Kendi Gibi Olmaktan Başka Bir Tercihi Olmayan Serpil’in Hikâyesi : “Küründen Kabare”

Tolga Polat
1,7K Okunma

Tolga Polat

“Bir dönmenin merak uyandıran dehşetengiz hikayesi!”

“Küründen Kabare” adlı tiyatro oyununun neon ışıklarına yansıyan tanıtım cümlesi bu… Kendi içinde ironisi olan, kişilere kurumlara ve alışılmış toplumsal yaşamın normlarına, göndermeleri olan bir cümle… Diyarbakırlı, deli, trans, çağrı merkezi satış temsilcisi, sevgili, evlat, radyocu ve elbette bu topraklarda yetişmiş hayata tutunma çabası içinde mücadele eden bir insan… Tüm bu kimlikleri kendinden toplayan Serpil’in hikayesi bu… “Küründen (yalandan) Kabare”yi yazan ve oynayan kendisi de trans bir kadın olan, oyuncu Seyhan ArmanMelisa İclal Yamanarda‘nın yönettiği oyunun dramaturjisi Sinem Özlek’e  dekor ve kostüm tasarımı Aslı Ersüzer’e, ışık tasarımı Cem Yılmazer’e ait.

“Küründen Kabare” ile herkesi şaşırtan, duygulandıran, güldüren ama en çok kendini sorgulatan Seyhan Arman, “Ben gerçeğin ta kendisiyim!” dediği “Serpil” karakteri için şunları söylüyor;  “Küründen Kabare’de bir zamanlar haber bültenlerinde dehşet saçarken gördüğünüz, o çok eğlendiğiniz mekandaki şen şakrak solistliğinden bildiğiniz, yoldan geçerken çaktırmadan süzdüğünüz, cinayet haberlerinde ne de sık rastladığınız… ama transeksüellikle ilgili ne kadar fikriniz, olumlu ya da olumsuz ne kadar önyargınız olursa olsun aslında daha önce hiç tanışmadığınız Serpil’le tanışacaksınız. Küründen Kabare, bu toplumda bir transseksüel olarak yaşamanın hikayesini içeriden bir bakışla anlatıyor.”

Adana doğumlu Arman, ilk kez onbeş yaşında çocuk tiyatrosunda Adana’da sahneye çıkmış… Yirmi yaşında ise  İstanbul’a geliyor ve çocuk tiyatrolarında oyunculuk, radyolarda dj’lik, şarkıcılık, animatörlük, tıpatıp show gibi pek çok işte çalışıyor… Daha sonra yolları bir şekilde Engin Alkan ile kesişiyor ve üç oyunun rejisinde onunla birlikte çalışıyor… Alkan‘dan tiyatro alanında çok şey öğrendiğini ifade eden Arman, bir yandan “drag queen” showlarına başlıyor… “Matmazel Coco” karakteriyle de sahnelerde renkli ışıklar altında dakikalarca ayakta alkışlanıyor… Ama her zaman için önceliği,  oyunculuk ve tiyatro oluyor… Dizilerde küçük rollerde yer aldıktan sonra, sinema’ya transfer oluyor…“Beyzanın Kadınları”,“Teslimiyet”,“Çekmeceler”,”Hiç”,“Güneşi Gördüm” filmlerinde rol alan Arman, “Teslimiyet” filmi ile 22. Ankara Film Festivali’de oyunculuk özel ödülü, “Güneşi Gördüm” filmi ile 23.Uluslararası Singapur Film Festivali en iyi performans ödüllerini kucaklıyor… 2016 yılındaysa BBC tarafından çekilen bir belgeselde mücadelesi ile yer alarak, BBC tarafından seçilen “Başarmış 100 Kadın” listesine Türkiye’den giriyor…

Tek kişilik oyunlar şüphesiz ciddi bir cesaret işi… Her aksilik karşısında tek başınıza olmanız, hızla karar verip durumu kotarmanız aynı zamanda belirli bir uyumu ve tempoyu tek başınıza oyun boyunca kontrol etmeniz şüphesiz gerekli… Üstelik sahnede yalnızlığınız karşısında çok fazla sığınacak bir yeriniz de yok… Arman, kendi kaleme aldığı Küründen Kabare ile zaman zaman seyirci ile interaktif bir sohbete‘de girerek tek başına sürdürdüğü performansını dengeli bir biçimde tamamlıyor…

Seyhan Arman’ın kaleme aldığı Küründen Kabare’de Serpil‘in varolma çabasını izliyoruz… Küçük yaşlarda, okulda aslında başarılı da bir öğrenciyken kendisindeki farklılığı ailesinin fark etmesi ile başlayan psikolojik ve fiziksel şiddetin sonucunda, ailesinin yanından Ankara’ya, oradan da İstanbul’a kaçan Serpil, yaşamak istediği kendi benliğine ve hayata karşı ilk adımını atmıştır… Yirmi bin dolara kendisini en iyi hissedeceği bir beden yaratır… O artık trans bir bireydir… Bir yandan, sonunda bulduğu “en iyi seçenek”le telefonda devre mülk tatil satmaya, bunu yapabilmek için her telefonla müşterisinin, patronunun kısacası “diğerleri”nin beklentisini karşılamaya çalışırken, bir yandan da alay edilen çocukluğundan, yıllardır görmediği ailesine, seks işçiliğinden radyo dj’liği yaptığı zamanlara, ilk uzun ilişki serüvenine kadar dehşetengiz bir hikayedir Serpil’in yaşamı… Sarı Sinan’ın adamlarından canını kurtarmak için kendine Diyarbakırlı Deli Serpil lakabını, vermesinden ilk “çark”a çıkma deneyimine, bu toplumda bir transseksüel olarak yaşamanın hikayesini içeriden bir bakışla seyirciye sunan Küründen Kabare, gündelik yaşam içerisinde çokça yolumuzun kesişmediği, kentin görünmezleri de sayılan trans bireylerin toplumsal önyargılar karşısında duyguları ile toplumsal bakış açısı arasında kalışlarını gerçekçi bir dil ile anlatırken, adeta toplumsal iki yüzlülüğümüzle bizi hesaplaşmaya çağırıyor…

Seyhan Arman bu zor performansta gerek tempolu oyunculuğu gerekse canlı söylediği şarkılar ile dikkat çekiyor… Son yıllarda ülkemizde sahnelenen çok ünlü müzikallerde maalesef playback kullanımı oldukça arttı… Müzikal eserlerde playback kullanımı ne olursa olsun kabul edilemez diye düşünüyorum… Oyuncu Seyhan Arman, oyunu Kabare atmosferinde yorumlarken çok rahat playback gelen müziğe sesiyle banttan katılması hiç yadırganmayacak olmasına karşın, playback müziğe canlı sesiyle eşlik ederek zor olanı başarıyor… Arman, yaratıcı düş gücü ve fiziki devinimine sesiyle canlı olarak eşlik ettiği, sahici kullandığı söyleyiş biçimi ile seyirci ile sıcak bir dialog kurarak oyunun ilk iki dakikası içinde seyirciyi oyununa dahil etmeyi başarıyor… Duygu, mekan ve zaman geçişlerini seyirciyi hiç yormadan başarıyla gerçekleştiren oyuncu, özellikle çocuk Serpil’in tanrıya yalvardığı sahneyle oyunun ana fikrini etkili ve sahici bir biçimde yansıtıyor…

Adana’dan Ankara’ya hatta İstanbul’a uzanan Serpil’in hikayesi, klişelere takılmadan kendi dramatik kurgusu içinde ve Seyhan Arman’ın cesur performansı ile mutlaka izlenecekler listesinde yerini hakkı ile alıyor…

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku