Arkadaş, Bugüne Perdeden Bakıyor

editor
1,5K Okunma
Şair Arkadaş Z. Özger’in hayatını anlatan “Sevdadır” oyunu sahnelenmeye hazırlanıyor. Yönetmen Ahmet Yapar, günümüzde yaşayan Arkadaş’ın Gezi’ye, 10 Ekim’e, Soma’ya, Çorlu’ya bir mesaj bıraktığını ifade ediyor.

Birgün gazetesinden Işıl Çalışkan’ın haberini aktarıyoruz:

Bundan 49 yıl önce, henüz 25’inde hayata gözlerini yuman Arkadaş Z. Özger’den geriye şiirleri kaldı. Dizelerinin ardında gizlenen yaşamından izler, “Sevdadır” adıyla Ankara Devinim Tiyatro tarafından sahnelenmeye hazırlanıyor.

Özger’in kısa süren yaşam serüveninden ve şiirlerinden yola çıkarak tasarlanan oyunun yönetmenliğini Ahmet Yapar üstleniyor. Tek kişilik oyunda Arkadaş Z. Özger’i ise Hüseyin Oçan canlandıracak. Oyun, ilk kez 10 Ekim Pazartesi günü Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde izleyici karşısına çıkacak. Çocukluğundan şüpheli ölümüne kadar her yönüyle Arkadaş Z. Özger’in yaşamından kesitler sunan oyunu yönetmen Ahmet Yapar ile konuştuk.

Arkadaş’ı sahnede hangi yönleriyle izleyeceğiz?

Sahnede iki farklı Arkadaş var. Biri tanıdığımız, bildiğimiz şair Arkadaş, bir diğeri ise ona hayran, onunla aynı kaderde buluşmuş ve bize onu anlatan bir sokak şarkıcısı Arkadaş… Çocukluğundan şüpheli ölümüne kadar her yönüyle Arkadaş Z. Özger’i izleyeceğiz.

Şairi sahneye taşırken hassasiyetleriniz nelerdi?

Sevdadır oyununu yazarken, kurgularken önceliğim hikâyenin eski kalmamasına özen göstermekti. Arkadaş Z. Özger ’68 kuşağının bir ferdi, o dönemin koşullarını yaşamış, o topluma ve çağa tanık olmuş birisi. Arkadaş’ı anlatırken elbette dönemi de anlatmak gerekecekti. Fakat çok fazla anlatıldı, kullanılan dil bile nostalji oldu. Yaşanılan zorbalık ve zulüm katlanarak devam etti… Ben de aslında Arkadaş ölmeseydi, şu anki haliyle günümüze dair ne söylerdi noktasından baktım biraz. Oyun Ankara Yüksel caddesindeki İnsan Hakları Heykeli önünde geçiyor. Sahnede dövülmüş, kırılmış, hırpalanmış insan hakları heykeli ve etrafında polis bariyerleri var. Bu obje, aslında bir noktada Arkadaşların da, birey hakları noktasında uğradığı hak ihlallerini ironik bir şekilde sembolize ediyor.

Ahmet Yapar

Ahmet Yapar

Şair arkadaşı anlatırken o dönemin meşhur sloganı olan “6. Filo defol”u polis bariyerine yazarken, günümüzde yaşayan Arkadaş ise pankartı “kahrolsun bağzı şeyler”e çeviriyor ve ‘68 de yitirilenler, öldürülenler Gezi’ye, 10 Ekim’e, Suruç’a Ankara Güvenpark patlamasına, Soma’ya, Çorlu’ya bir mesaj bırakıyor… Bu tür benzeşmeleri “kader birliği” ve tarihsel mücadele noktasında bir arada anlatmaya özen gösterdim. Bir yandan da onun şiirlerini yazmaya iten şahsi olayları da “magazinleştirmeden” anlatmak istedim. Aşkı, yalnızlığı, onu daha da içine kapanık bir insan yapan “özel” duygulara saygı duyarak bu kısma az değindim. Onun “sevgimle öperim” dediği, hassasiyetleri korumaya çalıştım.

AÇILIŞI ‘MERHABA CANIM’ İLE YAPIYORUZ

Arkadaş Z. Özger’in hangi şiirleri sahnede yankılanacak?

Daha çok hayatına yansıyan şiirleri duyacağız. Oyunumuzu açılışını yaparken “İnsan Hakları Heykeline” yöneliyor ve “Merhaba Canım” şiiri ile başlıyoruz. Çocukluğunu anlatırken annesini, babasını ve ostomyolitliğini anlattığı şiirleri duyacağız, yazdığı mektupları, tuttuğu günlük notlarını, öğrenci olaylarını ve ’68 in gençlik olaylarını anlatırken İsyan olsun ve Ferhat şiirlerini, Devrim tutkusunu anlatırken Akıtsam deli sevdamı, köpürür mü hayatı besleyen su, ey benim yedi başlı kartalım… Şiirini, şiirlerini eleştirenleri anlatırken, onların uyuz bir kedi gibi kaşınan” noktalarını kaşıyacağız ve cevabı da Sakalsız bir oğlan ile vereceğiz. Finalde de Ankara sevdasını anlattığı şiirlerine yer veriyoruz.

Albert Camus’nün ünlü eseri Caligula’yı da sahneye taşıyorsunuz. Bir klasiği sahneye taşırken nelere dikkat ettiniz?

Biz bir repertuar tiyatrosuyuz. Oyun repertuarlarımızı çağın, toplumun değerlerine, estetik kaygısına, sahneleme biçimlerine göre belirliyoruz. Bunu yaparken de toplumcu ve politik tavrımızı da koyuyoruz. Hazırladığımız oyun tarihler öncesinden bir hikâyeyi de anlatsa günümüz Türk seyircisi için ne ifade ettiğine önem veriyoruz. Dramaturgisini, rejisini, tekniğini ve sahneleme biçemlerini özgün ve çağdaş yorumlamaya özen gösteriyoruz.

Sevdadır oyunu ile beraber Albert Camus’nün Caligula adlı oyununu da hazırlıyoruz bu sene. Oyunu tek kişilik olarak yeniden uyarladık. Oyunun geçtiği dönem ile günümüz arasında bir benzerliği olduğunu düşündük. Aşırı savurganlığı, zorbalığı, Roma Hazinesi’ni lükse, şatafata harcamasını, hiçbir askeri başarısı olmayan bir İmparatorun ganimet hırsı için savaş açmasını, senatoyu fes edip, cumhuriyeti kaldırıp kendi imparatorluğunu kurması bize hiç yabancı değil! Bu oyunu bir klasik olarak değil, tam tersi daha çok deforme ettik ve bir obje üzerinden hareketle oyunu et mezbahasında geçirdik.

CESARET BULAŞICIDIR

Günümüzde bir tiyatroyu ayakta tutmak hem ekonomik nedenlerle hem de iktidarın sanata ve sanatçılara yönelik baskıları nedeniyle güç. Ankara Devinim Tiyatro olarak bunlarla başa çıkma yöntemleriniz neler?

Biz kendi öz sermayemizle tam 13 yıldır tiyatro yapıyoruz. Bu on üç yıl neticesinde yaklaşık 19 farklı oyun hazırladık. Her bir oyunu hazırlarken, her özel tiyatro gibi günümüz ekonomik ve siyasal şartlarına direndik. Yaptığımız işe ve seyircimize çok inandık. Ne yaparsak yapalım seyirciye “nitelikli sanat” yapmanın gayreti içindeydik. Özel tiyatro bilet satarak ayakta durur. Aldığı anlık ve düşük bütçeli ödenekler sadece günü kurtarmaya yarar. Bu anlamda seyirciyi salona çekecek “nitelikli”, “özgün”, “cesur” ve yeni oyun repertuarları hazırlıyoruz. Bunun yanı sıra çağın sanat anlayışı biraz da mekâna yani vitrine kaydı! Yani hangi salonda nasıl işler yaptığınız önemli. Biz 13 yıldır verdiğimiz kavgaya seyircilerimizi de çağırıyoruz. Onlar varsa tiyatro var, onlar varsa sanat var, onlar varsa örgütlülük var. Cesaret bulaşıcıdır. Ancak onlarla korku duvarı yıkılır…

Kaynak: https://www.birgun.net/haber/arkadas-bugune-perdeden-bakiyor-402482

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku