Viyana’da Tiyatroya Gitmek…

Robert Schild
4,1K Okunma

Viyana’da tiyatroya gitmek, üç katmanlı bir şölendir. “Tiyatro, her daim şölendir…” diyecek olanlara ise, yanıtım şöyle olacak: Her şeyden önce, Viyana’nın geleneksel sahneleri (Staatsoper, Volksoper, Burgtheater, Volksoper, Theater in der Josefstadt, Raimundtheater, Ronacher, Theater an der Wien) birer mimari anıt olduklarından, görkemli dış cepheleriyle mermer merdivenlerini, cömertçe donatılmış  fuayeleriyle dev boyutlu ana salonlarını sanki birer müze gibi algılıyorsunuz… Göze çarpan diğer bir özellik, her türden oyunları izlemeye gelen kişilerdir. Bunlar punk kılıklılarından tutun, entellektüel görünümlü kişiler üzerinden asırlardır alışılagelmiş gibi “lacilerini çekmiş” baylar ve uzun elbiseli, ellerinde küçük çantalarıyla tüm şıklıklarını dışa vuran hanımlardır. Üçüncü şölen, (eğer beğenmişseniz) izlediğiniz oyunlardır kuşkusuz – ancak son zamanlarda nedense beğenmediklerim de az değil!..

Bu konudaki eski yazılarıma bakmış olanlar, yukarıda saydığım ilk iki özelliği tatmak için Viyana’nın daha çok eski tiyatrolarını yeğlemekle birlikte, orada izlediğim bazı oyunlardan son zamanlarda pek keyif almadığımı görmüştür. Bunun başlıca nedeni, kimi geleneksel yapıtların, sanki metazori biçimde çağdaşlaştırılmış olmasıydı… Gene otuz yıldır kaleme aldığım yazılarımı anımsayanlar, hiçbir şekilde pürist”/geleneksel çizgileri savunmadığımı, daha çok belgesel, uyumsuz veya suratınatiyatro türlerini hep öne çıkardığımı görmüşlerdir… Ancak bazı uyarlama/yorumların aşırılığa gidip tadı kaçırdıklarını da üzülerek gördüm – örneğin portalımızda Nisan 2021’de irdelediğim birer O. Wilde ile S. Beckett yorumunda olduğu gibi…

Öte yandan, bunların iyisi de var – üstelik yine o çok sevdiğim, İngiliz salon komedilerinin yazarı Oscar Wilde’ın, Nobel ödüllü Avusturyalı edebiyatçı Elfriede Jelinek’in uyarladığı İdeal bir Koca’sını yılın ilk günlerinde iyi ki görmüşüm! 

Viyana’nın es eski tiyatrosu olarak bilinen, tarihçesi 1788 yılına kadar uzanan Theater in der Josefstadt‘ın sahnesinde eskiden konserler de verilirmiş – burayı katılımlarıyla onurlandıran bestecilerin arasında Beethoven, Wagner ve Johann Strauss II de yer alıyordu! 1822’de ünlü mimar Joseph Kornhaeusel tarafından yenilenip büyütülen bu geleneksel tiyatronun sanat yönetmenleri arasında, Alman tiyatrosunun efsanevi tiyatrocusu Max Reinhardt (1924-26), daha sonraları Hollywood’da ünlenen yönetmen Otto Preminger da yer almıştı… İşte, yukarıda sözünü ettiğim üç katmanlı bir şöleni bu “kültür tapınağında” doya doya yaşayabildiğim bir oyuna kısaca değinmek istiyorum:

En üstün erdemlere sahip bir siyaset adamını düşünün ki gerek parlamentoda gerekse sosyal çevresi tarafından sayılıp sevilmesinin yanı sıra, aile yaşamını da kusursuz biçimde sürdürmekte… Böyle bir insan gerçekte var olabilir mi? Lady Gertrude Chiltern böyle bir eş ile evlidir ve bu ideal kocasını taparcasına sevmektedir. Bu örnek insan, ansızın geçmişten beliren bir kadının yaratacağı karışıklıklar sonucu, siyasette ve toplum yaşamında eriştiği saygınlığını yitirebilecek mi? Lady Chiltern’in kendisine yaratmış olduğu bu “dürüstlük anıtı” çökecek mi yoksa?! Eşine karşı olan sevgisi, bu çetin sınav ile nasıl başa çıkabilecek?

İdeal Koca © P. Hofmann

Oscar Wilde’ın, yaşamış olduğu Victoria döneminin siyasi ve toplumsal entrikalarını ustalıklı biçimde sahneye taşıdığı bu oyunu, sivri diliyle bilinen Elfriede Jelinek günümüze ve özellikle 2021 yılında önemli bir siyasi bunalım yaşamış olan Avusturya’ya ustalıkla uyarlamış. Eşit derecede övgüyü hak eden ise, yönetmen Alexandra Liedtke’nin tasarladığı kâh büyüyüp küçülen, kâh dönen çerçevelerin önünde/arkasında/içinde devinen oyuncuların başarımlarıydı. Johanna Lakner’in elinden gelme, her birinin kişiliklerini mükemmel biçimde simgeleyen giysileriyle sanki birer kuklayı andıran bu yetkin sanatçılar, tüm dürtülerini –siyasi olsun, maddi veya cinsel olsun– ziyadesiyle dışa vurmaktadırlar.

***

Avusturya’nın diğer bazı kentlerinde olduğu gibi, büyük ana sahnesinin yanında Josefstadt’ın da bir oda tiyatrosu (Kammerspiele) da var… Türkiye ölçütlerine “büyük” sayılabilecek, 394 kişilik bu ikinci salon, kentin merkezi olan Stephan Katedrali’ne yakın bir ara sokakta “Viyana Oda Tiyatrosu” adı altında 1910 yılında inşa edilmişti.

Büyük Diktatör © Hofmann Schell

Almanca bilmeyen dostlarımızı da götürebilmek amacıyla, Josefstadt Kammerspiele’de bu sezonun en başarılı yapımları arasında yer alan, Charlie Chaplin’in 1940 yılından gelme Diktatör filminin tiyatroya uyarlanmış oyununu izledik… Genç Alman tiyatrocu Dominic Oley, ikinci vatanı olarak seçtiği Viyana’nın bu önemli sahnesinde, kendisinin de oyuncu olarak geldiği sinema sanatına bir saygı gösterisi olarak yönettiği Der Grosse Diktator, siyah-beyaz sahne tasarımlı, Mozart/Wagner/Dvorak bestelerinden alıntılı, deli-dolu bir komedidir. Bu başarısını, öğrencisi olduğu ünlü İsrailli/Avusturyalı pantomim ustası Sammy Molcho’ya da borçlu olduğunu savlasak, yanlış olmaz her halde… Ara vermeden geçen bir buçuk saat, baş döndürücü bir hızla gelişirken, izleyicilerine neredeyse her sahnesinde keyifli anlar yaşatıyor. Özellikle Diktatör Hynkel ile Yahudi Berber rollerini üstlenmiş olan Alexander Pschill sadece Hitler’i simgeleyen, karikatürize edilmiş Almancasıyla haykırdığı o nefis nutukla değil, tüm devinimleriyle oyunun büyük yıldızıdır kuşkusuz – ancak sağ ve sol kolları olan Mareşal Herring (Göring) ve Dr. Garbitsch (Goebbels), keza konuk devlet adamı Benzino Napoloni (Benito Mussolini) rollerine bürünen aktörler de çok başarılı oyunlar sergiliyor. İşte, oldukça küçük bir sahnede büyük tiyatro!

Büyük Diktatör © Hofmann Schell

 

Viyana’nın diğer tarihi tiyatroları olan Burgtheater (kuruluşu 1741) ile Volkstheater (1889) ve başta operetlerle müzikallerin, ancak zaman zaman sevilen operaların da sunulduğu Volksoper (1898)’de izlediğimiz oyunlara ayrı bir yazımızda değinmeyi düşünüyorum…

ROBERT SCHILD

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku