Tiyatro Emekçileri: “Bile İsteye Yok Sayılıyoruz”

editor

Tiyatro emekçileri bir buçuk yıldır pandemi nedeniyle ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor. Kimisi yaşam mücadelesi veriyor, kimisi sahnesini ayakta tutmak için varını yoğunu ortaya koyuyor. Emekçiler “Bile isteye yok sayılıyoruz” diyor.

Birgün gazetesinden Işıl Çalışkan’ın haberini aktarıyoruz:

Sanat dünyası pandemi nedeniyle bir buçuk yıldır kan kaybediyor. Sahneler nasıl normale dönecek? Yaz ayları çare olacak mı? Sanatçılar, kültür sanat mekânları ve kooperatif temsilcileri yaşadıklarını anlattı. Dosyanın ilk gününde tiyatro emekçilerine söz verdik. Tiyatro dünyası salgından en çok etkilenen sektörlerden. Özel tiyatrolar birer birer kapanırken tiyatro emekçileri ise yaşama tutunma mücadelesi içinde. Devlet desteğinden hiç faydalanamayan binlerce tiyatro emekçisi ve onlarca sahne var. Tiyatrolar resmiyette kapalı görünmese de sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle “fiilen yasaklı” durumda. Dolayısıyla hem sahneler hem de tiyatro emekçileri için gelir kapısı kapalı. Emekçilerin anlattıkları da durumun vahametini destekler nitelikte. Daha fazla uzatmadan sözü kendilerine bırakalım…

SÖZÜN KENDİNDEN UTANDIĞI YERDEYİZ

bile-isteye-yok-sayiliyoruz-876637-1.

Bu süreçte birçok sahne emekçisi yaşamını sürdürmek için alanının dışında mesleklerde çalışmak zorunda kaldı. 15 yıldır oyunculuk yapan Ayça Güngör de onlardan biri. Tiyatroda daha önce de birçok sorunla karşılaştıklarını ancak hiç bu kadar çaresiz hissetmediğini söyleyen Güngör, “Pandemi sürecinin başlamasıyla, elimizden tiyatrolarımız, seyircilerimiz ve en önemlisi umudumuz alındı. Yetmedi! Kültürel mirasa bu denli katkısı olan insanlar yani sanatçılar, bir de devlet tarafından yalnız bırakıldı” diyor ve ekliyor: “Üzerine bir de devlet gereken desteği sağlamıyor. Yasaklara dair açıklamalar yapılıyor, tiyatroların ve sanatçıların -bırakın çözüm odaklı olmayı- durumuna dair tek kelime edilmiyor. Bile isteye yok sayılıyoruz.” Bakanlık ile yapılan görüşmelerden hâlâ kalıcı bir çözüm için adım atılmadığını belirten Güngör, “Kültür sanat alanında üreten sanatçılar olarak, bu süreç bizi toparlanması yıllar alacak bir yıkımın altında bıraktı. Birçoğumuz ikamet ettiği evleri kapatıp ailelerinin yanına, memleketlerine döndü. Göçler başladı. Üreterek para kazanma gayemizi kenara koyduk, sadece günü kurtaracak işler yapmaya giriştik” diye konuşuyor. Güngör kendi yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Ben şu an bir uygulama üzerinden metin düzenlemeleri yaparak sadece evin faturalarına katkı sunabiliyorum. Eşim akademisyen. Bizi ayakta tutan sadece onun maaşı. İstanbul’da yaşıyoruz ve kiralar korkunç. Bir akademisyen ve bir sanatçı olarak bu ülkede insanca yaşayamıyoruz! Sözün bile kendinden utandığı bir yerdeyiz. Bu ülkede insanlar Covid’ten değil, açlıktan ölmekten korkuyor artık. Devletin “önce insan” demesi ve bu vurgunun arkasında durması gerekiyor. Bunu yapmadığı sürece bizi daha da zor zamanlar bekliyor.”

BİRÇOK TİYATRO YOK OLMAYA BIRAKILDI

bile-isteye-yok-sayiliyoruz-876638-1.

15 yıldır faaliyetini sürdüren Bolu Bölge Tiyatrosu, Bolu’daki tek tiyatro ve devlet desteğinden faydalanamadı. Tiyatronun kurucusu Onur Yamak, Anadolu’daki tiyatroların büyük şehirdekilerden daha büyük zarar gördüğünü ifade ediyor. Yamak, 1 buçuk yıldır kapalı olan tiyatronun tiyatroya gönül verenlerin kendi arasında topladıkları paralarla ayakta kaldığını anlatıyor: “Ek işlerde çalışanlardan oluşan tiyatrocular var bizde. Bu oyuncuların maaşlarından fedakârlık etmeleri sayesinde bu güne geldik. Ben şahsi olarak ayakta tutabilecek durumda değilim” diyor ve kirası faturası ödenmek zorunda olan sahnenin önümüzdeki süreçte salonun akıbetinin belirsizliğinden yakınıyor. Tiyatro ibaresi olmadığı gerekçesiyle destekten faydalanamadığını anlatan Yamak, desteğin adaletsiz olduğunu şu sözlerle belirtiyor: “Miktarları geçtim herkese ulaşmıyor. Ankara’ya ulaşıyor diyelim. Ankara, Kırıkkale’ye ulaşıyor mu? Orada tiyatro yapan tiyatrocu değil mi? Sadece ve sadece bir arada hareket eden çok kalabalık olduğuna inanılan gruplar destek almaya gitti. Bu durumda diğer tiyatro grupları yok olacak demek bu. Ben destek almayan onlarca insan tanıyorum ve birçoğu tiyatrosunu kapatmak ya da tiyatroculuğu bırakmak zorunda kaldı. Bireysel, amatör ve dernek tiyatrosu yapan kurumlar da destek almalı. Sadece şirketler değil.” Yamak, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Eğer biraz esneme olursa kendi aramızda pratikler yapmaya ve seyirciye ulaşmaya çalışmaya devam edeceğiz. Direncimiz yerinde fakat sonrası da pek parlak görünmüyor.”

DESTEKLER SÜRECİ ATLATMAK İÇİN YETERLİ DEĞİL

bile-isteye-yok-sayiliyoruz-876639-1.

Pandeminin ne zaman sonlanacağını “bir muamma” olarak ifade eden Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Iraz Yöntem, sağlık koşulları güvenli hale geldiğinde hemen eskiye dönüşün çok kolay olmayacağını anlatıyor. Yöntem, bu noktada da sanatın iyileştirici gücünün devreye girdiğini hatırlatıyor. Sahnelerin ve tiyatro emekçilerinin ekonomik olarak desteklenmesi gerektiğine vurgu yapan Yöntem, düşüncelerini şöyle aktarıyor: “Kültür-sanat kurumları varlıklarını sürdüremezse, emekçilerini yaşatamazsa hem korkunç bir toplumsal ve ekonomik kayıpla karşı karşıya kalacağız hem de kültürel birikimlerimizi kaybedeceğiz ve çorak bir ortamın içinde bulacağız kendimizi. Bu yüzden özellikle sahnelerin ekonomik olarak desteklenmesi çok önemli. İlgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarının, yerel yönetimlerin ve hatta özel sektörün destekleri hayati önem taşıyor. Ne yazık ki şimdiye kadar yapılan destekler bu süreci atlatmak için yeterli değil.” Tiyatroların ülkemizde resmi olarak kapanmadığını ancak geçtiğimiz kıştan bu yana sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle “fiilen” kapalı olduğunu belirtiyor ve sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Bu şartlar altında ekonomik olarak tüm yükümlülükleri devam ediyor ve buna şimdilik dayanabilen tiyatrolar elbette bir an önce seyircileriyle buluşmak için sabırsızlanıyor. Fakat ne yazık ki kapanan sahneler de var ve sayılarının artmasından endişe ediyoruz.”

KARA KOMEDİDE ÇOK MALZEME BİRİKTİ

bile-isteye-yok-sayiliyoruz-876640-1.

Tiyatroların akıbetinin belirsizliğinin söz konusu bile olmaması gerektiğini savunan Bağımsız Tiyatro Birliği Başkanı Kımız Bozkır, “Tiyatro salonlarından özel tiyatrolarda mülkiyeti olan yok gibidir. Kira salonları; mal sahiplerinin anlayışı ve çoğu destek alabilen (bakanlık ve belediyeler) salon işleten tiyatrocuların kirayı öncelemesine göre değişir. Kurumsalda olan salonların ise sıkı sıkı tutulması ve bugünlere kurban edilmemesi gerekir. Tiyatroların akıbeti söz konusu olmaz, tiyatro insana dairdir ve son iki insan yok olana dek hep olacaktır” diye konuşuyor. “Keşke tüm ülkelerde olduğu gibi ayrımsız olarak tiyatro insanlarına çalışamamanın verdiği zararları, sosyal güvenceyi karşılayan bir sistemde yaşasaydık” dileğinde bulunan Bozkır, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Her şey normal olsa da biz yoksulluğu umudu taşıyabildiğimiz kadar varız sokakta, salonlarda, alanlarda. Her şey normale döndüğünde toplumda görülen yıkım ve yapımla birlikte tiyatro da yaşamayı sürdürecek. Ama şu kesin; tiyatro çok malzeme biriktirdi hem de kara komedi türünden ve gerçekten sonuçları çok şeylere gebe bu günlerin!” Tiyatroların hâlâ açık olduğunu ancak kısıtlamalardan kaynaklı olarak saatler ve günler konusunda sıkıntı yaşadıklarını aktaran Bozkır, “Biz yine ‘nerede kalmıştık’ deriz ki seyircimizle bu günlerde bile buluştuk daha da sevinçle buluşuruz” diyor.

SADECE YÜZDE 10’U DESTEK ALABİLDİ

Tiyatro Kooperatifi’nin yayınladığı raporda salgın sürecinde ek destek alamadıkları takdirde özel tiyatroların yarısının sahnelerini kapatmak zorunda kalacağı belirtildi. Rapor sonuçları yaşananların vahametini bir kez daha gözler önüne sererken emekçiler önümüzdeki sürecin daha kötü olacağından kaygılı. Raporda yer alan bilgilerden bazıları şöyle:

Kaynak: https://www.birgun.net/haber/bile-isteye-yok-sayiliyoruz-344963

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku