Absürtlükler, İmgeler ve Kafa Karışılıklarıyla “Ateşin Var Mı? Nassı Yani!”

Mustafa Kara
3,6K Okunma

Erkeklerin evrenine dair bir oyun “Ateşin Var Mı? Nassı Yani!”. Farklı yaş dönemlerinden iki erkeğin karşılaşması, yüzleşmesi, belki hesaplaşması. Konunun odağında kadın isimleri var gibi görünse de, akıp giden hayata dair bir sorgulama yapıyor yazar Murat Kaçmaz. 

Biri sokakta yaşayan, ama kendi doğup büyüdüğü mahalleden pek de öteye gidemeyen; diğeri ise sorunlu ilişkisiyle ilgili hem pişmanlık yaşayan, hem de değişecek iradeyi gösteremeyen iki erkek. Üstelik şiddet faili! Mahalle anlatısı oyunun fonu gibi görünse de odağındaki hikâyenin dayandığı temel yer aslında. Dekorda sahne yükseltisinin hemen önünde plastik su borularından yapılmış dekor, ışığı da taşıdığı için biraz kafa karıştırıyor. Sahnenin parçası mı, oyunun dekoru mu? İnsanı çağrıştıran lambader ile bütünlük de oluşturuyorlar gerçi. Memleketin bitmek bilmez inşaat hali; bitmeyen inşaatlara rağmen yaşadığımız konut krizi geliyor akla ister istemez.

Yeri geldiğinde insanın tüm varlığının sığabildiği tahta bir kutuya dönüşen bank da dekoru tamamlıyor. Ne diyordu Çiçero; “Omnia mea mecum porto”, yani “bana ait olanlar yanımda taşıyabildiklerimdir”. Yaşayan bu sözü bilsin bilmesin, mecazıyla insanın ahvali bu. Diyojen’den bugüne sokakta yaşamın da hem gerçeği hem mecazıyla mottosu. Bir kenarda duran ve başta ve sonda işlevsel kullanılan bebek arabası ile birlikte dekorun ana unsurları bunlar. “Sahnede silah varsa patlar” kuralı geçerli, ama kim bilir kaç kez patlar orası değişir. 

BULVAR ÇARŞISI’NIN ALTINDA BİR MEKAN: FEYK SAHNE

Kadıköy’de Rıhtım’dan Boğa Heykeli’nde çıkarken hemen sağdaki Bulvar Çarşısı’ndaki Feyk Sahne’de oynanıyor “Ateşin Var Mı? Nası Yani!”. Çarşı gelenek olduğu üzere 20.00’de kapanıyor, oyunun başlama saati 20:30. Tüm dükkanlar o saatte kapalı olduğu için “terk edilmiş hissi veren bir çarşı”dan geçerek iki kat aşağı iniliyor Feyk Sahne için. Biri büyük, biri küçük iki salonu var; kafeteryası da. Sahi, Bulvar Çarşısı’nın sahne olarak kullanıldığı, mekana has bir oyun olsa, ne güzel olurdu.

Murat Caner ve Eral Erim, aslında oyunu yıllar önce, yani pandemiden önce yapmaya karar vermiş. Aksaklıklar, üzerine pandemi derken, bu seneye kısmet olmuş. Murat Kaçmaz’ın metnini biraz absürd, biraz bulmaca gibi tasarlamış Murat Caner ve Eral Erim. Bittiği yerde yeniden başlayan bir döngüsellik, bir tekrar hali var, ara ara yaşıyoruz bunu, hayat gibi! Bunu aynı fasit dairede devinen küçük hayatlar gibi de okumak mümkün; dönüşen tek şeyin “kent” olduğu bir inşaat ikliminde yorumlamak da. Eski mahalle kültürüne dair göndermeler de, yarı inşaat hissi veren dekor da; bunca inşaat içinde tahta bir kutuyu ev edinmiş karakter de aynı gerçeğe işaret ediyor.

“AYI”LIKLAR, ABSÜRTLÜKLER, KAFA KARIŞILIKLARI…

Elbette tüm bunları “erkek cinsi”nin değişmez yanları, kendi kendi huzursuz eden “ayı”lıkları ile birlikte düşünmek mümkün. Amiyane tabirle “ayı” mecazı, bir küçük pelüş ayı ile bütünleşiyor. Erkekliğin çevresinde gezinen metin, çok net söylemlere girmese de, izleyiciyi soktuğu absürd ve dolambaçlı yollarda sıklıkla “sorular” ile muhatap kılıyor. Karakterin kimliğinden, var oluşuna uzanan bir belirsizlik bu. Yer yer varlığından dahi şüphe duyduğumuz kadın karakterlere dair fazla bir iz yok metinde. Kadının yokluğu, erkek karakterlerin absürt komedi ile dram arasında salınan halleri inişli çıkışlı bir seyir sunuyor. Oyunun rejisini, dekorunu, kostümünü ve dahi pek çok “şey”ini yapan iki oyuncunun kafa karışıklığı, içine düştükleri anlaşmazlıklar mı bilinmez, ama bu git-geller bazen keyifli bir bulmacaya dönüşse de, bazen fazlasıyla kafa karıştırıcı olabiliyor. Küçük sahne dezavantajları ile ses ve ışıktaki sınırlılıklar da kafa karışıklığı etkisini artırabiliyor.

DÖNÜŞEN KENTLER, SIĞAMAYAN İNSANLAR

Hem sahne, hem mesaj olarak oturduğu “kentsel dönüşüm” hissi gibi, deneysellik ile oturmamışlık arasında salınan bir havası var “Ateşin Var Mı? Nası Yani!”nin.  Belki ekibin de istediği bu. Muhtemelen bu deneysellik oynadıkça ilerlenecek bir yol, izleyici ile etkileşime girdikçe yenilenecek bir zemin sunacak. 

Aynı biçimde, oyunun yapay zeka tarafından yapılan şarkısının da yer aldığı “zengin imgeler denizi” de zamanla yolunu bulacak, izleyiciye daha etkili biçimde geçecek. Kim bilir belki de, 2 Şubat’ta (bugün)  Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’ndeki temsili “daha klasik bir salon”daki deneyim bakımından farklı göstergeler de sunabilir. 

MUSTAFA KARA

ATEŞİN VAR MI? NASSI YANİ!

Yazan: Murat Kaçmaz

Reji-Dekor-Kostüm: Kolektif

Oyuncular: Murat Caner, Eral Erim

Müzik: Eral Erim

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku