Gözaltına Alınıp Serbest Bırakılan Aytaç Topuz: “Devlet Yok Diyenler Yanılıyor, Ben Devleti Gördüm”

editor
4,7K Okunma
Osmaniye’de depremzedelere psiko-sosyal destek için kurulan gönüllü dayanışma ekibinde yer alan ve 1 Mart günü gözaltına alınan Burdur Sanat Tiyatrosu oyuncusu ve Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Yürütme Kurulu Üyesi Aytaç Topuz serbest bırakıldı. Topuz, başından geçenleri, gözaltı sürecini ve deprem bölgesindeki izlenimlerini dergimiz için kaleme aldı…

Mesleğim tiyatro oyunculuğu, yaratıcı drama liderliği de yapıyorum. Dolayısıyla, deprem konusunda yardım amaçlı kendi alanımda bir şeyler yapabilirim diye düşünerek, üyesi olduğum TKP’nin psikososyal destek eğitimine katıldım ve bölgeye gidecek ekiplere dahil oldum. 

Psikolog Melis yoldaşıma katılmak için benimle gönüllü olarak yola çıkan ekibimdeki bir arkadaşımla 27 Şubat Pazartesi günü Osmaniye’deki TKP Yunus Emre Semt Evi’nde depremzede çocuklarla çalışmaya başlamak için Osmaniye’ye geldik. Daha önce 16 Şubat’ta gittiğimiz yerde 10 TKP üyesi önce “Afad malzemelerine el koymak” “Devleti aciz göstermek” sonra da “polise mukavemet” gibi zorlama suçlamalarla gözaltına alınmış, bölge halkının tepkisiyle serbest bırakılmıştı. 

Osmaniye’ye geldiğimizde daha otobüsten iner inmez TEM ve Güvenlik şubeden olduklarını öğrendiğim 18 polis tarafından etrafımız çevrildi, beni karşılamaya gelen iki yoldaşımla birlikte üst araması gibi kriminalize edici durumlara maruz bırakıldık. GBT gerekçesiyle iki saatten fazla orada tutulduk. Oradan çıkıp aracımıza bindiğimizde otogar çıkışında trafik polisi tarafından durdurulduk ve aracımıza ceza kesildi. Hatta bu yüzden planladığımız psikososyal destek çalışmasının ilkine katılamadım. 

Semt evinin bulunduğu bölge sürekli polis gözetimindeydi, bütün girişlerde ekipler vardı. Markete dahi giderken polis tarafından takip ediliyorduk. Akşam çocuklarla buluştuk güzel bir çalışma yaptık, semt evine sürekli mahalleden insanlar gelip gidiyordu. Oradan hem yardım alıyorlardı hem de yemek yapıp getirmeye kadar yardımcı oluyorlardı. “Dayanışma” kavramının en somut halini gördüm orada. Gelip giden depremzedeler bize polis tarafından durdurulduklarını, bazılarına trafik cezası kesildiğini, bazılarının semt evine gitmemeleri konusunda korkutulmaya çalışıldığını söylemeye başladılar. Bizi yıldıramayacaklarını anlayıp, evsiz çaresiz kalmış depremzedelere bunları yapacak kadar gözü dönmüş bir baskı uygulanıyordu. 

28 Şubat Salı günü, yani geldiğimizin ikinci günü akşam 22:00 sıralarında polis semt evine baskın yaptı ve ben dahil orada çalışma yapan 7 kişiyi ve o sırada orada bulunan bir mahalleliyi gözaltına aldı. Sonra mahalleli depremzedeyi karakolda serbest bıraktılar, bizi de ifadelerimizi aldıktan sonra Toprakkale ilçesindeki nezarethaneye götürdüler. Ertesi gün gözaltı süremizin bir gün daha uzatıldığını öğrendik. 

Hakkımızdaki suçlamalardan biri, şebeke sularıyla ilgili yalan bilgi yaymamız şeklinde özetlenebilecek bir suçlamaydı. Mahkeme süreci devam ettiği için, bu konuda söyleyeceklerim şu an için sınırlı. 2 Mart Perşembe günü hakim karşısına çıktık ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldık. Semt Evine geri geldiğimizde bazı insanlar korkuyor olsalar da, genel olarak mahalledeki insanların hala yanımızda olduğunu, bizi sahiplendiklerini gördük. Çocuklarla yaptığımız çalışmaya devam ettik. 

Yerimizi çalışmaları devam ettirecek arkadaşlara bırakarak, Burdur’a geri döndüm. Yolda gelirken şu haberi de aldık: Osmaniye Valiliği tarafından 15 günlük eylem ve etkinlik yasağı getirilmiş! Hem de “bölücü sol marjinal görüşe müzahir şahısların ilimize girişlerine müsaade edilmeyecektir” gibi komik bir gerekçeyle!

Biz gözaltındayken, olayı çevredeki herkese haber vermeye çalışan mahalleliye, sesimizi en yüksek şekilde duyuran partim Türkiye Komünist Partisi’ne, devrimci dostlara, Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi’ne ve duyarlı herkese teşekkür etmek istiyorum.

Benim için birçok açıdan etkileyici bir süreçti. Yaptığımız çalışmaya katılan 28 çocuğun yaklaşımını hiç unutmayacağım. Biz ayrılırken sarılıp, gitmeyin diye seslenmelerini unutmayacağım. Bizden aldığı gıda yardımından yaptığı yemekleri yine bizimle paylaşan kadınları unutmayacağım. Oradaki dayanışmanın ete kemiğe bürünmüş halini unutmayacağım… 

Sadece bizim çocuklarla yaptığımız çalışma değil söz konusu olan, Bizden öncekiler ve birlikte olduğumuz yoldaşlarımız sadece o mahalleye değil, şehrin genelindeki pek çok kişiye yardım ulaştırdılar. Hiç gidilmemiş köylere gittiler. Okul hakkı elinden alınmış çocuklarla ders çalıştılar, oyunlar oynadılar. Madde bağımlılığına karşı bu konuda yetkin psikolog arkadaşımız çalışma yapmayı planlıyordu, doktor yoldaşlarımızla sağlık sorunu yaşayan insanlara yardım etmeyi planlıyorduk. 

Bu gibi pek çok dayanışma faaliyeti, diğer deprem bölgelerindeki yoldaşlarım tarafından yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Bizler, bu faaliyetleri tamamen halkımız için yapıyoruz. Hiç bir kazancımız, çıkarımız yokken yapıyoruz bunları. Orada o gün cezalandırılmaya çalışılan da “dayanışma”dır! Bunu da unutmayacağım! Bizi yıldırmaya çalıştılar ama bunu asla başaramayacaklar!. 

Şimdi hepimiz fırsat bulduğumuzda Osmaniye’ye tekrar gitmeyi düşünüyoruz.

Hükümet ve devleti ayırmak gerek diye bir parantez açarak şunu söylemek istiyorum: Oradaki birçok depremzedenin aksine “devlet yok” demeyeceğim, devlet vardı. Bizim Osmaniye’den ayrıldığımız gün TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan şehre geldi. Onlarca ekip arabası, çevik kuvvet otobüsleri, TOMA, drone ve yüzlerce polis olarak gördüm ben devleti orada!

Bu manzaradan sonra da son söz olarak TKP’nin çağrısını tekrar etmek isterim: Bir daha enkaz altında kalmamak için, ayağa kalkalım!

AYTAÇ TOPUZ
Burdur Sanat Tiyatrosu Oyuncusu 
Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Yürütme Kurulu Üyesi

 

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku