Snowapple Collective’den Deneysel ve Cesur Bir Oyun: Cyborg Experiment #1

Aycan Gürlüyer
3,8K Okunma

Atlas 1948 Sahnesi, 2024 – 2025 sezonunu Eylül başında Hollanda’nın uluslararası topluluğu Snowapple Collective’in Cyborg Cabaret performansıyla açtı. Eva Schumacher’in yazdığı ve yönettiği çok kültürlü, çok dilli ve çok disiplinli oyunu farklı kılan birçok özellik vardı. Bilim, dans, şiir, sorgulama, müzik, şarkı, düşünme, geleceği inşa etme ya da yıkma… Hepsini bir araya getiren bir tiyatro deneyimi sunan, bilinmezliğe doğru kapılar aralayan Cyborg Experiment #1 bize ne anlatmak istiyordu?

“Sizce iyilik, insanoğlunun bulduğu bir şey mi?” sorusu, oyun henüz başlamadan koltuğa yerleşirken oyuncuların elimize tutuşturduğu kâğıtlar üzerinde alt alta yazılı birçok sorudan sadece biriydi. Tuhaf bir müzik, bembeyaz pudralarla yüzlerinin yarısı kapatılmış, seyircileri salonun çeşitli yerlerinde hareketsiz karşılayan siborg (yarı insan yarı robot) kostümlü oyuncularda tedirgin bir ifade ve hafif gergin bir ortam vardı. Her biri paralel evrenlerden çıkagelmiş, pek gerçek dışı, olmayan dünyaların taşıyıcıları, dans edecek, şarkı söyleyecek, politik eleştirilerden çekinmeyecek, gitar çalacak, şiirler okuyacak, seyircinin gözlerinin içine bakacak çok yetenekli oyuncular…  Farklı bir performans izleyeceğimizi anladık ve elimize verilen kâğıtlardaki soruları okumaya, kalem de dağıtıldığı için yanıtlarımızı yazmaya başladık. Oyunun başında, bilim insanı ya da “oyunun moderatörü” diyebileceğimiz döpiyesli bir kadın, bize oyunun teması hakkında şöyle diyordu:

“Oyunun teması yalnızlık, kaygı, krizler, umut ve robotlar. Potansiyel geleceği simgeleyen ‘varlıklar’ üzerine yıllardır bir çalışma sürdürüyorum ve bu varlıkları simgeleyen oyuncuları şimdi sahneye davet ediyorum.”

Foto: Aycan Gürlüyer

Müzisyen, şarkıcı ve dansçılardan oluşan robotik beş oyuncu sahnedeki yerini aldıktan sonra hem elimizdeki kâğıtlarda, hem söylenen şarkılarda, hem de aklımızdaki sorularla performansa odaklandık. Hicivsel, melankolik, bazen karamsar bazen ise umut dolu bir 70 dakika…

Cyborg Experiment #1, uluslararası bir sanatçı kolektifi olan Snowapple Collective ekibinin yarının hayallerine davet eden sıradışı bir performansıydı. İzleyicileri rahatsız edecek bir yolculukta sonsuz bir duygu ve keşif yolculuğuna götürüyordu. Topluma dair hassas bir yansıma sunan bu yenilikçi gösterinin özünü işte bu yolculuk oluşturuyordu. Bilim insanı ve gelecekten gelmiş karakterlerin her biri bizleri temsil ediyor, aynı zamanda da sorgulamaya tabi tutuyorlardı: “Sen de bir siborg musun? Ütopyaya inanır mısın? Vücudunu hiç kendi başına tam bir varlık olarak düşündün mü?” Seyircinin, yöneltilen sorulara / şıklara sözlü ya da ellerini kaldırarak verdiği cevaplarla yer yer dâhil olduğu gösteride, geleceğe dair korkuları, insanlığa dair anlam arayışları ve varlığının evrendeki yeri masalsı bir anlatımla deşiliyordu.  Performans İngilizce idi ama şarkılar, şiirler bazen Fransızca ve İtalyanca gibi dillerde de söyleniyordu. Bilim insanı, önde oturan ekip çevirmenine İngilizce soru ve yanıtları Türkçe’ye çevirtiyordu. Sorulardan biri “Sahip olma hissi kaç yaşınızda gelişti?” idi. Birinin soruya “Hâlâ hissetmiyorum.” yanıtını verdiğini okudu. Ve son olarak en önemlisi de “Kolektif bilince inanıyor musunuz?” sorusuna hepimizin “Hayır!” yanıtını verdiğimizi söyledi (kurgu idi).

Foto: Aycan Gürlüyer

Hayal Gücünün Gücüne İnanan Snowapple Collective

Birçok ülkeden iş birliklerine ve sanatsal deneylere yer vermek adına projeler yapmak üzere bir araya gelen yazar, oyuncu, müzik grupları ve yönetmenlerden oluşan bir sanatçı kolektifi olan Snowapple Collective, sanatın her yerde olduğuna inanıyor. Cesur, deneysel ve çağdaş sanat yaratmayı amaçlıyor ve kültür veya köken önyargısı olmadan herkesin erişebileceği bir yerde olmak istiyor. Gerçeklik ve topluma dayanan sanat için mücadele eden, güncel toplumsal sorunlara bağlı, sorular soran ve tartışmalar yaratan Snowapple, bu tartışma ve düşüncelerin açıklığını savunuyor ve farkındalığın hiç bitmeyen keşfine inanıyor. Hayaller sonsuz ve bu sonsuzlukta yüzmeye davet ediyor hepimizi.

Peki, geleceğe dair söylemleri olan oyunda yapay zekâya neden yer verilmemişti? Farklı bir açıdan bakmamızı sağlayabilmek adına ve belki de “hazıra konmamak” için olduğunu düşünüyorum. Tamamen kendi algımız ve hissiyatımızla ve de dürüstlüğümüzle oyuna dâhil olmamızdı belki de amaç. Oyunun sonunda ise tüm oyuncularla birlikte bir söyleşi ve soru / cevap kısmı gerçekleşti. Bilim kurgu kullanarak kendimizi şu anda sorgulamayı ve gelecekle ve birbirimizle nasıl bir bağlantı kurabileceğimizi, duygularımızla nasıl baş edebileceğimizi göstermek adına bu performansı sunduklarını anlattılar. Kendi aralarında da birçok dilde konuşan ve bunu da performanslarına yansıtan ekipte yer alanlar, birbirlerinin dillerini öğreniyor ve bazen de kendilerine has bir dil uyduruyorlarmış. Metnini beş farklı dilde yazdığını söyleyen yazar Eva Schumacher, diğer diller sayesinde öğrenmeyi sevdiğini söyledi.

Foto: Aycan Gürlüyer

Oyunda Almanca, İtalyanca, İspanyolca, İngilizce gibi farklı dillerde konuştuklarını, ekibin kendini böyle geliştirdiğini ve seyircinin de fikirlerini merak ettiklerini paylaştılar. Gittikleri her ülkede seyircinin yorumu, beklentisi, sorulara verdiği cevaplar büyük farklılık gösterdiği için performansın da metnin de sürekli gelişmekte ve her defasında değişmekte olduğunu belirttiler.  Gösterinin bazı sahnelerinde Cyborg’lerin bir insandan daha fazla insani özelliklere sahip olduğunu ve kolektif bilince inanmıyorsak belki de asıl Cyborg’lerin bizler olduğunu söyleyen yazar, her türlü konuyu konuşmaktan korkmamalarının nedeninin kolektif çalışmanın verdiği dayanışma ve rahatlık olduğunu da ekledi.

“Sanat eğlenceli olmalı ve her şeyden önce asla sıkıcı olmamalıdır.” diyen Snowapple ekibinin en büyük derdi seyirciye bunu hissettirmek. Heyecanını, hayallerini, toplumsal sorunları yanına alıp Birleşik Krallık, Meksika, Türkiye, Hollanda ve Fransa gibi onlarca ülkeyi dolaşan, işbirliklerine, ilhama ve güçlü bir topluluk duygusuna dayalı sanat yaratan ekip ile yine karşılaşmak, ani sorularını derinlemesine düşünmek, hayallerimizi hatırlamak ve geleceğe dair ümitlerimiz azalmışken yenilerini bulmaya çalışmak üzere…

AYCAN GÜRLÜYER

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku