Sacit Hadi Akdede: “Sanatçı Kimsenin Yalakası Olamaz”

editor
2,4K Okunma
‘Kültür-Sanat ve Sermaye-İktidar’ kitabının yazarı akademisyen Akdede, “Sanatçının derdi rızanın inşası değil, doğanın ve insanın sürekli yeni bir formda yaratılması ya da yorumlanmasıdır. Sanatçı ‘yalaka’ olamaz” diyor.

Birgün gazetesinden Eda Köprü Yılmayan’ın haberini aktarıyoruz:

Kültür ve sanatın sermaye ve iktidarla ilişkisi her daim tartışılan konu başlıklarından biri. Kültürel ekonomi, politik ekonomi ve kültür ve sanatın politik ekonomisi üzerine çalışan Akademisyen Sacit Hadi Akdede, kültür-sanatın sermaye ve iktidarla ilişkisini değerlendiren ve bunu farklı sanat dallarında ele alan bir kitap derledi. ‘Kültür-Sanat ve Sermaye-İktidar’ kitabında müzikten resme, tiyatrodan fikri mülkiyete kadar pek çok başlıkta makaleler yer alıyor. Makalelerde; Erdem Özgür, Anıl Aba, Altuğ Yalçıntaş, Değer Eryar, Alper Duman, Funda Lena, Şansel Özpınar, Abdullah Öztürk ve Sacit Hadi Akdede’nin imzası var. Sermaye ve iktidarın sanat alanındaki uzantısını, 20 yıllık AKP iktidarının kültür sanata etkisini Akdede ile konuştuk.

Sermaye ve iktidar, kültür-sanat alanında neden faaliyet göstermek ister? Bu durumun olumsuz yanları neler?

Sermaye ve onların kültür sanat vakıfları ve dernekleri ya da iktidar kültür ve sanat alanına öncelikle, Chomsky’nin kavramı ile söylersem “rızanın inşası” (manufacturing consent) amacıyla faaliyet göstermek ister. Sanatçı üreten sanatçı doğayı, insanı, toplumu anlamaya çalışan çok özel bir emekçidir. Sanatçının derdi rızanın inşası değil, doğanın ve insanın sürekli ve hep yeni bir formda yaratılması ya da yorumlanmasıdır. Bu bakımdan gerçek sanatçı kimsenin “yalakası” olamaz. Ama iktidarlar ve sermaye, bütün siyasi iktidarlar, sermayenin vakıf ve dernekler şeklinde örgütlenmiş kurumları, sanatçıları birer kurum içine sokma eğilimindedirler. Onların derdi görünüşte çok zararsız olan sanat gibi yüce bir alanı desteklemektir. Bu desteklerin olumlu yanı olarak da toplumsal kalkınmaya katkı, olumlu dışsallıklar, gibi gerekçeler ileri sürülür. Bunlar bir dereceye kadar doğrudur eğer siz varolan sistem içinde oyunu oynamaya devam etmek isterseniz bu olumlu dışsallıklar rızanın inşası süreciyle topluma yerleşmiş olur.

Sanatçı ister heykeltıraş ister yazar isterse müzisyen olsun piyasanın kurallarına göre hareket ederse özerkliğini nasıl koruyabilir?

Aslında verdiğiniz üç sanatçı örneği için iktisadi ve politik yapılar farklı bir ortam oluşturuyor. Yazar ve heykeltraş öncelikle, sanat üretimini bireysel olarak gerçekleştiren ama sanatını ulaştırmak için pazar arayışına giren, genellikle bireysel ilişkiler kurmaya çalışan, pazar arayışını ajanslara delege edemeyen sanatçılardır. Hem yazarların hem de heykeltıraşların çoğunun ikinci işleri vardır. Bu ikinci işleri onlara belli bir derece bağımsızlık verebilir ama o zaman dahi sanatçı sanatının takdir edilmesini, görülmesini, beğenilmesini bekler. Bu bakımdan eğer ikinci işleri onların sanatlarına ayıracakları zamanı çok azaltmıyorsa ve ikinci işlerinden yaşamlarını sürdürebilecek bir gelir elde edebiliyorlarsa, sanatçı bir dereceye kadar özerkliğini koruyabilir. Müzisyen için ise durum biraz farklı. Eğer besteci ise ve icracı değil ise, o zaman bestelerini üretmek için genellikle bireysel çalışan, notalarını ulaştırmak için çeşitli ağların içine giren, çok tanınan bir besteci değilse, notalarının icra platformlarına ulaştırılmasını çeşitli pazarlama şirketlerine delege edemeyen konumda. Bunun yanında, müzisyen eğer sadece icracı ise, bir grupta çalıyor ise, bir kamu kurumunda ya da devlet kurumunda çalışıyor ise, o müzisyen için bir grup ortamı, bireysel üretim değil, bir grup, takım ortamı vardır demek. Bu grubun hukuki statüsü sanat üretiminin doğasını değiştirir. Grup üyeleri bir şirketin sigortalı çalışanı olması durumu ile grup üyelerinin kendi şirketleri olması durumu sanatçının bağımsızlığını etkiler. Müzisyenler için böyle ayrıntıların varlığı, iktisadi ve politik analizi birçok boyut kazanır.

Kültür-Sanat ve Sermaye-İktidar, Derleyen: Sacit Hadi Akdede, Alfa Yayınları, 2023

Kültür-Sanat ve Sermaye-İktidar, Derleyen: Sacit Hadi Akdede, Alfa Yayınları, 2023

Kitapta sinema, müzik, tiyatro ve fikri mülkiyet alanında yazılan farklı makaleler var. Edebiyat kısmı eksik. Bu alana girmemenizin özel bir nedeni var mı?

Bu alana girmememizin özel bir nedeni yok. Yazı yazan arkadaşlar en çok ilgilendikleri konularda yazılar yazdılar. Edebiyat alanı ya da yayıncılık sektörü de elbette ayrıntılı incelenmeye değer bir alan. Fikri mülkiyet hakları bölümlerinde incelenen alanlar için kullanılan mantıksal, yöntemsel araçların edebiyat alanına da uygulanabileceğini ilgili bölümlerde dile getirdik. Bununla beraber sizin sorunuz edebiyat ve yayıncılık alanında da ayrıntılı çalışılması gerektiği yönünde bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bir sonraki baskısında ayrı bir bölüm olarak incelenebilir.

Son 20 yılda AKP iktidarı boyunca izlenen neoliberal politikaların kültür-sanat alanına yansıması ne oldu?

AKP, çok istemesine karşın kültürel iktidarı henüz sağlayamadığını, Cumhurbaşkanı’nın bu konudaki daha önceki demeçlerinden birinde görüldüğü gibi, belirtiyor. Neoliberal politikalar öncelikle iktisadi hayatta uygulanan politikalar. AKP’nin uyguladığı iktisadi politikaları ondan önceki siyasi iktidar oluşturmuş AKP de devam ettirmiş. Neoliberal iktisadi politikalarla kültürel alanın politikaları her zaman örtüşmez. Kültür alanı bazen kendi özerk alanını oluşturur. Bu Türkiye tarihinde de genellikle böyle olmuştur. Örneğin ödenekli kurumlarda genel müdür sayısı kültür bakanı sayısından daha az. Bu şu demek: Her bakan değiştiğinde genel müdür değişmemiş. Kültür alanındaki uygulamaları genellikle bürokratlar belirler. Örneğin bağımsız tiyatrolara yapılan yardımlar 1982 yılı dışında yıllardır hep 100 TL devlet tiyatrolarına verildiyse, 2 TL bağımsız tiyatroların toplamına verilmiş. Neoliberal politikalar bu oranı değiştirememiş. Bununla birlikte, AKP yıllarında sahne sanatlarının kültür bakanlığı bütçesinden aldıkları paylarının azalması, sahne sanatlarının azalan payına karşı kültür bakanlığının diğer genel müdürlüklerinin payının artmış olması en dikkat çekici durum.

Kaynak: https://www.birgun.net/haber/sanatci-kimsenin-yalakasi-olamaz-427485

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku