“Dijital Gösteri Tiyatro Değildir”

Kımız Zeynep Bozkır

Tiyatro ölmez, yeryüzünde iki kişi kalsa da vardır; bir oyuncu ve bir seyirci. Seyirci bu işin tarafıdır ve o an orada olmalıdır. Bu yüzden dijital hiçbir zaman tiyatro olamaz; şov olur, gösteri vb. olur…

Ayrıca salgın döneminde tiyatro ölmedi!.. Hala açık havada, parklarda ve organize edilebilen kimi kapalı salonlarda devam ediyor ve seyirci de gidiyor bu oyunlara. Sokaklarda bizler, az sayıda da olsak, görünmez (gölge) tiyatro yapıyoruz. 

Öte yandan, atölyelerin bir kısmı hala yapılabiliyor. Yani hayat durdurulmadı ne yazık ki üç hafta bile… Ve çalışanlar varsa biz de varız  dedik… Önlem alarak alandayız sonuçta… Elbette, bulaş sahnede ve yakın mesafeden riskli; ama seyirci salonda ve maske-mesafe ile yerleşik olabilir pekala. Dijital oyunlarda ya da sahneden yayında bulaşın önüne geçmek için alınan tedbirler sahne üzerinde de alınıyor… 

Dijital oyunlar tiyatroların yaşamlarını idame ettirebilmek için başvurdukları konjonktürel bir yönelim olarak yaygınlaştı bu süreçte. Ama unutulmamalı ki, tiyatro seyirci ile oyuncunun o an, orada ve birlikte ürettiğidir… Nitekim, c(an)lı tiyatro, az da olsa salgın koşullarında da hayattadır ve seyircisiyle öyle ya da böyle buluşmaktadır.

“Dijital tiyatro” denilen şeyin “tiyatro olarak” nitelendirilmesine en baştan beri karşıyız. Açıkça “dijital tiyatro denilen olay, tiyatro değildir” dedik, sosyal medyada ve tiyatro basınında yazdık ve bu mecralarda yayımlandı ve aynı şeyi söylemeye devam ediyoruz. Ama tiyatro dendiğinde seyirci tiyatronun tarafıdır o anda ve orada olmalıdır, bunun dışında yapılan işin adı tiyatro olamaz. Ayrıca dijitaldeki en özenli işler bile çatlayan sesler, boğuntuya gelen sözler ve ifadelerle yavan ve tuzsuz..

Öte yandan, dijital platformlarda yayımlanan gösteri, performans, şov, skeç, talk show, gibi şeyler konumuz dışında ve “dijital gösteri” olarak tanımlanabilirler. 

Kendi adıma, çeşitli platformlarda yayımlanan arşiv oyunlarını izliyorum merakımı gidermek için. Ama başarılı tiyatroların en iyi oyunlarından bile tiyatro tadını, seyir tadını alamıyorum… Arşivler bize izlemediğimiz oyunların hediye ediyor, bu anlamda ışık tutuyor… Bakanlık ve Belediyeler’den destek adına alınan oyunlar da umarım böyle fayda sağlar gelecekte…

Bugün yaşadığımız salgının vahim boyutları ve salgını yönetmek yerine algıyı yönetmek temelinde yükselen “sorumsuzluk” sonucu geldiğimiz durum ortada. Ve ne acı ki, ne isteyeceğini bilemeyen tiyatrolar ve sanata zaten gereksiz gözüyle bakan politikalar ancak “kırıntı” sunabildi tiyatroya. Destek ödemeleri dışında sorumluluk göremedik… 

Üstelik, bugün bile tiyatrolar resmen açık; bulaş sahnelerde yakın mesafede prova yapan ve oyun oynayan oyuncuları tehdit ediyor. Evet,  tiyatrolar resmen açık ama neye yaradığını kestiremediğimiz saat uygulamaları ile tiyatroların büyük bir çoğunluğu seyirciyle buluşamaz durumda… Yine de kısıtlamalara rağmen gündüz saatlerine uyabilen tiyatrolar açık ve seyircisiyle buluşuyor… Çocuk oyunlarının hala çocuklara ulaşıyor olması “kötünün iyisi gibi” ailelere teselli… 

Dediğim gibi, biz de sokaklarda, meydanlarda, metrolarda, yani insanların toplu alanlarında gölge (görünmez tiyatro) yapıyoruz, sokak oyunlarımızı biraz daha havalar ısındığı günlere hazırlıyoruz… Ama bunlar kazanç dışı işler… Atölyelerimiz kısıtlı sürüyor, oyunlarımız durdu… 

Dijitalden verilen eğitimin bile yarattığı eşitsizlik ve adaletsizliği gören bizler, bunları dijitalde yapmıyoruz… Dijitalin sadece söyleşi, konferans ve kuramsal çalışmalar için yararlı olduğuna inanıyoruz ve bunları yapıyoruz, bu tür etkinliklere katılıyoruz. 

Evet, dijital platformlarda yapılanlara da tiyatro demek “yanlış” diyoruz ve bu “yanlışa” ortak olmayan tiyatrocular ve yönetmenler  olarak bu mecrada yer almıyoruz. Bu süreçte, tedbirler çerçevesinde kısıtlamalar dışındaki saatleri değerlendirerek ve birebir çalışma biçimleri kurarak yolumuza devam ediyoruz. 

Salgında esas sorun mesafe ise, dijital çekimler ve dijitalde yayımlanan canlı oyunlar önlem sayılamaz… Alınan bilet sayısı ve izlenme oranları da yaraya çare değil üstelik… Bizlerin tiyatroya bakışı da salt bilet satmak olmadığından, konunun dışındayız. İşin esprisi ise şu: Dileriz seyirci  dijitalde izlediklerinden sonra “amaan bunlara gidilmez noktasına gelmesin.” Çünkü dans, müzik, sinema hatta sergi ve müze gezmek bile dijitalde tat vermese de kendisini kurtarıyor ama “tiyatro” kurtaramıyor!

Bulaşın bir an önce bitmesi dileğimiz; ama biz her koşulda yaşamaya ve alanımızı, tiyatroyu korumaya çalışmalıyız. Ekonomik zorluklar dört yanımız sardı salgın sürecinde. Ve bizler, yani zaten olması gereken “haklarımızın” elimizden alınarak “yaptırıma” dönüştürülmesini kabul etmeyenler, dijital destek almayan, hatta bu destekler için başvurmayan tiyatrocular, bu zor günleri özgücümüzle ve dayanışmayla aşmaya çalışıyoruz.

KIMIZ ZEYNEP BOZKIR 

 

Görsel: online.iksv.org/tiyatro

 

1

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku