Elmas Eliçe Çetinöz yazdı: İnatçı, Güçlü ve Dirençli; “Yüz Yıllık Söz”

editor
2,3K Okunma

“…Birbirinizle tanışmayı, birbirinizi dinlemeyi unutmayın. Birbirinize saygı duymayı unutmayın…” “…Unutmayın ki, tiyatro öğrencileri olarak sizler yapacaksınız. Sizlerin inatçı ve güçlü ve dirençli olmanızı beklemek zorundayız bizler. Çünkü bayrağı size teslim edeceğiz. Bizler bir direnç ve inatla buraya kadar geldik ve sizler bizden o bayrağı teslim alıp bir sonraki nesle, sizin arkanızdan gelecek kişilere, teslim edecek kişilersiniz…”

Murat Daltaban‘ın bu sözleri, bizlerle yaptığı ilk online toplantıda hepimizin aklına kazındı. Yapacağımız işin bir performanstan öte olduğunu anladığımız o toplantıda, başta Murat Daltaban olmak üzere Özlem Daltaban, Dilber Koç, Ada Göktepe ve Zeynep Çelik‘in heyecanı ve motivasyonu hepimizi etkilemişti. Bu toplantı, bir atölye niteliğindeydi. Murat hocamız performans sanatı üzerine, bizim yapacağımız performans hakkında bilgiler verdi. Bu bilgileri toplantı sonrası bizlere videolar göndererek destekledi. Daha önce performans sanatı üzerine çalışmış veya çalışmamış herkesi eşit kabul ederek, sıfırdan performans sanatını anlattı ve performans üzerine araştırma yapmamıza, düşünmemize yol açtı.

Küçük ayrıntılar, hayatta her zaman büyük bilgiler verir. İlk online toplantımızda yaşanan küçük bir teknik sıkıntı karşısında toplantıda olan tüm moderatör ekip anında koordineli bir şekilde harekete geçip, sorunu çözdü. Bu, bizler için güven vericiydi, çünkü hiç bilmediğimiz, deneyimlemediğimiz bir performans sürecinde bir sürü aksilik çıkabilirdi. Her soruna soğukkanlı ve çözüm odaklı yaklaşan, işleyen bir ekip olarak tanıdık Nilüfer Kent Tiyatrosu’nu. Bu, tiyatro için büyük bir nimet, baştan sona tüm ekibin çözüm odaklı, işleyişi devam ettirmeyi hedefleyen insanlardan oluşması, büyük bir güven alanı oluşturuyor.

Performans için Bursa’ya gittiğimizde stresten ziyade, heyecan yaşamamızın temel nedeni de, bu güven alanında olduğumuzu hissetmemizdi. Nilüfer Kent Tiyatrosu ekibinin, birbirleriyle oluşturmuş oldukları güven alanı sayesinde, onların da bu performans için “Aksilik çıkar mı, çıkarsa ne yaparız?” düşüncesinden çok, performansın heyecanını yaşadıklarını fark ettik. Bu, sistemli işleyen mekanizma, ekibin birbirine olan güveni ve herkesin özverili çabasından kaynaklanıyordu. Türkiye’de birçok tiyatro ekibini izleme, tanıma ve dahil olma fırsatım olmuştu. Ama birbirlerini bu kadar destekleyen, yapılacak iş için heyecanlanan, her zaman olumlu yaklaşan bir ekiple karşılaştığımı hatırlamıyorum. Ekibin bu işleyişi, bizlere her aşamada güven ve rahatlık verdi. Başvuru anından Bursa’ya gittiğim güne kadar Nilüfer Kent Tiyatrosu ekibi tarafından dört kez telefonla aranmıştım. Performans üzerine bilgi verip, sorularımızı cevaplamak için bizleri arıyorlardı. Performans günü oluşabilecek her türlü aksiliği düşünmüşlerdi ve hazırlıklı gelmemiz konusunda uyarılarda bulunuyorlardı. Bunun dışında yolculukla ilgili sıkıntı yaşayıp yaşamadığım, yemek tercihlerim, özel durumum olup olmadığı üzerine bilgi istediler, bizler için en rahat ortamı oluşturmaya çalıştıklarını daha gitmeden anlamıştık. Türkiye’de, henüz öğrenci olan bizlere, bu kadar değer verilmesi, hepimizin motivasyonunu, heyecanını daha yola çıkmadan yüze, bine katladı. Bu değer, biz Bursa’ya ulaştığımızda da devam etti.

Bursa’ya vardığımızda otogarda bizi bekleyen servisle kalacağımız otele götürüldük, otelde Dilber Koç bizi karşıladı. Odalarımıza yerleştirilme sürecinde bize yardımcı oldu. İlk gün akşam yemeğinden sonra yüz yüze ilk toplantımızı gerçekleştirdik. Özlem Daltaban başta olmak üzere tüm Nilüfer Kent Tiyatrosu ekibi oradaydı. Ada Göktepe, toplantıyı açtı ve iki gün boyunca gerçekleştireceğimiz programı aktardı. Sorularımızı cevapladı. Performansa kabul edildiğimizden bu yana her an bizlerin sorularına cevap vermeye çalışan, aklımızda herhangi bir şüphe kalmadan, rahat bir şekilde performansa odaklanmamız için çabalayan bir düzenin içindeydik. Nilüfer Kent Tiyatrosu oyuncuları toplantı öncesi ve sonrası her birimizle tanışmaya, sohbet etmeye çalışıyordu. Bu hususta otelde kaldığımız süreç boyunca her an orada olan, bir ihtiyacımız anında kapısını çaldığımız, saatlerce bizimle sohbet eden, tüm sorularımızı cevaplayan Zeynep Çelik’in hocalığı, ablalığı ve desteğini söylemeden geçmek istemiyorum. Hepimiz sanki evimize gelmişiz gibi ağırlandık. Bu durum, performer olan bizlerin, birbirimize yaklaşımını da etkiledi. Hepimiz birbirimizle tanışmaya, sohbet etmeye çalışıyorduk. Göz göze geldiğim kişilerin yanına merhaba diye gittiğimde içten bir gülümsemeyle karşılık alıyordum. Şu an baktığımda, ev sahibimiz Nilüfer Kent Tiyatrosu ekibi bizi içtenlikle, heyecanla karşılamasaydı, bizler aynı rahatlık ve içtenliği yakalayabilir miydik diye düşünüyorum. Bizlere verdikleri güvenin, içtenliğin ve heyecanın, tüm performerları böylesine sarması büyüleyiciydi. Murat hocamızın “Birbirinizle tanışın, birbirinize saygılı olun…” sözleri gerçeğe dönüşmüştü. Birbirimizle arkadaş olmaya çalışıyor, heyecanımızı paylaşıyorduk. Otel terasında kümeleşmiş sohbet gruplarında, sürekli bir değişim halindeydik. Herkesle tanışmak istiyor, güzel anılar yaratmak istiyorduk.

Cumartesi günü provamız, öğleden sonraydı. Öğleden önce bizleri Müzik Enstrümanları Müzesi, Misi Köyü, Edebiyat Müzesi, Fotoğraf Müzesi ve Çocuk Müzesi’ne götürdüler. Bursa’da büyüyen bir insan olarak “Gülümseyin, Nilüfer’desiniz” sözünü, bizimle bu geziyi gerçekleştiren ekipten, temizlik personellerine, otel çalışanlarından, şoförlere, müze çalışanlarına kadar birçok kişide gördüğümüz için gurur duydum. Herkes bizleri güler yüzle karşılıyor, eşlik ediyor, uğurluyordu. Öğle yemeğinden sonra prova için Balat Atatürk Ormanı’na gittik. Ekip liderlerimiz olan Nilüfer Kent Tiyatrosu oyuncuları ve gençlik ekibi ile bir araya gelerek, on kişilik ekiplere bölündük. İşleyişin sistemli ve düzenli gitmesi için koordineli bir akış planlanmıştı. Murat hocamızın, alanda 115 çocuğunu bir arada gördüğü anda yaşadığı mutluluk, hepimizi sardı, kucakladı. “115 çocuğunu” demekten daha güzel bir betimleme bulamıyorum, çünkü hepimizi, mirasını bırakabileceği birer çocuğu gibi, ailenin birer üyesiymişiz gibi karşıladı. Belki bu his, yazdıklarım orada olmayanlar tarafından okununca anlaşılamayabilir ama orada olan herkesin, tarif için bu kelimelerin yetersiz geldiğini fark edeceğini biliyorum.

Alana girdiğimiz andan, performans başlayana kadar geçen süreyi prova ettik. Prova bitiminde otelde Murat hocamızla performans üzerine, son toplantımızı yaptık. Murat hocamızın “yüz yıllık SÖZ” manifestosunda belirtmiş olduğu ifadeler, o toplantıda benim için çok daha belirgin hale geldi. Bir merkez, bir kök aramaktan ziyade, herkesin eşit ve birbirine bağlı olduğu özgürleşen bir yapı, yüz yıllık SÖZ’de oluşturulmuştu. Nilüfer Kent Tiyatrosu ekibi dahil toplamda 160 kişinin oluşturduğu, birbirine görünmeyen bağlarla bağlanmış ve net bir merkezi aranmayan, herkesin varlığı değerli kılınan, hiyerarşik olmayan bir yapı kuruluydu. Murat hocamız, biz gençleri ve bizlerle dönüşmekte olan kültürü yakından takip eden, çağı anlamaya çalışan, dönüşümden heyecanlanan biri olduğu için çok şanslıyız. Çünkü bizlere, kendimizi, eskide kalmış anlayışla olumsuz düşüncelere teslim etmememiz için çok büyük bir farkındalık oluşturdu. Bunu da en değerli yolla, geçmişte yaşamış ve günümüzde yaşıyor olan yazarlar aracılığıyla yaptı. Bizlere öğretilen en büyük öğreti, sanıyorum ki bizlerin ne kadar güçlü olduğuydu. Tiyatro adına harekete geçmek için herhangi birini ya da bir şeyi beklemek yerine, hemen bugün hayallerimizi denememizi, bunu yapabilme gücünü, en çok birbirimizi destekleyerek sağlayabileceğimizi hatırlattı. Net bir merkezin olmasına gerek olmadığını, herkesin birbirini destekleyerek, tiyatro adına üretimin mümkün ve değerli olduğunu, yaklaşık 11 saat süren performans boyunca bunu başarmamızı mümkün kılarak, gösterdi, görmemizi sağladı.

Performans sürecinde yaşadıklarımın, iki gün öncesine dayanan çok değerli bir anı var. Yakın arkadaşım ve sahne partnerim olan Utku Başar Karataş ile Bursa otobüsüne binmeden beş dakika önce birbirimize bir söz verdik; “Ne olursa olsun, kar, yağmur, çamur, böcek, güneş… ne olursa devam edeceğiz, bitireceğiz. İkimizden biri yılacak gibi olursa diğerinin direndiğini hatırlasın.” Performansın başlama sinyali gelmeden hemen önce uzaktaki Utku’yu gördüm ve bana bakıyordu. Birbirimize verdiğimiz sözü içimizden tekrar ettik. O an etrafıma baktığımda, bu sözü sadece ikimizin vermediğini fark ettim. 115 kişinin her biri sesli bir şekilde dile getirmemiş olsa da, birbirlerine ve kendilerine verdikleri bir söz vardı. Ne olursa olsun kitaplarımızı, tüm gücümüzle, inadımızla ve direncimizle bitirecektik ve hepimizin bitirmesi için birbirimize destek olacaktık. Son kitabın son cümlesine kadar hepimiz bu sözü tuttuk. 160 kişi iki günde aileye, Balat Atatürk Ormanı yuvamıza, kitaplar cesaretimizin temsili olmuştu. Hepimiz gerimizde olumlu olumsuz bir sürü anıyla gelmiştik Bursa’ya. Bazılarımızın belki de hepimizin hayatında bazı dönemlerde, tiyatro aşkı sömürülmüştü, hayallerimiz bize değersiz hissettirilmişti. Fikirlerimiz, büyüğümüz bellediğimiz güven duymak istediğimiz kişiler tarafından hayata geçirilmişti, bazen insan gücünden daha fazlası olarak görülmemiştik, hiyerarşinin en altında bırakılıp susturulmuş, güçsüz hissettirilmiştik. Belki ağlatılmıştık, belki yarı yolda bırakılmıştık belki en güvendiğimiz yerlerde yapayalnız, kaygılarla boğuşurken devam etmek için güç aradığımız günler geçirmiştik. Belki düzenin bozukluğuna isyan ettiğimiz, insanlığımızı korumakla düzene uymak arasında kaldığımızda, bizleri böyle bir karar almaya mecbur değiliz diye direndiğimiz ya da kaybolduğumuz günler geçirmiştik. Ama Bursa’da, ormanda öyle bir süreç yaşadık ki, “bakın yapabiliyoruz, hepimiz eşit, özgür, tiyatro aşkıyla bir araya gelmiş, farklılıklarımızla birbirine kabul eden, direnen ve inatçı gençleriz. Hepimiz birbirimize aynı amaçla destek olacağız, bırakmayacağız, yılmayacağız” dedik sanki. Kitaplarımızı okurken sesimiz gür, tüm aşkımızla, ormana kök saldık. Kitaplarımızı kapattığımızda geçmişten taşıdığımız tüm olumsuz anıları kapatıp yepyeni, umutlu, bir sürü dostumuzla paylaştığımız bu anın yazılı olduğu bir sayfa açtık hayatlarımıza. Bu yazdıklarım romantik gelebilir, fakat bizim paylaştığımız bu süreç olabildiğince romantik, büyüleyici, canlandırıcı bir süreçti. Yüz yılın gücüyle, birlikte olmanın gücüyle ve tiyatronun gücüyle birbirimize, gözle görünmeyen bağlarla, sarıldık.

Özlem hocamız, kitaplar okunmaya başladığında oluşacak ses kubbesinden bahsetmişti bize, ama hepimizden yayılan enerjinin bir bütüne dönüşeceğini öngörememiştim. Başlangıç sinyali geldiğinde ormanın kendi sesine karışan seslerimiz, tarihin tüm sesleri, güçlü ve hür çıkıyordu. Kitabını bitiren arkadaşlarımızı alkışlarken, kitaplarımızı okuduğumuz süreçte bizi dinleyen insanların varlığını hissederken, kitaplardaki hayatların akışına kendimizi kaptırırken aldığım nefesin tüm vücuduma yayıldığını hissediyordum. Bunu tek başıma hissetmediğimi de biliyordum. Tüm arkadaşlarımla o an, nefes alıyorduk. Kitabımı gözyaşları içinde bitirdiğimde, okuyan arkadaşlarıma destek için yanlarına gittim. Destek olmanın verdiği bir olma duygusunu yaşadığım için çok şanslıyım. Arkadaşlarımı dinliyordum, yorulduklarında yanlarında olduğumu hissettiriyordum. Bir insanın yorulduğunu düşündüğü anda “ben burdayım, sana destek olurum” diyen birinin olmasının kıymetini, hep birlikte yaşadığımız için çok mutluyum. “yüz yıllık SÖZ”ün dayanıklılık üzerine gerçekleştirilen bir performans olmasından kaynaklı hepimiz inatçı ve dirençli bir şekilde devam ediyorduk fakat hedeflediği bir bütün oluşturma işlevi hayat bulmuş oldu “yüz yıılık SÖZ”ümüzün.

Performans sürecinde çok değerli ve hafızalarımızdan asla silinmeyecek iki an yaşadık. Bunlardan birincisi, performans sırasında Nutuk II. Cilt bitiminde Gençliğe Hitabe okunurken yaşandı. Bir anda orada bulunan herkes hep bir ağızdan Gençliğe Hitabe’yi okumaya başladık. Bir çoğumuzun gözleri dolmuştu. Cumhuriyetimizin 100. yılında atamızın biz gençlere sözlerini ezbere bağıra bağıra okuduk. “…Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır… “. İkinci anımız ise, performans bittikten sonra hep bir ağızdan Haldun Taner’in yazmış olduğu Sersem Kocanın Kurnaz Karısı oyununda Fasülyeciyan’ın tiradını okurken yaşandı. “Zaten aktör dediğin nedir ki? Yok olunca da sesimiz bu boş kubbede bir hoş seda olarak kalır…”. Özlem hocamızın toplantıda bahsetmiş olduğu, oluşturduğumuz ses kubbesinde hoş bir seda olarak bıraktık seslerimizi.

Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Vatanını seven, işini en iyi yapandır” sözünü gerçekleştirebilmemiz için bize gücümüzü hatırlatan, hepimizin, tiyatro tohumu atıldığında çıkan ilk köküne can suyu veren biricik hocalarımız Murat Daltaban ve Özlem Daltaban’a bize olan inançları, destekleri, içtenlikleri ve örnek alabileceğimiz insanlar oldukları için çok teşekkür ediyorum. Bu değerli performansa vesile olan ve destek veren Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’e teşekkür ediyorum. Tüm süreçte ekip olmanın, kollektif hareket etmenin değerini yaşatan Nilüfer Kent Tiyatrosu ekibine teşekkür ediyorum. Tüm içtenlik ve güçleriyle performans boyunca bizi destekleyen Gençlik ekibindeki kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Performans süreci boyunca misafir eden, taşıyan, yemeklerimizi hazırlayan tüm Nilüfer Belediyesi çalışanlarına güler yüzlerinden, misafirperverliklerinden ötürü teşekkür ediyorum.

Türkiye’de, hatta dünyada eşi olmayacak çok değerli, romantik, büyüleyici ve yüz yıl etkisinden çıkamayacağımız bir süreç yaşadık. Tarihe, “birlikte başaran gençlerin” ve “gençlere inanan insanların” geçtiği bir gündü. Son olarak tiyatro aşkıyla bugüne kadar mücadele etmiş, birbirini artık yol arkadaşı olarak kabul etmiş performer arkadaşlarıma, birbirimize ve kendimize verdiğimiz sözleri tuttuğumuz ve tutacağımız için, bize bırakılan mirası yaşatacağımıza dair güveni, birbirimize verdiğimiz için teşekkür ederim. Birbirimizi kucakladığımız için, birbirimizi dinlediğimiz ve saygı duyduğumuz için, gelecekte birlikte üretim yapabileceğimize dair birbirimize umut verdiğimiz için hepinize minnettarım dostlarım. Umutla, inatla ve sevgiyle…

ELMAS ELİÇE ÇETİNÖZ

 

“yüz yıllık SÖZ”

Tasarlayan ve Yöneten

MURAT DALTABAN

Mekan Tasarım ve Yerleştirme

BURAK ETÖZ

Işık Tasarım

CEM YILMAZER

PERFORMANS YÜRÜTÜCÜ EKİP

Murat Daltaban

Özlem Daltaban

Dilber Koç

Zeynep Çelik Küreş

Burak Etöz

Ada Göktepe

Halil Küreş

Zülfinaz Doğan Eşitmez

Sevil Şahin Hakverdi

Batuhan Pamukçu

Hande Ağaoğlu

Oğuz Han Ayaz

Barış Ayas

Ayşe Gülerman Kum

Gökhan Kum

Adem Mülazim

Mesut Özsoy

Mert Tiryaki

Melisa İclal Yamanarda

Duha Dursunoğlu

Özlem Sunalp

Emel Şengül

Hasan Bahadır Geçen

İbrahim Manav

Zeynep Kökten

Öykü Erdoğdu

Murat Özdilek

Yusuf Çelik

Eda Koç

Medine Yaren Koza

Zeynep Randa

Şura Kul

Cemre Naz Durak

Ekin Ekinci

Dilek Tırpan

Hasan Fatih Karakuş

Murat Özdemir

Derya Bölükemini

Faik Yunus Gürcan

Gürkan İşbilen,

Mehmet Tepeci

Salih Sertkaya

Gönül Akıllı

Mehmet Yıldırım

Okan Temizarabacı

Sedef Turunç

Nermin Aydın

Şeyma Aydın

Performer Ekibi

A. Yağız Baran Karadeniz, İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuvarı, 4. Sınıf

Afranur Örs, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuar, 3. Sınıf

Ahmet Mert Kaya, İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuvarı, 2, Sınıf

Ahmet Mete Balyan, Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuvarı, 3. Sınıf

Ahmetcan Sevik, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Ali Emre Bakar, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı, 2. Sınıf

Ali Yiğit Pekyener, Kadir Has Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, 2. Sınıf

Almina Avcı, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Aslı Kaplan, Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Asya Kervan, Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuvarı, 2. Sınıf

Aybüke Beyza Çelik, Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı, 4. Sınıf

Ayşe Vuslat Parım, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 3. Sınıf

Ayşegül Köylücü, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Ayşegül Şevval Kamacıhan, İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuvarı, 1. Sınıf

Ayşenur Kevser Cesur, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 1. Sınıf

Barış Şit, İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, 3. Sınıf

Berfin Sağlık, İstanbul Topkapı Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Berfin Ece Şahin, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, 3. Sınıf

Berkecan Gökalp, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Bilge Eser, Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı, 4. Sınıf

Bilge Nur Kaşdoğan, İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Burak Vuraloğlu, Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Buse Enginbağ, İstanbul Topkapı Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Cansu Dolutaş, İstanbul Topkapı Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Cansu Maral Çelik, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Celal Can Tanrıveroğlu, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 1. Sınıf

Cem Kaya, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 1. Sınıf

Cemal Erdoğan, İstanbul Topkapı Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Ceren Parlar, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Çağla Gül Sönük, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı, 3. Sınıf

Dila Sanlısoy, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 1. Sınıf

Dilara Taner, Ankara Üniversitesi Dil Ve Tarih Coğrafya Fakültesi, 2. Sınıf

Duygu Kula, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

E. Sıla Koca, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 3. Sınıf

Ebubekir Dülgeroğlu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Ege Aydemir, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Ege Kılavuz, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, 3. Sınıf

Egemen Yıldız, Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuvarı, 2. Sınıf

Ekin Duygu Emre, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Ela Çaçe, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Elif Ağören, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Elmas Eliçe Çetinöz, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Emine Göre, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 2. Sınıf

Emre İsaoğlu, Ankara Üniversitesi Dil Ve Tarih Coğrafya Fakültesi, 1. Sınıf

Emre Savcı, Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Eren Yıldırım, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 1. Sınıf

Erencan Koptu, İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuvarı, 1. Sınıf

Ergin Keskin, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Ezgi Çakmak, Ankara Üniversitesi Dil Ve Tarih Coğrafya Fakültesi, 1. Sınıf

Fatma Yaren Alparslan, İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuvarı, 4. Sınıf

Ferhat Uluışık, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Gamze Alver, İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Gülce Güngör, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Havva Şahin, İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, 2. Sınıf

Hayrun Nisa Aydın, İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

İlayda Elmacı, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı, 3. Sınıf

İlayda Çeküç, Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı, 1. Sınıf

İlker Üsküplü, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

İlyas Aksin, Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı, 3. Sınıf

İsa Turhan, Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı, 2. Sınıf

İsmail Erol, Kafkas Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Kaan Yıldız, İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuvarı, 1. Sınıf

Kayra Sır, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, 3. Sınıf

Kevser Olga, Ankara Üniversitesi Dil Ve Tarih Coğrafya Fakültesi, 2. Sınıf

Kübra Sevinç, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Kübra Akbulut, Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı, 2. Sınıf

Kübra Ayan, İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuvarı, 4. Sınıf

Latifenur Yıldırım, İstanbul Topkapı Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Manolya İbrahimgil, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Mehmet Mert Çevik, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Melike Nil Tuna, İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Melisa Kıran, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı, 2. Sınıf

Mert Ahmet Batur, İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, 3. Sınıf

Mertcan Küçük, İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, 3. Sınıf

Merve Demirhan, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Merve Nur Şirin, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Musa Doğanay, Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı, 3. Sınıf

Mustafa Yılmaz, Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı, 2. Sınıf

Mustafa Pamukçu, Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı, 2. Sınıf

Mustafa Erdem İnci, Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Nila Yari, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, 3. Sınıf

Nilay Aşçı, İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, 2. Sınıf

Nisa Sude Keskin, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 1. Sınıf

Nuri Cabaroğlu, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Özgür Emre Yağcı, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, 3. Sınıf

Rabia Tez, İstanbul Topkapı Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Rana Tunç, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Resul Şahin, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, 3. Sınıf

Sakine Boztepe, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 4. Sınıf

Samed Durmaz, Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı, 2. Sınıf

Samet Caner, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Seher Kızbaş Akkoyun, Kafkas Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Serra Sudem Tiryakigil, İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuvarı, 2. Sınıf

Sıla Estel Giritlioğlu, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Simge Arıcan, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Sinem Karakaş, Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 3. Sınıf

Sinem İlayda Arabul, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Sude Keser, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, 3. Sınıf

Sude Doğa Demir, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, 3. Sınıf

Taner Şenoğlu, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Tarık Dalkılıç, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Tuğba Bilik, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Tuğçe Ateş, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Tuğçe Enginbağ, İstanbul Topkapı Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Tuna Sarp Döker, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 3. Sınıf

Uğur Can Çelikel, İstanbul Topkapı Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Uğurtan Denizaltı, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, 3. Sınıf

Utku Başar Karataş, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Vuslat Su Yiğit, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1. Sınıf

Yasemin Yancı , Çanakkale, 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 4. Sınıf

Yiğit Cesaret, Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, 4. Sınıf

Yiğit Coşkun Özer, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, 3. Sınıf

Zeynep Cesur, Kadir Has Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, 2. Sınıf

Zeynep Özkan, Bursa, Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2. Sınıf

Zeynep Aksünger, İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, 3. Sınıf

Zeynep Asya Kınay, Ankara Üniversitesi Dil Ve Tarih Coğrafya Fakültesi, 1. Sınıf

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku