“1950’li Yıllarda Bursa’da İki Tiyatro”

Uğur Ozan Özen

Hayri Sarıoğlu 1920 yılında doğar. Dokuz yaşından itibaren 17 yıl tel cambazı olarak çalıştıktan sonra, bir buçuk yılda İtalya ve Bulgaristan’da cambazlık yapar.  İlkokulu üçüncü sınıfta bırakır. Daha on bir yaşındayken, çalıştığı cambazhaneden pay almaya başlar, on üç yaşında ise cambazhanenin ortağı olur. Yaşı küçük olduğu için kendisine ‘küçük’ lâkabı takılır. Hayri Küçük olarak anılmaya başlar. 1941 yılında Hayri Küçük Tiyatrosu’nu kurar. Birçok şehre turne yapar. Hayri Küçük ‘Hayri Küçük Allah Büyük’ sloganının açıklamasını şöyle yapar: “Bu slogan, benden iyilik gören bir arkadaşımın bir sohbette ağzından çıkmasından kaynaklandı ve o günden beri ‘Hayri Küçük Allah Büyük’ diye anılmaya başlandık. Tabii ben de bu durumu çok benimsedim.” Hayri Küçük, Bursa’da açtığı tiyatroyu da anlatır: “Vali İhsan Sabri Çağlayangil, Savcı Turan Kapanlı… Tabi biz, tiyatro olduğu için yaşı küçük kızlar çalıştırıyoruz. İki dakikada bir bizi mahkemeye verirdi bazıları. Allah razı olsun İhsan Sabri Bey, anlayış gösterirdi.” 1958-1960 yıllarından sonra tiyatroda verim düşmeye başlar. Sonraki yıllarda organizatör olur. (Bkz. Çölaşan, Milliyet, 16 Haziran 1985, Pekşen, 1986, s. 327 ve Altar, Milliyet, 3 Ocak 1988. Hayri Küçük’ün çektiği sıkıntıların anlatımı için bkz. Boran, 1978, s. 102-105.)

           Hayri Küçük Tiyatrosu 

Gazetedeki ifadeye göre, “36 artistten oluşan kadrosu ve bazı ses sanatkârları da dâhil edilerek”  1955 yılında Hayri Küçük Tiyatrosu kurulur. Kurucusu isminden de anlaşılacağı gibi Hayri Küçük’tür. Tan Sineması tiyatroya dönüştürülür. Burası daha sonra Eğitim Araçları Salonu, günümüzde Dede Efendi Salonu adıyla kullanılmaktadır. Tiyatro ilk hedefini 8 ay boyunca 30 oyun sahnelemek olarak açıklar. 6 Ekim’den itibaren ilk oyun olarak O Kadın sahnelenmeye başlar. Ardından sırasıyla Canavar, Çanakkale Geçilmez, Batak Kız oyunları sahnelenir. Gazetede yayımlanan ilânda “6 Ekim’de, çok kıymetli sanatkârlardan müteşekkir kadrosu ile Tan sinemasında değerli yazarlarımızın seçkin eserlerini temsil etmektedir. Temsillerden evvel fevkâlade sürprizler” (Yeni Ant, 3 Ekim 1955) ve “Çok kıymetli sanatkârlardan müteşekkil tam kadrosu ile Tan Sinemasında. Kadınlar fasıl kadrosu 19.30’da başlar. Umumi program varyeteler 20.30 da başlar. Caz-Saz-Raks-Skeç-Varyete-Temsil komedi… Her gece değişik program. Her Pazar saat: 14’de. Halk matinesi. Fevkalade sürprizler” denilir. Tiyatronun suare ve matine bilet fiyatları: numaralı koltuk 150 kuruş, duhuliye 100 kuruştur (Hâkimiyet Milletindir, 12-13-14 Ekim 1955). Oyunlar 12 Ekim Çarşamba günü saat: 14.00’te talebe matinesi, 14 Ekim Cuma günü aile matinesi, 16 Ekim Pazar günüyse halk matinesinde sahnelenir (Hâkimiyet Milletindir, 6-7-8-9-10-11 Ekim 1955). 17 Ekim’den itibaren, İstanbul’dan ilk defa Bursa’ya gelen “eşsiz film dansözü” Asuman Çintay ve arkadaşları, Saadet Cici, Birsev Çintay, Belgüzar Şen sahneye çıkar (Hâkimiyet Milletindir, 17 Ekim 1955).

Hayri Küçük Tiyatrosu’nda bazı olaylar çıkar. Hâkimiyet Milletindir gazetesinde yer alan 25 Aralık 1955 tarihli haberi aktarıyorum: “Hayri Küçük Tiyatrosunda sarhoşluk saikasıyla etrafı rahatsız ederek rezalet çıkaran Mehmed adında biri polis tarafından yakalanarak adliye sevk edilmiştir.”

Aynı gazetede yer alan 26 Ocak 1956 tarihli haber de şöyle denir: 

“Tiyatroda coşup sahneye fırladı. Birçok kadın seyircilerde zurnanın kıvrak havasına uyarak iskemlelerin üzerine çıkıp oynadılar!

Şehrimizdeki bir tiyatroda evvelki günkü kadınlar matinesinde misli görülmemiş bir hadise olmuştur. Türkiye’nin tanınmış zurnacılarından Emin Tanınmış sahnede oynak bir hava çalarken salonda bulunan 800’ü mütecaviz kadın seyircinin büyük bir kısmı coşarak sandalyenin üzerine çıkmış ve göbek atmaya başlamışlardır. Bu arada bir kadın seyirci galeyena gelerek sahneye fırlamış, tiyatronun varyete kızlarına taş çıkartan göbek atma numaraları yapmıştır.

Tiyatro idarecileri, müstahdem ve varyetelerin hayret nazarları arasında bir müddet devam eden curcuna, zurna faslı bittikten sonra sona ermiş ve salondaki hava ancak yatıştırılmıştır.

Matinenin yalnız hanımlara mahsus oluşu ve içeride müstahdemden gayri erkek bulunmayışı kadın seyircilerin alenen göbek atmalarındaki mahsurları bertaraf etmiştir. Bununla beraber bu enteresan hâdise derhal şayi olmuş ve şehir de günün mevzuu halini almıştır.

Diğer taraftan Tan Tiyatrosu idaresi sahneye müdahaleleri ve bu yüzden kendi varyeteleriyle vukuu muhtemel anlaşmazlıkları önlemek üzere bazı tedbirler almak lüzumunu hissetmiştir. Çünkü varyetelerden bazıları seyirci kadınları kendilerine rakip görmeye tahammül edemeyeceklerini idareye bildirmişlerdir.”

Gazetede tiyatro için “Bursalıların en ucuz eğlence yeri” denir (Yeni Ant, 27-28-29-30-31 Ocak 1956). 1 Şubat 1956 Çarşamba akşamından itibaren ise Eşsiz film dansözü Babuş’un kadınlar matinesi programında dans edeceği açıklanır. Salih Başeğmez’in kaleme aldığı “Eski Tiyatrolar- Eski Kantolar-Eski Komikler” başlıklı yazıda “Bursamızda yıllardır hasretini çektiğimiz bir yoksulluğu Hayri Küçük cidden büyük bir cesaretle kapattı” diyerek över. Bir gün sonra aynı gazetede yazısının devamını yayımlar:

“Bursa’da her gece tiyatronun dolu olduğunu duydukça candan seviniyorum. Gördüğüm artistlerin hepsi değerli ve sahneye o kadar alışkın ki, onları takdir etmemek imkânsız doğrusu Tiyatrodaki intizam ve Bursa’da bunu böyle idare etmek cidden halkımızın olgunluğu kadar Tiyatro idaresi içinde olan Ziya Bayraktar’ın ve bütün heyet arkadaşlarının olgunluğu olduğuna şüphe etmiyorum. Elbette tiyatroya gelenler arasında hafif çakır keyif olanlar da var. Lâkin bu kadar zengin bir kadro ile Anadolu’da başka bir heyet görmedim. Çok yerlere gittim, çok tiyatro gördüm, fakat bu kadar zengin hanen deve kantocu kadrosu olan tiyatro ile karşılaşmadım. 

Musiki heyetine gelince onların içinde doğrusu kemancıyı çok takdir ettim. Gerek elinde tuttuğu aleti hünerle kullanıp ve gerekse hakikaten erkekçe yanık ve gerekse hakikaten erkekçe yanık sesi ile artistleri tiyatronun ananesini bozmamak için bel çalgıcıların sahneden yere inmeleri taraftarıyım. Yalnız yerden istifade etmek için bugün zaruretle belki sahneye çıkarılmış olan sazcıların yahut çalgıcıların yine sahneden önüne inmesi ve kantocuların daha rahat sahnede gezebilmeleri temin edilmektedir.

Çünkü kantoların değeri kaybolmaktadır.

Her ne olursa olsun Hayri Küçük Tiyatrosu’nun Bursa’da başarıya ulaşması bizi sevindirmekte ve bilhassa alakadarlara da Bursa’nın bir Tiyatroya ne kadar hevesli olduğunu ikaz olarak gösteriyor. Bursa Tarih şehri, Bursa Turist şehri, Bursa su şehri, Bursa meyva şehri, fakat Bursa her şeyin başında bir san’at şehridir.

Turist gelsin, evet ama nereye gitsin, nerede eğlensin bunu düşünmemiz gerekir elbette. Bursa’da gece oldu mu camiden gayri gidilecek yerimiz yok. Fakat gelen turistlerin ekserisinin Hıristiyan olduklarını düşünürsek bunlar da onlarca eğlenecek yerler bulmak lâzım.

Halkımızın terbiyesinde sahnenin oynadığı eğitsel rol büyüktür. Şu halde iyi terbiye için sahne esastır.

Bursa’ya Teleferik kadar sahne lazımdır dersem hakikati beyan etmiş olurum. Çünkü Teleferik’in temin edeceği fayda ile Tiyatronun sağlayacağı eğitim arasında fark sahne lehinedir. Yanlış anlaşılmasın Teleferiğin aleyhinde olmadığım gibi bunda gecikilmiş olduğunu dahi yazabilirim. Fakat işte bir müteşebbis Bursa’ya geldi ve isbat etti ki Bursa halkı tiyatroyu sevmekte ve takdir etmektedir. Size tiyatroya gidenler arasında çarşaflıların olduğunu ve hele bayan matinelerinin nasıl kalabalık olduğunu yazarsam bana hak vermezseniz o zaman söylenecek bir şey kalmaz. Bursa’da açılan pavyonlar kadar dahi tiyatroya yer vermemek tuhaf oluyor, bir tiyatro binasının temelinin atılmasını bekleyeceğiz.

Son söz olarak söylemek isterim ki sahne artistleri Bursa’ya hakikaten bir yenilik getirdiler ve onları yarın ki Bursa sahnesi adına tebrikle alkışlamak yerinde olur.

Hayri Küçük Tiyatrosu’nun bayanlarını ve baylarını sahnenin meşakkat ve mezahimine göğüs gererek memleketimizin en güç mesleğinde sebatla çalışmalarını takdirle alkışlamak vazifemizdir. Genç kızlarımızın sanat için gösterdikleri sabır ve erkek artistlerin çalışmaları modern Bursa sahnesinin kuruluşu için bir başlangıç olacaktır. Ahmet Vefik Paşa zamanında tiyatrosu olan Bursa’nın bugün olmayışını bertaraf edecek elleri hürmetle öpmek üzere beklemekteyiz.”

Hayri Küçük, tiyatroya seyircinin gelmesi için her şeyi yapar. Gazeteye şu şekilde ilân verir: “Hayri Küçük Tiyatrosu’nda, eşsiz raks yıldızlarının resmi geçidi. 1 komple sanatkâr Babuş, 7 dansöz, canbazların ölüm numaraları, 11 bölümlük Kahkaha, 11 Komedi. Birçok sürprizler. Kadın matinesi yine her zaman olduğu gibi 50 kuruşa indirilmiştir. 5 Mart’tan itibaren Özcan Tekgül büyük programa ilaveten sahnemizde.” (Yeni Ant, 1-2-3-4-5 Mart 1956).

Birazdan okuyacağınız satırlara inanamayacaksınız. Tarih: 5 Mart 1956. Yer: Hayri Küçük Tiyatrosu. Bir tarafta Babuş diğer tarafta ise Özcan Tekgül karşı karşıya gelir. Sahneye iki dansöz çıkarılır ve yarıştırılır. Bu yarış Yeni Ant gazetesinin 7 Mart 1956 tarihli sayısında haber olur: 

TEKGÜL – BABUŞ Mücadelesi.

Babuş mağlup oldu.

Bir müddettir bulunan dansöz Babuşla dansöz Özcan Tekgül’ün evvelki gece (5 Mart) şehrimizdeki bir tiyatro da seansları bulunması bu rekabeti tazelemiş ve uzun mücadele Babuş’un mağlubiyeti ile nihayetlenmiştir.

Özcan Tekgül’ün evvelki geceki dansların müteakip Babuş çalıştığı tiyatro ile 6 ay mukavelesi bulunmasına rağmen dün şehrimizden ayrılarak İstanbul’a gitmiştir.”

Hayri Küçük Tiyatrosu’nda 4-5 Nisan 1956 Çarşamba ve Perşembe gecelerinde “eşsiz dansöz” Semiramis’in “yalnız iki gece sahne alacağı” açıklanır (Yeni Ant, 2-3-4 Nisan 1956. Hâkimiyet Milletindir, 3-4-5 Nisan 1956).

 Ramazan ayı gelir. Hayri Küçük boş mu duracak? Tabi ki Hayır. Gazetede yayımlanan ilanı birlikte okuyalım: “Yeni gelen beynelmilel Karadeniz Millî Oyunlar ekibi ile Türkiye beynelmilel oyunlar festivalinde birinciliği alan (Millî) Siirt oyunları ekibi programa başlıyor”. Ramazan eğlenceleri “Sahura kadar neş’e heyecan ve kahkaha ile devam etmektedir” denilir. Bilet fiyatıysa 100 kuruş ve 150 kuruştur. Ramazan eğlenceleri “muvaffakiyetle” devam ederken Hayri Küçük Tiyatrosu’nun programına yeni isimler de eklenir. Gazetede yer alan ilânda “Hadi Poyrazoğlu, canlı kukla ve İllizyon hünerleri ayrıca Mustafa Hürcan tarafından kahkahalı Karagöz muhavereleri ve İzmir radyosunun genç okuyucusu Gazelhan Kemal Mısırlı iştirak edecektir. Pek Yakında ilk Türk Kadın Bağlama Sanatkârı” geleceği açıklanır (Yeni Ant, 15-16-17-18 Nisan 1956).

Daha bitmedi. Hayri Küçük Tiyatrosu’nda her şey var. Yok yok. Hayri Küçük, Yeni Ant gazetesinin 5-6-7-8 Mayıs 1956’da gazeteye verdiği ilanlarda halka  “DİKKAT DİKKAT” diye seslenir. Devamında  “Kıbrıs’tan yeni gelen Abdullah Yüce ve Ankara Radyosundan Navi Tektel refakatında seanslarına başlamıştır” der. 

Ramazan ayı biter. Şeker Bayramı gelir. Hayri Küçük Tiyatrosu özellikle bayramlarda Bursa’nın en gözde mekânı olan Pınarbaşı’nda 2000 kişilik tribün kurar. 9 Mayıs 1956’da Yeni Ant gazetesine verdiği ilanda “Türkiye’nin en büyük ve en seçkin canbazlarını muhakkak görünüz” der. Pınarbaşı’nda, Tan Sineması takviyeli Hayri Küçük Tiyatrosu tam kadrosu ile canbazhane ve tiyatroyla bayramda sabahtan itibaren açılıp, “Türkiye’nin en seçkin canbazlarından Obüs Canbazları, Türkiye Başcanbazı Cemil Kılınccöte. 10 metre yükseklikte sürprizli ölüm: Telde İlk kurban ayrıca Siirt Milli Oyun Ekibi, Karadeniz Oyun Ekibi, Yeni Dansözler ve Ferda Şenkaya konseri” gösterileri sahnelenir (Yeni Ant, 10-11 Mayıs 1956).

Hayri Küçük Tiyatrosu, 21 Mayıs 1956 Pazartesi gecesinden itibaren “Büyük Programa ilâve olarak Abdullah Yüce ve Necati Tektel Konseri ilk olarak takdim edilecektir” denir. Her gece Pınarbaşı’nda ayrıca 2000 kişilik Cambazhane programının devam ettiği haberi gazetede yer alır (Yeni Ant, 17-18-19-20-21-22 Mayıs 1956).

Hayri Küçük hızını alamaz. Kendisini “Bursa’nın ilk tiyatro kurucusu Hayri Küçük takdim eder” diyerek gazeteye ilanına devam eder: “Yaz sezonunda 28 Mayıs 1956 Pazartesi gecesi saat 8.30 da itfaiye meydanı karşısı yazlık Zafer sinemasında, “Türkiye’nin en gözde dansözleri- En kıymetli ses san’atkârları yerli ve ecnebi atraksyonları- En değerli saz ûstatları ve tanınmış sahne san’atkârlarından mürekkep görülmemiş muhteşem ve muazzam bir programla tam teşekküllü Tiyatro”. (İlan Yeni Ant gazetesinde 23 Mayıs’tan 8 Haziran 1956’ya kadar yayımlanır).

Hayri Küçük Tiyatrosu’nun son gazete ilanı ise, Yeni Ant gazetesinde 14 Haziran’dan 23 Haziran 1956 tarihleri arasında yayımlanır. Önce halkın ilgisini çekmek için “Dikkat Dikkat Dikkat” der ve devam eder “Bursa’nın En Ucuz Eğlence Yeri Olan, Hayri Küçük Tiyatrosu Zafer Sineması’nda yeni kadrosuyla seanslarına başlamıştır. Salı ve Cuma günü Kadınlar matinesi Pazar günü tenzilatlı Halk günü Bu fırsatı kaçırmayın.”

     Tan Tiyatrosu

Hayri Küçük, tiyatronun adını değiştirerek yine aynı yerde 1 Ekim 1956’dan itibaren Tan Tiyatrosu adıyla aynı yerde faaliyete devam eder. Gazetedeki ilanlarda Hayri Küçük Tiyatrosu adı değil, Tan Tiyatrosu adı yer alır. Bursa Oda Tiyatrosu oyuncusu Mustafa Özcan’dan öğrendiğime göre, Tan Tiyatrosu’nun kurulmasının nedeni, Hayri Küçük Tiyatrosu’nun “müstehcendir” denilerek kapatılmasıdır.

26 Eylül 1956 tarihli Yeni Ant gazetesinde yer alan haberde “Salon ve tezyini ve sahne geçen seneden farklı olarak tamamen değişmiş ve devamlı çalışacak artistlerle birer senelik kontratları yapılmıştır” denilir. Aynı gazetenin 1 Ekim 1956 tarihli sayısında ise, “İstanbul’dan henüz adı bildirilmeyen iki büyük dansözde getirilecek ve programa konulacaktır” açıklaması yapılır.

Tan Tiyatrosu tam kadro olarak kurulduktan sonra Uludağ Kirazlı Yayla Sanatoryumu’na giderek ilk oyununu sahneler. Adını tespit edemediğim oyun 4 saat sürer ve gazetede “hastalar tarafından alâka ile karşılandı” ve “Sanatoryum idaresi, artistlerin bilâ ücret hastalar için hazırlamış olduğu bu oyun için tiyatro idaresine yazılı olarak teşekkür etmiştir” denir (Yeni Ant, 16 Kasım 1956).

Yeni Ant gazetesinde 24 Kasım 1956’da yayımlanan ilanı birlikte okuyalım:

Sayın Bursalıların her gece muazzam rağbetine mazhar olan Kışlık Tan Tiyatrosu (Her Salı Ve Cuma Bayanlara, Pazar: Umuma matine) temsillerine muvaffakiyetle devam ediyor. Alaman Güzeli-Akrobat –Dansöz, Raks Kraliçesi, Esmer Bomba, Şahane Dansöz, Genç Rakkase, Egenin güzel dansözü, Türk Raks Âleminin Güzide Yıldızı: Melâhat Civelek, Eşsiz Komedyen: Orhan Pişkin, Değerli Sanatkâr: Nevzat Metin, İstanbul Radyosunun Halk Türküleri San’atkârı Neriman Gürpınar Konseri, Dikkat 3 Aralık 1956 Pazartesi gecesinden itibaren Suudi Arabistan Sarayının Kraliyet Baş rakkasesi Sinem Muhammet ve arkadaşı Muhammet Salam. Dikkat: Düğün, Balo, Nişan ve toplantılara saz, caz, skeç ve dansöz temin edilir. Müdüriyete müracaat ediniz.”

4 Ocak 1957 Cuma gününden itibaren “Türkiye’nin bir numaralı dansözü kovboy ve akrobatik san’atkâr Babuş” Tan Tiyatrosunda sahneye çıkmaya başlar (Yeni Ant, 3-4-5-6-7 Ocak 1957). Bir ay sonra, 4 Şubat 1957’den itibaren beş gece dansöz Semiramis, 6 Şubat’tan itibaren ise Nilüfer Sezer (Strip-Tiz dansözü) gösteri yaparve Bahaddin Giray da programına başlar. “Türkiye’nin tanınmış dans yıldızı” (Dansöz) Semiramis 8 Şubat günü saat 17.00’de kaldığı otelde bir saat süren “samimi” bir basın toplantısı yaparak Strip-Tease dans figürleri ve dans mektebi açılması hususunda açıklama yapar (İlanlar Yeni Ant gazetesinde 27 Ocak’tan 11 Şubat 1957’ye kadar yayımlanır).

Hâkimiyet Milletindir gazetesinin 22 Şubat 1957 tarihli sayısında şu haber yer alır: 

“Strip Tease yasağı şehrimizdeki gazinolara tebliğ edildi.

Strip Tease ve emsali dansların Adliye Vekâleti tarafından yasak edilmesi üzerine şehrimizdeki bâzı gazino ve pavyonlar Strip Tease yapan artistlerine yol vermek mecburiyetinde kalmışlardır. Adliye Vekâletinin bu husustaki emri gazino ve pavyonlara tebliğ edilmiş ve bundan böyle çalıştırılacakları artistlerin yapacakları numaraların önceden emniyete bildirilmesi istenmiştir.”

Tan Tiyatrosu’nda 28 Şubat 1957 Perşembe gecesinden itibaren yalnız 4 gece “rakipsiz” dansöz Nana gösteri yapar. Ancak 2 Mart 1957 Cumartesi akşamı dansöz Nana sahneye müstehcen çıktığı için Bursa Cumhuriyet Savcılığına ihbar edilir. Savcılığın emri üzerine zabıta memurları “müstehcen bir şekilde sahnede soyunduğundan bahisle” Dansöz Nana hakkında zabıt tutar. 4 Mart 1957 Pazartesi günü Dansöz Nana suçundan dolayı savcılığa gönderilir. Gazetedeki habere göre, bazı gençlerin velileri, çocuklarının Dansöz Nana’yı seyrettikten sonra ahlâklarının bozulacağını iddia eder. Bu arada İstanbul Cumhuriyet Savcılığı da Dansöz Nana’yı müstehcen resim çektirmekten mahkemeye verdiği öğrenilir. İstanbul’daki mahkemenin sebebi ise sinema filmlerindeki görüntülerinin resim olarak dağıtılmasıdır (Yeni Ant, 27 Şubat-4 Mart 1957).

Marmara Sineması’nın kullandığı salonun tiyatroya dönüştürülmesine başlanınca burası Yeni Marmara Sineması adını alır. Gazetede Marmara Sineması’nın eski Tan sinemasının yerine taşınıp, 200 bin lira harcanarak “lüks bir sinema” haline getirileceği açıklanır (Bkz. Yeni Ant, 23 Temmuz 1957.) 

Tan Tiyatrosu’nun 1957-1961 yılları arasında sahnelediği oyunlarla ilgili elimde herhangi bir bilgi yoktur. Yeni Ant gazetesinin 12-13 Şubat 1961’de gazetede yayımlanan ilanda tiyatronun yeri değişmiştir. Yeni yeri, Zafer Meydanındaki Küçük Sinema Salonu’dur.

Her Gece Zafer Meydanı Küçük Sinema Salonunda. Yepyeni görülmemiş kadrosuyla Bursa Tan Tiyatrosu programlarına devam ediyor. Dansözler: Şükran Cansu, Gülçin Gül, Sevim Polat, Tülây Gülenay, Gülây Günyay. Her yer: 250 kuruştur. Değerli Halk Komedyeni. Orhan Pişkin ve arkadaşları. Yüksek ses san’atkârı Semra Özbay (Raci) şarkısının bestekârı Sinan Subaşı. Tanınmış üstatlardan müteşekkil saz 20.00’de başlar. Her Çarşamba saat 14.00’de yalnız Bayanlara; her Pazar saat: 14.00’de umuma ucuz matine. (Programı organize eden: Nevzat Metin).”

ANILAR

Murat Akgün Tan Sineması’nı şöyle anlatır: “Tan Sineması 1950’den önce açılmıştı. Şimdiki Eğitim Araçları Salonu’nun bulunduğu yerdeydi. Vali Haşim İşçan Bursa’da göreve başlayınca, Sabri Pozan adında Mudanyalı bir müteahhide yaptırmıştı orayı. Orta kalite bir sinemaydı. Alt katında Ant gazetesinin matbaası vardı.” (Kayabaşı, 1999, s. 98).

Cemalettin Ergün (Papyon Kemal), Hayri Küçük ile ilgili olarak şunları anlatır: “Feridun Tandoğan vardı rahmetli Hayri Küçük’ün ustası. Hayri abi, Feridun abiye laf söyletmezdi hiç kesinlikle. Feridun eski komik ama bilgili bilinçli komikti. Hayri Küçük de onun adabıyla gene komiği oynuyordu ve işte Hayri Küçük’le Adana’da çalıştım. Sonra Emirgan açıldı, çadır tiyatrosunu bıraktık Emirgan’a geçtik, program yapıyorduk İsmail Rona da vardı o zaman.” (Güzeloğlu, 2003).

Mustafa Özcan, Tan Sineması-Tiyatrosu ve Hayri Küçük Tiyatrosu ile ilgili şunları anlatır: “Tan Sineması 200 kişilikti. 32 kısım tekmili birden film oynatırdı. Sabah 9-10’da başlardı. 3 Film birden oynatılıyordu. Gece 2’ye kadar. Filmlerin adları: Binbir Özel Tonto, Zorro’nun Kara Kamçısı, Caf Caf Ali Maykkoy… Hayri Küçük Tiyatrosu’nda sahneye önce dansöz çıkardı. Sonra facia aktörü Feyyaz sahneye çıkardı. Hamlet oynardı. Bilet 50 kuruş-1 liraydı. Oyunlar ‘Arab’ın İntikamı’ yani Othello. Çelebi Mehmet Ortaokulu’nda keman çalan Ziya adında bir arkadaşım vardı. Ortaokuldaydım keman çalan bir arkadaşım Ziya vardı. Hayri Küçük Tiyatrosu bayramlarda çadır kurardı. Sirk çadırından daha küçük, 200-300 kişilikti. Ziya okula gelmez oldu. Bayramda bir baktım. Ziya sahnede keman çalıyor. Yanında çingene kızları da dans ediyor. Ziya beni kulise çağırdı. Evlenmiş.” 

Mustafa Özcan, bir başka görüşmede Hayri Küçük ile ilgili şunları anlattı: 

 “Sinema perdesinin önüne derme çatma bir sahne kurdu (Bir defasında hamile anaç bir dansöz çürümüş tahtalardan birine basarak lambur lumbur aşağıya yuvarlandı ve sahne çöktü. Dansöze ve karnındaki bebeğe bir şey olmadı) Bazen seyircinin kulağına gırnata sesini bastıran bebek ağlamaları gelirdi kulisten. Sahnedeki dansöz bebeğini emzirmek için kulise koşarken öbür taraftan onun yerine bir başka dansöz sahneye fırladı. Bu sahnede sırayla dansözler çıkıp göbek attılar. Gösterileri tam 2 saat sürmekteydi. İki saatin sonunda mutlaka yarım saatlik bir ‘piyes–temsil’ yapılırdı. Temsilde Hayri Küçük ‘komiklik’ adı altında olmadık maskaralıklar daha doğrusu sululuklar yapar halk da bunlara gülerdi. Sonra da anons edildiği şekliyle ‘facia aktörü Feyyaz’ sahneye elinde bir kafatasıyla çıkar ve ‘…vah zavallı kelle… Öyleyse hadi şimdi yallah hemen fırla git efendine söyle…’ diyerek Hamlet’ten tirad atardı. Seyirci buna da gülerdi. Haftada bir gün sadece kadınlara matine yapılırdı ve kadınlar buraya evde ‘elcağızlarıyla’ yaptıkları tencere dolusu dolmaları ve börekleri yer birbirlerine de ikram ederlerdi.” 

Karagöz ustası Şinasi Çelikkol da şunları anlatır: “Birkaç bayram üst üste Hayri Küçük Çadır Tiyatrosu geldi. Hayri Küçük şimdi bilinmez ama o zaman ünlü bir menajerdi. Gönül Akkor’un kocasıydı. Sonra dansöz Babuş’u hatırlıyorum. Dansöz Babuş’u halk çok severdi. Aile olarak gidilirdi. Çadır tiyatroları o kadar çok sevilirdi ki iki bayram arasındaki zaman süresince kalır, kurban bayramında da gösterilerine devam eder sonra dönerlerdi. Hayri Küçük, devlet tiyatrosunun altındaki eğitim araçları salonunu tutmuştu. Babuş da orada çıkardı. Bir de Asuman Çintay vardı. Öğleden sonra kadınlara ayrıca gösteri yapılırdı. Kadınlar matinesi. Kadınlar hem eğlenceye gidecek, hem dansöz Babuş’u seyredecek hem de akşama kocalarına yemek yetiştirecekler. Dolma tenceresini yanında götürür, dolmasını matinede sarardı. Bunlar 1956-58 yıllarında Bursa’da yaşandı. Orası sinema olarak da kullanıldı.” (Özdemir, 2009, s. 70).    

Bursa Milletvekili İlhan Aşkın anılarında Bursa Erkek Lisesi’nde 1955-1956 yıllarında yatılı olarak okurken Hayri Küçük Tiyatrosu’na gittiğinden bahseder: “Biraz da macera olsun diye okul duvarlarını gizlice aşarak dışarıya çıktığımız zamanlar oluyordu. Ya Atatürk Caddesi’nde tur atıyor ya sinema gidiyor ya da arada bir o zamanlar pek meşhur olan Hayri Küçük Tiyatrosu’na kaçamak yapıyorduk” (Aşkın, 2007, s. 21).

UĞUR OZAN ÖZEN

KAYNAKÇA:

Altar, Haluk “Boşanmayı Becerebilenler”, Milliyet (Aktüalite), (3 Ocak 1988).

 Aşkın, İlhan Bursa Yenişehir’den TBMM’ye İlhan Aşkın İlk Milletvekili ve Bakan, Birinci Basım, Güncel Yayıncılık: İstanbul, 2007.

Başeğmez, Salih: “Eski Tiyatrolar- Eski Kantolar-Eski Komikler”, Yeni Ant, (3 Şubat 1956).

—, “Eski Tiyatrolar- Eski Kantolar-Eski Komikler”, Yeni Ant, (4 Şubat 1956).

Boran, Orhan Leyleğin Ömrü, Milliyet Yayınları: İstanbul, 1978.

Çölaşan, Emin “17 Kez Evlendim Artık Bitti Diyemem”, Milliyet, (16 Haziran 1985).

Güzeloğlu, Oktay Turne Tiyatrocuları Söyleşiler, 2. Baskı, Hiç Yayınları: İstanbul, 2003.

Kayabaşı, Nahit “Beyazperdede Zaman” (Murat Akgün ile söyleşi, 26 Ocak 1999/11.30, Akkılıç Kültürevi), Bursa Defteri, Sayı: 1, Mart, (1999), s. 94-101.

Özdemir, Nezaket Cumhuriyet Çocuklarının Diliyle Bursa’nın Anısal Tarihi, 1. Basım, Bursa: Sentez Yayıncılık, 2009.

Pekşen, Yalçın “Hayri Küçük”, Dilin Kemiği Yok, Cep Kitapları, s. 326-330. 

Not: Yazının ilk hâli Bursa Araştırmaları Kent Tarihi ve Kültürü dergisinin (Bahar 2015) 44. Sayısında yayımlandı. 

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku