Biraz hikâye dinleyelim mi? Anlatıcılarımız bir hayli birikmiş bu defa. Duyacaklarımız biraz farklı ama. Kırgın, kızgın, yitik… Yine de umutlu, yine de güçlü. Ve korkusuz.
“Nereye Gitti Bütün Çiçekler” Eve Ensler’in kaleminden Tuğrul Tülek’in rejisiyle karşımıza çıkıyor. Eve Ensler oyunu Bosna Savaşının ardından kaleme almış. Hikâyemiz bir mülteci kampında geçiyor. Kahramanlarımız ise kadınlar. Yaşadıklarını anlatanlar, yaşananları dinleyenler… Evet,hikâye Bosna Savaşı’nın ardından kaleme alınmış, ama kulağa tanıdık ve yakından geliyor. Çünkü aslında bu oyun, bu senaryo, bu hikâye hâlâ devam ediyor. Tam da burnumuzun dibinde…
Mam’Art Tiyatro tarafından sahnelenen “Nereye Gitti Bütün Çiçekler”, mültecilerin travmalarını onarmak üzere mülteci kampına gelen bir psikolog, bu hikâyeleri yazacağı kitapta kullanarak dünyaya duyurmayı amaçlayan araştırmacı bir yazar ve yaşadıklarını onlarla paylaşan -paylaşmaya çalışan mülteci kadınların etrafında gelişiyor.
Kadınlar kendi hikâyelerini tek tek anlatırken, bizler de savaşın ve mülteci olmanın yarattığı korku ve çaresizliğe onların gözünden tanık oluyoruz.
Tuğrul Tülek’in yönetmenliğini yaptığı oyunda Şenay Gürler, Hale Akınlı, Goncagül Sunar, Feri Baycu Güler, Gözde Kansu, Melisa Doğu ve Ece Yüksel yer alıyor. Her bir mülteci ayrı bir yaşanmışlık, ayrı bir hikâye paylaşıyor bizimle. Yaşadıkları kolay hazmedilir değil elbette ki, ama onlar bunları anlatırken samimiyetsiz bir biçimde bizim gözümüzün içine sokmaya çalışmıyorlar, ajitasyona başvurmuyorlar. Abartıya kaçmıyorlar. Bu yüzden o denli sıcaklık, yakınlık hissediyoruz bu oyunda. Bu yüzden her yaşanmışlık yüreğimizi delercesine acıtıyor. Gerçekten duyulmasını arzuluyoruz tüm yitmiş, sessizce bağıran çığlıkların. Gerçekten farkına varılmasını istiyoruz umursanmayan tüm hikâyelerin. Görülmesini istiyoruz bir köşede unutulmuş, terk edilmiş, kaybolmaya yüz tutmuş yaşamların.
Şenay Gürler, devletin verdiği görev üzerine kampa gelen Amerikalı psikolog rolündeki performansıyla oldukça tatminkâr. Meslek hayatındaki en ciddi vakaları anoreksik hastalar olan bu kadın hayatında ilk defa “gerçek” bir olayla burun buruna geliyor: Savaş ve ardında bıraktıkları. Ya da savaşın götürdükleri. O bu acılarla yüzleşirken bizler de onun feminen hayatından sıyrılışına ve güçlenişine şahit oluyoruz. Şenay Gürler, J.S’nin kuralcı ve kapalı yaşantısından sıyrılarak, daha rahat, ne istediğini bilen ve güçlü karaktere dönüşümünü seyirciye aktarırken çok çok başarılı.
Oyunda bir başkahraman yok. Dolayısıyla tüm kadın karakterler ayrı ayrı başrol. Hale Akınlı, Goncagül Sunar, Feri Baycu Güler, Gözde Kansu ve Ece Yüksel’de en az Şenay Gürler kadar bol alkışı hak ediyor.
Bu buruk hikâyede müzikler de kulak doyurucu. Oyuncuların bir yandan enstrüman çalarken bir yandan da şarkı söylemeleri, zaten hak ettikleri alkışı bir doz daha artırmamıza neden oluyor.
Yönetmen Tuğrul Tülek ise bizlere dramatize edilmeye çok yakın bir hikâyenin duygu sömürüsü yapılmadan da anlatılabileceği, olayların farkına varmak için gözyaşlarımızın oluk oluk akacağı bir oyun sunmaktansa boğazımızda bir düğümle bizleri uğurlayacağı bir oyun armağan ediyor bize. Bu nedenle kendisine teşekkürü de ayrı bir borç biliriz.
Yazının başında da dediğim gibi bitmiş, yitmiş bir hikâye yok karşımızda. Ne kadar kaçsak dahi her köşe başında karşımıza çıkacak gerçekler saklı bu hikâyede. Görmek, duymak, elimizi uzatmak, en azından bu uğurda çabalamak bizlere bırakılmış. Dileriz ki, oyunda yer alan bu şarkı, sadece bir şarkı olmakla kalmasın. Gerçekten dinleyelim her yaşanmışlığı. Ve soralım: Bir sonraki hikâyenin bize ait olmamasını gerektirecek neden ne?
“Benim saçlarım seninkilerle aynı…
Benim de ellerimle dudaklarım var.
Aynı gökyüzüne bakıyorum ben de…
Nefesimin seninkinden hiç farkı yok.
Ama ben anladım, gözyaşımız aynı değil…”
Aralık Ayı Oyun Günleri;29 Aralık Perşembe saat 20.30 da Akatlar Kültür Merkezi
Ocak Ayı Oyun Günleri;11 Ocak Çarşamba saat 20:30 da Semaver Kumpanya,13 Ocak Cuma saat 20:30 da Trump Towers, 21 Ocak Cumartesi saat 20:30 da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi, 22 Ocak Pazar saat 20:30 Akatlar Kültür Merkezi