Depremin başından beri dayanışma gönüllüleri ile yardım çalışmalarına katılan oyuncu Cengiz Bozkurt, depremzedeleri de dayanışmanın bir parçası yapmanın önemli olduğunu vurguladı.
Evrensel gazetesinden Hilmi Mıynat’ın haberini aktarıyoruz
Depremin ilk haftasından itibaren dayanışmanın bir parçası olarak yardım faaliyetlerine katılan Sanatçı Cengiz Bozkurt, İskenderun’da dayanışma gönüllüleri ile birlikte depremzedelerin yaralarını sarmaya çalışıyor. Önce Maraş’ın Çiğli köyüne gittiğini, ardından Hatay’a geldiğini belirten Bozkurt, bölgede halen çadır eksiği olduğunu ve çocukların deprem psikolojisinden çıkabilmesi için faaliyetlere ve desteğe ihtiyaç olduğunu söyledi.
Çiğli’de eşinin akrabaları olduğunu belirten Bozkurt “Önce onlara yardımcı olmaya çalıştık. Ben birinci haftada dahil olabildim. Bu bölgeye gelebildim. Onun öncesinden İstanbul’dan koordine etmeye çalıştık yardımları. Köyde 30’a yakın kayıp var. Oradan Pazarcık, Adıyaman, Hatay, Samandağ, Defne, en son da İskenderun’a geldim. 15 gündür bölgedeyim. 1999 İzmit Körfez depreminde de dayanışma gönüllüleri olarak görev almıştık. Şimdi de dayanışma gönüllüleri çatısı altında bölgedeki insanlara, çocuklara, ihtiyacı olanlara yemek çıkarıyoruz. Barınma konusunda yardımcı olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
“FAALİYETİN BİZDEN SONRA DA SÜRMESİ GEREKİYOR”
ODTÜ Mezunlar Derneği, KESK, Alevi dernekleri ve çeşitli siyasi parti ve kitle örgütlerinin desteği olduğunu dile getiren Bozkurt, “Arkadaşlar ellerinden geleni yapmaya çalışıyor, dışarıdan gelenler onlara destek olmaya çalışıyor ama buradaki amaç dışarıdan gelenlerin her işi yapıp sonradan çekilmesi değil; depremzedeleri de bu işe dahil etmek. Bu konuda oldukça yol aldık. Mahallelere gidiyoruz. Dün 5 mahalle gezdik. Oralarda mahalle meclisleri, küçük küçük komiteler oluşturduk. İhtiyaçları o komiteden alıyoruz ve onların dağıtmasını istiyoruz. Bizden sonra da faaliyet gösterebilecekleri şekilde bu bölgeden ayrılmak istiyoruz. Kendi kendilerine yetecek hale geldikten sonra” diyerek depremzedelerin de birlik oluşturmaları gerekliliğine vurgu yaptı.
“TEMİZLİK VE BARINMA EN BÜYÜK İHTİYAÇ”
Depremin üçüncü haftasında gördüğü eksiklikleri sorduğumuz Bozkurt, çadır eksikliğinin altını çizerek şöyle devam etti: “En büyük eksik burada çadır. Erzak geliyor. Kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği çıkarabiliyoruz. Bölgede resmi, gayriresmi birçok kuruluş var. Temizlik, tuvalet ve barınma konusu en büyük sorun. Sabahtan beri kaç tane aile geldi, çadır istiyor; veremiyoruz. Çadır kentlere de yerleşmek istemiyorlar. KESK’li öğretmenlerden biri, çadır kentte boş yer olduğunu ama bir ailenin oraya yerleşmek istemediğini söyledi. Bunun sebebi insanların evlerini yağmacılara teslim etmek istememesi. ‘Çadırı bize verin, biz evlerde kuralım’ diyorlar. Çadır kentlerde tuvalet ve banyo konusunda daha organize bir yapı var. Resmi kurumlar da istiyorlar ki insanlar çadır kentlere yerleşsinler. İnsanlar da evlerini mahallelerini bırakmak istemiyor.”
Eksikleri bölge halkına sormak gerektiğini ifade eden Bozkurt, “Nelerin eksik olduğu zaman içinde belgesellerle, insanların anılarını yazdığı kitaplarla ortaya çıkacak. Çok büyük bir felaket yaşıyoruz. Çok fazla ili kapsayan bir felaket bu. ’99 depremi de neredeyse Körfez’in tamamını etkilemişti. Yaraları sarmak kolay olmadı. Burada maalesef büyük bir boşluk vardı ilk hafta, enkaz kaldırmadan barınmaya kadar. Herkes onu söylüyor. Ama artık o dönem de aşılmış durumda” ifadelerini kullandı.
“ÇOCUKLAR İÇİN FAALİYETLERE İHTİYAÇ VAR”
Deprem bölgesindeki çocukların durumuna da dikkat çeken Bozkurt, “Pedagog arkadaşlar burada görevi devraldılar. Ben de kitap okudum mesela biraz önce. ’99 depreminde de aynı şey vardı. İzmit çadır kampı bin çadırlık bir çadır kampıydı. Çocuklar ne yapacağını şaşırmıştı. İnsanları fotoğrafa, sinemaya, sanata teşvik edecek faaliyetler vardı. Bir şekilde buradaki insanları depremin ve felaketin haleti ruhiyesinden çıkarmak için faaliyetler yapıyoruz, ama çok eksiğiz. Desteğe çok ihtiyacımız var” dedi.
