Mersin’de alternatif bir tiyatro mekanı: “Act Sanat Atölyesi”

Hande Özelsancak

Mersin’de yeni açılan ACT Sanat Atölyesi, İstanbul’dan Mersin’e gelip, burada bir hayat kuran üç kişiden oluşan bir performans yeri.  Atölye, bu sezon Necati Kutlu’nun yazdığı, Hakan Yeni’nin yöneteceği ve Hande Özelsancak ile Necati Kutlu’nun oynayacağı “Söylemesem de Olurdu Ama Şimdi Hiç Söylemeyeceğim” adlı bir alternatif tiyatro oyunu sahnelemeye hazırlanıyor. Yazarlık, kamera önü oyunculuğu ve tiyatro dersleri verilen  atölyenin kurucusu Hakan Yeni ile biraraya geldik. Atölyenin nasıl doğduğundan, Mersin’den ve Mersin’in tiyatro ve sanatla ilişkisinden, alternatif tiyatro arayışlarından konuştuk…

Kendinizden biraz bahseder misiniz? 

Hakan Yeni: Mersin’de doğmuş hayatını tiyatro ile geçirmiş bir oyuncu. Aslında yönetmenlik yapıyorum. Tiyatroya lise zamanlarında başladım. Güzel Sanatlar Lisesi çıkışlıyım. Üniversitede de tiyatro okudum, yüksek lisansım da tiyatro yönetmenliği üzerine çalışarak geçirdim. 22 sene İstanbul’da yaşadıktan sonra da Mersin’e geri dönüp kendi şehrim için çalışmaya başladım. Üniversite yıllarından beri kafamda şekillenen “bölgelerde tiyatro” yapma fikrim vardı. Bir gün Çanakkale’de yaşayan Cem Kurtoğlu ile konuştuk. Bir anda karar verip kalktım Çanakkale’ye taşındım. Orada Çanakkale Üniversites’inde hocalık yaptım. Bir sene orada yaşadıktan sonra İstanbul’a geri döndüm. Sonrasında ise Mersin yolculuğu başladı. Şimdi de Mersin’de tiyatro yapmaya çalışıyorum. Çalışıyorum diyorum çünkü atölye kurmak, şehri anlamak, insanları tanımak bir hayli zaman alıyor. Bunun çalışmaları sürüyor tabii ki… 

Act Sanat Atölyesi nasıl doğdu? 

Hakan Yeni: Act Sanat Atölyesi aslında İstanbul’da bir fikir olarak başladı. İçeriği İstanbul’da yazıldı. Sonrasında da Mersin’e entegre edildi. Aslında Mersin’de geliştirdi kendini. Ben bir üretim atölyesi olması istiyordum. O yüzden belki de kendi adını “Act” diye seçmiş olabilir atölye… Act Sanat Atölyesinin fikir aşamasından şu andaki haline gelene kadar kendi kendini geliştirdi. Buna en büyük katkıyı sağlayan ise Mersin şehrinde yaşayan insanların sanata ve tiyatroya ilgilerinden doğan çalışmalar oldu. Atölye içerisinde çalışma yapan öğretmenler, psikologlar, mühendisler, ev hanımları, yerel tiyatrolardan gelen alaylı tiyatrocular, mimarlar dahil olmak üzere bir çok meslekten insanların emeği vardır. Aslında tam da istediğimiz şekilde ilerliyor atölye. Gün içerisinde insanların uğrak yeri olmaya başladı. Hatta atölye bazen “Ben biraz çalışmaya geldim, müsait mi” diye ziyaretçi bile kabul ediyor. Bu da hedefinden şaşmadığını ve Mersin’in de atölyeyi sahiplenmeye başladığını gösteriyor. Atölyenin tiyatro alanı aslında 10, 11 ay öncesinde harekete geçti. İlk çalışma Zeynep Nutku’nun çevirdiği Jerry ve Tom ile başladı. Atölyemizin maskotu haline gelen “Tom” adlı köpeğimiz de adını buradan almaktadır. Oyun Mersin için biraz sert bir oyun olduğu için şimdilik durdurduk. Fakat hala aklımın bir köşesinde o oyun ile Mersin seyircisinin karşısına çıkma isteği var. Nedenini bilmiyorum, belki de seçilen ilk metin olduğu içindir. Sonrasında ise Yenişehir Belediye başkanı ile bir ortak projemiz oldu. Ardından tiyatro okumuş iki tiyatrocunun (Necati Kutlu ve Hande Özelsancak) atölyeye dahil olması ile tiyatronun kadrosu kurulmuş oldu ve bu süreçte proje üretimi hızlandı. Hatta bugünlerde “Söylemesem de Olurdu Ama Şimdi Hiç Söylememem Lazım” adlı bir oyun üzerinde çalışıyoruz. Aralık ayı içerisinde yetiştirmeye çalışıyoruz oyunu. Atölyenin en büyük şanslarından biri de Eda Koroğlu’dur. Bizim mimarımız… Aynı zamanda atölye ortağıdır kendisi. Burada hem mimarlık çalışmalarını hem de tasarım çalışmalarını sürdürüyor. Tabii ki aynı zamanda bizleri de dizginliyor. Biz tiyatrocuların arkasında Eda Hanım gibi birinin olması kendimizi güvende hissetmemizi sağlıyor. Aslında atölyenin temeli dört fikir insanı ile Mersin’e sanatsal çalışma yapmak üzere bir araya gelmiş insanlardan oluşuyor. 

Neden Mersin’i tercih ettiniz böyle bir atölye için?

Hakan Yeni: Ben aslen Mersinliyim. Dedem Mersin’in ilk özel okulunu açanlardan biridir. Eğitime verilen değer aileden geliyor. Kendi şehrim diye kabul ettiğim ve hayatımda mutlaka geri döneceğimi bildiğim bir yerdi Mersin. Yaşam şartları ve insanları beni sanatsal anlamda çok heyecanlandırıyor. Bu anlamda da bu şehrin insanları için bir şeyler yapmaya çalışmak “galiba doğru yerde, doğru şeyleri yapıyorum” cümlesini hep aklımda tutuyor.  

Mersin’de tiyatro ya da sanatsal faaliyet yürütmenin zorlukları, kolaylıkları nelerdir?

Hakan Yeni: Türkiye’nin her şehrinde sanat ya da tiyatro yapmak çok zor… Bu münferit olarak yapabileceğiniz bir iş değil. Tiyatro da en az iki kişi ile yapılan bir sanat: Seyirci ve oyuncu… Bu anlamda her şehrin sosyolojik ve psikolojik gerçeklerini kabul edip ona göre çalışmalar yapmanız gerekiyor. Ben bir senedir Mersin’deyim. Neredeyse şehir yöneticilerinin hepsi ile bir tanışmışlığım ya da görüşmüşlüğüm var ama iletişim kurmak çok zor. Her biri bir hayli yoğun insanlar. Sizinle sanatı ve içeriğini konuşmak onlar için belki de zaman kaybı gibi düşünülüyor olabilir. Aslında bu diyalogu şöyle de anlatabiliriz. Şehir içerisinde birçok sanat merkezi, tiyatro, sergi alanı var. Hepsinin ortak fikri desteklerinin resmi düzeyde üretim sağlayacak nitelikte olmaması. Mersin’de yaşayan insanlar sanatla iç içe olmayı seviyorlar. Özellikle de bu işin eğitimini almış insanlarla iç içe olmayı, tiyatronun mesela, gerçekte nasıl yapıldığını, ne olduğunu, içeriğini, işleyişini çok merak ediyorlar. Act Sanat Atölyesi, düzenlediği atölyelerde bunu gösteriyor. Yazarlık atölyesinde yazım çalışmaları yapılıyor, kamera önü ve yetişkin tiyatro atölyelerinde de bu çalışmaların nasıl görsele dönüştüğünü görüyorlar. Bir kombinasyon ile, yazarlık atölyesinde yazılan metinler diğer atölyelerde vücut buluyor. Böylelikle de tiyatronun alanında yazarlıktan kostümüne, dekordan oyunculuğuna kadar tüm boyutların içinde bulunduğu bir faaliyet yürütülüyor. Şehir bu fikri sevdi gibi görünüyor; fakat dediğim gibi şehir yöneticileri bu anlamda biraz daha ilgili olmak durumunda diye düşünüyorum. Tabii ki, bahsettiğim kurumlar daha çok “belediyeler”… Belediyelerin nitelik anlayışı bizim nitelik anlayışımız ile çok örtüşmedi şimdiye kadar. Biz üç okullu arkadaş münferit çalışmalarımız ile bu şehre fayda sağlamaya çalışırken –ki bunu yaparken ufak bir destek dahi almıyoruz- “yapıyorlarsa bize gelsinler” algısı var. Şahsen ben bundan yana değilim. Çevremdeki herkes “sen git konuş” diyor bana. Bir iki kere bunu yaptım. Çok nazik karşılanmayı umut ederken, bazı belediyelerin Kültür Müdürlükleri’nde “Evet, bizden ne istiyorsun” cümlesi ile karşı karşıya kaldım. Oysa ben bunu istemiyorum burada kurmaya çalıştığımız düzen içerisinde… Biz eğitimimiz ile zaten şehirde birçok çalışma yapıyoruz. Ekipteki herkes bu işin çıraklığını yapmış insanlar. Aynı ideoloji ve aynı heyecanı taşıyan insanlar. Bir şehre sanatsal fayda sağlamak için çalışan insanlara, yerel sanat atölyelerine belediyelerin daha çok özen göstermesi lazım. Çünkü Atatürk’ün dediği gibi, “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”

Farklı çevrelerden destek görüyor musunuz?

Hakan Yeni: Bu soru bence iki açıdan değerlendirilmeli. Bizim desteğimiz şehrin insanları tarafından sağlanıyor. İlgi gösteriyorlar, geliyorlar tanışıyorlar, arıyorlar teşekkür ediyorlar, iyi ki buradasınız diyorlar vb. Bir başka açıdan bakarsak, hayır destek görmüyoruz. Destek dediğimiz şey sadece maddi destek olamaz. İmkan sağlanması lazım. Daha iyisi, daha özenlisi nasıl yapılır, elimizdeki imkanlar ne kadar, nerelere ulaşılır gibi sorularla ortak yürütülmesi lazım çalışmaların. Bunun için de tabii ki, iletişim kurulabilecek kişilerin olması lazım. Kültür Müdürlükleri’ne çoğu zaman yetkin insanlar yerleştirilmiyor. Böylesine önem arz eden bir alanda çalışanlar çoğu zaman yeterli donanımda olmuyor. Böyle olunca da iletişim kurmak çok zor hale geliyor. 

Act Sanat Atölyesi’nin gelecekteki projeleri nelerdir?

Hakan Yeni: Atölyenin dediğim gibi ilk çıkış noktalarından biri “üretim mekanı” olması. Bu anlamda da birçok proje var. Fakat başladığımız ve halihazırda üstünde durduğumuz proje “Mersin’de bir alternatif tiyatro oyunu yapmak.” Bu oyun, atölyenin “Act Performans” salonunda sahnelenecek… Necati Kutlu’nun yazdığı, Necati Kutlu ve  Hande Özelsancak’ın oynadığı, benim de yönettiğim “bir geri dönüş hikayesi” bu oyun. İki çift yumurta ikizi kardeşin yıllar sonra bir araya gelerek hem hesaplaşmalarını konu alan, hem söylenmesi gerekenleri söyleyen hem de söylenemeyenleri dile getiren bir oyun. Oyun bizce tam Mersin’in sosyolojik ve psikolojik yapısına uygun. O yüzden bizi bir hayli heyecanlandırıyor. Aynı zamanda sahne ve reji anlamında Mersin’in daha önce tecrübe etmediği bir yapıyla oyunu hazırlıyoruz. Bizler İstanbul’da yıllarca tiyatro yapmış ve alternatif tiyatronun içinden gelen tiyatrocularız. Mersin, doğal olarak alternatif tiyatro anlayışına uzak bir şehir.  Bu anlamda da heyecanlıyız. Şehirin insanları bu tür tecrübeleri bizimle beraber yaşamaya başlayacağı için… Oyun dışında, her alanda farklı bir atölye koçu olan atölyelerimiz devam edecek: Tiyatroda Çocuk (Eda Kaplan) , Genç ve yetişkin (Hakan Yeni) atölyeleri, Kamera Önü Oyunculuğu (Necati Kutlu), Yazarlık Atölyesi (Hande Özelsancak), İngilizce atölyesi (Deniz Yılmaz), Zumba Atölyesi (Ahu Sevimli), Terapi Atölyesi (Aslı Arıcan), Pilates Atölyesi (Yağmur Başak Uzun). Ayrıca, haftalık ya da onbeş günde bir Speaking clup, Film Atölyesi, Act Performans atölyesi gibi atölyeleri de yapıyoruz. İnsanların bir araya gelmesi ve bir söyleşi ortamı yaratarak sanatsal, kültürel faaliyetlerini bu dayanışma ortamında ortaklaşa yürütmeleri bizi çok mutlu ediyor.  

7

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku