Devrim Yakut: “Bahtımıza Düşen Karanlık Günler Elbet Geçecektir”

editor

Devrim Yakut, “Güzel günler geldiğinde yapacak çok işimiz var. Çok çalışmamız gerekecek” dedi ve mesleğinin kendisi için önemini “Hayata direnmenin, anlam katabilmenin tek yolu” sözüyle anlattı.

Sözcü gazetesinden Hande Zeyrek’in söyleşi/haberini aktarıyoruz:

Bize sevdirdiği rollerin yanı sıra neşesi ve pozitif enerjisiyle tanıyoruz usta oyuncu Devrim Yakut’u…  En büyük hayallerinden biri olan ilk kitabı ‘Aklımın Aynalı Çarşısı’nı kaleme alan Yakut,  kitabın gelirini de geleceğimiz dediği çocuklara bağışladı.  “Biz onlara iyi miraslar bırakamadık. Kitabın gelirini çocuklarla ilgili önemli çalışmalar yapan bir vakfa bağışlamak benim için bir tür borçtu” dedi.  Devrim Yakut’a bilinmeyenlerini sordum. İsminin hikayesinden, ilk kitabına ve hayata dair konuştuk…

‘İSMİM BANA BİR HEDİYE’

■ Bilmediğimiz Devrim’i sormak isterim. İsminizin hikayesi var mı?

İsmimi, anlamını, hikayesini hep sevdim. Bir de ön ismim Seher. Kendimi ifade edebilir yaşa geldiğim andan itibaren, Devrim’i tercih ettim. Ben 27 Mayıs doğumluyum. Babam asker. İsmim de o yüzden Devrim olmuş. Bana güzel bir hediye olduğunu düşünürüm. Seher de annemle babamın birlikte izledikleri ilk filmin kadın kahramanının adı. Annem kızım olursa Seher koyarım ismini demiş. Babam da Devrim’i isteyince, Seher Devrim olmuşum…

■ Okul yıllarınızda isminizle ilgili yaşadığınız anılar var mı?

İsmim yüzünden yargılandığım da yüceltildiğim de oldu. Ancak ben iki kısımla da ilgilenmedim. İnsanları isimleri, cisimleri, görüntüleri, içine doğdukları ortamlarla vs. değerlendiren bakış açılarına hep itiraz ettim, hala da öyle… Her isim güzel ve biriciktir.

‘KİMSEYİ DİNLEMEDİM’

■ Asker çocuğu olarak ilkokuldayken Kıbrıs’ta bir Rum Köyü’nde yaşadığınız yılları nasıl anımsıyorsunuz?  

Bende etkisi derin bir süreçti. Orada yaşadığım, tanık olduğum pek çok şey, hayata bakışımı belirledi. O yaşanmışlıklardan birini, ilk kitabım Aklımın Aynalı Çarşısı’nda Teğel adlı öykümde anlattım.

■ Lisede fen bölümü okurken nasıl oldu da üniversitede tiyatroya geçiş yaptınız?

Okul başarısı yüksek bir öğrenciydim. Ve o yıllarda notları yüksek olanlar mutlaka fen bölümlerinde okumalıydı. Lise sona geldiğimde, sanatla ilgili bir bölüm seçeceğime karar verince, edebiyat bölümüne geçiş yaptım. Önce kabul etmediler. Hem okul yönetimi, hem ailem. Ama ben edebiyata geçiş yaptım. Kimseyi dinlemedim ve hiç de pişman olmadım.

Aile Arasında dizisinde rol aldı.

‘BİTMEYECEK HAYALLER…’

■ Tiyatro ve oyunculuk sizin için ne ifade ediyor?

İkisi de benim için hayata direnmenin, hayata bir anlam katabilmenin tek yolu. ”İyi ki bu mesleği
seçmişim” demediğim tek gün yok…

■ Ankara Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden mezun olduğunuz günden bugüne neredeyse 30 yıl oldu… Geçen yılları hangi duyguyla ifade edersiniz?

Mutluluk, heyecan, emekle, ilmek ilmek edinilmiş tecrübe ve hiç bitmeyecek, bitmeyeceğini bildiğim hayaller…

■ Bir seçim hakkınız daha olsa oyunculuk mu derdiniz yoksa durum farklı olur muydu?

Yüz bin seçimim olsa, yine oyunculuk derdim. Başka bir meslek hiç düşünmedim.

ELBET GEÇECEK

■ Her zaman göründüğünüz kadar pozitif ve güler yüzlü müsünüz? Olaylara, haberlere, toplumsal sorunlara öfkelenmez misiniz?

Öfkelenmez olur muyum? Bazen nefes alamaz hale geldiğim oluyor. Ama o duygu halinde kalamıyorum ben. Bu bizim bahtımıza düşen karanlık günler elbet geçecek. Ve güzel günler geldiğinde yapacak çok şeyimiz var. Çok çalışmamız gerekecek. İyi, sağlıklı ve kendi merkezimizde kalıp o günlere sağlam, hazırlanmamız gerektiğini düşünüyorum.

İlk öykü kitabının gelirini çocuklar için bağışladı

■ İlk öykü kitabınız “Aklımın Aynalı Çarşısı” en büyük hayalinizmiş… Neden bu kadar beklediniz hayaliniz için?

Beklemedim. Sadece içimdeki o yazma hayalinin dem alması gerekiyormuş. O kendi zamanını kendi belirledi. Ben de o zamanlamaya riayet ettim.

■ Neden ismi Aklımın Aynalı Çarşısı? 

Ben, yaptığım her işte, attığım her adımda önce kendi aynama bakmaya niyet ederim. Başkasına ayna tutmak benim boyumu aşar. İsim de yine kendime tutmaya çalıştığım aynanın bir uzantısı oldu.

■ Kitabınızın gelirini çocuklara bağışladığınızı duydum.

Çocuklarımız geleceğimiz. Onların sağlıklı, iyi eğitimli, mutlu, neşeli, yaratıcı olmaları gerekiyor ki iyi bir gelecekten bahsedebilelim. Biz onlara iyi miraslar bırakamadık. Kitabın gelirini çocuklarla ilgili önemli çalışmalar yapan bir vakfa bağışlamak benim için bir tür borçtu…

Mesleğimiz doğrusu yapılırsa iyileştirici, şifacıya dönüşebilir

■ Yazmanın insanı daha çok özgürleştirdiğini anlatmıştınız.  Oyunculukta benzer değil midir?

Oyunculuk da çok özgür alanları olan bir meslek. Ancak oyunculuk, temelinde bir icra işidir. Biz yazarın yazdığı karakteri yorumlarız. Oradaki gerçek yaratıcı ve sanatçı, yazar ve yönetmendir. Ama yazma meselesinde hiç aracısız bir süreç var. Siz ve okuyan… Ben buradaki özgürlüğü daha önce başka hiçbir alanda tecrübe etmemiştim. Hazzı inanılmazmış…

■ Antidepresan kullanımının giderek arttığı ülkemizde psikiyatri vakaları dizilere konu oluyor. Sizce topluma ayna mı tutuyor?

Umarım öyle oluyordur. Dünya zor zamanlardan geçiyor. Çok kalabalığız. Ve hayatta sağlıklı kafayla kalmak zor. Bizim mesleğimiz doğrusu yapıldığında, iyileştirici, şifacıya dönüşebilir.

Şimdi “Camdaki Kız” dizisinde.

■ Tiyatro sahnesini özlediniz mi?

Pandemi nedeniyle yarım kalmış bir oyunumuz var. Manik Atak. Pandemi koşulları daha netleştiğinde belki yeniden oynarız bilmiyorum. Ama şimdilik yeni projem yok. Dizi sezona devam edecek. Bakalım neler olacak, biz de merakla bekliyoruz.

Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/bahtimiza-dusen-karanlik-gunler-elbet-gececektir/

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku