Bu yazıyı sadece ve sadece bu şehirde yetişmiş, bu şehrin Güzel Sanatlar Fakültesinde lisansını ve Yüksek Lisansını tamamlamış bir oyun yazarı, bu şehirde vergisini ödeyen bir tiyatro işletmecisi ve vatandaş olarak yazıyorum. Âşık olduğum tiyatro sanatının etik değerler içinde ve özgür-yaratıcı-yeniliklere açık olarak gelişmesini istediğim için, bu isteğimin gerçekleşmesinde bir oyun yazarı olarak sorumluluk duyduğum için susmuyorum. Susmayacağım da… Buyurun:
İzmir’de ayakta kalmaya çalışan tüm tiyatroların bildiği üzere İzmir Büyükşehir Belediyesi her yıl tiyatro sanatına emek vermiş bir duayen adına “İzmir Tiyatroları Buluşması Festivali” düzenler. Bu festivalin Seçici Kurulu ve Danışma Kurulu’nu İzmir’de var olan “çatı örgütlerinin” oluşturması yönünde irade gösterir. Nitekim her yıl olduğu gibi bu yıl da festivalin danışma kurulunu ve seçici kurulunu seçme onuru Bağımsız Tiyatro İnisiyatifi, Ege Tiyatrolar Birliği ve İzmir Tiyatroları Derneği’ne verilmiş; Ege Tiyatro Kooperatifi bu yıl seçici kurul ve danışma kurulu için kendi içinden herhangi bir tiyatro emekçisini önermemiştir. Bununla birlikte bu yıl olduğu gibi geçen yıl da İzmir Tiyatro İnisiyatifi’nin Kamer Yıldız Ok ve Bahadır Yüksekşan’ı önerdiğini, Ege Tiyatrolar Birliği’nin ise Metin Güler’i önerileri arasında daim tuttuğunu görüyoruz. Tabii bunların sebebi sözü edilen tiyatro emekçilerinin ait oldukları çatı örgütündeki saygınlıkları, yeterlilikleri ya da kurucu-başkan gibi sıfatları olabilir. Bu önerileri değerlendirmek vatandaşa ya da bağımsız tiyatrolara düşmez. Yıllardır değişmeyen isimleri sorgulamak İzmir Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Koordinatörlüğü’nün işi olsa gerek. Gelelim Sekizde Tiyatro olarak yıllardır ısrarla bu değerli jürinin seçkileri içinde olamama nedenlerimize? Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da görevlendirilen kuruldan yasal haklarımız gereğince seçkiye girememe sebebimizin raporunu talep ettiğimizde, tarafımıza ivedilikle mail üzerinden yanıt verilmiştir. İzmir Koordinatörlüğü adına bizimle mail üzerinden iletişime geçen Baran Doğan başta olmak üzere yetkililerin gösterdikleri bu duyarlılıktan dolayı çok teşekkür ediyoruz. Lakin ilgili birimle başlattığımız mailleşme trafiğimizin sadece İZBB Tiyatro Koordinatörü Elif Moroğlu bilgisinde, Baran Doğan vasıtasıyla ilerlemesini yeterli bulmuyoruz. Zira İZBB’nin düzenlediği bir festivale başvuran bir tiyatro olarak bu iletişim akışının İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Şube Müdürü ile de paylaşılması gerekirdi. Bununla birlikte festivale neden seçilmediğimiz hususunda “yeterli bir yanıt” alamadık.
Şimdi, hem Sekizde Tiyatro’nun kurucusu ve Genel Sanat Yönetmeni olarak hem de vergisini ödeyen ve İzmir’de yaşayan bir vatandaş olarak bana gönderilen son açıklamayı neden yeterli bulmadığımı bize “rapor olarak sunulan gerekçeleri” madde madde değerlendirerek paylaşmak istiyorum.
ÖNCELİKLE ETİK DIŞI VE TİYATRO AHLAKINA SIĞMAYAN, UTANÇ VERİCİ DURUMLARA DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUM: Son üç yıldır İzmir Tiyatrolar Buluşmasının Danışma Kurulu ve Seçici Kurulunda yer alan isimler KAMER YILDIZ OK tarafından yazılan ve kendi tiyatrosu TİYATRO KALEMİ’NİN İŞİ OLAN MÜNİRE oyunun yanında, yine Kamer Yıldız ok tarafından yazılan İNCE isimli oyun kardeş tiyatro Tiyatro Mahal tarafından festival programına alınmış. Yine son 3 yıldır danışma ve seçici kurulun değişmeyen ismi METİN GÜLER doğrudan kendi oyunu İNSAN İNSANKİ’nin festival programına alınmasından hiçbir etik rahatsızlık duymamış. Yine son üç yıldır danışma kurulu ve seçici kurulda yer alan BAHADIR YÜKSEKŞAN sahibi olduğu tiyatro TİYARO SALT’ın oyunu DARMADUMAN Tiyatro Salt Atölye Oyuncuları kılıfıyla festivale dahil edilmiş. Bu arkadaşımız geçen yıl kendisine oyunculuk mezunu olmamasına rağmen doğrudan oyunculuk disiplinine dair hazırlanan “Hareketten Karaktere Oyunculuk Atölyesi” adıyla iki farklı günde eğitim vermişti. Ayrıca sahibi olduğu tiyatroda sahnelediği Balık Kılçığı adlı bir oyun ile yine festivale alınmıştı. Kendisinin Güzel Sanatlar Fakültesi ya da Konservatuvarlardan herhangi birinden Oyunculuk Anasanat Dalı mezunu olmadığını biliyoruz. Bu tür bir atölyenin eğitimini almış diplomalı bir sanatçı tarafından verilmesi daha etik ve daha doğru olmaz mıydı? İzmir’de bu atölyeyi verebilecek alanında uzman birçok sanatçı var halbuki. Tiyatro eğitimi almış ve tiyatro ahlakını bilen her tiyatro emekçisi bu durumun etik olmadığını bilir. Yüksek Lisansını tamamlamış bir sanatçı olarak söz konusu tablonun tiyatro etiği adına bir hüsran olduğunu söylemek boynumun borcu. ÖZETLE GÖRÜLÜYOR Kİ; Kamer Yıldız Ok, Bahadır Yüksekşan ve Metin Güler yine kendine festivalde yer açmayı başarmış.
İzmir Büyük Şehir Belediyesi Tiyatro Koordinatörlüğü adına Baran Doğan’ın mail aracılığıyla bize ilettiği, seçilmeme nedenlerimize dair Danışma Kurulu ve Seçici Kurul’unun rapor niyetine öne sürdüğü sebepler ise şöyle;
- “Daha önceki bilgilendirme mailimizde de açıkladığımız gibi “olumsuz değerlendirilmemekle birlikte” idare, seçici kurul ve danışma kurulu ortak kararı olarak; 2024-2025 sanat sezonunda yeni sahneye taşınacak eserlerin öncelikli olarak desteklenmesi kararımız nedeniyle sizi seçkiye üzülerek alamıyoruz.”
İzmir Tiyatro Buluşması için başvurduğumuz oyunumuz Canfeda Çıkmazı 2024-2025 sezonu oyunudur. Zira 2024 yılı sezonuna son dönemde dahil olmuş, daha önce İZBB’nin hiçbir festivaline dahil edilmemiştir. Nitekim başvuru koşullarında belirtildiği gibi 2024-2025 sezonu öncesine ait bir oyunla katılım sağlamış değiliz. Bununla birlikte öne sürülen bu neden yine kurulun kendi söylemiyle çelişmektedir. Zira bu yıl seçkide yer alan, Bir Hoş Hikayet, Omlet, Körebe, Bir Şehnaz Oyun adlı oyunlar Canfeda Çıkmazı ile aynı zamanda seyirciyle buluşmuş oyunlardır. Bununla birlikte iki yıldır sahnede faal olarak oymayan oyunların festivale alındığını da görüyoruz. Bu durumda bize sunulan 2024-2025 sezonu oyunu şartı doğrudan çiğnenmiş olmaktadır. Dolayısıyla Canfeda Çıkmazının 2024-2025 sezona ait olmadığına dair öne sürülen gerekçe GEÇERSİZ HÜKMÜNDEDİR!
- “Öte yandan oyununuzun değerlendirme sürecinde her biri İzmir’in tiyatro hayatında uzun yıllardır var olan ve İzmir’de faaliyet yürüten üç tiyatro çatı örgütünün kendi üyeleri içerisinden seçilen kişilerdir. Kurulda yer alan kişiler idare tarafından değil, çatı örgütleri tarafından belirlenmiş ve idareye iletilmiştir. İdare seçki sırasında oy dahi kullanmamış, tüm başvurulara eşit mesafede ve tarafsız durmuştur.”
Biz çatı örgütlerini sorgulamadık kendilerinden sadece rapor istedik. Bununla birlikte “idare” olarak ifade edilen İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Müdürlüğü, İZBB Kültür Sanat Şubesi ve çalışanları ise eğer, iş daha da ilginçleşiyor. Zira bize gelen maildeki ifadeyle yazacak olursak “idare” nin duyarlılığı konusunda herhangi bir söylemimiz ya da yazışmamız olmadı. Ayrıca İzmir Tiyatroları Buluşması ilanında da açıklandığı üzere seçici kurul ve danışma kurulunun çatı örgütlerince belirlendiğini biliyoruz. Neden böyle bir açıklama gereği duyulduğunu anlamadık. Raporun bu maddesi de yine talep ettiğimiz seçilememe nedenlerinden çok uzak bir yerde duruyor.
- “İşbu nedenlerle başvurunuza olumsuz cevap verilmesi başvurduğunuz eserin dramaturjik olarak uygunsuzluğundan değildir. Ancak “dramaturjik inceleme” yapıldığı ya da yapılacağına dair başvuru şartlarında bir ibareye yer verilmemiştir. Bununla birlikte kurul olarak tüm oyunları, özenle ve ayrıntılı incelediğimizi, sadece dramaturjik yapısına değil, aynı zamanda üretim sıklığına, sahne kullanımına, ne kadar süredir seyirci ile buluştuğuna, plastik yapısına ve buna benzer daha birçok kritere önem verdiğimizi bilmenizi isteriz.”
- Dramaturgi raporu sadece bir oyun metnini oluşturan (tema, ana düşünce, çatışma, gösterge, aksiyon, durumlar,eylemler vb) öğelerin varlığı üzerinden verilmez. Plastiği üzerinden de değerlendirilir. Plastik derken oyunun dekorunu, ışığını, aksesuarlarını, bunların reji ve metin arasında organik bir bağ kurarak temaya hizmet eden bir noktadan değerlendirdiğinizi var sayarak yazıyorum; bu değerlendirmenin tam olarak yapılabilmesi için dördüncü ayak olan izleyicilerin arasında olmanız gerekmez miydi? Aynı zamanda dramaturjik inceleme yapılmadan oyunu nasıl değerlendirdiğinizi merak ediyoruz. İçe doğma veya sezgisel anlayışla olmayacağı aşikar. Değerlendirme ve seçkinin okuma, izleme, tartma isteyeceği kesin. Bu yazısız bir kuraldır. Bu işin eğitimini almış ve yıllardır tiyatroya emek vermiş emektarlar bunu çok iyi bilir. Kurulda Kamer Yıldız Ok ve Haydar Bayak gibi okul mezunu değerli emektarlar da bulunuyor. Bu rapor değeri taşımayan raporda “dramaturjik inceleme” yapıldığı ya da yapılacağına dair başvuru şartlarında bir ibareye yer verilmemiştir” gibi elim bir ifadenin yer alması çok yazık olmuş. Alınan diplomanın değeri baki lakin böylesi bir ifadenin altına imza atan kişilerin kendini sorgulamasını gerekli kılan bir sorumluluk.
- Canfeda Çıkmazının alınmama sebebi olarak bize yazılan diğer bir neden ise şu: “…üretim sıklığına, sahne kullanımına, ne kadar süredir seyirci ile buluştuğu…” da kriterleriniz arasında ise; durum çok daha acı ve vahim. Neden mi? Sekizde Tiyatro tamamen kendi olanaklarımız ile kurduğumuz multidisipliner bir sanat üretim alanı ve sahne. Dolayısıyla doğrudan “yerel yönetimlerin” ve özellikle “İZBB Kültür Sanat Biriminin” ilgi alanına giriyor. Zira yasa, görev sorumluluğu ve liyakat gereği şehirde açılmış ve kamuya hizmet veren böylesi bir alanın varlığından haberdar olmanın yanında, o kuruma destek olmak gerekliliği kanunca da malum. Sekizde Tiyatro, yaklaşık 280 bin kişiye kamu hizmeti veren, vergisini ödeyen, tiyatronun yanında resim, heykel, sinema, masal anlatımı gibi farklı sanat dallarına kapısını açan, disiplinlerarası üretim yapan bir tiyatrodur. Bilmiyorsanız, bilin isterim. Yaklaşık 9 aydır sahnemizde 7 resim sergisi, 4 belgesel, A.Tarkovsky, Tolga Çevik gibi değerli yönetmenlerin filmografisini seyirciyle buluşturan ve festival filmlerini de içeren toplam 10 tane uzun metraj film gösterimi gerçekleştirdik. Canfeda Çıkmazı, Külkedisi Öldü oyunlarımızı oynadık, oynamaya devam ediyoruz. Oyunlarımızda olduğu kadar sergilerimizde, Uluslararası söyleşi ve film gösterimlerimizde sizleri aramızda görmek isterdik. Sekizde Tiyatro hiçbir çatı örgütüne bağlı olmayan özerk yapısını sürdürmeye devam eden bir tiyatrodur. Ancak kapımızın her tiyatro emekçisine ve tiyatro severe açık olduğunu açılışımızdan sonra buradan da bir kez daha duyurmuş olalım.
Son Olarak; Ayrıca İzmir Tiyatro İnisiyatifi’nin ve Ege Tiyatrolar Birliği’nin danışma veya seçici kurulunda görevli olarak yer alması için önerdiği bazı isimlerin hep aynı olması liyakat ve güvenirlilik açısından sağlıklı değil. Zira danışma ve seçici kurullarda değişmeyen isimlerin varlığı, kurul içinde baskın bir güç oluşturduğu gibi oyun seçimlerini hep aynı estetik görüşe mahkûm bırakır.
Son üç yılda izlenen yol, İzmir Tiyatro Buluşmaları festivalinin çoğunlukla çatı örgütlerinin hizmetine sunulduğunu açıkça ortaya koyuyor. Sekizde Tiyatro gibi özerk, hiçbir çatı örgütüne bağlı olmayan tiyatroların dışarıda bırakılması aşılması gereken bir mahkûmiyet. Zira festivale katılan tiyatrolara ödenen etkinlik ücretleri bizim vergilerimizle toplanmış “kamunun parası”dır. Buradaki özensizlik bize ve bizim gibi tiyatrolara karşı hak gaspına varan bir zorbalığa varmış bulunmaktadır.
Umarız İzmir Tiyatro yaşamı daha etik, daha ahlaklı ve daha sağlıklı bir sürece kavuşur. Hepimize bol bereketli, bol neşeli, bol yaratımlı, bol seyircili ve daha insani bir sezon diliyorum.