Bu memlekette her gün yazılı ya da sözlü olarak hepimize hakaret ediliyor… Hatta, memleketin doğal kaynakları yok edilerek bizzat kendisine doğrudan küfrediliyor. Yetmiyor, kaynakları yok ederek zenginleşenler, ayrıca küfür ediyor!
Görmezden gelinen yokluk, yoksulluk, intiharlara götüren işsisizlik hüküm sürerken, “Yoksulluk yok, işsizlik yok, iş beğenmiyorlar” diyerek bir kere daha küfrediyorlar yüzümüze.
Artık köle seçiyorlar, biat etmeyeni köle bile yapmıyorlar. Sanayi durmuş, tarım yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bulgurdan arpaya, buğdaydan samana kadar dışa bağımlı hale gelmiş bir ülke artık burası…
Her alanda olduğu gibi sanat alanında da tam teslimiyet bekliyor köle sahipler. Susturulmuş ya da çıkarları için sanatçı olma vasfından soyunmuş eyyamcı tayfaları gibi, sanatçılar da bu yıkımı, talanı görmesinler, baskılara boyun eğsinler, gerçeklere gözlerini kapatsınlar istiyorlar.Tam ve eksiksiz bir biat kültürü yaratmak için sanat da sussun ve hizaya girsin diye bekliyorlar…
Şimdi soruyoruz:
Canan Kaftancıoğlu, bir aydın, haktan ve halktan yana bir politika insanı olarak haksızlıklara, yıkıma, talana, baskılara karşı çıktığı, herkesin sustuğu konularda ses çıkarttığı, halkın sorunlarına çözüm arayan, kadınlardan, çocuklardan, gençlerden, bilimden, sanattan, kısacası hayattan yana olduğu için mi işine gelmedi iktidarın ve biatçıların?
Ama yağma yok… Politika da, politika yapan insanlar da yasaklarla susturulamaz! Sanat gibi, politika da insanlığı daha iyiye, güzele, mutluluğa taşımak adına var olan bir eyleyiş olarak, engellenemez.
Unutmayın ki, açlık, yoksulluk, sanatta-kültürde yozluk, dayatılan yaşam biçimleri vb. baskı ile normalleştirilemez. Adalet ve hukuk yara alsa da, herkese gereklidir.
Hayata umutla ve dirençle bakan bizler, “Canan Kaftancıoğlu iyi ki var!” diyoruz…
Sözünden, yaşamı güzelleştirme inadından vazgeçmeyen kadınlarla, susmayan aydın ve sanatçılarla birlikte, “Canan Kaftancıoğlu’nun yanındayız!” diyoruz.