Bir Şiir, Bir İnsanın Geleceğini Biçimlendirdi…

İsmail Cem Özkan

Her gencin başından geçmiştir, karşı cinse duyulan bir duygu, o duyguyu ifade etmek için, onun ilgisini çekmek için yollar aranır. Ulus devletin modernist çağında bizler karşı cinse duygularımızı, şairlerden alınan ödünç dizelerle ifade ederdik. En iyi duyguyu yakalandığına inanılan dizeler bir mektuba iliştirilir; açıkça ifade edilemeyenler, ima edilirdi. Bu sayede platonik aşk adım atılırdı. Her platonik aşk, birliktelikle bitecek değildir elbette; ancak her platonik aşk, gençlerde ya da buluğ çağından genç olmaya adım atanlarda bir yandan hormon ihtiyacını karşılarken, aynı zamanda içinden geçilen dönemde toplumsal kültürün yansımalarını ifşa eder.

Her dönemin aşkları ve ifade biçimleri farklıdır, her dönemin ruhuna uygun adımlar atılır… Henüz köyden kente göç yolunda oluşturulan kültür, birbirini tanımayan, birbiriyle ilişkisi dahi olmayan kültürlerin buluştuğu zamanlarda, okula giden bir çocuğun başından geçen pişmiş tavuğun başına gelmeyecektir… Platonik aşk yaşayan gençler arasında mektuplar yazılır, yol gözlenir bir anlık bakış için, fırsat kollanır bir kelime söyleyebilmek için… 

O dönemde, yasaklı bir şairin şiirleri de el altından insanlar arasında, dilde dile dolaşmaktadır. Şiire yeni bir soluk, ses getiren Nazım Hikmet’in dizeleri çok sevilmiştir. Şiirleri yasak değildir aslında, ama devleti korumayı kendisine görev edinmiş hakimler, savcılar, polis, bekçi artık devleti kim temsil ediyorsa, anti komünist misyon yüklenerek toplumun “iyiliğini” düşünmektedirler… İşte o günlerde, bir arama sırasında ele geçen mektup ve o mektupta yer alan şiir, platonik aşk yaşayan bir gencin tüm hayatını değiştirecektir…

Bir şiir ile başladı değişim!

Polis karakolunda gözdağı yetmemiş, genç hakkında dava açılmıştır. Komünist bir şairin şiirini sevgilisine yazdığı mektupta kullanmaktan yargılanacaktı genç adam. Şiirde komünizm propagandası yoktur ama şair komünist Nazım Hikmet’tir! Komünist şairinin şiirini paylaşıyorsa eğer, “potansiyel suçludur”, o halde hemen “iyilik” güdüsü devreye girer, düşman olarak yaftalanır ve cezası kesilir… Henüz 18 yaşının altında olan çocuk, başka bir şehirde bulunan psikiyatri kliniğine yatırılır, akli dengesi yerinde mi diye kontrol edilir, o “deliler evinde” ömür boyunca üzerinde taşıyacağı travmalar oluşur… 

Sonuçta okuduğu okuldan atılır, toplumdan dışlanır, ailesi bu durumdan büyük yara alır ve tayini çıkan baba ile birlikte yaşadıkları şehirden uzaklaştırılar… Bir anlamda, genç adam yüzündedir bu sürgün! Bir anlamda uzaklaşmaktır var olan ve teşhir edildikleri yerden… Okuldan atılan genç adam kendisini okumaya verir. Okulu artık aile içindedir, yazdıklarını dergilere gönderir… O sırada davası devam eder ve beraat eder. 

Okula döner ama, İstanbul’da… O’nun hayatına anlam veren, değiştiren, biçimlendiren ve karakterini oturtan şehir… Yeni cumhuriyetin büyük şehri, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti… Kalabalık içindedir, öne çıkmadan okulunu rahatlıkla okuyacağı bir ortam vardır… Geçmişinin onu izlemeyeceğini düşünür ama ömür boyu yaşadığı o travma hep peşinde olacaktır. Bir daha da sevdiği kızlara şiir yazamaz…

Zaman geçer, şiirleri, yazıları dergilerde yer alır, ödül alır ve dönemin önemli insanları ile tanışır. Bu arada, edebiyat dünyasında Nazım Hikmet’e yapılan haksızlık açık açık konuşulmaktadır.. Onu kurtarmak için girişimler olur, imzalar toplanır…

Genç adam, Nazım Hikmet özgür kalsın diye Fransa yolculuğunu göze alır ve okumak bahanesi ile oraya gider. Fransa’da, Türkiye tarihinin başka yönünü bir görür… Aydınlarla tanışır, enternasyonalist olduğu söyleyen komünistlerin başka ülkelerin komünistlerini tanımadığı gerçeği ile karşılaşır… O dönemde Türkiye’de çok partili geçiş sürecindeki tartışmaların etkisiyle Mustafa Kemal’in devrimci yönü ile tanışır… Ulus devlet bakış açısına uygun yazılmış tarih kitaplarıyla, kurtuluşun “yarım kalmış” devrim sürecinin tamamlanması yoluyla gerçekleşeceğine karar verir… O artık “milli demokratik” devrimcidir! Solun Kemalist yorumunu benimser ve toplumsal politik gelişmelerden bağımsız, kendisine özgü bir duruş geliştirecektir…

Yeni anlayışına uygun şiirler, romanlar, senaryolar yazar. Yeni anlayışına uygun bir çevre içinde yer almaya başlar, o artık yolunu çizmiştir… Evlilik yaşamı, sinema dünyasında sinemacıların oluşturduğu ortamdadır. Eşinden ayrılmış olsa da, yazdığı senaryoları eşine gönderir… Onunla birkaç projede yer alır, kardeşi Çolpan İlhan sinema sektöründedir, eşi dönemin popüler oyuncusu Sadri Alışık’tır… Yeni çevre içinde arkadaşlıkların yanında akrabalık ilişkileri de oluşur… Birçok yerde çalışmak zorunda kalır. Ülkede gelişen her olaya karşı duyarlıdır, bu yazılarına yansır, geçmişten yaşadığı tedirginliği vardır, ona rağmen içinden gelenleri yazmaya da devam eder. Üç gencin idamı karşısında kayıtsız kalamaz ve onlara dair şiir yazar… Bugün sosyal medyada yer alan popüler birçok şiirin altında imzası bulunmaya devam etmektedir.

Elbette şu ana kadar yazdığım şairin hakkında bilgilerden kimden bahsettiğimi anlamışsınızdır: Attila İlhan!

Attila İlhan, bugünlerde yeniden İstanbul İstiklal caddesinde yer alan tiyatro salonlarında görünmeye başladı. O’na hayat veren Metin Boran, hem yazdığı hem oynadığı hem de yönettiği biyografik oyunla seyircilerin karşını çıkıyor… 

Metin Boran’a sahnede eşlik eden Nurhayat Yıldırım oyuncu olmasının yanında oyunun yönetmen yardımcılığını üstleniyor… İkilinin hayat verdiği oyunun ışık tasarımında Koray Çetin, kostümde Egenez Azak, dekorda Melis Tamtaş imzasını görmekteyiz… Yapımcılığını Rampa Tiyatro’nun üstlendiği oyun, iki sezondur farklı sahnelerde seyirciyle buluşuyor.  Anadolu turnesine de çıkacak olan “Sisler Bulvarında Attila İlhan” oyunu, Atilla İlhan’ı ait olduğu topraklarda, o çok sevdiği halkıyla buluşturmaya devam ediyor.

İSMAİL CEM ÖZKAN
Oyunun Künyesi:

Sisler Bulvarında Attila İlhan

Konsept-Kurgu- Anlatı: Metin Boran

Yönetmen Yardımcısı: Nurhayat Yıldırım, Özge Erdemir

Dekor: Melis Tamtaş

Kostüm: Egenaz Azak

Işık Tasarım: Sümer Tanrıöğer

Asistanlar: Sinem Toprak, Nazlıcan Olgun

Işık Kumanda: Koray Çetin           

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku