Engin Alkan: “Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Özgür’ü başarılı buluyorum”

editor
5,2K Okunma

Engin Alkan’ın,  Antalya Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Özgür’ün görevden alınması üzerine kaleme aldığı yazıyı okurlarımız ve kamuoyu ile paylaşıyoruz:

***

Bir tiyatro kurumunun başarı ölçüsünü yatay ve dikey olmak üzere iki çizgide değerlendirmek gerekir. Yatay çizgide kurumun ürün çeşitliliği, seyirci sayısı, görünürlüğü ve aktivitesi ölçüyken; dikey çizgide sanatsal yeterliliğini, estetik ve felsefi olgunluğunu, mesleki ilerleyişteki etkileşim gücünü ve sosyo- kültürel yaşantıya kattığı artı değerleri ölçü almak gerekir. Yani seyirci rekorları kıran, popülerliğin doruğunda trend bir yapım da, seçkin bir estetiğin kristalize edildiği bir yapım da diğer düzlemlerde eksikler barındırıyorsa başarı grafiğinde üst sıralarda bir algı oluşturamaz.

Bütün bu ölçülerle bakıldığında Antalya Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nu ve kurumun Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Özgür’ü başarılı buluyorum ve hatta AŞT’nin Anadolu’da başarı çizgisini yerelden genele ulaştırabilmiş  az sayıdaki sanat kurumunun en önemlilerinden biri olduğunu düşünüyorum.

Ancak bu başarının mimarı Mehmet Özgür, Nisan ayında göreve gelen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek tarafından görevinden azledildi. Dahası kurumun 39’u ücretli ve 9’u hizmet alımlı olmak üzere 48 sanat çalışanının iş akdi sona erdirildi. Bu eksiklerle tiyatro perde açamayacak duruma getirildi. 

Neden?

Şaşkınlıktan ağzım açık bir halde “Neden?” diye düşündüm. Başarısını defaten kanıtlamış,  kat be kat seyircisinin iltifatını kazanmış, kurduğu Çocuk, Kukla ve Gençlik birimleriyle ilklere imza atarak emsallerine örnek olmuş bu değerli kurumda beğenilmeyen, yetersiz bulunan ne olabilir? Bu ülkede  “meyve veren ağacı taşlama geleneği neden hiç bozulmaz ya rabbi” serzenişlerimi bir kenara bırakıp,  hemen bu azledilmelerin gerekçesini sorgulamaya koyuldum. Nasıl bir eksiklik böyle bir karara neden olmuş olabilir? Hiç inanmak istemesem de işin içinde  artık laçkalaşmış siyasi rövanşlardan biri mi var diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Bu azlin tezlerini ve karşı tezlerini  muhtemelen gelişecek hukuki bir süreçte  takip ediyor olacağız sanırım. Ancak söz konusu olayların seyrinin mesleğimiz adına çok daha kaygı uyandıracak sorunlara kapı araladığını gördüğümden düşüncelerimi kaleme almaya karar verdim.

Şehir Tiyatroları ve yönetmelikleri

Şehir Tiyatroları tüm birimlerin uymak zorunda olduğu çeşitli yönetmeliklerle yönetilir ve Antalya Belediyesi Şehir Tiyatrosu yönetmeliği de Mehmet Özgür ve ekibi tarafından titizlikle hazırlanmış bir yönetmeliktir. Emsal niteliğindeki bu yönetmelik ilgili maddeleri uyarınca hangi görüşten olursa olsun siyasal İktidarların iki dudağının arasından çıkacak keyfi kelamlar karşısında kurumu ve sanatçıları siyasal maniplasyonlardan koruyan, kurumun kendi sanatçıları tarafından yönetilmesine olanak tanıyan, Sayıştay Başkanlığı’nın görüşüne başvurularak oluşturulan tek yönetmeliktir. Yönetmelikte kurumun sanatsal çizgisine yön veren Genel Sanat Yönetmeni’nin atanma koşulu şu cümlelerle yer alır: (isteyenler kurumun web sitesinde yönetmeliğin tam metnini bulabilir)

MADDE 23 – (1) Genel Sanat Yönetmeni, fakülte veya dengi okul mezunu olmak veya Antalya Şehir Tiyatrosunda önemli çalışmalarda bulunmuş olması gerekir. Genel Sanat Yönetmeni kurum içinden sanatkâr memur statüsüne atanabilme şartlarına haiz personeller arasından Şehir Tiyatrosunun tüm sanat çalışanlarınca yapılacak seçim ile belirlenen en fazla oy alan 2 (iki) aday arasından birisi Başkan tarafından atanır. Başkan tarafından atanacak Genel Sanat Yönetmeninde atama tarihinden itibaren geriye dönük olarak Antalya Şehir Tiyatrosunda Oyuncu ve Yönetmen olarak 5 (beş) yıl kesintisiz çalışma şartı aranır. Bu göreve vekâleten atanacak veya yürütecek olanlardan da aynı özellikler aranır. Başkan tarafından ataması yapılan Genel Sanat Yönetmeninin görev süresi 3 (üç) yıl olup, üst üste 2 (iki) dönemden fazla görev yapamaz

Anlaşıldığı üzere yönetmelik maddesine göre atanacak Genel Sanat Yönetmenin kurum içinde en az beş yıl çalışmış sanatçılar arasından seçilmesi karara bağlanmış. Böylelikle kurumun kendi sanatçıları tarafından yönetilmesinin önü açılmış, dahası yönetmelikte  “Tiyatroyu tiyatrocular yönetir” ilkesi bir hayal olmaktan öte yasal bir dayanak haline getirilmiş. Bildiğim kadarıyla hali hazırda kurumda bu mevzuata uyan en az on sanatçı var. Bu yönetmelik uyarınca sanatçılardan birinin Genel Sanat Yönetmeni olarak atanması mümkünken, aldığımız bilgiler doğrultusunda  dışarıdan bir Genel Sanat Yönetmeni atanmak üzere yönetmeliğin ilgili maddesini değiştirmek üzere çalışılmaya başlanmış görünüyor. Başka bir deyişle görece olarak “özerk” bir sanat kurumu daha belediye politikalarının istikrarsız rüzgarına terk edilerek tehlikeli bir belirsizliğe itiliyor. 

Bürokrasi ve Sanat

Bu gün kamu tiyatrolarının yaşadığı en büyük sorun belediye bürokrat birimlerinin kendi kültürel vizyonları ve sanatsal eğilimleri doğrultusunda bir sanat kurumunun yönetimine dahil olma iştahlarından kaynaklanmaktadır. İstanbul B. Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın 90’lı yıllardan bu yana yaşadığı erozyonu hatırlatırım. Nurettin Sözen zamanında temeli atılan müdür ve GSY arasındaki çift başlı yönetim anlayışı, devamı olan siyasi iktidarların bu yangını kendi erkleri doğrultusunda amansızca çoğaltmasına yol açmıştır.  Sonuçta bu gün İstanbul Şehir Tiyatroları sanatçıların söz sahibi olamadığı paramparça bir yönetmelikle, on yıldan fazla bir zamandır belediye bürokratlarının uhdesinde yaşam savaşı veren bir yapıya dönüşmüştür. Kafanızı Kocaeli ya da  Bakırköy’e çevirdiğinizde de benzer huzursuz sonuçlarla karşılaşırsınız. Sanatı sevmek ve desteklemek sanat yapmakla aynı şey değildir, en önemlisi sanatçıların inisiyatifini doğrudan ya da dolaylı olarak kurumların yönetiminden uzak tutmak pusulasız gemi yüzdürmeye benzer, nerede karaya oturacağınızı bilemezsiniz.

Sanatçıların kendilerini yönetme hakları vardır

Kuruma emek vermiş yönetmenlerden biri olarak değil, Mehmet Özgür’le tanış biri olarak değil, orada üzüntü içinde kaygılanan dostlarımın hatırına değil, Anadolu’da yeşeren tiyatro umudunun coşkulananı olarak değil, ideolojik itişmelerden yılmış bir sanatçı olarak, gündelik siyasete çok uzak bir noktadan tekrar ediyorum; AŞT başarılı bir tiyatrodur ve bu başarının mimarı Mehmet Özgür’ dür. AŞT’nin liyakat esaslı bu  yönetmeliği kurulma aşamasında olan ve kurulmuş pek çok Şehir Tiyatrosu’na emsal teşkil etmiştir, gelecekte de etmelidir. Siz kültürel ve sosyal alanlarda önderlik edebilecek aydınlık yöneticilere sesleniyorum; sahneye alın terini akıtan sanatçıların kendilerini yönetme ve yöneticilerini seçme hakları vardır. Olmalıdır! Bizler kaybettiğimiz özlük haklarımızı nasıl geri alabiliriz derdine düşmüşken, kazanılanı kaybetmek çok acı ve ürkütücü. Bu yanlıştan lütfen geri dönün.

ENGİN ALKAN

13.11.2019

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku