“Devlet Desteği Alan/Alamayan Tiyatrolar” Tartışmasına Dair…

Özel tiyatrolara devlet destekleri dağıtılmış… Yine birileri için makbule geçmedi, öbürlülerine az geldi, diğerlerine ise hiç verilmedi… 

Yine başka birilerini kimse tanımıyormuş, alanlar kimmiş miş miş??

Benim anlamadığım, birileriyle madde madde pazarlığa oturanlar da şikayetçi…  E ama hep karşı tarafın dediğine koştunuz, “ayrımcılığın” yoluna taş döşediniz… 

Örnek; amatörlere destek yok! Projelere destek yok! Şirket olamayan başvuru yapamaz!..

Yandaş ya da en azından ılımlı, yani “ortak dil bulamamış” değilse tabii… 

Çünkü amatör ya da bireysel tiyatrocuysa, başvurusunda yanlış ya da eksik vardır mutlaka… Yetmez ama, açık açık reddedilen de (44) kırk dört tiyatro varmış!

Bizler; başvuru yapmayan, karşıdan konuşan ve 1980’den sonra çıkmış bu “ehlileştirme” desteklerinin tümden kaldırılıp, tiyatrolara uygulanan vergilerin en aza indirilmesini isteyenleriz. 

Yani diyoruz ki, herkese kendi vergisi kadar destek olursanız herkese destek olmuş olursunuz; Hem de para dağıtmadan! Fena mı? 

Zira, hepimiz çatlasak da patlasak da tiyatro kâr etmez! Olması gereken yerde durur ve toplumla buluşursa yaşar ancak tiyatro. 

Gerçek destek, devletin “sanatta vergi olmaz” demesi, dahası tiyatro emekçilerinin sosyal güvencelerini de devletin (en azından borçlanma ile) karşılamasıdır! 

Şirket, alaylı, okullu, amatör… Her nevi tiyatroya yol açmaktır destek! 

Ulufe gibi para dağıtmak yerine, teknik donanım ve salon sağlamaktır destek!

Çünkü tiyatro toplumundur, “ülke için” yapılır ve “ülkesi ile” anılır. Öte yandan, “ülke” de kültür ve sanatı ile anılır… Ancak böyle olursa, sanat insanı var oluşunu “düşünebilir” ve “üretebilir”. Aksi takdirde, “şov dünyasının” bir ürünü olur ve para kazansa bile var oluşunu unutan, hatta umursamayan çalışanlardan oluşur. Para kazanmak özdeğerlerin yok olmasına, otosansürün olağanlaşmasına, aydın sorumluluğunun çöpe atılmasına mani olmaz.

Devlet desteği, çok uzun zamandır (biz sahneyle buluşmadan önce de) tartışılan bir konuydu. Aslında anayasal haklarımız noktasında kaybımız yok ancak iş uygulamaya, yani çıkarılan yönetmeliklere geldiğinde pek hak kaybına uğruyoruz… Bu hak kayıplarını yaşarken, tiyatrolar üzerinden yürütülen “çıkar odaklı” çalışmaları – elbette hakkını verelim, bazıları masumane – ve “kurt-kuzu anlaşmalarını” doğru bulmuyoruz… 

Biz tiyatroya destek konusuna “sansürsüz ve otosansürsüz” bakan taraftayız.

Ayrımcılığı körükleyecek, bizleri tacir, tüccarın çalışanı ya da ticaret ehli olarak niteleyen yasalar istemiyoruz… 

Biz bunlara güvenmiyor ve desteklemiyoruz. Bize lolipop şekeri dağıtanları da reddediyoruz!

KIMIZ ZEYNEP BOZKIR

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku