Sercan Gidişoğlu: “Setlerde Virüs Molası Yok, İnsan Hayatını Hiçe Sayanlar Çok!”

editor
2,2K Okunma

Oyuncular Sendikası Genel Sekreteri Sercan Gidişoğlu’nun Gazete Müstehak’ta yayımlanan yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz:

Sinema, reklam ve dizi setleriyle ilgili alanda var olan meslek örgütleri olarak günlerdir; COVID19 virüs pandemisi sebebiyle hem çalışanların hem halkın sağlığının korunabilmesi için, çok tehlike arz eden ve virüs yayılımına en müsait alanlardan olan dizi, reklam ve sinema setlerinde tüm çalışmalara bir süreliğine ara verilmesi için #SetleriDurdurun çağrısı yapmaktayız.

Her ne kadar bu konuda duyarlı davranan ve setlerine bir süreliğine ara veren yapım şirketleri olsa da, TRT, kamu yayıncılığının da gereğini yaparak kendi kanallarında yayınlanan tüm dizilerin setlerini iki hafta süreyle durdurduğunu ilan etse de, bu konuda temel sorumluluk ve yetki sahibi olan yayıncılar ve her konuda kamusal tedbirler alma yetkisi bulunan kamu otoriteleri maalesef günlerdir her mecradan yaptığımız ‘Setleri Durdurun’ çağrımıza ve ilgili başvurularımıza bir yanıt vermemiştir.

TV kanallarında oynatılan dizilerin çekimlerinin durdurulması, orada çalışan oyuncuların ya da kamera arkası çalışanlarının yetkisinde değildir. Yapımcılar da, yaptıkları sözleşmeler gereği, kanallar talep ettiği sürece dizi çekimlerini sürdürmeleri gerektiğini belirtmektedir.

Bu koşullar altında yayıncı kanallar, salgın karşısında halk sağlığını korumak üzere başta Cumhurbaşkanlığı ve Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm kamu otoriteleri tarafından alınan tedbirlerin uygulanabilmesi için gerekli adımları atmakla ve en büyük tehlike arz eden çalışmalarını oluşturan dizi setlerini derhal durdurmakla mükelleftir.

Aksi takdirde önlemlerin alınmasında çok geç kalınacak ve yakın zamanda spor dünyasında ortaya çıktığı gibi dizi sektöründe de vakaların ortaya çıkma ihtimaliyle karşı karşıya kalınacaktır. Kanallar kendi yayınladıkları dizilerin set çalışmalarının virüs tehlikesi kontrol altına alınana kadar bir süreliğine durdurulduğunu derhal açıklamazlarsa, korkarız ki şu anda ara vermiş durumda olan setler bile kısa süre içinde tekrar çalışmaya başlamaya zorlanacak ve tehlike büyüyerek devam edecektir.

Tüm bu olguların ışığında, Yüksel Aytuğ tarafından kaleme alınan ve bugün paylaşılan ‘ATV’de virüs molası yok’ başlıklı yazıdaki bazı ifadelere yanıt verme gerekliliği doğmuştur. Adı geçen köşe yazarı yazısında ‘dizicileri’ sağlık çalışanlarına benzetmiş, kendilerine kahramanlık atfetmiş ve ATV yönetiminin ‘son derece fedakarca bir karar alarak’ tüm dizi ve programlarını devam ettirdiğini ifade etmiştir.

İlk olarak yazarın ‘diziciler’ dediği grubun büyük çoğunluğunu oluşturan setlerde çalışan tüm emekçiler – oyuncular ve kamera arkası çalışanları – ifade edildiği üzere sağlık çalışanları gibi kahraman değil; hiçbir kamusal zorunluluğu olmayan bir sektörde tamamen tehlike altında, 16-18 saatlik günlük çalışma saatleriyle ve zayıflamış bağışıklık sistemleriyle, onlarca kişinin yakın mesafede temas ederek çalıştığı zorlu ortam ve koşullarda virüse karşı korunmasız biçimde çalışan ve bunu yayma potansiyeli çok yüksek olan çalışanlardır. Kahraman olmadıkları gibi bu sürecin gerçek kahramanları olan sağlık çalışanlarının yükünü son derece ağırlaştırma ihtimali olan bir sektörde çalışmaktadırlar.

Ayrıca bu sektörün çalışanları, yazarın yazısında ifade ettiği gibi ‘herkesin evine kapandığı ve televizyonun tek eğlence alternatifi olarak kaldığı şu kritik dönemde’, “milletin tek eğlencesini devam ettirebilmek adına” virüs tehdidi karşısında zorla çalışmak zorunda bırakılarak hayatları yok sayılacak kobay fareleri değildir.

Yazarın savunduğu gibi dizi çekimlerinin devam ettirilmesi tavrı ‘kahramanca’ bir davranış değil aksine tüm set emekçilerinin ve halkın sağlığını hiçe saymak, virüsün yayılmasını önlemek için Devlet otoriteleri tarafından ilan edilen tedbirlere uymayan harekette bulunmak demektir. Yazıda fedakarlık yaptığı belirtilen kanal ‘yönetimi’, kendileri setlerde çalışan ve somut tehlikeye maruz kalanlar olmadıkları için ne gibi bir fedakarlık yapıyorlar, anlamakta güçlük çekmekteyiz! Herkesin mecburi sebeplerle evlerine kapanmasından ötürü artan televizyon izlenme oranları ve reytingler sonucu artan reklam gelirlerinin olduğu ortamda fedakarlık dizileri devam ettirmek mi yoksa ara vermek midir?

Bu sorunun cevabını kamu vicdanına bırakırken biz yazara şunu da sormak isteriz; kendisi mesela, yaptığı açıklamada ‘alınan tüm tedbirlere rağmen yoğun insan ve ekipman hareketliliğinin olduğu dizi setlerinde Koronavirüs yayılım riskini engelleyebilecek daha steril bir ortamın oluşturulmasında güçlükler yaşandığı tespit edilmiştir’ diyerek tüm dizilerinin set çalışmalarını 19 Mart’ta ilk aşamada 2 haftalık süreyle durdurduğunu ilan eden Devlet televizyonu TRT’yi bu durumda ‘fedakarca’ davranmamış olmakla mı suçlamaktadır?

Bu süreçte TRT’nin yaptığı ve diğer tüm yayıncıların da bir an evvel yapması gerektiği halde hala yapmadığı bu seçim fedakarlık değil, salgına karşı sorumlulukları dahilinde yapılması zorunlu olandır. Kültür-sanat ve eğlence sektöründe bir fedakarlıktan bahsedeceksek, bu ancak; tek gelirleri olan oyunları iptal edilen özel tiyatroların ve tiyatrocuların, dansçıların, operacıların, performans sanatçılarının, haftalık yevmiyeyle serbest çalışan, çalışmadığı zaman geliri olmayan ve sağlık nedeniyle setler durduğunda maddi zorluk çekecek olan dizi sektörü çalışanlarının, zaten çok düşük ücretlerle parça başı çalışan ve bu süreçte virüs nedeniyle kapanan stüdyolardan ötürü geliri tamamen kesilen seslendirme oyuncularının fedakarlığı olabilir. Bizim sektörümüz dışında ülke çapında da, ‘ücretsiz izne’ ayrılmaya zorlanan veya işinden olan emekçilerdir gerçekte fedakarlık yapmak zorunda kalanlar.

Yukarıda sözü geçen köşe yazısı, bir övgü ya da güzelleme yazısı değil; bizim nazarımızda insan hayatını yok sayan ve bu salgını ciddiye almayan mentalitenin bir yansımasıdır. Normal şartlar altında bizim de ciddiye almayı seçmeyeceğimiz bu yazı karşısında üyelerimizin yaşam hakkını hatırlatmak zorunda kalmaktan duyduğumuz üzüntüyle cevap verme zorunluluğu hasıl olmuştur.

Tekrar ediyoruz; derhal önlem alınmazsa sektörümüzde yaşanacak vakaların ve buna bağlı halk sağlığı sorunlarının baş sorumluları yayıncı kuruluşlar ve gerekli tedbirleri almayan kamu otoriteleri olacaktır.

Tüm bu uyarılarımıza ve çağrılarımıza rağmen gerekli tedbirleri alma yetkisi olanlar bu tedbirleri almaz ve set emekçileri tehlikenin geçmediği ortamlarda tekrar setlerde çalışmak zorunda bırakılırlarsa kurum olarak, sözleşmelerindeki tüm ağır şartlara rağmen ‘kendi sağlığını ve halk sağlığını korumak için’ mücbir sebep sayılabilecek bu pandemi sebebiyle sete gitmek istemeyen tüm üyelerimize ve oyunculara hukuki destek sağlayacağımızı tekrar kamuoyuna bildiririz.

SERCAN GİDİŞOĞLU

Kaynak: http://gazetemustehak.com/sercan-gidisoglu-setlerde-virus-molasi-yok-insan-hayatini-hice-sayanlar-cok/

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku