İzmir Devlet Tiyatrosu’nun yeni sezon ile ilgili basın açıklamasını okurlarımızla paylaşıyoruz:
İzmir Devlet Tiyatrosu, 2019-2020 tiyatro sezonumuzu gururla açıyoruz. Bugün siz değerli basın mensuplarımızla çok güzel haberler paylaşacağız.
Güzel İzmir’imizin dört bir yanını tiyatro ile çevirmiş bulunuyoruz. Bornova’dan Urla’ya, Karşıyaka’dan Konak’a dört sahne ve 1064 kişiye ulaşan koltuk kapasitemizle İzmir seyircisine ulaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Geçen yıl sezon açılışında yeni sahnelerimizle ilgili müjdeleri paylaşmıştık. Şimdi bu sahnelerde seyircilerimizle buluşacak yeni oyunlarımızı paylaşmaktan gurur duyuyoruz. İzmir Devlet Tiyatrosu’nun tüm çalışanlarının emeği ile çıtamızı yükseltmeye devam ediyoruz. Ekip olarak çok çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz.
Gururluyuz ve mutluyuz ve bunu sizinle, halkımızla paylaşmak bizim için ayrı bir önem taşıyor.
İzmir Devlet Tiyatrosu olarak 4 sahnede 20 oyunla seyircimize ulaşacağımız 2019-2020 sezonunda, sizlerin sanata verdiğiniz destekle sesimizi İzmir halkına çok daha güçlü biçimde duyuracağız. Sayenizde İzmir’de alkışlar çok daha coşkulu çınlayacak.
Geride bıraktığımız 2018–2019 sezonunu kapatırken, Mayıs ayında Haldun Dormen’in yazdığı Sabri Özmener’in yönettiği “Kantocu” adlı müzikal oyunumuz, Antalya Uluslararası Festivalini açılış oyunu oldu ve Aspendos’ta sahnelendi. Tam 6000 izleyiciye ulaştığımız bu temsilin ardından yaz boyunca da etkinliklerimizi ara vermeden sürdürdük. Bir diğer deyişle sezonu kapatmadık. 16 Temmuz’da Musahipzade Celal’in yazdığı Metin Oyman’ın yönettiği “Kaşıkçılar” adlı müzikli danslı oyunumuzla Bodrum Kalesini dolduran coşkulu bir kalabalığa ulaştık. Seyircilerimizden gelen yoğun isek üzerine, 11 -12 Eylül tarihlerinde gene Bodrum Kalesi’nde bu kez de “Kantocu” adlı müzikalimizle iki temsil gerçekleştirdik. Göz dolduran oyunlarımızla, sadece İzmir’in değil tüm Ege seyircisinin kalbini kazandık, alkışlarıyla gönendik.
Yaz sezonu bizler için temsiller ve provalar doludizgin sürerken yeni sezon hazırlıklarımızı da yaptık. Ekim ayında 4 yeni oyunla sezona merhaba demeye hazırlanıyoruz.
Ekim ayında art arda prömiyerleri gerçekleşecek 4 oyunumuzla sezonu hızlı biçimde açacağız. Seyircimize her sahnemizde yeni bir oyun izletmenin mutluluğunu yaşayacağız.
Yeni sezonumuzun ilk oyunu, 1 Ekim’de Konak Sahnesi’nde prömiyer yapıyor. Feraye Şahin’in yazdığı Sadık Yağcı’nın yönettiği “Arf Sabiti” ünlü matematikçimiz Cahit Arf’ın hayatını sahneye taşıyor.
Hemen ardından 8 Ekim’de Bornova Kültür Merkezi’nde büyük İspanyol şair ve yazar Federico Garcia Lorca’nın yazdığı ve aynı zamanda sahneye ismini veren değerli hocamız, eski genel müdür ve başrejisörümüz, halen Edebi Kurul Başkanımız olan sayın Bozkurt Kuruç’un rejisörlüğünü üstendiği “Kanlı Düğün” adlı oyunumuzla sezonun ikinci prömiyerini gerçekleştiriyoruz.
15 Ekim’de, Karşıyaka sahnemizde Julie Jensen’in kaleme aldığı Bengisu Gürbüzer Doğru’nun yönettiği “Annemin Son Çılgınlıkları” adlı oyunumuz prömiyer yapacak.
18 Ekim Cuma günü Urla AKM sahnesinde Erkan Canlı’nın yazdığı, Musa Arslanali’nin yönettiği “Moira’nın Gece Döngüsü” adlı oyun, Devlet Tiyatrosu yazarlık atölyelerinin bir uzantısı olarak seyirciyle buluşma fırsatına kavuşacak.
Sezonumuz Kasım ayında provalarına başlanacak olan iki oyun ve seyircinin halen büyük ilgi gösterdiği, devam eden oyunlarımızla yoğun biçimde devam edecek.
Kasım ayında provası başlayacak olan ilk oyunumuz Ken Kesey’in kaleme aldığı roman uyarlaması “Kafesten Bir Kuş Uçtu (Guguk Kuşu)”, Yunus Emre Bozdoğan’ın rejisiyle sahnelenecek.
Kasım ayında provalarına başlayacağımız diğer oyun ise İzmir Devlet Tiyatrosu özel projesi. Sözsüz bir oyun olan performansa dayalı projemiz, ekipte yer alan genç arkadaşlarımız ve yaratıcı ekibimizin ortak ürünü olarak prova sürecinde şekillenecek farklı bir çalışma.
Bu sezon toplam 20 oyunla seyircilerimizin beğenisini toplayacağımıza inanıyoruz.
Ekim ayında Aydın, Denizli, Elazığ ve Malatya’ya göndereceğimiz turne oyunlarımız ile İzmir Devlet Tiyatrosu olarak İzmir ve Ege seyircisinin yanında, tüm Anadolu’ya ulaşmış, Türkiye çapında perde açmış olacağız.
Bizler oyunları ve provaları büyük bir coşkuyla ve aşkla yapıyoruz. Hocalarımızın bize okuldayken anlattıkları gibi içimizdeki çocuğu yaşatıyoruz.Bir çocuğun yeniliğe olan merakı ve motivasyonuyla çalışıyoruz. Yorulmaktan korkmuyoruz ve kaçmıyoruz. Tiyatro sanatında bayrağı gelecek kuşaklara en güzel şekilde devretmek ve birikimimizi aktarmak için çabalıyoruz. En büyük besin kaynağımız ise seyircimiz. Her gün sahnelerimizde verilecek yeni selamlar ve değerli seyircilerimizin güzel alkışlarıyla onurlandırılmak umuduyla, Yaşasın Tiyatro!
