Sevincimiz Belli Her işimizden: “Aziz Nesin Kabare”

Ayçe Özyiğit

“Gıdıklayıp güldüren meşhur mizahçılar mı? Buzdolabından farksız nüktedanlar görmüşüz!
Bir kâfiye uğruna uzatma artık sözü… Daha sen lep demeden, anlayanlar görmüşüz!”

Türkiye’de mizah dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biri  büyük usta Aziz Nesin’dir, kuşkusuz. Sözleri, hikâyeleri, şiirleri ve taşlamaları günümüzde de geçerliliğini koruyan, güncelliğini hiç yitirmeyen bir duayendir Aziz Nesin.

Bir insanı tek bir ayrıntısına odaklanarak sevmezlik edemeyiz. Ya da, ona sırf bizimle aynı düşünceyi ya da aynı inancı paylaşmıyor diye diş de bileyemeyiz. Elbette herkesin kendine ait fikri ve düşüncesi vardır. Dahası bunları ifade etme özgürlükleri vardır.

Köşelerimiz de oturup ahkâm kestiğimiz değerlerimizde ne kadar samimiyiz acaba?  “Şu öldü hemen facebookta yazı paylaşayım. Bugün 29 Ekim şuraya bir Atatürk resmi koyayım. Aziz Nesin’in ölüm yıldönümü gelmiş, hadi bir tweet atayım…” Aslında, çoğu kere bunları yapmak gerçekte kim olduğunuzu değil, başkalarının gözünde nasıl görünmek istediğinizi önemsediğiniz anlamına gelir.

Aziz Nesin değerli bir yazardı. Söylediği sözler ve yaptığı eylemler O’nun kişiliğinin ve dünya görüşünün bir yansımasıydı. Bu ülkede bile, cesurca en aykırı düşüncelerini dillendirecek kadar cesurdu. Ve tam da bu yüzden “samimiydi”. Bir insanın sözü ile eylemi bir bütün olduğunda, onunla aynı görüşü paylaşmasanız dahi ona saygı duyarsınız içten içe. Çünkü o insanın dürüst olduğunu, yalancı ve ikiyüzlü olmadığını anlarsınız. Bugün bu duruşa sahip insanların nesli hızla tükeniyor bu ülkede ne yazık ki…

“Aziz Nesin Kabare” oyununun sahnelendiğini duyduğumda, ilk olarak oyuncu kadrosuna baktım. Çünkü ülke tarihine damga vurmuş bu duayen yazarın oyununu, bahsettiğim anlamda “samimi olmayan” oyuncuların oynaması O’na yapılan en büyük haksızlıklardan birisi olurdu. Levent Üzümcü‘nün de vurduladığı bu “samimi olma” hali, sahnede Nesin’i anlatacak olan oyuncular için birincil derecede önemliydi. Oyuncu kadrosu ve perde arkasındaki isimleri görünce rahatladım; çünkü hepsi sözlerinin ve eylemlerinin arkasında duran isimlerdi ve Nesin’in “etik duruşunu” taşıyabilecek kimselerdi.

Oyun, Aziz Nesin’in taşlamalarından ve şiirlerinden oluşan bir Cengiz Toraman uyarlaması. Toraman,   konservatuvardan arkadaşları olan Levent Üzümcü ve Ali Hakan Beşen’i yanına alarak yola çıkıyor, yolda aralarına Mehmet Küçükgünaydın katılıyor ve Toraman’ın uzun zamandır hayalini kurduğu proje hayata geçiyor: “Aziz Nesin Kabare”. Cengiz Toraman, aynı zamanda Levent Üzümcü’nün oynadığı “Anlatılan Senin Hikâyendir” oyununun yazarı ve yönetmeni. Bu oyunu izleyenler, reji hakkında bir fikre sahip olabilirler; samimi, umutlu ama bu defa biraz daha didaktik. İzlemeyenler için, Aziz Nesin’in şu sözünü hatırlatabilirim: “İnsan yalnızca konuştuklarından değil, sustuklarından da sorumludur.” 

“Aziz Nesin Kabare” oyununda sahneyi bu dört isim; Cengiz Toroman, Levent Üzümcü, Ali Hakan Beşen ve Mehmet Küçükgünaydın paylaşıyorlar.  Levent Üzümcü’nün gerek sanatçı kimliğinde, gerekse daha önce sahnede kendisini defalarca izlediğim için bir oyunculukla karşılaşacağımı biliyordum. Üzümcü’nün ne denli iyi bir oyuncu olduğunu hatırlatmaya gerek dahi yok; O’nu izlemek gerçekten büyük keyif!. Cengiz Toraman‘ı ise ilk kez izledim sahnede. Toraman da sahici oyunculuğuyla öne çıkıyor ve son zamanlarda sahnelerde sıkça rastladığımız sahteliğe prim vermiyor.  Mehmet Küçükgünaydın hem başarılı performansı hem de ekiple sahnede yakaladığı uyumla göz dolduruyor. İtiraf etmeliyim ki, yine ilk kez izlediğim Ali Hakan Beşen, beni en çok şaşırtan isim oldu.  Oyun öncesi sohbetimizde, Beşen’in kişiliğinden kaynaklandığını düşündüğüm durgun, munis ve sakin insandan sahnede eser kalmamıştı. Beşen, renkli, çok yönlü, dinamik ve enerjisi hiç düşmeyen bir oyunculukla beni sahne arkasındaki izlenimimi yerle bir etmeyi başardı!

Oyunun sahne arkası ekibi de tıpkı sahnedekiler gibi çok renkli. Işık tasarımında usta bir isim, Yüksel Aymaz var. Müzik Utku Güçoğlu’nun, dekor ise İlker Şahin’in ellerinden çıkmış. Kostüm tasarımını daha önce izlediğim ve dekorunu unutamadığım “Sersemler Evi”bin dekorunu yapan Medina Yavuz Almaç, koreografiyi Miktat Furkan Yılmaz üstlenmiş. Teknik ekip rejiyle son derece uyumlu ve oyunun seyir zevkini yükselten bir başarıya imza atıyor.

Aziz Nesin’in bizlere miras bıraktığı “dayanışma ruhu”na uygun olarak, oyun Levent Üzümcü Tiyatrosu ve İzmir Halk Tiyatrosu’nun el ele vererek dayanışmasıyla ortaya çıkmış.  Uzun zamandır hem toplumsal hayatta hem tiyatroda bize unutturulmaya çalışılan “birlikte daha güçlü” olma fikrinin cisimleşmiş halini izliyorsunuz sahnede. Bu çabanın kendisi bile usta yazara bir saygı duruşu niteliğinde!

Bizlere oyunu izlemek, izlettirmek, yolculuğuna katkı sunmak düşüyor.  Böylece, sahip çıkacağımız şey sadece “Aziz Nesin Kabare” oyunu değil,  sevgili Aziz Nesin’in “dayanışma, aydınlanma ve etik mirası” olacaktır.

“Sevincimiz belli her işimizden… Bu da geçer yahu deyişimizden” der Aziz Nesin. Bu oyunu özetleyen daha iyi bir söz olabilir mi ki?

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku