Başka Bir Bodrum Mümkün Mü?

Tuba Aksu Şener
3,8K Okunma

Bodrum’da bir uluslararası tiyatro festivalinin gerçekleşeceği haberini alıp sorumluluğu üstlenen sanatçıları ve programı öğrendiğimde çok mutlu oldum. Bu nitelikte bir tiyatro etkinliği daha önce gerçekleşmiş miydi ben hatırlamıyorum. Halikarnasos’da tam ya da yarı zamanlı yaşayan veya her geçen yıl gelmek için daha az neden bulanlara kültürel bir can suyu mu sunulacaktı?

“Başka Bir Bodrum Mümkün!” manifestosuyla yola çıkan BOTİF’in sanat yönetmenleri Övül ve Mustafa Avkıran ile konuştuk. 

Övül Avkıran, Foto: Gülhan Avşar Demirkanlı

Tuba Aksu Şener: Yaşadığınız Berlin-Bodrum hattından böyle bir tiyatro festivali fikri nasıl doğdu?

Övül Avkıran: Biz 2019 yılında, pandemide kendimize aldığımız büyük bir arazide küçük bir ev yaparak, Avrupa’da yaşadığımız, katıldığımız festival örneklerini referans alarak hayaller kurarken, Bodrum Belediye Başkanı Sayın Ahmet Aras’ın sorusu üzerine yazar Mine Söğüt’ün “Bodrum’un pek çok şeyi var ama tiyatro festivali yok ve bunu yapacak çift de burada yaşıyor,” demesi ve ardından Senem ve Ümit Çetin çiftinin teklifi bize getirmesiyle süreç başlamış oldu.

Tuba Aksu Şener: Hızlı bir yozlaşmanın etkisinde kültür ve sanat ortamı da değersizleşirken başka bir Bodrum gerçekten artık mümkün mü? 

Övül Avkıran: Bodrum deniz, güneş, yeme içme, eğlencenin marka olmuş, bilinen adresi. Ancak artık kentlerden büyük bir göç almaya başladı. İhtiyaçları arttı. Yazın tatil için geldiğiniz Bodrum’dan beklentiniz başka oniki ay yaşadığınız yerden beklentiniz, duyduğunuz ihtiyaçlar başka. Bodrum, bugün büyük kentlerden yaşamak için gelenlerin artmasıyla da bu farklı ihtiyaçlara cevap aramaya başladı diye düşünüyoruz.

Medeni bir yaşam, kültür ve sanatın temel ihtiyaçların içinde yer aldığının bilgisiyle başlar. Bir kentin alt yapı çalışmalarının içindedir eğitim, kültür, sanat. Bu bilgi ve görüyle başlar değişimin, dönüşümün inşası. İşte “Başka bir Bodrum” da öncelikle bu vizyona sahip yöneticilerle mümkün. Elbette bu vizyona sahip yöneticilerle birlikte “Bodrumluyum, Bodrum’da yaşıyorum” diyen herkesin, hepimizin sorumluluğu. Bodrum bir başka’ya ihtiyaç duyarak, mümkünlüğü sorgulayarak değişimin dönüşümün tek tek kapılarını açmaya devam ediyor.

Mustafa Avkıran,  Foto: Gülhan Avşar Demirkanlı

Tuba Aksu Şener: Programa baktığımda çağdaş danstan performatif sunuma, tiyatro oyunlarından müzikli edebiyat okumalarına uzanan farklı sanat disiplinlerinin buluştuğu, belki bunlar arasındaki geçirgenliği de görebileceğimiz yeni bir paylaşma ve tartışma platformunu hedeflediğiniz anlaşılıyor. Biraz daha detaylandırırsak festival repertuarını oluştururken nasıl bir süreç geçirdiniz? Bu en başta belirlediğiniz bir konsept miydi? Sonradan mı oluştu?

Övül Avkıran: Bugün dünyada tiyatro sanatının geldiği yerden bakarak, farklı disiplinlerden beslenerek üretilen güncel işlerin yan yana gelmesini istedik bu programda. Sanat üretiminde sınırların kalın çizgilerle çizilmediği zamanlardayız. Müziğin, dansın, teknolojinin, tiyatronun birbirinin içinden geçtiği, yeni kodların yazıldığı zamanlar… Biz bu sahayı Garaj İstanbul’da açmıştık. Şimdi kendi bıraktığımız yerden yeniyi arayarak, fikrin yeni ortaklarıyla yeniden devam diyoruz.

Yeni bir oluşuma, sanat hareketine girerken geçmiş yıllardan edindiğimiz tecrübelerden aldığımız güçle, bu topraklarda üretilen, biriken işlere olan güvencemizle çok renkli, yoğun bir programla geldik. Biz yaşarken sükûneti, üretirken ve paylaşırken sınır zorlamayı seçeriz. Bu festivale de kapıyı aralayarak değil büyük bir güvenle, “Biz hepimiz birlikte, şimdi buradayız” diyerek açmak istedik.

Övül Avkıran, Foto: Gülhan Avşar Demirkanlı

Tuba Aksu Şener: Sınır zorlama farklı mekan kullanım tercihinde de görülüyor. Programın üzerinden tekrar geçelim mi?

Övül Avkıran: Öncelikle şunu söylememiz gerekiyor; aslında açıklanan festival tarihleri aralığında çok geniş bir programımız vardı. Festival açılış tarihinden çok kısa bir süre önce mekan sponsorlarımızdan İnspera Sahnesi’nde teknik bir sorun yaşandı. Bundan dolayı bu sahnede yer alacak programımızı önümüzdeki aylara yayarak Botif olarak varlığımızı İnsperaBodrum’da bütün bir kış sürdürerek koruyacağız. Diğer mekânlardaki etkinliklerimiz eksiksiz devam edecek. Programa gelecek olursak, açılış oyunumuz İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın sahneye koyduğu “Deli Dumrul”, Türkiye’den Donkişot Tiyatro’nun “Gelin Tanış Olalım” adlı prodüksiyonu, Almanya’dan ise MomoAct’ın “Ashura”adlı prodüksiyonu sahnelenecek. Festivalin en sıradışı etkinliği ise, cumhuriyet tarihinin ilk yelkenli okul gemisi STS Bodrum’da gerçekleşecek okuma tiyatrosu olacak. Festivalin yüzen sahnesi STS Bodrum, Bodrum’un simgesi haline gelen Halikarnas Balıkçısı’nın ölümünün 50. yılında, ünlü yazarın “Mavi Sürgün”üyle gün batımına yelken açacak. Jehan Barbur’un ev sahipliğinde gerçekleşecek ve her bir temsilde farklı tiyatro sanatçılarının “Mavi Sürgün”den bölümler okuyacağı etkinliğe, Barbur da muhteşem sesi ve şarkılarıyla eşlik edecek.

Tuba Aksu Şener: Bu aşamada Milas bölgesine özgü geleneksel tiyatro örneklerinden, köy seyirlik oyunlarından söz etmek istiyorum. Sanıyorum Prof. Dr. Nurhan Karadağ’ın bu konuda bir derlemesi mevcut. Yaşayan yerel bir örneğin programa bir biçimde eklemlenmesi mümkün olabilir miydi diye düşünmeden edemedim. Ne dersiniz?

Mustafa Avkıran, Foto: Gülhan Avşar Demirkanlı

Övül Avkıran: Biz festivalin başında çok güzel hayaller kurduk. Zaten kendi tarihimize baktığımızda da Antalya’da yıl 1995,  “5. Sokak Tiyatrosu”nun kuruluşu, ondan galiba bir yıl önce miydi Altın Portakal Film Festivali’ne paralel bir etkinlik yapmıştık ve antik kentlerde oyunlar sahnelemiştik. Phaselis Life yapmıştık biraz istersen o projeyi anlat… Oradan beslenerek aynı şeyi burası için de hayal ettik…

Mustafa Avkıran: Şimdi herkes bize soruyor Halikarnas Balıkçısı’ndan etkilendiniz mi düşündünüz mü falan diye. Bizim çok çok uzun zamandır Anadolu’da bir festival, hatta gezici festival yapma fikrimiz var. O burada gerçekleşir mi diye çok çalıştık ama zaman kısaydı. Şöyle ki Bodrum’un bütün tarihi yerlerini geziyorduk, çevrede Pedesa’ya, Efes’e gittik,  Mozalos’a gittik yani her tarafı dolaştık nerede ne yapabiliriz diye…

Övül Avkıran: Köy meydanlarını konuştuk…

Mustafa Avkıran: Köy meydanlarını gezdik. Örneğin Mazı’nın üstünde bir köyde yapalım dedik, Milas’taki o çalgıcıları bulduk onlarla birlikte bir şeyler yapalım diye düşündük, ama düşünmek başka gerçekleştirmek başka oldu. Sebebi çok net; bunun için hakikaten bizim çok sakince, hiç para pul düşünmeden üretim yapmamız gerekiyordu ama öyle bir şansımız ne yazık ki bu festivalde olmadı, var olan işleri toplamayı seçtik. Ama eğer ömrümüz yeter de gelecek yıl bu işi yapıyor olursak, emin olun bu işlerin yarısından fazlası burası için üretilmiş işler olacak.

Övül Avkıran: Çünkü konuştuğumuz her şey prodüksiyon demek, prodüksiyon bütçe demek zincirleme gidiyor. Hatta Yalıkavak, Turgut Reis’e kadar bile gidemedik.

Mustafa Avkıran: STS mesela bu festival için üretilmiş bir proje. Bunlardan daha çok var kafamızda.

Övül Avkıran, Foto: Gülhan Avşar Demirkanlı

Tuba Aksu Şener: Kasım, Bodrum’da sarı yazın son günlerinin yaşandığı büyülü bir ay ve eminim festivale çok yakışan bir tablo şehir atmosferi olacaktır. Aynı tarihlerde İKSV İstanbul Tiyatro Festivali de devam etmekteyken tarihlerin üst üste gelmesi sizce handikap mı avantaj mı oldu? Bilinçli bir tercih miydi?

Mustafa Avkıran: Biz birkaç gün önce İstanbul’daydık ve İstanbul’da konuştuk bunu. Hem festival direktörleriyle hem de eski festival direktörü Leman’la konuştuk. Aslında bir sonraki turda bunu gören bizler, birçok şeyi birleştirmeye karar verdik. Yani, “İstanbul Uluslarası Tiyatro Festivali”, “Das Das” ve Bodrum’u, bunların hepsini tek bir program çerçevesine almak. Prodüksiyon açısından yurtdışından gelen işler için bu çok iyi bir şey. Durakları olacak, paylaşacağız bunu ama tarihleri hep beraber belirleyeceğiz.

Tuba Aksu Şener: Bu işbirliği kesinlikle çok güzel olur. Peki, festivalin gelenekselleşmesi için ne gibi adımlar atılmalı? Bugünden başlayarak neler yapılmalı?

Övül Avkıran: Öncelikle bu girişimi başlatan, aslında gönüllü başlatan diyelim tabii ki gönüllülükle yürümez bu iş profesyonel olması gerekir. Ama gönüllü başlatan ekibin inancı eğer devam ederse, bunun geleneksel olması için tabii ki bir çaba gerekiyor ama çabayla da olacak bir iş değil. Evet, belediye destekliyor ve hakikaten samimiyetle yanımızda durdular ama yetmiyor yani tek başına belediye de yetemez. Burada öncelikle Bodrum ve bodrumluların sahip çıkması gerekiyor. Bu şu demek oluyor; sadece seyirci de değil, seyirci çok önemli bir güç, herkesle iletişim kurulması, izleyici olması gerekiyor ama esas yatırımcıların desteklemesi gerek.  Otelinden, yeme içmesinden her şeyinden, herkesin yapabileceği katkı sunabileceği bir şey var. Çok büyük sıkıntı bunları bizim düşünüyor olmamız. Bizim hangi köy meydanında neyi yapabiliriz, hangi projeyi yapabileceğimizi, yazılarımızı, dilimizi çalışıyor olmamız gerekirken, işimizi düşünüyor olmamız gerekirken nerede yemek yiyeceğiz, hangi otelde kalacağız düşünmememiz gerekiyor. Bunların kurumsallaşması, oturması gerekiyor.

Mustafa Avkıran, Foto: Gülhan Avşar Demirkanlı

Mustafa Avkıran: Tamamen kurumsallaşmakla alakalı. Yani bu yönetmeliklerle olmaz, bunun yasasının olması lazım. Bir vakfa ya da bir derneğe dönüşmeli. Kar getirmeyen bir stk’ya dönüşmesi lazım. O stk’nın ortaklarının devlet, yerel yönetimler ve sermaye olması lazım. Ve tabii ki bizim de içinde olduğumuz bir yapı. Bunu sağlayabilirsek, o yapı kendi yasalarını koyarsa bence ilerler, dediğiniz gibi gelenekselleşir.

Övül Avkıran: Düşümüz bu…

Tuba Aksu Şener: Bu düşü kurduğunuz için çok teşekkür ederim. Siz bu sene önemli bir temel attınız. Başka bir Bodrum’un mümkün olacağına ilişkin bize umut verdiniz. Aynı zamanda görev ve sorumluluk da. Bundan sonra BOTİF’in kendi üretimini yapan gelenekselleşen bir tiyatro festivaline dönüşmesi için hep birlikte sahiplenmek ve kurumsallaşmasının  takipçisi olmak zorundayız. Yaşarken sükûneti, üretirken ve paylaşırken sınır zorlamayı herkesin seçmesi dileğiyle.

Övül Avkıran: Biz de size ve Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’ne çok teşekkür ederiz.

TUBA AKSU ŞENER

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku