Az önce İsmet Üstekin‘in paylaşımını okurken içimden bir tel koptu sanki:
“1967 yılında LCC Tiyatro okulunda tanıştığımızda Sevil Barutçu idi, 1968 yılında evlendik, Sevil Üstekin oldu, 1984 yılında ayrıldık, gene Sevil Barutçu oldu ve bugün de ‘Sevil Üstekin Barutçu’ olarak yaşama veda etti. Işıklar yoldaşı olsun.”
Sevil Üstekin‘i Haldun Dormen imzalı “Yolun Yarısı” müzikalinde Nevra Serezli’nin hırçın, dediğim dedik, sevgi dolu ablası rolünde hatırlıyorum şimdi… Ve tabii, “Kaldırım Serçesi”nin unutulmaz Momo’suydu o.
Müzevir Müzeyyen olarak milyonlarca insanın kalbinde taht kurduğu “Mahallenin Muhtarları” adlı televizyon dizisi meselâ.
Kapıcı Seyit’in eşi Hacer’i ne çok sevmiştik, öyle değil mi?
L.C.C.Tiyatro bölümünde üç yıl öğrenim görmüş, Bakırköy Halkevi, Bizim Tiyatro, Gazete Tiyatrosu, Dostlar Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Nisa Serezli/Tolga Aşkıner Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Gülriz Sururi/ Engin Cezzar Tiyatrosu‘nda görev almıştı.
Her rolün ayrı bir tonu, sesi olduğunu vurgulayan bir oyuncuydu Sevil Üstekin. Sahici, inandırıcı, klişelere sığınmayan bir üslubu vardı. Yorumladığı karakteri, yazarı, dönemin ruhunu doğru okuyan bir sanatçıydı, hiç kuşkusuz.
“Yolun Yarısı”nda “Bu kadın, deli değil zır deli” derken, gözlerindeki yağmur bulutlarını parmağının ucuyla dağıtışı geliyor şu an aklıma.
Tekin Deniz, Sevil Üstekin gerçeğini ne güzel tanımlamıştı :
“Yardımcı Oyuncu’ değil, oyuncuydu. Çoğu zaman ‘Başrol’ isimler onun yanında gölgede kaldı. Çünkü tiyatrocuydu!”
Bu sene ne çok veda yaşadık. Ayla Algan, Uğur Taşdemir, Kenan Işık, Ayten Gökçer, Genco Erkal, Aydemir Akbaş, Ahmet Uğurlu….
Üç duvarlı dünyamda giderek yalnızlaştığımı, müebbet hayal kırıklıklarına, özlemlere tutsak olduğumu ayrımsıyorum. Hayatı geri sarmak mümkün olsa, keşke. Bütün o zamanlara dönebilsek. Hodri Meydan Sahnesi’ne, Dormen, Şan Tiyatroları’na.
“Unutma” diyor Ali Kırca, “Zaman ömrümüzün saatli bombasıdır. Duyarız tik taklarını… Biliriz, kuruludur… Bilmediğimiz, kaça kurulu olduğudur.” (*)
Pencereyi açtım. Ay ışığı karanlık bahçeye düşmüştü. Momo’yu görür gibi oldum. Yine şafak sökecek, gün ağarıcaktı, biliyordum.
PINAR ÇEKİRGE
Kaynakça:
(*) Kırca A.: “Öteki Bahçe” Doğan Kitap., 2014