Kibarlık Budalası

Figen Şentürk

Başrolünü Haldun Dormen ve Göksel Kortay’ın paylaştığı Molière’nin ölümsüz eseri Kibarlık Budalası, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi’nde seyircisiyle buluştu. 

‘’Molière, hiçbir zaman kendisini mahvolmaya bu kadar yakın görmedi’’

Elbette bir güldürü ustasından, üstelik bu Molière ise,  bu denli karamsar bir cümle duymak, bize ne olup bitiyor sorusunu sorduruyor. 

O zaman buyrun önce oyunun hikâyesine. 

1600’lü yılların sonunda Sultan IV.Mehmet, elçi olarak Fransa’ya Nüktedan Süleyman Ağa’yı göndermiştir. Fransızlar, gelen misafirin Fransa Sarayına hayran kalacağını ve etkileneceğini düşünürlerken, Süleyman Ağa hiç oralı bile olmamıştır. Kral XIV.Louis, Süleyman Ağa’yı etkilemek için huzuruna çağırmadan önce, pahalı kumaş ve mücevherlerden kendisine bir kıyafet diktirip huzura öyle kabulünü sağladıktan sonra, Süleymen Ağa bunu da olağan karşılamış ve hiç etkilenmemiştir. 

Süleyman Ağa’nın dönüşü sırasında saray ahalisi ona şöyle bir soru yöneltmiştir? Fransa Kralının kıyafetini nasıl buldunuz? Bunun üzerine Süleyman Ağa, Osmanlı Sultanımızın atının giyimi bile daha şıktır demesi üzerine, Fransa Kralı XIV. Louis, Molière’i çağırmış ve Türklerin de içinde olduğu bir güldürü-komedi yazmasını istemiştir. 

Elbette Molière çok daha fazlasını yazmış. 

Kibarlık Budalası, bir soylu gibi yaşamak isteyen Mösyö Jourdain’in hikâyesi. İlerleyen yaşına rağmen, mensubu olmadığı bir sınıfın içerisinde görünmek için, kese kese altın harcayan, türlü hocalardan; sanat, felsefe ve soyluluğa giriş dersleri alan Mösyö Jourdain, kızı Lucile’i de bir soyluyla evlendirmek istiyor. Bu arada kendisi de evli olduğu halde, bir markizle  evlenmenin planlarını yapıyor. Oyunu düğümleyen ve sonra inanılmaz ustalıkla çözen Molière bizi kahkahaya boğuyor. 

Haldun Dormen’i sahnede yakından seyretmek oldukça heyecan verici. Bütün algıyı, mıknatıs gibi üzerine çekiyor. Başka bir şeye odaklanmanız olanaksız. Büyük ustayı dikkatle seyrederken en çok şunu fark ettim: Dormen, kendi evinde, âdeta salonda yakın arkadaşları ile oyun oynuyor sanki..

Mükemmel bir rahatlık, mükemmel bir doğallık… Tabii sonradan öğreniyorum bu roldeki onuncu yılı olduğunu.. Hatta oyun sonrası yemekte esprisini bile yapıyor. ‘’On yıldır oyunda değişmeyen tek şey benim.’’

Madam Jourdain rolüyle sahnedeki ağırlığını koruyan Göksel Kortay, muhteşem Türkçesi ve diksiyonuyla buna eklenen görkemli oyunculuğuyla bizleri oyunun içine ustalıkla çekiyor. 

Sade bir dekor ve dönem kıyafetleriyle; Haldun Dormen, Göksel Kortay, Hakan Altıner ve oyun boyunca onların rahatlıklarını yakalamaya çalışan genç oyuncular eşliğinde bizlere unutulmaz bir akşam armağan ediyorlar. 

Ve yemek sonunda usulca bir cümle ekliyor Haldun Dormen: “Eskişehir’de daha bir severek oynuyorum  çünkü Eskişehir’i seviyorum…”

OYUNUN KÜNYESİ

YAZAN: Moliere

UYARLAYAN: İpek Kadılar

YÖNETEN: Hakan Altıner 

OYNAYANLAR: Haldun Dormen, Göksel Kortay, Hakan Altıner, Damla Cersioğlu, Efe Yeşilay, Anıl Yülek, Caner Tör, Reyhan Aydınsel, Burcu Akyürek

SÜRE: 1 Saat 50 Dakika (2 perde)

3

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku