Özden Dilek Karakışla ile “Deli Kadın” Oyunu Üzerine Söyleşi…

Neslihan Ekim
3,1K Okunma

Mine Söğüt’ün “Deli Kadın Hikayeleri” adlı eserinden yola çıkılarak Meryem Şahin tarafından kaleme alınan “Deli Kadın” oyunu 24 Mayıs’ta Şişli Tiyatrosu’nda prömiyer yaptı.

Proje tasarımını Özden Dilek Karakışla’nın, yapımını Gestus’un ve süpervizörlüğü Gökhan Erarslan’ın üstlendiği projede, Özden Dilek Karakışla sahnede tek başına anlatının yükünü omuzlayarak seyircinin karşısında. Geçtiğimiz sezonun sonunda büyük bir sürprizle sahnelere taşınan oyun önümüzdeki sezon da seyirciyle buluşmaya devam edecek.

Deli Kadın Hikâyeleri, aklın kıyısında gezinen, kadınlıklarını bir lanet gibi sırtlarında taşıyan, hepsi kaybetmeye yazgılı, içe işleyen yalnızlıklarıyla kalp burkan hayatları, varoluş kâbuslarını anlatan Mine Söğüt imzalı bir eser. Meryem Şahin’in kaleme aldığı uyarlamada, oyuncu bir kadının kitaptaki hikâyeleri, bir tiyatro oyunu olarak prova aşamasında yaşarken içselleştirdiği yalnızlığıyla yüz yüze gelmesinin acıklı parodisini izliyoruz. Her biri unutulmayacak delilik hikâyeleri, her biri unutulmayacak sahnelerle farklı bir anlatı, karanlık bir komedi.

Özden Dilek Karakışla ile “Deli Kadın”ı konuştuk…

Neslihan Ekim: ”Deli Kadın Hikayeleri”ı sahneye taşımak fikri nasıl ortaya çıktı? Bu projenin doğuş hikayesini paylaşabilir misiniz? 

Özden Dilek Karakışla: “Kadın Dilinden Masallar” adlı tek kişilik interaktif oyunum,  2018 yılından beri yurtiçinde ve yurtdışında oynadığım bir oyun.  Sadri Alışık Akademi’den hocam Gökhan Erarslan ile tasarladığımız bu oyun, kadını merkeze alan, aklıyla, güçlü duygularıyla, bilgeliğiyle öne çıkan kadınların başrolde olduğu dünya masalların seçkisi. 

Bu oyunun yanı sıra, yeni bir kadın oyunu arayışına girdim. Mine Söğüt, okurken de sonrasında da yüreğimde ve zihnimde uzun zaman kalan eserleriyle  etkilendiğim bir yazardır. Mine Söğüt’ün peşine düştüm, sonunda bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştım ve uzun bir sohbet sonrası Deli Kadın Hikayeleri’ni oyunlaştırmamıza izin verdi. Gökhan Erarslan’la oyunu kadın bir yazarla yapabileceğimize karar verdik. Gökhan Hoca bizi üniversiteden sınıf arkadaşı sevgili Meryem Şahin’le tanıştırdı ve “Deli Kadın Hikâyeleri”ni böylece çalışmaya başladık.

Hem aklımızla, hem deliliğimizle; belirsiz, tutarsız bir sürecin içinde, sevgili Meryem’le konuşarak, paylaşarak “Deli Kadın Hikâyeleri”nin yeni bir metne dönüşmesini sağladık.

Mine Söğüt oyunu okudu ve sahnelenmesine izin verdi. Her şey sorunsuzca ilerlerken ne yazık ki pandemi başladı. Oyun sahneye çıkmak için pandeminin bitmesini  beklemek zorunda kaldı. Nihayet, Gökhan Erarslan süpervizörlüğünde, İlknur Güneş’in  çok değerli reji destekleri, sahne ve hareket tasarımıyla, Sinem Öcalır’ın oyuncu koçluğuyla, Arın Alagün’ün müzik direktörlüğüyle oyunumuz  24 Mayıs Şişli Tiyatrosu’nda prömiyerini yaptı. 

Neslihan Ekim: Mine Söğüt’ün eserinden yola çıkarak bir tiyatro uyarlaması nasıl hazırlandı? Özgün metni sahnede nasıl yansıttınız?

Özden Dilek Karakışla: Mine Söğüt’ün eseri ve eserin tiyatroya uyarlanma süreci birbiriyle kaynaştı diyebiliriz. Mine Söğüt’ün kitabında bir çok karakter ve birbirinden farklı hikâyeler var. Biz elbette bazılarını seçtik ve ayrıca kitapta olmayan karakterlerle olanları karşı karşıya getirdik. Önce ana karakteri belirledik. Gözden düşmüş, her şeyini kaybetmiş, çingene mahallesinde yaşamaya başlamış bir oyuncu… Bu oyuncunun karakterini, hikâyesini, Mine Söğüt’ün eserlerindeki atmosfere uygun bir biçimde oluşturmaya çalıştık. Oyuncunun karşısında bir yönetmen konumlandı. Oyuncu, Mine Söğüt’ün eserini sahneye taşımak istiyor. Yönetmen, karanlık ve sıkıcı bulduğu bu hikâyelerden ise hiç hoşnut değil. Oyuncu, hikâyeler sayesinde kendi geçmişiyle hesaplaşmaya başladığı gibi, kendini yaşamın anlamı üzerine de sorgularken buluyor. Bir sahnede, kendisini oynamak istemediği bir oyunun içinde buluyor; başka bir sahnede Mine Söğüt’le bile karşı karşıya geliyor. Tüm bu karşılaşmalar ve yüzleşmeler asla acıklı değil. Oyunun hem trajik hem de oldukça komik sahneleri var.

Neslihan Ekim: Oyun, başroldeki Özden Dilek Karakışla’nın performansını öne çıkaran bir proje olarak dikkat çekiyor. Bu karakter nasıl hazırlandı ve oyuncunun bu rolü üstlenmesi nasıl gerçekleşti?

Özden Dilek Karakışla: Yaşadığımız topraklarda  biz kadınlar ortak duyguların içinde hemhaliz. Mine Söğüt’ün kadınları, hepimizin hayatlarına biçimsel olmasa da içsel referansları olan, bizi sarsan, zihinlerimizde şimşekler çaktıran kadınlar. Meryem Şahin de bu kadınları Deli Kadın’ın ruhunda çeşitlendirdi, bana da can vermek düştü.

Kolay bir süreç olmadı elbette, hem geçmiş bagajımdan hem bugünden hem kendimden bu kadınları buldum, hikayelerini oluşturdum, ruhlarını yaşamaya, yaşatmaya çalıştım.  Ortaya çıkan Deli Kadın’ın samimi ve dürüstçe hem kendimle hem de izleyicilerin kendileriyle yüzleşmelerine zemin hazırladığına inanıyorum

Neslihan Ekim: “Deli Kadın Hikayeleri” eseri, kadınlığın farklı yönlerini ele alıyor. Bu tema üzerinden oyununuzu nasıl şekillendirdiniz?

Özden Dilek Karakışla: Deli Kadın Hikâyeleri kitabının son öyküsünde şöyle bir cümle vardır: “Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez.” Ele aldığımız kadın karakterler, sevilmemiş kadınlar. Sahip olunmaya çalışılmış, suçlanmış, dışlanmış, omzuna ağır yükler yüklenmiş, hayalleri küçümsenip alaya alınan kadınlar hepsi. Bir dişi olarak parçalanmış varlığı sahneye taşıyor sanki. “Her şey paramparça” diyor oyuncu, oyunun bir yerinde zaten. “Düzen”, kadını hep “iyileştirmeye” çalışıyor, onu “akla” davet ediyor. Kadın, elbette bunlara direniyor.

Neslihan Ekim: Seyirciye ne gibi duygusal ve düşünsel deneyimler sunmayı amaçlıyorsunuz? 

Özden Dilek Karakışla: Öncelikle hikâyeleri yaşıyoruz, orada acı ve üzüntü var; hikâyelerin üzerine çıkıyoruz, orada mizah bizi karşılıyor. Oyun asla alışık olduğumuz tarzda doğrusal ilerlemiyor. Sahne sahne, başka başka yerlerde buluyoruz kendimizi. Oyuncunun arayışı, bizim arayışımız oluyor ve yolda kâh gülüyoruz kâh ağlıyoruz. Saçmasapan görünüyor bazı şeyler ve bazen her şey sanki anlamını buluveriyor. Seyirciye vaadimiz de bu yolculuğun parodisinden ötesi değildir.

Neslihan Ekim:  Oyununun prömiyeri Şişli Tiyatrosu’nda gerçekleşti. İzleyicilerin tepkileri nasıl oldu?

Özden Dilek Karakışla: Çok iyi tepkiler aldık, medyada da çok güzel yazılar yazıldı. En önemlisi “temposuyla vaktin nasıl geçtiğini hiç anlamadık, aldı götürdü oyun bizi” dediler. Bemim için çok önemli bir övgüydü. 

Neslihan Ekim: Biraz da kendinizden bahseder misiniz? Siz de deli bir kadın mısınız mesela?

Özden Dilek Karakışla: Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi mezunuyum. Her iki okul da tiyatro sevdalısı gençler için verimli iklimi olan, üretmeye, tiyatro ile hayatın anlamını bulmaya, sanatın tüm disiplinleriyle tanışmaya olanak sağlayan okullardır.  Bu açıdan çok şanslıydım. 

Tabii ki “Deli Kadınım”. Bu topraklarda yaşayıp, delirmemek mümkün mü diyoruz oyunumuzda. 

Mine Söğüt ile tanıştığımda Deli Kadın Hikayeleri kitabını imzalayıp verdi ve “Kendi Deliliklerinle Başa Çıkman Dileğiyle” yazdı. Belki de deliliğimle başa çıkmak için tiyatro yapıyorum, kim bilir?

Neslihan Ekim: Yakın gelecekte oyunu nerelerde izleyebiliriz?

Özden Dilek Karakışla: Deli Kadın oyunumuz Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’nde sahnelenmeye değer görüldü. TAKSAV organizasyonuyla 22 Kasım 2023 tarihinde, Ankara Farabi Sahne’de oynayacağız. Ankaralı sanatseverlerle böylesine değerli bir festivalde buluşmaktan dolayı heyecanlıyız. İstanbul’da 25 Kasım 2023 tarihinde Kumbaracı50’de oynayacağız. 

Neslihan Ekim: Söyleşi için çok teşekkür ederim.

Özden Dilek Karakışla: Ben de size ve Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’ne çok teşekkür ederim.

NESLİHAN EKİM

 

 

Oyunun. Künyesi:

Eser: Mine Söğüt

Yazan: Meryem Şahin

Süpervizör: Gökhan Erarslan

Oyuncu: Özden Dilek Karakışla

Sahne ve Kostüm Tasarımı: Dicle Yılmaz

Işık Tasarımı: Eylem Selin Güldiken

Hareket Tasarımı: İlknur Güneş

Müzik Tasarımı: Arın Alagün

Oyuncu Koçu: Sinem Öcalır

Afiş Tasarımı: Hande Özal

Fotoğraf: Mert Doğan

Koordinatör: Kadir Toran

Seslendirme Oyuncuları: Mine Söğüt, Şerif Erol, Gökhan Erarslan

Asistanlar: Neslihan Çetinbaş, Oğuzhan Ozan Yıldırım

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku