Festivalin “Ustalara Saygı” Bölümünde “Haldun Taner” ve “Yaşasın Demokrasi”

Tuba Aksu Şener
3,9K Okunma
26. İKSV TİYATRO FESTİVALİNİN ARDINDAN 

Gösteri sanatlarındaki artan arz ve talep, özlenen birlikte seyr eyleme arzusu ile bir tiyatro festivalini daha geride bıraktık. İKSV tarafından açıklanan sonuç bildirisinde; 23 tiyatro, performans ve dans gösterisinden oluşan 35 gösterim ve 6 ücretsiz yan etkinliği ile programı 25 bine yakın kişinin izlediği belirtiliyor. Bu sene de doksanlı yılların başından itibaren oluşmasına katkı sunduğu iyi tiyatro izleyicisi ve tiyatro entelektüelleri yanında yeni izleyicilerle buluştu. Elbette bazı projeler beğenildi bazıları tatmin etmedi. Problemli bir açılış oyunuyla başlamanın etkisinde, sonraki oyunlar hayli temkinli izlendi. Küratörlüğü üstlenen değerli tiyatro virtüözü Işıl Kasapoğlu olunca mutlaka aksayan noktaları biliyordur ve en iyi değerlendirmeyi yapacaktır diyorum. 

Kendi özelimde şunu ekleyebilirim; İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü iş birliği ile yurt dışından gelen genç eleştirmenlerle yapılan Genç Eleştiri Atölyeleri, geçmişte başarıyla uygulanan önümüzdeki yıllarda da olmasını arzu ettiğim, katma değeri yüksek çalışmalardır. Bu sene tiyatronun paydaşlarından olan eleştirinin boşluğunu hissettim. 

FESTİVALİN BAŞARILI OYUNLARINDAN “YAŞASIN DEMOKRASİ” 

21 yıldır Eskişehir’de altı farklı sahnede bir repertuar tiyatrosu olarak çalışmalarını sürdüren Eskişehir Büyükşehir Belediye Tiyatrosu’nun hazırladığı bir festival projesi; Ustalara Saygı başlığı altında Haldun Taner, Yaşasın Demokrasi. 

Ali Eyidoğan tarafından, Taner’in oyunları, hikâyeleri ve gazete yazılarından derlenip sahneye uyarlanmış. Arşiv niteliği de taşıyan önemli bir çalışma olmuş. İki perde dokuz bölüm. Bölüm başlıkları; Yaşasın Demokrasi, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Keşanlı Ali Destanı, Vatan Kurtaran Şaban, Eşeğin Gölgesi, Sarhoş ( Dün, Bugün), Tuş, Beşir Başar (Yalan Dünya), Onikiye Bir Var. 

Taner; ‘İyi bir tiyatro yazarı, her şeyden önce insanın insanca yaşaması için savaşan, aksaklık, sahtelik, yalana dikkat çeken yürekli bir insan olmalıdır. Ama bunu çatık kaşlı bir vaiz, bilgiçlik taslayan bir hoca, tirat atan bir sokak hatibi gibi değil de, usa ve göze seslenici, en ustaca ve rahat araçlarla, hiç altını çizmeden, büyük bir kıvraklık ve estetik içinde yapabilmelidir, ayrıca aydın-ümmi (Okuma yazması olmayan) her seyirciyi de kavrayabilmelidir.’ der. 

Oyun büyük ustanın derin bilgi birikimini, elbette onun biçimini kullanarak son derece canlı ve renkli sahneye taşıyor. Taner’in altını çizmeden yapılmalı demesine rağmen, anlaşılabilmesi için altını çizmek zorunda kaldığı direkt mesajlarından ise kaçınılmış. Bence önemli bir dokunuş. Taner’i Brecht’in göstermeci biçiminden ayıran şey de bu çünkü. Sonucu hap gibi verme gereği duyması. Ne yapılması gerektiğinin direkt ifade edilmesini günün tiyatro estetiğinde tercih etmiyoruz. Bu durumu oyunu festivale hazırlarken önemli bir düşünsel süreçten geçildiğinin bir göstergesi olarak karşıladım. Belki Ustalara Saygı projesini hazırlarken saygısızlık yapma endişesi olmasa daha da cesur davranabilirlerdi ama bu da çok yerinde ve güzel olmuş. Sadece sarhoş sahnesi gereğinden uzun tutulmuştu. 

Sahne tasarımı bütün unsurlarıyla anlamı besleyen, özenli ve estetik. Müzikli ve danslı, ritmi hayli yüksek oyunda oyunculuklar başarılı. Metnin müzik dramaturjisi iyi kurgulanmış. Özellikle finali çok sevdim. Bir önceki sahne dramatik etkisi yoğun, oyunun anlamını toparlayan bir tepe noktada tamamlanmışken oyun bitirilebilirdi de, ama öncekilerden farklı, çok daha kuvvetli bir rock sounda geçip, bu müzikle kapatınca seyirciyi sarstı, daha dinamik ve umutlu uğurladı. 

Oyun, demokrasi kuru bir etiket değildir diyor. Demokrasi bir düşünce tarzıdır, bir yaşam üslubudur. Kültür ister, olgunluk ister, eğitim ister. Sade fikir özgürlüğü, söz eşitliği yetmez. O fikir ve sözler de seviye ister. 

Hasılı, demokrasi en güç rejimdir. 

Festival bir kez daha gösterdi ki Eskişehir’de güzel tiyatro yapılıyor. 

Başta uyarlayan yöneten, müziklerini yapan ve önemli bir rol de üstlenen Ali Eyidoğan’ı, Genel Sanat Yönetmeni Tolga Tümer’i, yardımcı yönetmen Mert Kırlak’ı, oyuncular Çiğdem Altuğ, Umut Bazlama, Gamze Demirer, Nagihan Orhan, Serhat Onbul, ve Alp Sunaoğlu’nu, dramaturg Sibel Arıcan’ı, hareket düzeninden sorumlu Filiz Sızanlı’yı, kostüm tasarımcısı Tülay Kale’yi, ışık tasarımcısı Ali Rıza Tekin ve müzisyen Başak Karakaşolmak üzere tüm emeği geçenleri kutlarım.

TUBA AKSU ŞENER

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku