor… 

Oyun, Shakespeare’in ünlü trajedisindeki karakterleri 68 kuşağının karakterleriyle harmanlıyor ve kara mizah yorumuyla günümüz dünyasının toplumsallığına eleştirel bir bakış açısı getiriyor.

İSMAİL CEM ÖZKAN

 

Sen Hamlet Değilsin

Yazan, Yöneten: Nesrin Kazankaya

Dramaturji: Şafak Eruyar

Yönetmen Yardımcısı: Barış Yalçınsoy

Dekor Tasarımı: Sabahattin Özbakır

Işık Tasarımı: Önder Ay

Kostüm Tasarımı: Nilüfer Moayeri

Reji Asistanı: Liona Süzme

Oynayanlar: Nesrin Kazankaya, Barış Yalçınsoy, Liona Süzme, Rana Büyükyılmaz

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku