BEKEV’li Kadınlar Tiyatro Sahnesinde İtirazlarını Yükseltecek

editor
1,4K Okunma
BEKEV üyesi kadınlar, “Gazoz Kapağı: Yarım Kalan Hayatlar” isimli tiyatro oyununu 4 Haziran’da saat 20.00’de Buca Belediyesi Olimpik Havuz’da sahneleyecek.

Buca Evka 1 Kadın Kültür Dayanışma Evi Derneği (BEKEV) üyesi kadınlar, 4 Haziran’da sergileyecekleri “Gazoz Kapağı: Yarım Kalan Hayatlar” isimli tiyatro oyunu hazırlıklarını neredeyse tamamladı. Oyun kadınlar koğuşunda yaşayan 9 kadının hikayesini anlatıyor. Salt var olan sorunları değil dayanışmayı da sahnede hissettiren kadınlar, “İtirazımızı yükseltiyoruz. Tek başımıza da değil o sesi başka kadınlarla da yükseltmek istiyoruz” ifadelerini kullanıyor. Oyunun Yönetmeni Alp Yalvaç ve BEKEV’li kadınlarla oyun üzerine Evrensel gazetesinden Dilek Omaklılar ve Eda Aktaş ile konuştu.

“KADINLARIN DAYANIŞMASINI GÖSTERİYORUZ”

Çoğunun tiyatroyla ilk tanışması. Onlardan biri de Nurgül Duran. Oyunda siyasi tutukluyu canlandırdığını söyleyen Duran, oynarken bir yandan canının acıdığını da ekledi. Duran, “Gerçek hikaye de olabilir. Bunu yaşamak kadın olarak çok zor” dedi.

Raziye Dönmez, “Aslında dinleyici olarak geldim. Hocamız bize ‘Herkes düşünsün ne oynayacağımızı’ dedi. Biz de kadın sorunlarını anlatalım istedik. Sığınmaevlerini mi yapsak acaba diye düşünürken hocamız ‘Sığınmaevinde kalanınız oldu mu?’ diye sordu. Biz de kalan yok. Ben de o zaman ‘Kadınlar koğuşu yapalım’ dedim. Çünkü ben kalmıştım” diyerek oyunun çıkışını anlattı.

Kendisinin oynamaya zor karar verdiğini söyleyen Dönmez, kadınlara seslenerek, “Evlerinden çıksınlar, kadınlar her şeyi yapabilir. Kadınların yaşadıkları sorunları gösteriyoruz ama oradaki dayanışma da gözden kaçmasın. Kadınların her şart altında dayanışması var” dedi.

64 yaşında olan Dönmez’e ise tiyatroyla ilgilenmeye başlamasıyla birlikte gelen tepkiler de ‘Şaşırmışsın sen’ şeklinde olmuş. Cezaevinde yaşadıklarını oynuyor olmasındaki hissini de paylaşan Dönmez, “15 gün, 1 ay uyuyamadım. Tekrar o günleri yaşamış oldum. İlk zamanlar geçmişe çok döndüm ama toparladım” diye ekledi.

“KENDİM İÇİN BİR ŞEYLER YAPTIĞIMI HİSSETTİM”

BEKEV’le halk oyunları aracılığıyla tanıştığını dile getiren Safiye Demirel de “Farklı karakter canlandırıyor herkes. Benimki de gerçek bir hikayeden. Bir kadınla eşinin tartışmasına şahit olmuştum, oradan yola çıkarak bir doğaçlama yaptık” diye konuştu.

BEKEV’le 5 yıl önce tanıştığını söyleyen Gülcihan Kayalı ise, kendisini buraya ait hissettiğini aktardı. Kayalı, “Kendim için bir şeyler yaptığımı hissettim. Bugüne kadar hep başkaları için bir şeyler yapmışım. İstediğim için buraya geliyorum, istediğim için bunu oynuyorum. Öz güven de kattı” dedi.

Emine Durmaz dernekle birlikte çok şey öğrendiğini anlatarak, “Arkadaşlarla paylaşmayı, sevgiyi öğrendim. Oyun da benim için çok güzel. Ben de sevgilisi tarafından aldatılan bir kadını oynuyorum” diye belirtti.

 

“VAR OLAN TUĞLANIN ÜZERİNE BİR TUĞLA DAHA KOYABİLMEK…”

Oyunda cezaevi müdürü rolünü canlandıran Mehtap Avcı, “Konuşamadığımız birçok konuyu burada konuşuyoruz. Evde belki karşı çıkamadıklarımıza karşı çıkıyoruz, içimizi döküyoruz. Hepimize güzel geldi” diyerek oyuna çağrı da yaptı.

10 yıldır derneğe geldiğini belirten Nefise Selçuk, “Daha da geleceğiz. Çünkü var olan tuğlanın üzerine bir tuğla daha koymak, daha ileriye götürmek, daha çok kadına ulaşmak için bu gerekli ve şart” dedi.

Oyunda işten atılan bir işçiyi canlandıran Selçuk, “Sendikal mücadele verdiği için işten atılan bir kadın işçi. Ben de konfeksiyon işçisiyim. Uzun yıllarca biz de bunun çabasını gösterdik” diye ekledi.

“HEM ÖĞRENİYORUM HEM İYİLEŞİYORUM”

Dernekle bir arkadaşı aracılığıyla tanışan Suzan Aydın oyunda iki karakteri oynadığını söyleyerek, “Birinde Süslü Naciye diğerinde siyasi bir tutsağım. 4 Haziran’da oyunumuza bekliyoruz herkesi” dedi. Havva Güler ise, derneğin ikinci evi olduğunu belirtti. Güler, “Ben hem oynuyorum hem öğreniyorum hem de iyileşiyorum” diye ifade etti.

Ayşe Selvi tiyatronun farklı bir deneyim olduğunu dile getirerek, “Aslında Raziye abla beni cesaretlendirdi. Biz de yapabiliriz dedim, bu yola başladık” dedi. Kızı Bahar’la provalara gelen Selvi, “Bahar da replikleri ezberledi. Evde de çalışıyor, birlikte oynuyoruz” diye gülümseyerek anlattı. Evde baskı, şiddet gören bir kadını canlandıran Selvi, “Kadınların sesi oluyoruz, olmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

2006’dan beri dernekte olan Elif Naciye Şen de birlikte üretmenin ve paylaşmanın kendisi için keyifli olduğunu söyleyerek, tiyatroyu da zaten çok istediklerini dolayısıyla böyle bir deneyimin kendisini çok şey kattığını belirtti.

“KADINLARIN KENDİ SÖZLERİNİ SÖYLEMELERİNİ İSTEDİK”

Derneğin kurucu üyelerinden Hülya Gürgör, “Hem öğrenip hem gelişmek güzel şey. Gelişirken dönüt almak, bunları birileriyle paylaşmak. Hayatın kendisi bir okul ve burayı da bir okula çevirmekti, bu derneğin var olma amacı. Tek tek kadınların kendi sözlerini söylemeleri, kendilerinin farkına varmaları… Kendilerinin de hakları olduğunu söyleyebilmeleri. Kurulduğumuzdan beri bunları oyunlarla, panellerle, halk oyunlarıyla yaptık. Kadınların itirazlarını yükseltmeleri için çabaladık” dedi.

Gürgör, kendisinin rolünü ise şöyle anlattı: “Oyunda gecekonduda yaşayan yoksul bir ailenin kadını, dürüst, çalışkan ama gelir dağılımında hakkını alamadığını düşünen ve bunu televizyon izlerken karşılaştırma yaparak fark eden bir kadını oynuyorum. İtirazını buradan yükseltiyor. Tek başına da değil o sesi başka kadınlarla da yükseltmek istiyor. Böyle yaşıyoruz. Ürettiğimiz kadar hak ettiğimiz kadar ya da dürüstlüğümüz kadar bize verilmiyor, buna da itiraz etmeliyiz.”

Yıllardır tiyatro topluluğunun oluşması için çabaladıklarını dile getiren Gürgör, Oyun Yönetmeni Alp Yalvaç’a da ayrıca teşekkür ederek, “Alp hoca bizi anlayan bir bakış açısıyla dahil oldu. Bizi gerçekten değiştirdi. Bunu tek başımıza yapar mıydık yapardık belki, ama bu lezzette olur muydu?” dedi.

Kadınların oynadıkça travmalarını da hatırladıklarını belirten Gürgör, “Kimimiz şiddet içinde bir ailede yetişmişiz, onlar depreşti. Kimimiz gerekli değeri görmemişiz, kimimiz belki eşinden hâlâ hak ettiği değeri görmüyor, onlar depreşti. Kimimiz bütçesini yetiştiremiyor, talepleri var edinemiyor, bununla yüzleşti. Bunların hepsi birer yüzleşme ve bizim hepimizin duygularını aslında harekete geçirdi. Biz bir iç savaş da verdik” diye konuştu.

“OYUNU HEP BİRLİKTE YAZDILAR”

Oyunun Yönetmeni Alp Yalvaç ise oyunun ortaya çıkış biçimini şöyle anlattı; “Birkaç oyun üzerinden düşünürken belli handikaplardan dolayı, ezber yapamama gibi, oyunu kendimiz üretmek için bir yola girdik. Aslında bir grup amatörün tiyatro oynamasının dışında bir atölye çalışması yapıldı. Hep birlikte bir oyun yazdılar. Metni de yok aslında, öyküler belirlendi, doğaçlama olarak diyalog yazılmadan prova edildi. Arkasından da belli bir kurguyla bağlandı. O yönüyle özel bir çalışma bu.”

Aslında çocuk tiyatrosu yaptığını belirten Yalvaç, metin üretimine çok önem verdiğini söyledi. Yönetmenliğin dışında dramatik yazarlık eğitimi de alan Yalvaç, ayrıca oyunun isminden de bahsederek şunları söyledi; “Oyunumuzda küçük yaşta evlenmiş bir karakter de var. Onun hayatında önemli bir metafor gazoz kapağı. Biz de bunu düşündük. Arkasına da ‘yarım kalan hayatlar’ı ekledik.”

“Gazoz Kapağı: Yarım Kalan Hayatlar” oyunu 4 Haziran’da Buca Belediyesi Olimpik Havuz’da saat 20.00’de sahnelenecek.

İzlemek için tıklayın:

 

Kaynak: https://www.evrensel.net/haber/462706/bekevli-kadinlar-tiyatro-sahnesinde-itirazlarini-yukseltecek

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku