Siz de “neden hep başkaları” diyenlerden misiniz!?

Ayçe Özyiğit

2 Şubat 1933 yılında Fransa’nın Le Mans şehrinde, odağında sınıfsal ayrımcılığı barındıran bir cinayet işlenir. İşlenen bu cinayet o kadar vahşidir ki, iki hizmetçi kardeş efendilerini öldürürken aralarındaki sınıf farkının, kendilerine uygulanan psikolojik şiddetin, yapılan haksızlıkların, kendilerini görünmez kılan her nefesin intikamını adeta kusmuşlardır. Onları görünür hale getiren bu olay tarihe Papin Olayı olarak geçer. Tiyatro tarihine de The Maids (Hizmetçiler) oyunu olarak ismini yazdırır.

Jean Gennet’in 1947 yılında kaleme aldığı bu oyundan esinlenen bir oyun “Tırnak İçinde Hizmetçiler” oyunu. Evet, Genet’in metnine de oyunda tanıklık ediyoruz, ama “tırnak içinde”. Bizim asıl odağımız, Claire ve Solange yerine İpek ve Bahar’a dönüyor. Yani oyunu izlerken başka bir oyunu daha izliyoruz. Bizi karşılayan her iki oyun da o kadar bütüncül ki, aradaki keskin geçişleri yadırgamıyorsunuz. Demem o ki; “Tırnak İçinde Hizmetçiler” sıkıntıları benzer olan bu dört kadının hayatını bize yansıtırken oyun içinde oyun izliyoruz.

Tiyatro Hemhal, öyle bir seyirlik hazırlamış ki, ne kadar spoiler verirseniz verin, seyirciye oyuna hâkim olma toleransını tanımıyor.  Bazı olaylarda duygu patlaması yaşarsınız, ama dile getirdiğinizde her anlatımın eksik kaldığını, yetersiz olduğunu hissedersiniz. İşte oyuna dair duyduğunuz her cümle, okuyacağınız tüm yazılar, oyuncuların birebir ağzından duyduğunuz tüm tümceler dahi size gidip oyunu seyrettiğinizde verdiği zevki, bilgiyi ve hâkim olma şansını vermiyor. Oyunu izlemekten başka şansınız yok anlayacağınız.

Nedir bu oyunu o kadar büyülü kılan? “Tırnak İçinde Hizmetçiler”, sahnede bize iki kişiyi sunuyor: İpek ve Bahar… Ancak, İpek ve Bahar’la beraber, Claire ve Solange’ı; İpek’in annesini ve Yıldız’ı; alt katlarında oturan huysuz kadın ve set çalışanları gibi birçok yan karakteri de izliyoruz. Ayrıca, görünenin ardında, “tırnak içinde” başka karakterler de var: Sınıfsal farklar, eşitsizliğin bir başka yansıması olan şans faktörü, varoluşsal çabalar, egolar, bencillik, kıskançlık ve intikam arzusu.

“Hizmetçiler” oyununda Claire ve Solange evin hanımını öldürürleere sınıf atlayacaklarını, kendilerini onun yerinde bulacaklarını düşünerek hayaller kurar, kendilerine oyundan yarattıkları bir dünya icra ederler. Bu varoluşsal çaba, onların hikâyelerini sahneye koyma amacı güden Bahar ve İpek’in yaşantısına da sıçramıştır. Bahar ve İpek bir türlü sahneye koyamadıkları oyun metnini irdelerken, kendi hayatları, birbirleriyle olan ilişkileri ve farklı insanlarla olan temaslarıyla örülmüş yaşamsal gerçeklikler yüzleşiyorlar. Onların kendilerine, birbirlerine ve dünyaya dair beklentilerini, umutlarını ve nefretlerini, sevgilerini izliyoruz olay örgüsü içinde. Seyircide sık sık içsel duygu çatışmaları yaratacak biçimde kotarılmış bir oyun “Tırnak İçinde Hizmetçiler”. Bazı anlarda karakterleri sahiplenme, hatta sarıp sarmalama ihtiyacı duyumsuyorsunuz; bazı anlarda ise,  kızların içinde bulundukları mevcut mutsuzluktan beslendiklerini ve gömüldükleri bu mutsuzluk aslında onları var ettiğini, hal böyleyken, hayatlarından şikayetçi olmalarının anlamsızlığını duyumsayacaksınız.

Oyunda rolleri,  Nezaket Erden ve Pınar Güntürk paylaşıyorlar.  Oyuncular sahne düzeceği içinde adeta seyircileri evlerinde ağırlıyorlar. Her iki oyuncunun performansı ise oldukça başarılı. Sahici ve ikna edici biçimde karakterlerini canlandırıyorlar. Her ikisi de sahneye çok yakışıyorlar. Hakan Emre Ünal, Jean Gennet’in “Hizmetçiler” oyununun metnini odak alarak, Solange ve Claire karakterlerini bugünden ve bu coğrafyadan iki oyuncu olarak yeniden yorumlarken, Gennet’in metnindeki karamsar havayı koruyor, nacak başarılı uyarlaması metni hareketlendiren ve seyir zevkini yükselten esprilerle bu havayı kırıyor.

Ayşe Draz’ın dramaturjisinin de bu bağlamda katkısı büyük oyuna.  Doğru kişiler doğru noktada buluştuğunda çok iyi işler ortaya çıkacağının açık kanıtı gibi Ayşe Draz’ın bu ekibin içinde yer alması. Draz’ın dramaturjisi, Ünal’ın rejisiyle son derece uyumlu ve bütüncül bir yapının inşa edilmesini sağlamış.

Oyunun, içimizdeki “iyiyi ve kötüyü” ortaya çıkarmak gibi önemli bir yanı var. Evet, bu kızlar çok sevimli, çok eğlenceli, çok samimi. Ama oyunun amacı onları bağrımıza basmak değil. Etrafınızda, bulundukları mevkiye “tırnak içinde bazı etkenlerle” –burayı siz doldurun– gelenler haricindeki insanlar için “neden o kazandı, neden o atandı, neden onu seçtiler” diye hasetleniyorsanız eğer, siz de biraz İpek ve Bahar’a benziyorsunuz demektir. Kendinizle yüzleşmeye hazır olun!

Bu sezon izlediğim en keyifli oyunlardan birisi oldu “Tırnak İçinde Hizmetçiler”. Yapmacık, bayağı şakalardan ziyade nokta atışı esprilerle seyiriciyi kahkahalara boğacak türden eğlenceli bir oyun çıkarmış Tiyatro Hemhal topluluğu.

Hala fırsatınız varken “Tırnak İçinde Hizmetçiler”i izleyin… Oyun farklı sahnelerde oynanmaya devam ediyor. Kaçırmayın derim…

Oyunun Künyesi:

Yazan- Yöneten: Hakan Emre Ünal
Dramaturg: Ayşe Draz
Oyuncular: Nezaket Erden- Pınar Güntürkün
Reji Asistanı: Buse Uzun
Sahne Tasarımı: Nursev Demirbaş
Işık Tasarımı: İsmail Sağır
Hareket Tasarımı: Gizem Bilgen
Kostüm Tasarımı: Sanem Gençalp
Dekor Uygulama/Sahne Amiri: Güray Doğru

*Jean Genet’nin Hizmetçiler metninden hareket  ile yazılmış yeni bir metindir.

Teşekkürler
Melissa Yener Vittek, Ezgi Özyürekoğlu, Dilara Topuklular, Ece Nur Ateş, Lir Sahne, Zeynep Günsur Yüceil, Sahne Kadir Has

 

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku