İzmir Tiyatroları Derneği Başkanı Özgür Başkaya: “Tiyatro Emekçileri Pandemi ve Kapitalizm Kıskacında”

editor

İzmir Tiyatrolar Derneği Başkanı Özgür Başkaya: “Bizlerin (tiyatro emekçilerinin) talepleri, diğer emekçilerin talepleriyle elbette ortaktır” dedi. 

İzmir Tiyatrolar Derneği Başkanı Özgür Başkaya pandemi sürecinde tiyatro ve sanat emekçilerinin yaşadığı sorunları Haber2021’e anlattı. Kültür Bakanlığı’nın belirlenen tiyatrolara vergi borcu yoktur yazısı kapsamında kısıtlı bir şekilde destek sunduğunu belirten Özgür Başkaya: “Yalnız, destek başvurusunda “vergi borcu yoktur” kâğıdını da istemekten geri durmadılar. Bunun pandemide çalışamayan tiyatrolar için mümkün olamadığını görememişlerdi. “Vergi borcu yoktur” yazısı almak için bankadan kredi çeken mi ararsın, eşinin bileziklerini satan mı, oturup ağlayan mı?” dedi.

“İSTEMSİZ NORMALLEŞME KABUL EDİLMEYE BAŞLANDI”

Tiyatrocu Özgür Başkaya pandemiden tüm emekçileri gibi tiyatrocularında etkilendiğini belirterek: “Covid- 19 pandemisi sürecinin başlamasından itibaren tüm emekçiler büyük bir darboğazla karşı karşıya kaldılar. Elbette tiyatro ve diğer sanat dallarında çalışan emekçiler de bundan nasibini aldı. Pandeminin ilk zamanlarında tiyatrocular tarafından yapılan çıkışmaların, serzenişlerin, itirazların ve hâttâ feveranların elbette anlamları büyük ve önemliydi. Şimdilerde bu tepkilerin azaldıkları gerçeği herhalde istemsiz normalleşmeyi kabullenmenin bir göstergesi olsa gerek” dedi.

“OYUNCU MAAŞLARI ÖDENEMEDİ”

İzmir Tiyatrolar Derneği Başkanı Özgür Başkaya uygulanan salgın politikalarının birçok tiyatronun kapanmasına neden olduğunu belirterek: “Bu genel çizgiyi çizdikten sonra gelelim özelimize. Devletin ilk işlerinden biri tiyatro salonlarını – sinema salonlarını, müzik eğlence merkezlerini kapatmak oldu. Bu kapatış; tiyatroların da kapanmasına ya da kira, stopaj, vergi ve müstahdeminden oyuncusuna maaşların ödenememesine neden oldu” dedi.

“MÜZİSYEN İNTİHARLAR YAŞANDI”

Salgının tiyatro emekçileri üzerinde yarattığı sorunlara değinen tiyatrocu Özgür Başkaya: “Sokak sanatçılarına kolluk kuvvetleriyle müdahale eden devlet, sokakta tiyatro yapanlara para cezası keseceğini duyuruyor ve tiyatroları desteklemek yerine sindirme yolunu seçiyordu. Anlamlı anlamsız yasaklar ortalıkta boy gösterirken oyununu oynayamayan oyuncu-işçi eve boynu bükük dönüyor, müzisyenler enstrümanlarını satıyor, intihar ediyordu” dedi.

“KÜLTÜR BAKANLIĞI VERGİ BORCU YOKTUR YAZISI İSTEDİ

Kültür Bakanlığı’nın yalnızca belirli tiyatrolara vergi borcu yoktur yazısı üzerine yardımda bulunduğunu belirten Özgür Başkaya: “İtirazlar ve başkaldıran sözler çoğalınca ve ülkede tiyatrocular arasında dayanışma kültürünün görülür şekilde artmasıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığı (Bu oksimoronu tartışmıyorum bile) tiyatrocularla masaya oturmaya karar verdi. Turizm dışında da bir şeylere kerhen de olsa kaynak ayırıp, bu tuhaf seslerin ağzına bir parça şekerlenmiş bal çalmakta fayda görüldü. Ancak orada da bir sorun vardı. Bakanlığın “resmi kayda aldığı tiyatrolar” dışında da tiyatrolar-tiyatrocular vardı. Gerçi bakan yardımcısı hemen sorunun tiyatrocular arasındaki kopukluktan kaynaklı olduğunu açıkladı. Örgütlenme konusunda gerçekten sınıfta kalmış bizlere gerekeni söyleyiveriyordu. Süreçte de; tiyatroların dekor paralarını ödeyemeyen maddi desteği artırdıklarını söylediler ve bildikleri, tanınmış ya da yanlarındaki tiyatrolara bu “yıllık yardımı” bahşettiler. Yalnız, destek başvurusunda “vergi borcu yoktur” kâğıdını da istemekten geri durmadılar. Bunun pandemide çalışamayan tiyatrolar için mümkün olamadığını görememişlerdi. “Vergi borcu yoktur” yazısı almak için bankadan kredi çeken mi ararsın, eşinin bileziklerini satan mı, oturup ağlayan mı? Hâttâ bakanlık harika! bir kararla, yıllardır şeklen de olsa “Amatör” tiyatrolara verilen yardımı bir genelgeyle ortadan kaldırıverdi. Yani aslında destek olmak gibi bir düşünce falan yoktu.. Olan, suskun toplumun konuşan bireylerini de açlıkla ıslah etme meselesiydi” dedi.

“BİR DE MUHALİF SANATÇILARA BASKILAR VAR”

Pandemi döneminde muhalif tiyatrocularında baskı gördüğünü belirten tiyatrocu Özgür Başkaya: “Tiyatrosu kapalı, bazı durumlarda %40 ile açık – ancak bu süreçte tiyatroya gitme oranı eskiden neydi ki şimdi ne olur – devletten yardım alamayan (zaten eskiden de doğru dürüst yardım alamayan) tiyatrocular; bu süreçte ayrıca muhalif kimlikleri yüzünden de hırpalanmaya çalışıldılar-çalışılıyorlar. (Müjdat Gezen, Metin Akpınar, Genco Erkal sadece medyada duyulan örneklerdir.) Zulmün sadece ekonomik olmasını beklemek elbette saf dillilik olacaktır. Ekonomik zulümle at başı giden ideolojik zulmü unutmamak gerekir” ifadelerini kullandı.

“İKİNCİ BİR İŞİMİZ OLMALI DÜŞÜNCESİ DOĞDU”

Sürecin tiyatrocuları ikinci bir işleri olması gerektiği düşüncesine ittiğini belirten İzmir Tiyatrolar Derneği Başkanı Özgür Başkaya: “Ödenekli olmayan tiyatroların ve proje bazlı çalışan tiyatro emekçilerinin temel sağlık hakları-emeklilik hakları (olmayan parayla nasıl prim ödeyecek), hattı zatında eve ekmek götürme şansları bulunmamaktadır. (Kapitalizmin bu vahşi zamanında “sanatçıların ikinci bir işleri olması gerektiği” üzerindeki söylemimin arkasındayım. Süreç beni doğruluyor da. Ancak pandemiyi de hiç düşünmediğimi burada söylemeden geçemeyeceğim.) Bu vahim bir tablodur. Ancak devletten bir şeyler beklemek de hayaldir” dedi.

“TİYATROCULARIN DİĞER EMEKÇİLERLE TALEBİ ORTAK”

Tiyatrocuların diğer emekçilerle taleplerinin ortak olduğunun altını çizen Özgür Başkaya: “Tüm bunların yanında “tiyatro emekçilerine özel” bir talebimin olmadığının altını çizmek isterim. Pazara gidecek parası olmadığından intihar eden babaların; KHK yüzünden işinden atılıp, bilmediği bir işi ekmek parası için yaparken ölen akademisyenlerin bulunduğu; işten çıkartmalar yasakken patronların utanmadan “Kod 29” maddesiyle işten çıkardığı işçilerin olduğu bir ülkede, bizlerin (tiyatro emekçilerinin) talepleri, diğer emekçilerin talepleriyle elbette ortaktır” dedi.

“YEREL YÖNETİMLERİN KATKILARI OLDU AMA YAPILACAK DAHA ÇOK ŞEY VAR”

Yerel yönetimlerin tiyatrolara yönelik çalışmalarından bahseden tiyatrocu Özgür Başkaya: “Bu süreçte devletin bir organizasyonu da olan belediyeler görece duyarlı tavırlar göstermişler ve tiyatro emekçilerinin en azından ekonomik nefes almaları yönünde tutum sergilemeye çalışmışlardır.( Elbette sanata ve sanatçıya duyarlılık gösterenlerden bahsediyoruz.) Oyunların satın alınma sürecine girişilmesi, sanatçıların desteklenmeye çalışılması gibi çalışmalar yapılmıştır, yapılmaktadır. Elbette yetersizdir ancak hem hakları verilmeli hem de yerel yönetimlerin hayatımızdaki önemi bir kez daha değerlendirilmelidir. Yaşanan sorunlar yok mu, elbette var. Memleketteki reyting kaygısına toplumsal örgütlenmeler olması gereken belediyeler de tutulmuşlardır. Bir şekilde “ünlü” sanatçıların öne çıkarılması, desteklerde ahbap-çavuş ilişkilerinin büyük etkisi, kentlerinde ya da ülkede bulunun STK’lar ile sağlıklı ilişki kuramamaları vb. konular, temel sorunlar olarak karşımızda durmaktadır.  Yerel yönetimler “Dijital ortamda tiyatro” kavramına pandemik koşullarda haklı olarak yakın durmaya çalışıyorlar. Ancak gerekli tedbirlerin alınıp “Açık Hava Tiyatrolarında”, parklarda, kurulacak seyyar sahnelerle geniş ve insanların mesafeyle gelip oyun seyredebileceği boş alanlarda tiyatronun karşılıklı izleyicisiyle buluşması için daha çok çaba sarf etmeleri gerekiyor. Çünkü sorun sadece tiyatroların ekonomik olarak desteklenmesi sorunu değil, toplumun kültürel – sanatsal ihtiyacının yaşayan tiyatroyla karşılanmaya çabalanmasıdır” dedi.

“DAYANIŞMA KÜLTÜRÜ GELİŞMELİ”

Tiyatro emekçilerinin bir arada olmasını gerektiği belirten tiyatrocu Özgür Başkaya: “Önümüzdeki günlerde tiyatro emekçilerine de önemli ve anlamlı görevler düşmektedir. Toplumun etik ve estetik değerlerinin güçlendirilmesi ve sanatın öneminin kavratılması, evrensel insanlık değerlerinin toplum tarafından içselleştirilmesi için büyük çabaya ihtiyaç vardır. Bu da örgütlenme ve dayanışma kültürünün geliştirilmesi ile olur. Böyle olağanüstü koşullarda geniş halk kitleleriyle birlikte örgütlenmek ve hak arama mücadelesini geliştirmek en az ayakta kalma mücadelemiz kadar önemlidir.

Dendiği gibi: “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” dedi.

Kaynak: https://www.haber2021.com/izmir-tiyatrolar-dernegi-baskani-ozgur-baskaya-tiyatro-emekcileri-pandemi-ve-kapitalizm-kiskacinda

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku