Ustam; Ülkemin Vicdanıdır / Mehmet Esen

editor

Bizi Haldun Taner tanıştırdı. Ankara Sanat Tiyatrosu’nda “Eşşeğin Gölgesi” oyununda oynarken dört rol oynuyordum. Haldun Taner çok beğenmiş ve “muhakkak meddahlık yapmalısın” demişti, “İstanbul’a gel seni Münir Özkul’a emanet edeceğim.” Ve böylece Münir ağabeyin problemli bir döneminde tanıştık. Büyük sanatçıların büyük yalnızlıkları olur. Münir Özkul dünyanın en önemli aktörlerinden biridir. Bunu dünyanın bir çok yerinde bir çok oyuncuyu seyretmiş biri olarak söylüyorum; tek farkı bütün dünyanın onu izlememiş olmasıdır ki bu onların kaybıdır. Dünyada en iyi on aktörün içindedir. Dürüstlük namus ve insan olarak ta önemlidir. Münir ağabey mahçup biridir ama sahnede devleşir. İki tek kişilik oyunumun rejisini de Münir Özkul yapmıştır. “Düş ve Gerçek” oyununda (Erol Toy) yirmi üç karakter “Kaşif Eyvah Nadir Efendi” (Ahmet Önel) oyununda otuz üç değişik karakter vardır. Ve Münir ağabey bu karakterlerin hepsini tek tek şivesi, ses tonuyla anlatmıştır. Münir Özkul her şeyden önce adamdır. Saydığım bu oyunların yönetmem olmasına rağmen izlemek için benden rica minnet yer sormuştur, ki hâlâ o pusula durur bende. 12 Eylül de tutuklanıp bir yıl hapiste yattıktan sonra da onu buldum. Hapishaneden çıktıktan sonra kalbimden ameliyat olmam gerekiyordu, ameliyat oldum ve beni Ankara’dan her gün aradı ben de başucumda Münir Özkul fotoğrafına bakarak kah ağlayarak kah gülerek onunla konuştum. Kazancı Yokuşu’nda otururken evlerimiz çok yakındı. Usta çıraklığı en anlamlı biçimde yaşadık; kapıdan kovardı bacadan girerdim. Bir gün herkes dışarı çıksın dedi, ben en arkadan kapıyı kapatacakken “Mehmet sen dur” dedi. “Ne istiyorsun” diye sordu bana, “Tiyatrocu olmak istiyorum” dedim. “Benden ne istiyorsun” dedi. “Çırağınız olmak istiyorum” deyince bana sarılıp ağladı. Sonra bütün sahne sırlarını verdi bana. Çarşı işlerini hallederdim, sokakta insanların ona nasıl sevgi gösterdiğine tanık oldum. Bu sevgide her zaman sonsuz bir saygı vardı. Münir Özkul yürüdüğü zaman yediden yetmişe herkes ondan enerji alırdı. 1983’de ikinci tek kişilik oyunumu hazırlarken Uluslararası Tiyatro Festivali’nin açılış oyunu oldu. O zaman ki festival yöneticisi Aydın Gün, Münir Özkul’a istediği koşullarda bir proje yapmak stediklerini söyledi. Ben de Münir Abi’ye bunu ilettim. O, bu muhteşem teklif karşısında yalnızca “Git bana rakı al” dedi. Ben duygulanarak “Ben ustamı çok iyi rakı içerdi diye mi anlatayım” dedim ve böyle söyleyince karşılıklı ağladık. Hemen randevu aldık. Aydın Gün kapılarda karşıladı. “Kanlı Nigar” oyunu hazırlandı, günlerce kapalı gişe oynadı. Ustam, o günlerin anısına bana, ‘hayatında bir şeylerin değiştiğini’ aktaran bir not yazmıştı. Ne mutlu bana ki seneler sonra onun “Kanlı Nigar” oyununda giydiği İbiş kostümünü ben Eğreti Gelin filminde İbiş oynarken giydim; yıllar sonra usta- çırak olarak başka bir şekilde buluşmuş olduk. Münir Özkul, her yanıyla sanatçıdır, hep bir çıkmazda yaşamıştır. Şu anki eşi Umman Özkul eli öpülecek bir kadındır.

Kaynak: Tiyatro… Tiyatro… Dergisi, Ağustos 2006, Sayı 186

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku